Fotoğrafın Çanakkale Savaşı’na Katılan 15’lilere Ait Olduğu İddiası Doğru Değil

Fotoğrafta askerî üniforma ile yürüyüş yapan çocuklar Çanakkale Cephesi’nde görev yapan 15 yaşındaki çocuk askerler değildir. Fotoğraftaki çocuklar 1923 yılı Nisan ayında İstanbul’a getirilen Şark Cephesi şehitlerinin yetimleridir. Kâzım Karabekir Paşa’nın yazılarının yer aldığı “Çocuk Davamız” adlı kitabında bahsi geçen fotoğrafa ve çocuklar hakkında detaylı bilgilere yer verilmiştir.

Çanakkale Cephesi’nde verilen büyük kayıplarla birlikte İtilâf Devletlerinin saldırısı karşısında cephedeki boşlukları gidermek amacıyla 15 yaşın üzerinde eli silah tutan gençlerin askere alındığı, lise talebelerinin dahi cepheye çağrıldığı iddiası doğruyu yansıtmamaktadır. Çanakkale’ye çocuk askerlerin sistematik şekilde gönderildiği iddiası doğru değildir. Çanakkale Savaşı’nın sürdüğü yıllardaki yasal mevzuata göre 18 yaşından küçükler silah altına alınamazdı. Çanakkale Savaşı’nın sona erdiği 1915 yılı sonlarında silah altına alınacakların yaş sınırı zorunlu askerler için 18, gönüllü askerler için 17 idi. Çanakkale Savaşı’nda şehit olan çocuk yaştaki askerlerin büyük çoğunluğunun gönüllü olduğu ileri sürülmektedir.

Yanlış İddia

 

“Hey onbeşli” adlı türküye dair paylaşımlara genellikle eşlik eden “Çanakkale Savaşı’na Katılan 15’liler” şeklinde lanse edilen fotoğraf şu şekilde:

 

Çanakkale Savaşı’na Katılan 15 Yaşındaki Gençlere Ait Olduğu İddiasıyla Paylaşılan Fotoğraf

 

çanakkale savaşına katıldığı sanılan 15liler

 

Ancak, bu fotoğraf Çanakkale Savaşı’nda çarpışan 15 yaşındaki çocuklara ait değil. Bahse konu fotoğraf, aslında 1923 yılında çekilmiştir. Fotoğraftaki çocuklar Çanakkale’de cepheye gönderilen 15 yaşındaki çocuklar değil 1923 yılı Nisan ayında İstanbul’a getirilen Şark Cephesi şehitlerinin yetimleridir.

Kâzım Karabekir Paşa’nın Gürbüzler Ordusu olarak bilinen kolordusundaki şehitlerin yetimlerini himayesine aldığı bilinmektedir.

 

kazım karabekir yetim babası
Kâzım Karabekir’in himayesine aldığı evlatlık yetimlerle birlikte yer aldığı fotoğraf

 

Kâzım Karabekir’in yazılarının yer aldığı “Çocuk Davamız” (1943. Ankara) adlı kitabının 160-176. sayfaları arasında bahsi geçen fotoğraf ve çocuklar hakkında detaylı bilgiler yer almaktadır.

 

çocuk davamız kazım karabekir

 

Çocuk Davamız adlı kitabında Kâzım Karabekir, Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu’da sefalet içindeki kimsesiz çocukların eğitimine verdiği önemi şöyle aktarmıştı:

“Cihan Harbinde muhtelif cephelerdeki yardımlarım daha geniş ölçüde oldu. Çünkü harp sahalarında çabuk ve büyük komuta mevkilerine geçmiştim. Her gittiğim yerde mektepleri dahi dolaşmak ve bakımsız çocuklara mümkün olan yardımı temin etmekten büyük haz duyuyordum. Suret-i umumiyede çocuk topluluğu mekteplerimizin sıhhi durumları ile ve hele iaşeleriyle yakından ilgileniyordum. Yer yer vilayetlerin açtığı yetim yurtlarını ziyaretle yiyecek hususundaki eksikliklerine ordumdan yardım ettiriyordum. Diyarbakır, Tekirdağ, Erzurum yetim yurtlarını burada sayabilirim.

 

Fakat asıl küçük yaşımdan beri idealim olan bir çocuklar kasabası kurmak ve burada bakımsız çocuklardan bakımlı bir çocuk ordusu teşkilini fiiliyat sahasına çıkarmaya ve kendimin de bu arada bir mürebbi ve muallim gibi çalışmaklığıma Mütareke’de Erzurum’da muvaffak oldum.”

 

“Çocuk Davası benim en zevkli bir uğraşma mevzuumdur. Bu davayı ele almış ve fiiliyatla bu davanın hal tarzını bulmuş olduğumdan ilgili zatlarla ve matbuatla temaslarımda ve hususi, resmi toplantılarda bu dava üzerinde durmuşumdur. Bu alanda yaptıklarım, yazdıklarım ve söylediklerim bir hayli yekûn tutar.”

 

İlber Ortaylı, Kâzım Karabekir’in “yetimler babası” olarak anılmasına vesile olan bu davranışına şöyle değinmişti:

“Kâzım Karabekir Paşa, doğu cephesindeyken savaşta öksüz ve yetim kalmış Türk ve Ermeni çocuklara sahip çıkmıştı. Gürbüz Çocuklar Ordusu Teşkilatı’nı kurup, sahipsiz çocukları açlık ve sefaletten kurtararak meslek sahibi olmalarını sağlamıştı. Bu yüzden kendisine ‘Yetimler Babası’ denilmişti.”

 

1923 yılı Nisan ayında basılan gazetelerde fotoğraftaki çocuklar ve İstanbul’daki faaliyetlerinin “Şark Cephesi Yetimleri”, “Şark Cephesi Yetimleri Bugün Geliyor”, “Şark Cephesi Yetimleri Dün Şehrimize Geldiler” gibi başlıklı haberlerle aktarıldığı görülmektedir.

“Çanakkale Savaşı’na Katılan 15’liler” olarak bilinen çocukların aslında İstanbul Beyoğlu’nda gösteri yürüyüşü Şark Cephesi şehitlerinin yetimleri olduğu, bahse konu fotoğrafın Tevhid-i Efkâr Gazetesi’nin 16 Nisan 1923 tarihli nüshasında “Beyoğlu’nun Çoktan Beri Görmediği Bir Manzara” başlığı ve “Bugünün Yetimleri, Yarının Kahramanları Dün Beyoğlu’nu Yeni Baştan Feth Ettiler” alt başlığı ile sunulan haber metni ile birlikte yayınlandığı anlaşılmaktadır.

 

Tevhid-i Efkâr Gazetesi’nin “Beyoğlu’nun Çoktan Beri Görmediği Bir Manzara” başlıklı 16 Nisan 1923 tarihli nüshası (Erhan Çiftçi‘ye bu bulgusu için teşekkür edilmeli)

 

Zaten, fotoğraf dikkatli incelendiğinde gösteri yürüyüşü yapan çocuk askerlerin arkasında Beyoğlu İstiklâl Caddesi’nin nostaljik tramvayı da görülebilmektedir.

 

istiklal nostaljik tramway

 

Ayrıca, Çanakkale Cephesi’nde çarpışan 15’lilere ait olduğu iddia edilen fotoğraftaki çocukların başlarına taktıkları sipersiz asker şapkalarının 1921 yılından önce kullanmıyor olması da bahse konu askerlerin ve fotoğrafın 1915 yılını yansıtmadığının bir başka emaresidir.

 

sipersiz asker şapkası

 

Çanakkale’de Görev Alan Bombacı Çocuk

“Çanakkale Savaşı’nda görev alan çocuk askerler” ya da “Çanakkale’ye gönderilen 15’likler” iddiasını ortaya atan kişilerin dayandığı bir örnek ise Çanakkale Savaşı’nda 13 yaşında “Gönüllü Bombacı” olduğu iddia edilen Ali Reşad Çavuş’tur. İlk düzenli yayın yapan Alman dergilerinden olan Berliner Illustrirte Zeitung‘un 34. sayısı olan 22 Ağustos 1915 tarihli yayınında yer alan Almanya’dan gelerek savaşla ilgili izlenimlerini kaleme alan Karl Vollmoeller’in haberinde hikâyesi aktarılan Ali Reşat Çavuş, Çanakkale Cephesinde münferit bir karakter olup, Çanakkale’ye çocuk askerlerin sistematik şekilde gönderildiği iddiası doğru değildir.

 

Berliner Illustrirte Zeitung Adlı Dergiye Yayınlanan Ali Reşad Çavuş’un Fotoğrafının Renklendirilmiş Versiyonu

 

Çanakkale’de 15 Yaşında Askerlerin Çarpıştığı İddiası

3 Kasım 1914 ile başlayıp, 9 Ocak 1916 tarihinde sonuçlanan Çanakkale Muharebelerinde verilen büyük kayıplarla birlikte İtilâf Devletlerinin saldırısı karşısında cephedeki boşlukları gidermek amacıyla 15 yaşın üzerinde eli silah tutan gençlerin askere alındığı, lise talebelerinin dahi cepheye çağrıldığı iddia edilmektedir. Ancak, 1915 yılında askere alma kuralları kanunla belirlenmiş dönemin önde gelen modern ordularından biri olan Osmanlı ordusunda Çanakkale Savaşı sürecinde Osmanlı Devleti tarafından 15 yaşında gençlerin askere alınmasına yönelik bir yasal mevzuat ve uygulama bulunmamaktaydı. Çanakkale Muharebeleri ile ilgili öne sürülen 15 yaşında okumuş insanların askere çağrıldığı iddiası yanlıştır. Çanakkale Savaşları süresince celp edilen en genç askerler 1897 doğumlu olanlardan, yani 18 yaşındakilerden vücut yapıları itibarıyla askerliğe müsait olanlardır.

Zorunlu askerlik sistemini düzenleyen 12 Mayıs 1914 tarihinde çıkarılan “Mükellefiyet-i Askeriyye Kanun-ı Muvakkatı” ardından çıkarılan Seferberlik Kanunu ve Askeri Ceza Kanunu ile zorunlu askerlik sistemi pekiştirilmiştir.

Mükellefiyet-i Askeriye Kanunu’na göre 28 Temmuz 1914 ve 11 Kasım 1918 tarihleri arasında meydana gelen Birinci Dünya Savaşı patlak vermeden önceki dönemde Osmanlı Devleti askeri sisteminde askere alınma yaşı 21 idi.

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte seferberliğin ilân edildiği 3 Ağustos 1914 tarihinden sonra ise tahsilli olanlardan veya tahsili devam edenlerden 1887 ile 1894 (21 ile 28 yaş arası) yaşta olanların silah altına alınması kanun ile yürürlüğe sokulmuştu.

Mükellefiyet-i Askeriye Kanunu’nun ikinci maddesinde geçen “on dokuz ve yirmi yaşındaki yükümlülerin ancak bir harp halinde silah altına alınabileceğine” dair hüküm 29 Nisan 1915 (16 Nisan 1331) tarihli değişiklikle on sekiz yaşını bitirenleri de kapsamına almıştır. Böylelikle Çanakkale Savaşı’nın sona erdiği 1915 yılı sonlarında silah altına alınacakların yaş sınırı 18’e düşürülmüş ve “vücut yapıları askerlik yapmaya uygun 18 yaşındaki (1897 doğumlu) gençler” 23 Eylül 1915 tarihinde askere çağrılmışlardır. Erhan Çiftçi’nin de aktardığı üzereYaşları itibarıyla askerlikle mükellef olmadıkları halde, şahısları itibarıyla askerlik yapmaya elverişli bulundukları askerî yetkililerce uygun görülüp, bedeni kabiliyetleri tabip muayenesi ile yeterli görülenlerin” celp ve sevklerine izin verildiği tarih 24 Ekim 1916 tarihine tekabül etmekte olup, bu tarihten 9 ay önce 1916 yılı Ocak ayında İtilaf Devletleri askerlerini Çanakkale’den çekmişlerdi.

1 Temmuz 1916 günü Harbiye Nezareti tarafından yayımlanan tamime göre aşağıda aktarılan orduya alınacak gönüllü askerlerle ilgili şartlara göre 17 yaşından küçük kimse gönüllü asker olarak orduya alınamazdı ((Doç. Dr. Burhan Sayılır’dan alıntılanan) Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, Ağustos 2010, Sayı: 16, sf. 119):

“Sin-i mükellefiyet haricinde istihdam olunacak derecede pek küçük yaşında bulunanların harp gönüllüsü olarak orduya kabullerine dair müracaat vaki olmakta olduğundan bunlardan aşağıda yazılı şartlar dairesinde gönüllü kabulü uygun görüşmüştür.

  1. Halen doğumu 1315 (1899)’den aşağı olmamak, ahvali vücuduyesi ve teşkilatı bedeniyesi askerde istihdama müsait olduğu bilmuayene anlaşılmak,
  2. İstihdam edilecek, kıtasını kendisi tayin ve talep etmemek,
  3. Ebeveyninin rızası munzim olmak,
  4. Kötü ahlâk sahibi olmamak, harbin bitiminden evvel hemseneleri celp ve sevk edildiği halde bu zamana kadar geçecek hizmeti hizmet-i mükellife-i askeriyelerinden mahsup edilmemesi.”

“Mükellefiyet-i Askeriyye Kanun-ı Muvakkatı”nda 20 Mayıs 1917 (7 Mayıs 1333) tarihinde yapılan değişikle on yedi yaşını bitirenler de “ancak bir harp halinde silah altına alınabilecek” gruba dahil edilmiştir.

20 Mart 1916 (7 Mart 1332) tarihinde çıkarılan bir kanunla 1314 doğumluların kanunun yayım tarihinden itibaren askerlikle mükellef tutulup, yoklamalarına başlanması ve yoklamalarının aynı sene Ağustos ayına kadar tamamlanması öngörülmüştür. 24 Ekim 1916 (11 Teşrinievvel 1332) tarihli kanun ise yaşları itibarıyla askerlikle mükellef olmadıkları halde, şahısları itibarıyla askerlik hizmetine elverişli bulundukları askere alma (ahzıasker) yetkililerince uygun görülüp, bedeni kabiliyetleri tabip muayenesiyle yeterli görülenlerin celp ve sevklerine izin verilmiştir (Osman Köksal (1987). “Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkati, 29 Nisan 1330: (Osmanlı Devleti’nde askeralmada son durum)“, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı).

Aşağıdaki özet tablo Çanakkale Savaşı’nda askere çağrılan genç neferlerin yaşlarına ve celp tarihlerine ilişkin güzel bir özet sunmaktadır (Kaynak: İsmail Sabah (2017). Çanakkale’nin Şehit Kalemleri – Çanakkale Muharebelerinin Türk Eğitim Sistemine Etkileri, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları).

Askere Çağrıldıkları Tarihe Göre Silahaltına Alınanların Yaşları
Askere Çağrıldığı Tarih Doğum Tarihi Çağrıldıkları Tarihte Yaşı
31 Mayıs 1914 1887-1893 arası doğanlar 27-21 yaş arası
11 Temmuz 1914 1894 doğumlular 20 yaşında
2 Mart 1915 1886 ve öncesi doğanlar 29 ve üstü yaşta olanlar
4 Mart 1915 1895 doğumlular 20 yaşında
23 Ağustos 1915 1896 doğumlular 19 yaşında
23 Eylül ve 25 Kasım 1915 1897 doğumlular 18 yaşında

 

Çanakkale Muharebelerinde her ne kadar zorunlu ya da gönüllü askerlik mevzuatında sırasıyla 18 ve 17 yaş altının orduya alınamayacağı belirtilse de, Çanakkale şehitlerine ilişkin hazırlanan listelerde bu yaşlardan daha genç askerlerin şehit olduğu bilgisine rastlanılmaktadır. Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü’nün 50.687 kişilik “Çanakkale Şehitleri Listesi“nde 1898 doğumlu 25, 1899 doğumlu 9, 1901 doğumlu 12, 1902 doğumlu 2 şehidin varlığı görülmektedir. Çanakkale Savaşı’nda şehit olan bu genç askerlerin büyük çoğunluğunun gönüllü olduğu ileri sürülmektedir.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan 5 ciltlik “Şehitlerimiz” adlı kitapta Çanakkale’de şehit olanların yaş aralığı doğum tarihleri dikkate alınarak hazırlanan bir istatistiğe göre Çanakkale’de şehit olanlar arasında 28-32 yaş arası % 40, 23-27 yaş arası % 33, 33-42 yaş arası % 25, 17-22 yaş arası ise % 2’dir.

 

Prof. Dr. Mesut Uyar Independent Türkçe’deki “Çocuk asker hamaseti” başlıklı 20 Nisan 2022 tarihli yazısında konu ile ilgili şu anlamlı yorumda bulunmuştu:

“Olmayan çocuk asker kahramanlar yaratma çabasının temelinde Osmanlı son dönemde başlayan hamaset edebiyatı yatmaktadır.

 

Arapça kökenli bir kelime olan hamaset, sözlük anlamıyla yiğitlik, kahramanlık ve cesaret göstermek ve bütün sıkıntıları göze alarak bu üstün değerleri korumaktır.

 

İşte bu kavram Osmanlı ordularının maruz kaldığı yenilgiler ve müteakip toprak kayıpları karşısında halkın moralini muhafaza etmek ve düşmanlara karşı seferber edebilmek için dinleyen/okuyanları heyecanlandırmak ve etki altında bırakmak için başvurulan bir anlatım/yazım biçiminin adı haline geldi.

 

 

Hamaset edebiyatı uzun süredir devam eden askeri yenilgiler ve toprak kayıpları sonucunda travma geçiren ve henüz milli kimliğe sahip olmayan Osmanlı halkına milli şuur, moral, motivasyon ve savaşma azmi vermek için ortaya çıkmıştı.

 

Ana amaç aşağılık duygusu altında ezilen halkın kendine güvenini kazanmasıydı. Buna ihtiyaç çoktan sona ermiştir. Türk milletinin artık abartılı kahramanlık hikâyelerine ve sahte kahramanlara ihtiyacı yoktur.

 

Tam tersine hamaset yapanlar yazıp söyledikleriyle Türk askeri tarihi ve kahramanlarına çok ağır hakaret etmekte ve basit göstermektedirler. Atatürk ve meşhur komutanlarımızın aziz hatırası karalanmaktadır.

 

Son dönem Türk ordusu başta Çanakkale olmak üzere zaferleri çocuklarla veya aç, silahsız ve yarı çıplak askerlerle kazanmadı. Tam tersine bu zaferleri uzun süren askeri reformlar sayesinde yetişmiş kabiliyetli komutanların liderlik ettiği iyi eğitimli, üstün moral ve motivasyonlu askerlerle sayesinde kazandı.”

 

Fotoğraftaki Çocukların Çanakkale Savaşı’na Katılan 15’liler Olduğunu Sanan Yazarlar

Haber7.com‘daki “Hey Gidi 15’lik Eren Bülbül, Tarihte 15’lik Çok Şehit Var” başlıklı 15 Ağustos 2017 tarihli yazısında Ahmet Anapalı’nın ve Sonhaber.com.tr‘deki “Diriliş Destanı” başlıklı 16 Mart 2019 tarihli yazısında Ayhan Aydıner’in bu hataya düştüğünü müşahede ediyoruz.

 

1 Yorum

  1. Bu fotoğraftakiler savaşa katılmamış olsalar bile o yıllarda “eli silah tutan herkes savaşa” dendiğini bilmiyorsunuz.

Yorumunuzu yazınız...