Halis Kelimesinin “Gerçek” ya da “Halüsinasyon” Manasında Kullanılmasına Dair

 

Sözlüklerde “Saf, arı, duru, katışıksız, hilesiz, katıksız, temiz, samimi, eksiksiz, tam, öz” anlamlarına yer verilen Arapça kökenli “halis” sözcüğünün dilimizde “gerçek” ya da “halüsinasyon” manası bulunmuyor. Sosyal medyada ortaya çıkan bu kullanımların son dönemde bilhassa Z kuşağı arasında yaygınlaştığını görmekteyiz.

Galat-ı meşhurları konu edindiğimiz yazımızda “halis” sözcüğünü de anmıştık. Bu yazımızda ise sosyal medyayı ikiye bölen günümüzün en yaygın ve taze galatını konu edineceğiz.

Türk Dil Kurumu ve Dil Derneği sözlüklerinde “katışık olmayan, katışıksız ve saf”, Kubbealtı Lugati’nde bu anlamların yanı sıra “katkısız, samimi, temiz”, Nişanyan Sözlük’te ise “arı, saf, temiz” anlamlarına yer verilmiştir.

 

Halis Sözcüğünün Bazı Sözlüklerde Aktarılan Anlamları

 

TDK

sıfat, (ha:lis), Arapça ḫāliṣ

Katışık olmayan, katışıksız, saf:

“Devşirme değil, cetbecet Türk, özüm gibi halis Sivaslı, aslan gibi kumandan.” – Nazım Hikmet

 

halis anlami

 

Dil Derneği

halis  öna. Ar. (-.)

Katışık olmayan, katışıksız, °saf:  “İyi, halis ipekli mendiller hep böyledir. İnsanın avcundan su gibi fışkırır.” -S. Faik. “İşte halis çay buna derler.” -S. Faik.

~ muhlis

hiç katışıksız, eksiksiz, öz:  “Halis muhlis Müslüman… ismi de Raziye Hanım!” -R. H. Karay.

 

halis anlami

 

Kubbealtı

HÂLİS

(ﺧﺎﻟﺺ) sıf. (Ar. ḫulūṣ “karışık olmamak”tanḫāliṣ)

  1. Karışıksız, katkısız: “Hâlis kahve.” “Hâlis bal.” İyisi ipten değil hâlis kara kayıştan yapılır (Refik H. Karay). Ezelî mağfiretin böyle bir iklîminde / Altının göz boyamaz kalpı kadar hâlisi de (Yahyâ Kemal).
  2. Saf, temiz ve samîmî: Bir iklîmin manzarası, mîmârîsi ve halkı arasında hâlis ve tam bir âhenk varsa orada, orada gözlere bir vatan tablosu görünür (Yahyâ Kemal). Bu şehre ilk defa giren ve onu yeni baştan bir Türk şehri olarak kuran dedelerimizin yaşayışındaki hâlis tarafa hayran oldum (Ahmet H. Tanpınar).

ѻ Hâlis muhlis: Tam anlamıyle su katılmamış. Hâlisü’d-dem: Saf kan, kanına başka kan karışmamış: Îran devlet-i Selçûkiyyesi en hâlisü’d-dem bir Türk saltanatıdır (Refik H. Karay). Bilirsiniz ki büyük iş görenlerin hepsi hâlisü’d-dem kahramanlar değildir (Reşat N. Güntekin). Hâlisü’l-kalp: Temiz yürekli.

  • Hâlise (ﺧﺎﻟﺼﻪ) sıf. Hâlis kelimesinin kadını ifâde eden, kadın ismi olarak kullanılan veya tamlamalarda ortaya çıkan aynı mânâdaki müennes şekli: “Muhabbet-i hâlise.”
  • Hâlisen (ﺧﺎﻟﺼﺎً) zf. (ḫāliṣ’intenvinli şekli) Hâlis olarak, temiz kalplilikle, samîmiyetle, hâlisâne.

 

halis anlami

 

Nişanyan

Arapça χlṣ kökünden gelen χāliṣخالص “arı, saf, temiz” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça χalaṣaخلص “arındı, kurtuldu” fiilinin fāˁil vezninde etken fiil sıfatıdır.

Daha fazla bilgi için halas maddesine bakınız.

halisleşmek

[anonim, Mukaddimetü’l-Edebterc., y. 1300]

χāliṣ ḳıldı ˁazmini iş üze

 

halis anlami

 

 

Sözcüğün sözlükteki anlamlarının dışında sosyal medyada taptaze iki anlamla kullanıldığını görmekteyiz. Bu anlamlardan ilki gerçek iken, diğeri ise deforme edilmiş biçimiyle halüsinasyondur. Sözcüğün gerçek anlamında kullanılması “halis”e yan anlam özelliği yüklenerek galatlaşması olarak değerlendirilebilir. Fakat gerçekte olmayan birtakım olayları yaşadığını sanmak anlamında kullanılması, halüsinasyon sözcüğünün yanlış biçimde kısaltılıp uydurulmasıyla oluşturulmuştur. Sözcüğün kaynak dilde de erek dilde de böyle bir anlamı mevcut değildir.

Görünen o ki halüsinasyonun kısaltması olarak kullanılan halis de duyar kasma, boş yapma, date’e çıkmak, manit vb. gibi Z kuşağının sosyal medyada geliştirdiği jargonun ifadesi olarak beliriyor. Teknolojiyi hayatlarının tam ortasına yerleştiren Z kuşağı çok fazla vakit geçirdikleri ve içine doğdukları sosyal medyada kendi aralarında yeni bir dil geliştirirken diğer kuşaklar tarafından da dilin yozlaşmasının bu dönemdeki müsebbibi ilan edilmişlerdir. Kuşağın “ok boomer” diye takıldığı bizim zamanımızda böyle değildiciler endişelenmekte haklı olsalar da dilde her dönem moda hâlinde kullanılan bazı sözcüklerin olduğunu, bu sözcüklerden bazısının isteseler de istemeseler de yerleşeceğini, çoğunun ise kaybolacağını kabul etmeleri gerekiyor.

Peki, “galat-ı meşhur lugat-ı fasihten evlâdır” denilerek yanlışın meşru hâle getirilmesi doğru bir yol mudur? Bu sorunun cevabına yer verdiğimiz yazımızdan bağımsız olarak dil hassasiyetine sahip olanlar sözcüğün asıl anlamına da sahip çıkarak bu konuda ısrarcı bir tutum sergilemelidir. Öte yandan dil canlı bir varlıktır. Bugün eski köye yeni adet olarak değerlendirilen kimi kullanımlar yarın belki de sözlüklerde kendine yer bulacaktır ya da korkulan olmayacak ve silinip gidecektir.

Sosyal medya okuryazarlığının öğretilmesi, kitap okumanın teşvik edilmesi de hatalı dil kullanımlarının önüne geçecek adımlar olacaktır.

Sözcüğe dair bir Ekşi Sözlük yazarının görüşünü alıntılayarak tarafımızı belli edelim:

“gelmiş geçmiş en kötü internet jargonu. bunu kullanan bir insanın kaliteli olma ihtimali yok.”

 

Sözcüğün dilimizdeki anlamlarına örnek cümleler:

 

“Başka zamanlarda olsaydı, Mümtaz bu saf mücevherlerden, bakir uykusundan henüz uyanmamış madenlerden, siyah mermer ve granitlerden imiş hissini veren gecede, kendi zevk ve şiir dünyasının en halis tarafını bulurdu. Fakat şimdi çok mustarip, bütün şiir dünyasına kapanmış gibiydi. İçinde büyük bir korku vardı.”

(Ahmet Hamdi Tanpınar)

 

“İyisi ipten değil hâlis kara kayıştan yapılır.”

(Refik H. Karay)

 

“Ezelî mağfiretin böyle bir iklîminde

Altının göz boyamaz kalpı kadar hâlisi de”

(Yahyâ Kemal)

 

“Bakır kap dile geldi

Halis inek yağı”

İlhan Berk

 

“Çiftlik gibi adlarla açılan şarküteriler halis köy peyniri bizde, köy yumurtasının en iyisi burada, hakiki kovan balımı­zı tatmadan geçmeyin filan diye, birkaç ay yaygara yapıyorlar.”

Ayfer Tunç

 

“Beş Şehirde: Yitik Şark’ı yontulmuş mermerler, yaldızlı kitabeler, nakışlı saçaklar, billûr kâseler, halis mücevherler, emsalsiz taşlarla bütünleşmiş bir ih­tişam rüyası olarak anlatır.”

Nurdan Gürbilek

 

“Halis olana, cevhere öz deriz. İnsanlar arasında en makbul karakteri “özü sözü bir” olmak sayarız. Bir şeyin gür olması demek, onunla bollukla ve güçlü olarak çıkıp fışkırması demektir. Yani özgürlük insem olarak aslımızda, bizim hâlis cevherimizde, fıtratımızda bulunan şeyin fışkırması, serpilip hayat bulmasıdır.”

İsmet Özel

 

“Demek ki Osmanlıca denilen dil, Osmanlı Türklerinin konuşup yazdıkları halis Türkçedir.”

Cemil Meriç

 

Halis (Halüsinasyon) – Halis görmek(Halüsinasyon görmek)

Sözcüğün sosyal ağlarda “gerçekte olmayan birtakım olayları yaşadığını sanmak” anlamında kullanımlarını örneklendirecek olursak:

 

“Hastayım ateşliyim ve halis görüyorum”

 


 

“Gördüklerim halis olmalı yoksa dayanılacak gibi değil”

 

 

“Lehimize karar mı verildi halis mi görüyorum”

 

 

“Uyuyamıyorum diye manite ağlarken manitin uyuması halis olmalı”

 

 

“Aile ortamları, akrabalar falan korkunç değil mi😳 bunların hepsi halis olmalı”

 

 

Halis (Gerçek) – Halis mi? (Gerçek mi?) Kullanım Örnekleri

Sözcüğün sosyal medyada karşılaştığımız “yalan olmayan, doğru olan, hakikat” anlamlarına gelen kullanımlarını örneklendirirsek:

 

Ali Babacan: “Bu açıklama halis mi?”

 


 

“Benim bu mükemmelliğim halis mi”

 

“Bu soğuk halis mi ellerimi hissetmiyorum”

 

 

“Kıbrısın gündüz ki sıcağı ile akşam ki soğuğu halis mi”

 

 

Sözcüğün Yeni Biçimine Karşı Çıkan / Eleştiren Örnekler

 

“Halis, halis, evet. Halis zeytinyağı gibi. “Halis” olsa zaten paylaşamazdınız. Demek ki gerçekmiş. Sormayın artık. Halüsinasyon değil. Bir de halü’yle başlayan bir sözcüğü hali’yle başlayan halis’e çevirmek de nasıl bir kafa bilemiyorum. “Halüs”? Azalarak bit lütfen “halis mi?””

 

 

Yorumunuzu yazınız...