Atatürk’ün Babası Ali Rıza Efendi’ye Ait Olduğu İddia Edilen Fotoğraf Gerçek Değil, Temsilidir

Atatürk’ün babası Ali Rıza Bey’in bilinen bir fotoğrafı yoktur. 1876’da Selânik’te kurulmuş Asakir’i Milliye Taburundaki gönüllü subaylardan birinin Atatürk’ün babası olduğu öne sürülmüştür. Ali Rıza Bey olduğu iddia edilen fotoğraf işte bu subaya ait resimdir. Bahse konu fotoğraftaki kişinin kim olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Atatürk’e babası Ali Rıza Bey’e ait olduğu iddia edilen resim gösterildiğinde “bu bizim peder değildir” dediği bilinmektedir. 

 

Atatürk’ün “babası Ali Rıza Efendi’nin 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonrasında Asakir-i Milliye Taburunda Subay iken çekilmiş fotoğrafı” olduğu iddia edilen resim şöyledir (Genelkurmay Personel Başkanlığı (2015). Fotoğraflarla Atatürk, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı Yayınları, sf. 8):

 

Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonrasında Asakir-i Milliye Taburunda Subay iken çekilmiş fotoğrafı olduğu iddia edilen görsel

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’ye Ait Olduğu İddia Edilen Resim

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın yaşamının son dönemlerinde çekilmiş fotoğrafının bulunduğu bilinmekle birlikte Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’ye ait herhangi bir fotoğraf bulunmamaktadır. Hâl böyle iken “resmi” tarih yazıcıları Atatürk’ün babası Ali Rıza Bey’in herhangi bir fotoğrafı bulunmadığından bu resmi kullanarak Ali Rıza Bey olarak kabullenilmesini sağlamışlardır.

Atatürk’ün sürekli yanında bulunan ve anılarını yazan Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı kitabında Mustafa Kemal Atatürk’ün babası için kütük ve resim uydurma çabası içinde olanları ve kendisine gösterilen babasına ait olduğu iddia edilen resmi “alaycı bir dille” yanlışladığı şöyle aktarılmıştır (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Ekim 1999, sf. 5):

Şark’ta büyümüş kimselere çok defa hanedanımsı bir kütük uydurmak isteyenler çıkar. Mustafa Kemal kendinden öncesine meraklı ve pek bağlı değildi. Gerçi 1876’da, ilk Kanun-ı Esasi’nin ilân edildiği güne raslıyan 23 Aralıkta Selânik’te kurulmuş Asakir’i Milliye Taburundaki gönüllü subaylardan biri babası olarak öne sürülmüştür. Resmi ötekilerden ayrılarak büyütülmüştür. İstanbul hürriyetçilerine yardım etmek için toplanan bir millî kuruluşta babasının da bulunmuş olması Mustafa Kemal’in hoşuna gidecek bir şeydi ama inanmış mıdır, sanmıyorum. hatta bir gün alaylıca bir dille:

Bu bizim peder değildir, dediği kulağıma gelir.

 

Atatürk’ün “bu bizim peder değildir” sözüyle Ali Rıza Bey’in babası olmadığını değil, kendisine sunulan fotoğrafın babasına benzemediğini kastetmiştir. Ancak, Atatürk’ün bu sözüne yanlış anlam yükleyerek ”Atatürk’ün babası belli değil” deme terbiyesizliği gösterenlerin de olduğu müşahede edilmiştir. Rıza Nur’un bu husustaki mesnetsiz iddiaları kal’e alınmamıştır (Bu fotoğrafın Ali Rıza Bey’e ait olduğunun ve 1877 sonları veya 1878’de Asakir-i Milliye Taburu’nda üsteğmen rütbesiyle görev yaparken çekildiğinin Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam adlı kitabında dile getirildiği bilinmektedir).

Atatürk’ün nüfus kağıdında ve Kara Harp Okulu 21 numaralı künye defterinde  babasının adı olarak Ali Rıza Efendi yazmaktadır. Ali Rıza Efendi, üvey değil öz babasıdır. Üvey babası, Zübeyde Hanım’ın Ali Rıza Efendi’nin vefatından birkaç yıl sonra evlendiği Ragıp Bey’dir.

1 Mart 1315/13 Mart 1899 tarihinde giriş (duhul) yaptığı Kara Harp Okulu’nda “1315 Duhullülere Mahsus Künye Defteri”ne “Selanik’te Koca Kasım Paşa Mahalleli Gümrük Memurlarından müteveffa Ali Rıza Efendinin mahdumu uzun boylu, beyaz benizli Mustafa Kemal Efendi Selanik 96” notuyla kaydedilmiştir (Ali Güler (2000). Askeri Öğrenci Mustafa Kemal’in Notları (Arşiv Belgelerinin ışığında), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara).

 

Mustafa Kemal’in Mekteb-i Harbiye’ye 13.4.1899 tarihli giriş künyesi aslı ve Türkçe tercümesi (Kaynak: TrakyaBalkan)

 

Ali Rıza Efendi’nin eşi Zübeyde Hanım ile çocuklarına aylık bağlanması hakkında Osmanlı Arşivleri’nde bulunan 9 Ocak 1893 tarihli bir belgede Zübeyde Hanım’ın dilekçesi akabinde kendisi ile üç çocuğuna yirmişer kuruş aylık bağlanması kararlaştırılmış. Bahse konu aylığın (Mustafa Kemal’in 20 yaşına gelmesi ya da bir işe girmesine, Makbule ve Naciye için ise evlenmelerine değin ödeneceği belirtilmiş (Bu belgeden yola çıkılarak ayrıca, Atatürk’ün 1881’de değil, 1877’de doğduğu iddia edilmiştir).

 

Ali Rıza Efendi’nin eşi Zübeyde Hanım ile çocuklarına aylık bağlanması hakkında Osmanlı Arşivleri’nde bulunan 9 Ocak 1893 tarihli belge (Kaynak: Murat Bardakçı)

 

1922 yılı Ocak ayında Vakit Başyazarı Ahmet Emin’e verdiği mülakatta babası ile ilgili hatırladıklarını şöyle anlatmıştır (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi (2006). Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Divan Yayıncılık Ltd. Şti, sf. 436):

Çocukluğuma dair ilk hatırladığım şey, mektebe girmek meselesine dairdir. Bundan dolayı annemle babam arasında şiddetli bir mücadele vardı. Annem, ilâhilerle mektebe başlamamı ve mahalle mektebine gitmemi istiyordu. Rüsumatta memur olan babam, o zaman yeni açılan Şemsi Efendi Mektebi‘ne devam etmeme ve yeni usul üzerine okumama taraftardı.

Nihayet babam işi mahirane bir surette halletti: Evvelâ merasim-i mutade ile mahalle mektebine başladım. Bu suretle annemin gönlü yapılmış oldu. Birkaç gün sonra da mahalle mektebinden çıktım, ġemsi Efendinin mektebine kaydedildim.

Az zaman sonra babam vefat etti. Annemle beraber dayımın nezdine yerleştik. Dayım köy hayatı yaşıyordu. Ben de bu hayata karıştım. Bana vazifeler veriyor, ben de bunları yapıyordum. Başlıca vazife tarla bekçiliği idi. Kardeşimle beraber bakla tarlasının ortasındaki bir kulübede oturduğumuz ve kargaları koğmakla uğraştığımızı unutamam. Çiftlik hayatının diğer işlerine de karışıyordum.

 

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi’nin Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü (sf. 1) adlı yayınında Ali Rıza Bey hakkında şu bilgiler sunulmuştur:

“Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi 1839 yılında doğmuştu. Ailesi, Selânik’in yerlilerindendi; uzak dedeleri Vidin’den ayrılarak Serez’de yerleşmişler, oradan da Selânik’e gelmişlerdi. Ali Rıza Efendi 32 yaşlarında iken 1871 yılında Zübeyde Han›m’la evlendi. Uzun süre gümrük memurluğu yapan Ali Rıza Efendi, daha sonra memuriyeti bırakarak dükkân açmış, kereste ticareti ile meşgul olmuştu. 1888 yılında 49 yaşlarında iken öldü.”

 

Mustafa Kemal, Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Bey’e 13 Mart 1926 tarihinde verdiği mülakatta ise babasının çocukken vefat ettiğini şöyle aktarmıştır (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi (2006). Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Divan Yayıncılık Ltd. Şti, sf. 475):

“Tuhaf bir halim daha var, ne ana—babam çok erken ölmüş—, ne kardeş, ne de en yakın akrabamın kendi zihniyet ve telâkkilerine göre bana şu veya bu tavsiye ve nasihatte bulunmasına tahammülüm yoktu.”

 

Ali Rıza Efendi hakkında Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya aldı kitabında aktardığı diğer detaylar ise şu şekilde:

“Genç yaşında evlendiği Ali Rıza Efendi, Katerin ilçesinin Pasaport Köprü denen yerinde gümrük muhafaza memuru idi. Aralarında yirmi yaş fark vardı. Kızıl bıyıklı ve iri yarı idi. Babasına Kırmızı Hafız Ahmed derlerdi. Aydın’ın Söke taraflarından gelmişlerdi. Memurlukta iyi geçinemediği için keresteci Cafer Efendi ile ortak olmuştu. Önce iyi kazanıyordu. Islahhane semtndeki üç katlı evi bu sırada aldı. Sonra işleri bozulunca 1887’de kayıptan ve sıkıntıdan acılanarak öldü. Bir kızı Naciye’yi daha önce kaybetmiştir.”

 

Atatürk’ün babasının iş hayatı ve vefatına ilişkin bir başka eserde şu detaylar sunulmuştur (Abdurrahman Çaycı (2002). Gazi Mustafa Kemal Atatürk Millî Bağımsızlık ve Çağdaşlaşma Önderi (Hayatı ve Eseri), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, sf. 12):

“Babası Ali Rıza Efendi, Kırmızı Hafız lâkabıyla tanınan, Ahmet Efendinin oğludur. Aile soyca Anadolu‟dan Rumeli‟ye geçmiş, orada önce Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık beldesine yerleşmiştir. Atatürk‟ün dedesi ve amcasının taşıdıkları “kızıl” lakabından da anlaşılacağı gibi Rumeli‟de yaygın olarak yerleşmiş olan Kızıl – Oğuz Yahut Kocacık Yörükleri, Türkmenleri soyundan gelmektedir. Aile muhtemelen 1830 dolaylarında Selânik‟e yerleşmiştir. Ali Rıza Efendi burada 1839 dolaylarında doğmuştur. Onun Kızıl Mehmet Hafız isimli bir erkek, Nimet isimli bir de kız kardeşi olmuştur. Ali Rıza Efendi önceleri Selânik evkaf idaresinde sonra gümrük idaresinde çalışmış, 1876‟da Asakir-i Millîye taburunda gönüllü subay olarak hizmet etmiş ve 1871 dolaylarında Zübeyde Hanımla evlenmiştir. Bu evlilikten olan üç çocuk (Fatma, Ahmet ve Ömer) küçük yaşlarda hayata veda etmişlerdir. Mustafa‟dan sonra doğan Makbule (Boysan, sonra Atadan) yaşamış, Naciye ise 12 yaşlarında ölmüştür.”

“Bu arada Ali Rıza Efendi rüsümat memurluğunu bırakmış önce kereste sonra tuz ticareti işine girmiştir. Birincisini Rum eşkiyalar, ikincisini de tuzların erimesi dolayısıyla bırakmış ve ticarî hayattan çekilmiştir. Tekrar memuriyete giremeyen Ali Rıza Efendi hastalanmış ve 1890 dolaylarında vefat etmiştir.”

 

Atatürk’ün küçük yaşta iken vefat eden babası Ali Rıza Efendi hakkındaki arşiv kayıtlarındaki bilgiler sınırlıdır. Atatürk’ün babası Ali Rıza Bey hakkında arşiv kayıtlarından bilgi toplanması talimatı çerçevesinde ilgili kamu kuruluşları araştırmaya girişmiştir. Bu hususta Vakıflar Umum Müdürlüğü’nün Ali Rıza Bey hakkında araştırması kapsamındaki bulgularına dair 29.05.1937 tarihli yazısı şöyledir:

 

Vakıflar Umum Müdürlüğü’nün Ali Rıza Bey hakkında araştırmasına dair 29.05.1937 tarihli yazısı

 

Atatürk’ün Babası Ali Rıza Efendi’ye Ait Sanılan Fotoğraf Hakkında Hatalı Bilgi Paylaşan Yazarlar

Sözcü Gazetesi köşe yazarı Yılmaz Özdil’in Mustafa Kemal adlı kitabında Ali Rıza Bey’e ait sanılan fotoğrafa yer verdiği görülmüştür (Yılmaz Özdil (2019). Mustafa Kemal, Kırmızı Kedi Yayınları, İstanbul, sf. 5):

“Ali Rıza’nın 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşından kalma kılıcı vardı. Selanikli gönüllülerden oluşan taburda görev yapmıştı.

Bilinen tek fotoğrafı da bu taburdayken çekilmişti. İşte o kılıcım, beşiğin başucuna ast. Mustafa o kılıcın şerefini öğrenerek büyüdü.”

Yılmaz Özdil’in Mustafa Kemal Adlı Kitabında Ali Rıza Efendi’ye Ait Olduğu İddia Edilen Fotoğrafın Yer Aldığı Bölüm

 

atatürkün babasının fotoğrafı

1 Yorum

  1. Allahdekorkma Reply

    Ah ah atatürkçüler size diyecek lafım yok ahirette görüşmek üzere ayrıca ben atatürke karşı hiçbir nefret beslemiyorum. Yorumumda yazmak istediğim şeyleri yazmıycam çünkü bu dünya böyle işte. Ama kıyamet günü Allah yardımcınız olsun çünkü bu yaptıklarınızın hesabı verilecek aaa bir de ben dört dörtlük bir insan değilim bunu size diyorum ama benim de
    Allah yardımcım olsun. Sonradan yazan yorumlara bakmıycam sevgili kardeşlerim…

Yorumunuzu yazınız...