Her ne kadar spor gazeteleri ya da haber siteleri Malumatfurus.org’un inceleme radarında yer almasa da, rastladığımız bazı hataları internet sitemizde ele almıştık. Yayımlanan futbol odaklı inceleme yazılarını tek bir yazıda derlemenin daha uygun olacağını düşündük…

 

Fatih Altaylı Alex’in Fenerbahçe’ye Transfer Olamayacağını Öne Sürmüştü

Fatih Altaylı’nın 14 Ocak 2004 günü Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan “Türkiye Irak’ta oynamadan kazanıyor” başlıklı yazısında Alex’in Fenerbahçe’ye transfer olamayacağını iddia etmişti. Ancak Altaylı’nın iddianın aksine Alex Fenerbahçe’ye geldi, 2004-2012 yılları arasında takımda 245 maç oynadı, kaptanlık yaptı, 136 gol attı.

 

Fatih Altaylı Kandırmayın Fenerbahçelileri

 

Tanju Çolak Forma Giymeyen Futbolcuya Maçta Etkisizdi Demişti

Tanju Çolak, 21 Nisan 2016 günü Star Gazetesinde “Galatasaray final biletini kesti” başlıklı yazısında skandal bir hataya imza atmıştı.

Galatasaray’ın Çaykur Rize Spor ile yaptığı maçı yorumlayan bahse konu yazısında, sakatlığı nedeniyle haftalar önce sezonu kapatan Çaykur Rizesporlu Kweuke için ‘etkisizdi’ yorumu yapması, maçı izlemeden “afaki” bir yorum yaptığı kuşkusunu doğurmuştu:

"Sarı-kırmızılı takımın bu sezon Avrupa'ya çıkışın tek yolu olarak kalan kupaya ulaşmaktan başka seçeneği yok. Galatasaray kazanmak için elinden gelenden fazlasını yapmak zorundaydı. Her iki takım da defans arkasına ve arasına atılan toplarda büyük sıkıntı yaşadı. Bu da iki ekibin takım savunmasında ciddi sorunlar sıkıntıların olduğu bir sezon geçiriyor demektir. Hala Semih'in sağ bekte, Sabri'nin sağ önde oynatılmasını anlayamadım. Sabri oynadığı ön bölgede çok etkisizdi. Emre'nin golünden sonra, 500. maçına çıkan ve Rize ile oynanan karşılaşmalarda golleri olan Sneijder'in sakatlanıp oyundan çıkması Galatasaray'ın zaten sınırlı olan hücum gücünü iyice azalttı. Rize topun hakimi gibi görünse de etkili gol silahı Kweuke çok etkisizdi."

Daha sonra ise gazetede bu şekilde çıkan yazının, ‘star.com.tr’de ‘Rize topun hakimi gibi görünse de etkili gol silahı Kweuke’nin yokluğunda çok etkisizdi’ biçiminde düzeltildiği görülmüştü.

 

* Star Gazetesi Tanju Çolak’ın bahse konu yazısını internet sitesinden kaldırdığı için çevrimiçi bir bağlantı sunulamamaktadır.

 

Hakkı Yalçın “Golün Adı Huawei” Reklamını Çözemeyip Huawei’yi Futbolcu Sanmıştı

Hakkı Yalçın, Fotomaç’ta 23 Aralık 2012 tarihinde yayımlanan “Aynaya bakmak için herkes sıraya!” başlıklı yazısında, Karabük Spor’un kadrosundan bihaber şekilde “Golün adı Huawei” reklâmını görüp Huawei’yi Karabüklü futbolcu sanıp bir de performansı hakkında yorum yapmıştı.

"İkinci yarıda da değişen bir şey yok.
Pozisyonlara sağır kalanlarla ağır kalanlar koalisyonu.
Hamleler rakibin gözünü korkutmaya yönelik sahte bindirmelerden öteye gitmedi.
Birbirinin üzerine devrilen adamlar arasında ayakta kalan birilerini aradım, kimseyi bulamadım.
Buna karşılık Karabükspor akılcı bir mücadelenin içinde, tam teşekküllü bir futbol şantiyesiydi.
Helalinden bir galibiyet aldılar.
Hele Huawei bir harikaydı."

Malumunuz, Lig TV’de yayınlanan futbol maçlarında gollerin ardından “Golün adı Huawei” reklam mesajı çıkmaktaydı.

 

hakkı yalçın huawei

 

Tanju Çolak ve Ağır Çekim

Tanju Çolak TV programında Sivok’un attığı bir golü yorumlarken ağır çekimde saniyeleri sayarak “Sivok 9 saniye havada kaldı” demişti.

 

 

Gökmen Özdenak ve Asist

Gökmen Özdenak ise “Sneijder 17 asist yapmış da hepsi gol mü olmuş” demişti.

Tanım gereği futbolda asist, takım arkadaşına golle sonuçlanan pas anlamına gelir.

 

 

Hıncal Uluç ve Milli Takımın Turkuaz Forması Hakkında Çelişen Görüşleri

Hıncal Uluç, Sabah Gazetesi’nde 12 Haziran 2008 tarihinde yayınlanan “Turkuaz!…” başlıklı yazısında Futbol Milli Takımımızın Turkuaz formasını savunurken, 8 Haziran 2016 tarihli “Kırmızı-Beyaz unutuldu mu, Demirören?..” başlıklı yazısında Turkuaz formaya isyan etmiş:

12 Haziran 2008 tarihinde yayınlanan “Turkuaz!…” başlıklı yazısından:

"Şimdi Türk Milli Takımına Turkuaz forma giydirilmesine itiraz edebilirsiniz.. Zevk meselesi.. Hele de alışkanlıkların değişim kabul etmesi çok zordur.. İlle de itiraz ederler. Öyle görmüş, öyle büyümüş, beyni öyle yıkanmış. Hani derler ya "Alışmış " İtiraz etmem.. Hatta Sabah'ın sahibi gurubun adının Turkuaz olması, asıl saldırı sebebiniz de olabilir. Ama "Turkuaz'ın Türkle ne ilgisi var" diye işi saçmalamaya vardırırsanız, o zaman çok şaşarım.. Yahu adı üstünde.. Turkuaz, Fransızdan mı geliyor!.. Yahu tarihin ilk Türk devleti, onun adı üstünde Gök.. Türk.. Göktürklerin milli rengi, bayrağı gök rengi değil mi?. Baş düşman Çin kıpkırmızıyken, Türkler Gök mavi değiller miydi?. Bayrağıma tasarım olarak da hayranım, Türk olarak tapmanın ötesinde.. Dünyanın en güzel, en anlamlı bayrağıdır o.. Ama Turkuaz da benim rengimdir.. Türkün rengi, Orta Asya'dan beri.. Milli takıma da çok yakıştı.. Bence!.."

8 Haziran 2016 tarihli “Kırmızı-Beyaz unutuldu mu, Demirören?..” başlıklı yazısından:

"Ama sayenizde, oyuncak yaptığınız formalar sayesinde, bugün ben diyemiyorum.. Nerden çıktı Turkuaz?. Nerden çıktı kırmızı siyah?. Sevgili okurlar, Şu son turkuaz ve siyah beyaz formaları sevdiniz mi?. Isındınız mı?. "Bu benim milli formam" dediniz mi?. Kulüpler formalarını her yıl değiştiriyorlar.. Niye?. Her yıl yeni formalar, yeni tişörtler satıp para kazanmak için.. Milli Takımda böyle bir şey var mı?. Olur mu?. Herkesin keyfine göre yaptırdığı forma "Milli" olur mu, Demirören?."

Köşe yazarlarımızdan biraz tutarlılık istemek lüks mü acaba?

 

Hıncal Uluç Turkuaz Forma_2008

Hıncal Uluç Turkuaz Forma_2016

 

Hıncal Uluç ve VAR Sistemi Üzerine Yanlışlar

Hıncal Uluç, Sabah Gazetesi‘nde 19 Mart 2019 tarihinde yayınlanan “Hüsnü Güreli derhal çözüm bulmalı!.” başlıklı yazısında Süper Lig’de uygulanan Video Yardımcı Hakem (VAR – Video Assistant Referees) sistemi hakkında hatalı bilgiler paylaşmış.

Bu hataları tespit eden Ömer Faruk Ünal’ın Türkiye Gazetesi’nde 22 Mart 2019 tarihinde yayınlanan “Doğru bilgiden zarar gelmez!” başlıklı yazısındaki bulgularından istifade ederek aktaralım:

"Ayni VAR, Emre'nin kırmızı kart getirecek "ikinci sarı" olayına da karışmadı."

“VAR, ikinci sarıya karışmaz.”

"Ortada, Erman Hocamın harika deyişi ile Suat Timsahboğan ve VAR'da Serkan Çınar Bursa'yı yediler.."

“VAR’da Serkan Çınar değil, Cüneyt Çakır vardı.”

"Serkan Tokat diye bir hakem var.. Bu hakem iki haftada, yani 10 gün içinde, sahada VAR'da, 7, tam yedi maçta görev almış.."

“İki haftada sahada düdük çalmadı. İki defa 4. hakemlik, 4 defa VAR, bir defa da AVAR olmuş. Bu da gayet normal.”

"Önünde milli maçlar ve seçimler dolayısı ile ara verilen ligler dolayısı ile kazandığın 20 gün var. Bu 20 günde inandırıcı bir çözüm bulabilir misin?. Mesela VAR ile saha hakemlerini ayırmak."

“Ne VAR protokolünden ne de VAR hakemi olabilmek için IFAB’ın onay vermesinden haberdar.”

 

VAR Sistemi

 

Engin Ardıç ve İsviçre Futbol Milli Takımı

Engin Ardıç, 8 Temmuz 2016 tarihinde Sabah Gazetesi’nde yayınlanan “Ok-ay Okay” başlıklı yazısında “İsviçre Futbol Milli Takımı”nın kompozisyonu hakkında yanlışa düşmüş:

"Eh, İsveç futbol takımında bile zenci oyuncu varsa, İsviçre ekibi İranlı ve Türk göçmenlerle ayakta duruyorsa, Fransız milli takımının neredeyse tamamı "sömürge askeri"yse, biz de bununla övünelim."

İsviçre Milli takımında İran kökenli oyuncu bulunmamakta.

Ki zaten Engin Ardıç ertesi günkü yazısında düzeltme metni girmiş:

"Düzeltme ve özür 

İsviçre milli takımında oynayan "Behrami, Cemaili, Şakiri, Mehmedi" gibi isimlere bakıp çocukları İranlı sanmıştım. Meğerse kimisi Arnavut, kimisi Kosovalı, kimisi Boşnak... O yazının "anafikrini" zedelemez, ayrıntıdır. Gene de özür dileyerek düzeltiyorum."

 

Ergün Diler ve 3 Büyüklerin Forma Sponsorlukları ile Şike Operasyonları

Ergün Diler,  Takvim Gazetesi’nde yayınlanan 15 Ocak 2016 tarihli “Banka hesabı!” başlıklı yazısında, şike davalarını adidas-nike forma sponsorluğuna bağlamayı denerken her zamanki harikulade (!) komplo teorilerinden birini yanlış zemin üzerine kurmuş:

Amerika, CIA üzerinden FIFA'ya operasyon yaptı. 
Almanlar ve ADİDAS bundan zarar gördü. ADİDAS'ın sahibi Horst Dassler büyük oyuncuydu. Destek verdi, Havalange'ı getirdi. Sonra da Sepp Blatter'i... Platini de Fransız-Alman ortak kararıydı. Fransa-Almanya milli maçı oynanırken Paris kana bulanıyordu. Tarihin en büyük saldırısını yaşıyordu. İnsanlar evinden çıkamaz duruma geliyordu. Caddeler, sinemalar, bulvarlar, mağazalar boşalıyor, korku hakim oluyordu! 
CIA hem terörle hem futbolla hem de parayla AVRUPA'ya ders veriyordu! Bu ders daha yeni başladığı için uzunca bir süre devam edecekti! Bu kavga bize de ŞİKE olarak yansıdı. 
Amerika- Avrupa kavgası burada Adidas-Nike kavgasına dönüştü. NİKE kullanan Fenerbahçe ile Beşiktaş gitti. Oysa şike Türkiye'de uzun zamandır vardı.

Büyük resmi görmeye çalışırken Ergün Diler, üç büyüklerin forma sponsorlarını karıştırmış.

Kendisine hatırlatalım: Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın formalarının sponsoru Adidas, Galatasaray’ınki ise Nike’tır.

Böylelikle, FIFA şike operasyonuna Nike kullanan takımların kurban gittiği, Alman Adidas kullanan takımların ise operasyonlardan yırttığı komplo teorisi de çöpe gitmiş oluyor.

 

Üç büyüklerin armaları

 

Selahattin Duman ve Futbol Yorumculuğu Hataları

Selahattin Duman, 1 Eylül 2015 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan “Bir gün herkes yerli olacak” başlıklı köşe yazısında futbol yorumculuğuna soyunmuş:

“Beşiktaş'ın bir Muhammed'i vardı. Dünya yıldızı olacaktı, fakat sonra oğlan üçüncü ligde mi ikinci ligde mi ne, umutsuzca top kovalıyordu.”

Beşiktaş’ın –zamanında büyük umutlar beslenen- eski oyuncusu Muhammed Demirci’den bahsediyor Selahattin Duman. Beşiktaş Muhammed’i, 2014-2015 sezonunda 1. Ligde mücadele eden Gaziantap Büyükşehir Belediye Spor’a kiralamıştı. Muhammed Demirci şu an ise Belçika’nın 1. Lig ekiplerinden Mouscron-Péruwelz’de oynuyor. Selahattin Duman’ın iddia ettiği gibi 2. 3. lig söz konusu değil yani.

“Brezilyalı Melo öyle, Fenerli Bruno Alvez öyle, Sivaslı Atıf Şeşu öyle”

Atıf Şeşu’nun isminin doğru yazılışı Aatif Chahechouh şeklindedir.

Şimdi geçelim Selahattin Duman’ın aşırı öznel futbol yorumlarına:

“Ben ilk kez seyrettiğimde Cem Pamir 19 yaşındaydı ve Almanların ünlü efsanesi Franz Beckenbauer'in sahadaki yansımasıydı.”

Cem Pamir’in ismi aslında Cem Pamiroğlu’dur. Anladık, Selahattin Duman’ın futbolcu isimleriyle arası pek iyi değil.

Selahattin Duman akabinde Cem Pamiroğlu ile ilgili sıralamaya başlıyor:

“O yetenekli çocuk genç yaşında A milli de oldu ancak futbolunun üzerine bir gram koyamadı.”

Futbolunun üzerine gram koyamadı dediği Pamiroğlu, 18 yaşında A Milli Takım’da oynadı. 30 yaşına değin Fenerbahçe forması giydi ve 1987 yılında Sarıyer’e transfer oldu. 33 yaşında 1990 yılında futbolu Sarıyer-Fenerbahçe jübile maçıyla bıraktı. 508 kez Fenerbahçe forması giydi ve Fenerbahçe formasını Müjdat Yetkiner, Lefter Küçükandonyadis, Şeref Has’tan sonra en çok oynayan dördüncü isim oldu.

 “O Cem Pamir'i yok eden yetenek düşmanlığı bugün de caridir.”

508 kez Fenerbahçe forması giymeyi yetenek kaybı olarak görmek çok ilginç.

“Futbolu bıraktığında futbolu unutmuş gibiydi.”

Aşırı sübjektif bir yorum. Ayrıca, futbolu bırakırken, 33 yaşında ne bekliyordu ki?

 

Erman Toroğlu, Polonya Milli Takımı Forması Giyen Lewandoski’yi Alman Milli Takımı’nda İlk 11’e Almıştı

Erman Toroğlu, “Mario Gomez Almanya milli takımının da oynayamaz önünde Lewandowski var” ifadeleriyle Polonyalı millî futbolcu Robert Lewandowski’nin Almanya forması giydiğini sandığını ortaya koymuştu.

 

Erman Toroğlu Beşiktaş – Galatasaray Derbisinde Hakemin Penaltı Verdiğini Öne Sürerek Yanılmıştı

Fotomaç Gazetesinde 28 Ekim 2019 günü yayınlanan “Umutlar yeşerdi” başlıklı yazısında yılların futbol yorumcusu Erman Toroğlu, 27 Ekim 2019 tarihinde Beşiktaş ve Galatasaray arasında oynanan derbiyi yöneten hakemin penaltı verdiğini öne sürerek hataya düşmüş:

"Hakem nasıldı derseniz, bayağı kötüydü. Gösterdiği ve göstermediği kartlar, verdiği ve vermediği penaltılar, daha da önemlisi oyunun için girerek hem topa müdahale etti hem futbolcuların oyun kurmalarını engelledi. Neden, çünkü futbolu bilmiyor!"

Halbuki, Beşiktaş’ın 1-0 üstünlüğüyle sona eren maçı yöneten Hakem Mete Kalkavan maç boyunca hiç penaltı düdüğü çalmadı.

Toroğlu, Mete Kalkavan’a bu konuda beyhude yüklenmiş…

 

Fikri Atılbaz ve Torinolu Şaban

Fikri Atılbaz, Ortadoğu Gazetesi’nde 7 Eylül 2016 tarihinde yayınlanan “Tehdide Sessiz Kalamazsınız” başlıklı yazısında Hakan Şükür’e atfedilen “Torinolu Şaban” hakaretini “Toledolu Şaban” şeklinde yanlış aktarmış:

"O zaman çözüm aşkına bu söz karşısında sessiz kalınındı. Bugün belediye ekipmanları kullanılarak hendekler açılıyor, dağdaki çakallara yardım ediliyor. Nerden nereye… Bunları yaşayanlar şimdi bu tehditler karşısında sessiz, tavırsız kalamaz. Türkiye'nin Toledolu Şaban'lara değil, sözünün değerli olan insanlara, yöneticilere ihtiyacı vardır."

Hakan Şükür, İtalya’nın Torino şehrinin futbol takımına transferi nedeniyle bahse konu şekilde anılıyordu. İspanya’nın Toledo kentiyle bir alakası yok.

 

Barış Atay ve Fatih Terim Yergisi

Barış Atay, Nokta Dergisinde yayınlanan 27 Haziran 2016 tarihli ve “Mr. Kaos” başlıklı yazısında Fatih Terim’i eleştirirken birtakım hatalar yapmış:

"Galatasaray için işlerin kötü gittiği bir sezonda Mersin İdmanyurdu maçı... Fatih Terim, öfke nöbeti halinde hakemin üzerine yürüyor. Öyle hiddetli ki hakeme fiziki müdahalesi kaçınılmaz. Hakem geri adım atmıyor ve olduğu yerde Terim’in gelmesini bekliyor. Aradaki mesafe sıfırlanıyor. Seyirciler hakeme vuracağına emin. Ama Terim, önce sağ tarafındaki kulüp personelini, ardından sol tarafındaki Drogba’yı şiddetle itiyor. Bunu yaparken, bu ikili tutmasa hakemi dövecek gibi davranıyor. Oysa böyle bir durum yok. İkisi de Terim’i tutmuyor. Terim, hakemle arasına başkalarının girmesi için zaman kazanma çabasında. Araya kulübedekiler girdikten sonra, yeniden öfke nöbetine girip hakemin üzerine tekrar yürümeye çalışıyor. Tabi ki engelleniyor… Sahada kaos çıkıyor…"

Fatih Terim’in çıldırdığı Galatasaray-Mersin İdman Yurdu Spor maçının oynandığı, Barış Atay’ın “işlerin kötü gittiği” dediği 2012-2013 sezonunda Galatasaray şampiyon olmuştu.

"Milan sonrası iki sene yatan Terim, tekrar Galatasaray’ın başına döndüğünde medya daha büyük başarılar bekledi. Terim’e sınırsız transfer yetkisi verildi. İstediği oyuncuları aldı. Kendisinin olmadığı 2 senede Şampiyonlar Ligi’nde gruplardan çıkmayı başarmış Galatasaray’ı grup sonuncusu yaptı. İkinci sezonunda ise daha korkunç transfer stratejisi nedeniyle Fenerbahçe’den 6 gol yediği hezimetlere imza attı. Motivasyonu, bağırması, kaos çıkarması işe yaramıyordu. Sezon bitmeden görevine son verildi. Takım ligde 6. olabildi."

Fenerbahçe Galatasaray’ı 2002-2003 sezonunda 6-0 yenmişti. Bu sezonda ligi Fenerbahçe 6., Galatasaray ise 2. bitirmişti.

"Terim ilk Galatasaray döneminde Şampiyonlar Ligi’nde sadece bir defa hariç grup sonuncusu oldu. Hakan, Okan, Emre, Hagi gibi as oyuncular gitmiş olmasına rağmen kendisinden sonra gelen hocalar, yarısını kaybetmiş takımı 2 sene içinde 3 defa şampiyonlar liginde gruplardan çıkardı ve çeyrek final oynattı."

Fatih Terim’in Galatasaray’daki ilk dönemini kapsayan yıllarda Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi gruplarındaki başarıları şu şekildedir:

  • 1997-1998 sezonunda grup sonuncusu
  • 1998-1999 sezonunda grup 2.si
  • 1999-2000 sezonunda grup 3.sü

Yani, Galatasaray’ın bahse konu yıllarda sadece bir defa hariç grup sonuncusu olduğu iddiası yanlış.

"Terim güçlü lobisi sayesinde Galatasaray ile Milli Takım’ı kendisi için yazlık-kışlık köşk gibi kullandı. Gidip gelmeleri 6 kez tekrar etti. Dünyanın en çok kazanan hocaları arasında ilk üçe girdi. Bu sürede dikkat ettiği bir şey vardı. Mustafa Denizli ve Şenol Güneş’le köşe kapmaca oynamak. İkiliyle ligde karşı karşıya gelmemek içindi bu köşe kapmaca. Galatasaray’a üçüncü gelişinde başka bir yerli hoca Aykut Kocaman’la karşı karşıya geldi. Ama orada da zamanlamayı çok iyi seçmişti. Fenerbahçe şike soruşturmasıyla boğuşuyordu ve Aykut Hoca’nın elindeki kadronun yarısından fazlası dağılmıştı. Yine de Galatasaray son maçta zar zor şampiyon olabildi."

Barış Atay’ın bahsettiği sezonda play-off uygulamasına geçilmişti. Süper Final ya da Play-Off Şampiyonluk Grubu adı verilen yeni lig statüsünde Galatasaray son maçını Aykut Kocaman yönetimindeki Fenerbahçe ile oynamış ve 0-0 berabere kalmıştı. Galatasaray bahse konu 2011-12 sezonun Süper Final öncesinde 9 puan farklı bitirmişti. Yeni statü gereği oynanan maçlarda 1 puan farkla önde bitirerek şampiyon olmuştur. Aykut Kocamanla karşı karşıya geldiği maçta şampiyon olmasının sebebi lig usulü oynanan maç değil, play-off statüsüdür.

"İstatistiği bilim olarak kabul etmeyen Fatih Terim, istatistiklere vurulduğunda başarılı bir hoca değildir. Futbolun A klasmanı Şampiyonlar Ligi’nde adı okunmaz. Milli Takım’daki istatistikleri Ersun Yanal’dan geridedir, Şenol Güneş’e ise yaklaşamaz bile. Ancak yine de Türk Halkı onu sever. Sebebi onlara istediklerini vermesidir."

Fatih Terim yönetiminde Galatasaray 2012-13 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynamıştır.

 

Ümit Aktan ve Kuzey İrlandalı George Best

Ümit Aktan, 7 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye Gazetesi’nde yayınlanan “Tok açın halinden anlamadı” başlıklı yazısında 6 Temmuz 2016 günü oynanan Portekiz-Galler maçını yorumlarken George Best hakkında bir hata yapmış:

"1958 Dünya Kupasından bu yana hiçbir uluslararası turnuvada olamamış ve daha şimdiden iki efsanesi George Best ve Ryan Giggs’in hayalini Gareth Bale üzerinden gerçekleştirmiş gerçek bir ‘aç’ takım; Galler...."

George Best Kuzey İrlandalıdır ve Kuzey İrlanda Milli Futbol Takımında oynamıştır, Galler’inkinde değil…

 

Yavuz Selim Demirağ, Adana Demirspor’un Disipline Sevk Gerekçesini Yanlış Aktarmıştı

Yavuz Selim Demirağ, Yeniçağ Gazetesi’nde 3 Kasım 2016 tarihinde yayınlanan “Cumhuriyet..” başlıklı yazısında, Adana Demirspor’un TFF tarafından disipline sevk gerekçesini yanlış aktarmış:

"Özdil o yazıyı kaleme aldığında Futbol Federasyonu, Ümraniyespor-Adana Demirspor maçında, Adanalı taraftarların İzmir Marşı'ndaki "Yaşa Mustafa Kemal Paşa, çok yaşa" mısralarını seslendirdiği için "çirkin ve kötü tezahürat" iddiası ile disiplin kuruluna sevk edildiğini bilse daha neler eklerdi neler. Söz konusu Cumhuriyet değerleri olunca "Adam " gibi yazan ve "Adam"larla beraber "Kadın"ları yazan Yılmaz'ın mutlaka Futbol Federasyonu ve Başkanı ile ilgili çatala çakacağı yazıyı bekliyorum. Ancak bu kararın altında imzası bulunanların ömürleri boyunca kaç maça gittiğini merak ediyorum. Kaldı ki Adana Demirspor tarihini hiç bilmediklerinden eminim. Demirspor, aşamada "Devrimciler"in, işçilerin takımıdır. Şimdiki kulüp başkanı da ülkücüdür. Küba'daki işçilerin takımı ile kardeştir. Adana Demirspor aynı zamanda Cumhuriyetin kazanımlarının, "On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan" diyen 'Onuncu Yıl Marşı'ndaki "Demirağlarla ördük anayurdu dört baştan" diyenlerin takımıdır. Demiryolu işçileri ve çalışanlarının takımının Onuncu Yıl Marşıyla beraber İzmir Marşını okuması kadar doğal ne olabilir. Teröristbaşı lehine slogan atan takımları disiplin kuruluna sevk edemeyen federasyon, bakıyorum da Cumhuriyete takmış kafayı, Atatürkçüleri hedef almaya kalkışıyor. AKP hükümetine yaranmak için atmadıkları takla kalmadı. Bu aptal karar ile AKP'lilerin gözlerine gireceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Çünkü halkın gözünden çoktan düştüler."

Adana Demirspor’un 30 Ekim 2016’da Ümraniyespor ile deplasmanda yaptığı maç sırasında, Demirspor taraftarının İzmir Marşı okuması üzerine, takım disipline sevk edildiği iddia edilmişti. Ancak, İddianın doğruyu yansıtmadığı teyit.org tarafından ortaya konmuştu. Detaylandıralım:

Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) resmi sitesinde yayınlanan 01.11.2016 tarihli disiplin sevkleri listesinde Ümraniyespor – Adana Demirspor karşılaşmasının ardından Adana Demirspor’un disipline sevk gerekçesi şöyle açıklanmıştı:

7- ADANA DEMİRSPOR Kulübü’nün 30.10.2016 tarihinde oynanan ÜMRANİYESPOR-ADANA DEMİRSPOR TFF 1. Lig müsabakasındaki “çirkin ve kötü tezahüratı” nedeniyle Futbol Disiplin Talimatı’nın 53. maddeleri uyarınca PFDK’ya sevkine karar verilmiştir.

İlgili açıklamada yer alan “çirkin ve kötü tezahürat” ibaresinin İzmir Marşı’nı ve “Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa” tezahüratını ima ettiği iddia edilse de Adana Demirspor’a 1 Kasım 2016’da disiplin sevki ile ilgili TFF’nin gönderdiği belgede “çirkin ve kötü tezahürat”tan kastın “küfürlü tezahürat” olduğu belirtiliyor.

TFF’nin 2 Kasım 2016 günü yaptığı açıklamada iddiaları yalanlamıştı:

“Disiplin sevk işleminin bir basın organı ve sosyal medya mecralarında iddia edildiği gibi “Adana Demirspor taraftarlarının hep bir ağızdan İzmir Marşı okuması ve taraftarların ‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa’ tezahüratı yapması” ile kesinlikle bir ilgisi bulunmamaktadır.”

 

Rüştü Reçber Muhammed Salah’ın İlk Finalini Süper Kupa Finalinde Oynadığını Sanmış

Milli Takımın, Fenerbahçe’nin ve Beşiktaş’ın kalesini yıllarca koruyan Rüştü Reçber, Hürriyet Gazetesinde yayınlanan “Kupayı Liverpool aldı ama esas kazanan İngiltere” başlıklı 15 Ağustos 2019 tarihli yazısında Liverpool ve Chelsea takımları arasında oynanan Süper Kupa Finalini yorumlarken Muhammed Salah’ın geçmiş final maçları performansı hakkında hatalı bir bilgi paylaşmış:

"Fakat en çok merak edilen isim kuşkusuz Salah’tı. Şampiyonlar Ligi finalinde oynayamamıştı. Uluslararası mücadelelerdeki ilk büyük finalini dün akşam oynadı."

14 Ağustos 2019 günü akşamı oynanan Normal süresi 2-2 biten ve uzatmaların ardından penaltılarda 5-4’lük skorla Liverpool’un kazandığı UEFA Süper Kupa Finali, Mısırlı yıldız oyuncu Muhammed Salah’ın ilk büyük finali değildi. Salah, bu maç öncesinde 1 Haziran 2019 günü oynanan ve Liverpool’un rakibi Tottenham karşısında 2-0’lık üstünlükle kazandığı UEFA Şampiyonlar Ligi finalinde forma giymişti. Daha da geriye gidecek olursak Salah, 1 yıl önce  26 Mayıs 2018 günü oynanan ve Real Madrid’in Liverpool’u 3-1 yenerek Şampiyonlar Ligi Şampiyonu unvanını elde ettiği maçta da oynamıştı.

 

Serhat Ulueren ve Yeni Ofsayt Kuralı

Serhat Ulueren, 21 Ağustos 2015 tarihinde Vatan Gazetesi’nde yayımlanan köşe yazısında Fenerbahçe-Atromitos maçını yorumlamış ve bir ofsayt pozisyonu hakkında görüş belirtmiş.

GERÇEKÇİ olalım, Nani’nin attığı golde Sow’un pozisyonu ofsayt olabilir ama topa teması yok gibi ve golü yendi F.Bahçe’nin diye düşünüyorum.” diyen Serhat Ulueren, pasif ofsayt hakkındaki yeni FIFA kuralı hakkında bilgi sahibi değil anlaşılan. Çünkü yeni kurala göre “bir gol pozisyonunda yer alan ve ofsaytta bulunan futbolcu, topla temas etmese ya da pozisyondan kaçmaya çalışsa dahi ofsayt” olarak değerlendiriliyor.

Böyle futbola böyle yorumcu…

 

yeni ofsayt kuralı
Ofsayt kuralı

 

Oray Eğin Aziz Yıldırım’ın Hapiste Geçirdiği Süreyi Yanlış Hatırlamış

Oray Eğin, Habertürk Gazetesinde 16 Şubat 2017 günü yayınlanan “Aziz Yıldırım’ın Yolculuğu” başlıklı yazısında Aziz Yıldırım’ın 2,5 yıl hapis yattığını iddia ederek hataya düşmüş:

"Doğruya doğru, iki buçuk sene hapis yatıp özgür kaldıktan sonra Fenerbahçe Başkanlığı’nı aşıp bambaşka bir toplumsal figüre dönüştü Yıldırım."

Aziz Yıldırım 3 Temmuz 2011’de Şike Davası’ndan ötürü sadece 1 yıl hapis yattı. 2,5 yıl değil.

Aziz Yıldırım’ın bahse konu davadan kaynaklı cezası Yargıtay tarafından 2014 yılı Ocak ayında (kısmen) onaylanmıştı. Bu durumda Aziz Yıldırım’ın cezaevinde geçirdiği 1 yılın çıkarılmasıyla birlikte geriye kalan 3 yıl 8 ay 15 günü de yatması gerekiyordu. Bu süre üzerinden, denetimli serbestlik yasasının uygulanmasıyla birlikte 1 yıllık indirim yapılmasıyla Aziz Yıldırım’ın cezası 2 yıl 2 ay cezaevinde kalması gerekiyordu.

Ancak, anılan Şike Davası daha sonra 2015 yılı Ekim ayında ise Aziz Yıldırım’ın tüm suçlardan beraatine karar verdi. Böylelikle Fenerbahçe Futbol Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım sadece 1 yılını hapiste geçirmiş oldu.

 

Mehmet Demirkol ve Zenit’in UEFA Kupasını Kazandığı Yıl

Mehmet Demirkol, 16 Ağustos 2016 tarihinde Fanatik’te yayınlanan “Umarım Fenerbahçe’yi Takip Etmiştir” başlıklı yazısında küçük bir hata yapmış:

"2007’de Zenit’le UEFA Kupası’nı kazanmıştı."

Zenit UEFA kupasını 2008 yılında (2007/2008 sezonunda) kazanmıştı.

 

Galatasaray Süper Kupa
Galatasaray’ın Süper Kupa Zaferi

 

Tarık Toros ve 2014 Dünya Kupası Şampiyonu

Tarık Toros, Özgür Düşünce Gazetesinde 24 Haziran 2016 günü yayınlanan “Ceddin deden neslin baban” başlıklı köşe yazısında 2014 Dünya Kupasını kazanan ekip hakkında biraz kafa karışıklığı yaşamış:

"Joachim Löw ve Vicente del Bosque. 
İkisinin de Türk takımlarındaki maceraları sadece aylar sürdü ve kovuldular. 
Löw, 2014 Dünya Kupası'nı kaldıran Brezilya'nın başındaydı, şimdi Almanya'yı çalıştırıyor. 
Del Bosque ise 2008'den bu yana İspanya'nın hocası, 2012 Avrupa Kupası ile 2010 Dünya Kupasını havaya kaldırdı."

2014 Dünya Kupası’nı Almanya kaldırmıştır, Brezilya değil.

Joachim Löw de Brezilya’yı değil Almanya’yı çalıştırmıştır bu turnuvada. Brezilya’nın hiç başına geçmemiştir.

 

Serhat Asker ve Galatasaray’ın Monaco Zaferi

Serhat Asker, Hürriyet Gazetesi’nde 15 Eylül 2015 günü yayımlanan yazısında Galatasaray’ın Monaco zaferini konu edinmiş ve şöyle bir yorumda bulunmuş:

Ve Denizli'ye sohbetin bir yerinde 2002'de yine aynı stadyumda Galatasaray'ın Real Madrid'e karşı Süper Kupa'yı kazandığını anımasattık.

Yanlış anımsatmış. Çünkü, UEFA Süper kupa maçı 25 Ağustos 2000 tarihinde oynanmıştı. 2002 değil.

 

Hasan Cemal ve Iker Casillas

Hasan Cemal, yazısında, yerinde izlediği Real Madrid-Barcelona maçını  anlatmış:

Ronaldo, onsekiz dışında topu dikti, gerildi, bacaklarını gerdi, açtı, bekliyor hakemin düdüğünü.
Tam bir sessizlik!
Nefesler tutuldu.
Mükemmel vurdu Ronaldo, top Cassillas'ı geçti, ve aaah sesleri arasında direğin tam dibine çarpıp dışarı çıktı.

Real Madrid’li Ronaldo’nun, Barcelona onsekizinin dışından kendi kalesine şut çekme ihtimali pek yok. Doğrusu, Iker Casillas değil, tabi ki Victor Valdes olacak.

 

Hasan Cemal ve Uzatma Penaltıları

Hasan Cemal, Euro 2012 izlenimlerini geçmişle harmanlayarak yazmaya devam ediyor. Bu sefer Pirlo’nun attığı penaltı vesilesiyle bir başka İtalyan Roberto Baggio’nun 1994 Dünya Kupası’nda kaçırdığı penaltıyı hatırlatmış. Ama olayın  dramatik çerçevesi Hasan Cemal’i kesmemiş olacak ki, eklediği öğeyle olaya yeni bir yorum getirmiş:

"Yıl 1994, Dünya Kupası. Kaliforniya'nın Pasadena stadında tam 95 bin seyirci nefes kesmiş bekliyor. Brezilya'yla İtalya arasındaki final maçı. 120 dakika berabere bitmiş, penaltılar atılıyor. Sıra Baggio'da. Atarsa İtalya şampiyon, yoksa Sambacılar. Daha birkaç ay önce FIFA tarafından dünyanın en iyi futbolcusu seçilmiş olan Robert Baggio topun başına geliyor. Dünyada iki milyar kişi ve elbette bütün İtalya bu anı soluksuz izliyor. Baggio vuruyor ve direğin bir hayli üstünden tribünlere giden topla birlikte olduğu yere yıkılıyor."

Bu maçta, Baggio takımının 5. penaltısını attı. 5. penaltıyı atmadan önce skor Brezilya lehine 3-2 idi. Baggio atsa beraberliği sağlayacaktı. Yani, Baggio’nun penaltıyı gole çevirmesi İtalya’yı şampiyon yapmayacaktı. Baggio’nun gol yapması halinde dahi, Brezilya eğer 5. penaltısını gole çevirse, ikinci seri uzatma penaltılarına geçmeden şampiyon olacaktı.  Kısaca, Baggio penaltıyı atsa, İtalya’nın şampiyonluğu onun penaltısının sonucu olmayacaktı, sadece beraberliği sağlayacak bir penaltı olacaktı.

Umarız, Hasan Cemal, ses getiren o meşhur röportajlarında da, burada yaptığı gibi,  yeteri kadar “heyecanlı” bulmadığı bölümleri kafasına göre düzeltmemiştir.

Bu arada, Cemal’in bu yazısının penaltılarla alakalı olan bölümünün, yine kendisinin 2010 Dünya Kupası vesilesiyle yazdığı 5 Temmuz 2010 tarihli yazısının bire bir aynısı olduğunu da belirtelim.  “Büyük maçlarda penaltı olduğu zaman kullanılmak üzere”  stok yazı bulundurmak da fena fikir değilmiş hani…

 

Fatih Altaylı, UEFA’nın Sponsor Kurallarını Kavrayamamış!

Fatih Altaylı, Habertürk Gazetesi’nde 26 Ekim 2016 günü yayınlanan “F.Bahce’nin Ali Koç’a ihtiyacı var” başlıklı yazısında UEFA Şampiyonlar Ligi’nin stadyum sponsor adına ilişkin düzenlemelerinden bihaber olduğunu ortaya koymuş:

VODAFONE, BEŞIKTAŞ’A İTİRAZ EDEBİLİR

Bu arada Beşiktaş yönetimine bir uyarıda bulunmak da istiyorum. Çok önemli görünmeyen ama bana göre çok önemli bir şey. UEFA’nın resmi sitesinde Beşiktaş’ın, Şampiyonlar Ligi’nde oynayacağı maçın anonsu var. Ve burada maçın oynanacağı stat için “Beşiktaş Arena” yazmışlar...

- Eee, ne var bunda?

- Bunda 150 milyon dolar var. O stadın adı Beşiktaş Arena değil Vodafone Arena. Vodafone oraya bir dünya para yatırdı isim hakkı için. Eğer UEFA sitesi gibi önemli bir yerde bile bu ad kullanılmıyorsa yarın Beşiktaş’ın başına iş açılabilir. Vodafone, Beşiktaş’a itiraz edebilir. Bu yüzden Beşiktaş hemen UEFA ile temasa geçip bu yanlışlığı düzeltmeli. Yoksa sözleşmeden olabilirler.

Malesef Beşiktaş UEFA’ya, stadının ismini Vodafone Arena olarak kullanmadığı için itiraz edemez. Çünkü, UEFA’nın düzenlediği turnuvalara ilişkin düzenlemeleri, stadyum ya da kulüp adı sponsorlarının kullanımını kısıtlar.

Örneğin, PSV olarak bildiğimiz kulübün isminin tamamı Philips Sport Club’tır; ancak, Philips’in isimdeki sponsorluğu nedeniyle kullanamamaktadır. Bayern Münih’in stadı Allianz Arena’da oynanan 2012 Şampiyonlar Ligi Final maçı için stadın adı Fußball Arena München kullanılmıştı, Allianz’ın sponsorluğu nedeniyle.

Konuya ilişkin 2016/17 Şampiyonlar Ligi düzenlemelerinden ilgili bölüm aşağıda aktarılmaktadır:

Any stadium naming rights which have been granted by the club are subject to the requirements regarding the exclusive area. This means that, subject to the following exceptions, no branding of the stadium sponsor (for example, any name, logo, trademark, design elements, slogan or corporate colours) may be visible in the exclusive area. Similarly, subject to the following exceptions, no such branding may be visible on any competition materials. The following exceptions apply only in relation to one stadium sponsor which has been granted long-term stadium naming rights:

a. The name of the stadium sponsor may be announced (as part of the stadium name) over the stadium PA system for the sole purpose of denominating the stadium if required for safety and security reasons. No additional identification connected with the stadium sponsor (for example, a jingle) may be included in the announcement.

b. The name of the stadium sponsor may appear (as part of the stadium name) on printed materials for the UEFA Champions League and the play-offs, including match tickets, for the sole purpose of denominating the stadium if required for safety and security reasons and only in a non-commercial typeface, colour and without any logos.

c. The name of the stadium sponsor may appear (as part of the permanent stadium name signage) on the outside of the stadium building. Existing signage must be determined during the site visit to ensure that no additional signage is subsequently added.

 

Malumatfurus.org’da yayımlanan futbol konulu diğer hata inceleme yazılarına da göz atabilirsiniz…

Beşiktaş’ın Armasında Ay-Yıldız Taşıyan Tek Futbol Kulübü Olduğu İddiası

Armasında Atatürk Resmi Taşıyan Tek Spor Kulübünün Samsunspor Olduğu İddiası

Dinamo Kievli Futbolcuların Nazilere Karşı Kazandıkları Maç Sonrası Öldürüldükleri İddiası

Rumelu Lukaku’nun Beşiktaş’a Transferi Konulu 1 Nisan Şakası

Fenerbahçe’nin Yanlış Aykut’u Transfer Ettiği İddiası

Messi Rahatsız Olduğu İçin Evinin Üstünden Uçuşun Yasak Olduğu İddiası

Futbolcu Moussa Sow Üzerinden Bir Trolleme

Jay Jay Okocha’nın Müslüman Olduğu İddiası

 

Yorumunuzu yazınız...