Yazarların Film ve Diziler Hakkındaki Hataları

 

Sinema yorumcusu olsun olmasın köşe yazarlarının izledikleri film ve diziler hakkında yanlış bilgi paylaştıkları vaki…

 

Sevilay Yılman ve Matrix Filmi Üzerine Hatalar

Sevilay Yükselir (Yılman) “Paralel devlet ve Matrix filmi” başlıklı 14 Ocak 2014 tarihinde Sabah Gazetesi’nde yayımlanan  yazısında Matrix adlı kült distopik film hakkında kendini gülünç duruma düşüren yanlış bir yorumda bulunmuş:

Bahse konu yazısında Sevilay Yükselir, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Ben bu cemaat ve paralel devlet meselesini Matrix filmine benziyorum. İzleyenler bilir. Hani o filmde bir uzaylılar var bir de insan kılığına girmiş uzaylılar. Cemaate bağlı olduğunu veya el altından yönetildiğini bildiğimiz medyadaki, mahalledeki tipler uzaylılar.”

Matrix’te uzaylılar yoktu. İnsan kılığına girmiş uzaylılar ise hiç yoktu.

Konu hakkındaki ilave mizahi ve eleştirel yorumlar için Ekşisözlükteki “sevilay yükselir’in izlediği matrix filmi”  başlığına yönlendiriyoruz sizleri.

 

matrix780023

 

Hıncal Uluç ve Hobbit

Hıncal Uluç, 24 Ağustos 2014 tarihinde Sabah Gazetesi’nde yayımlanan “Hobbit!.. Beş Ordu’nun Savaşı!..” başlıklı köşe yazısında J.R.R. Tolkien’in Hobbit adlı eserine odaklanmış:

“Yüzüklerin Efendisi üç ciltte öyküyü bitirmiş. Devam nasıl olacak?. Devam olmaz, ama baş tarafı olur.. Tolkien oturup yeni ciltler yazmış, Yüzüklerin Efendisi'ne nasıl geldiğimizi anlatan.. Hobbit koymuş adını da.. İşte Hobbit, Beş Ordu'nun Savaşı bu başlangıcı anlatan devamın, son filmi..”

Ancak, Uluç’un bu söylemi önemli bir hatayı barındırıyor.

Aslında, Yüzüklerin Efendisi’nin başlangıcını oluşturan Hobbit adlı eser ilk kez 1937 yılında basılmıştır. Yüzüklerin Efendisi üçlemesi ise 1954-55 yılları arasında yayımlanmıştır. Yani Hobbit, Yüzüklerin Efendisi serisinden sonra değil, önce kaleme alınmıştır.

 

 

Ömür Gedik Cüce ve Hobbit Ayrımını İdrak Edememiş

Ömür Gedik, Hürriyet Gazetesinde 15 Aralık 2012 günü yayınlanan “14 cücelerle Orta Dünya’da” başlıklı yazısında Hobbit: Beklenmedik Yolculuk (The Hobbit: Unexpected Journey) adlı filme ilişkin bir dizi hatalı bilgi paylaşmış.

Gedik, cüce ve hobbit farkını atlamış. Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi kitap serisinde hobbit ve cüceler farklı ırklardır. Filmde 14 cücenin hikayesi aktarılmamaktadır. Bilbo Baggins hobbittir. Geriye kalan 13 bücür ise cüce. Yani ana kadro 14 cüceden değil, 13 cüce ve 1 hobbitten oluşuyor.

"Frodo’nun koskoca Orta Dünya’nın kurtarılması için tek umut olmasıyla, Bilbo Baggins’in cücelerle birlikte krallığını kurtarmak için evine dönüş yolculuğu hayli farklı motivasyonlar içermekte."

Bilbo Baggins Shire’da yaşayan bir hobbit. Krallığı falan yok ki. Thorin ve cüce arkadaşlarının cüce krallığını yeniden diriltmek yönünde arayışları var. Thorin ve cüce arkadaşlarının macerasına Bilbo Baggins “hırsız” olarak katılıyor.

"Film, Hobbit halkının, altın düşkünü ejderha Smaug tarafından yerlerinden yurtlarından edilişlerini anlatan, etkileyici sahnelerle açılıyor."

Hobbit halkı Shire’da yaşıyor. Smaug adlı altın düşkünü ejderha ise Erebor’daki cüce halkının yurduna saldırıyor. Hobbitleri kimsenin yerinden yurdundan ettiği yok.

"Bir şehrin yok oluşunu izledikten sonra Bilbo Baggins’in sürgünde yaşadığı evine konuk oluyoruz."

Bilbo Baggins Shire’ın yerlisi bir hobbit. Cüce değil. Smaug tarafından evi barkı da yağmalanmıyor. Evini yurdunu, Smaug yüzünden terk etmiyor. Yani sürgünde değil. Shire’daki evi bizatihi hayatı boyunca (yaşadığı maceralar dışında) ikamet ettiği yer.

"Bunun en önemli nedeni başkahramanları hobbitler tabii. 
Birbirlerine sıkı sıkıya bağlı koca ayaklı bu cüceler her ne kadar ilk bakışta itici ve çirkin görünseler de zaman içinde izleyicinin kalbini kazanmayı başarıyorlar."

Kim hobbit kim cüce, hobbit ne cüce ne… Kafalar çok karışık. İkisi farklı şeyler.

"Hem de J.R.Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi’ni sinemaya aktaran Peter Jackson’ın güvenli ellerinde, Cate Blanchett, Luke Evans, Elijah Wood ile Martin Freeman’ın oyunculukları eşliğinde, 3 boyutlu halde, IMAX formatında."

J. R. R. Tolkien doğru adıdır. Ayrıca, Luke Evans film kadrosunda yoktur. Ömür Gedik kendinden de bir şeyler katmak istemiş herhalde kadroya.

"Öncelikle Sam Rami’ye sunulan proje daha sonrasında Guillermo del Toro’nun ellerine geçti."

Sam Raimi olacaktı o.

"ANDY SARKIS HEM GOLLUM’U OYNUYOR HEM DE YÖNETİYOR"

Andy Serkis.

"Hatta sadece ikinci değil, bu yaz başında Peter Jacskon’ın müjdesini verdiği üçüncü filmin de..."

Peter Jackson.

"Peter Jacskon yakışıklı Elfler’in hikâyesini anlatsa kim bilir neler hissedeceğiz diye düşünmeden de edemedik tabii!"

Peter Jackson.

 

Ömür Gedik, Pi ve Pi’nin Yaşamı Filmlerini Karıştırmıştı

Ömür Gedik, Hürriyet Gazetesinde 3 Nisan 2014’te yayınlanan “Peygamberin filmi mi olurmuş” başlıklı yazısında sinema yorumu yaparken yine bir yanlışa düşmüştü:

"Pi'nin Yaşamı filminde hem hikaye anlatımı hem de görselliğiyle bizi büyüleyen Darren Aranofosky'nin Nuh, Nuh'un Gemisi ve hayvan tasvirlerini merakla bekliyorum. Nuh rolündeki Russell Crowe'un performansını da."

Nuh filmi yönetmeninin isminin doğru yazılışı Darren Aronofsky.

Darren Aronofsky, Pi isimli filmi yönetmiştir. Pi’nin Yaşamı‘nı değil.

Ömür Gedik bu hatalarını daha sonra yazısının elektronik kopyasında düzelttirmiş. Olsun bu da bir şey.

 

Ertuğrul Özkök ve Batman Hakkında Yanlışlar

Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesinde “Hayrettin reklam arasında ne dedi” başlığıyla 30 Temmuz 2011 tarihinde yayınlanan yazısında süper kahraman Batman’e değinirken

"Yarasa figürüne çok düşkün. Çizgilerine, Marwell’in karakteri “Batman” havası hâkim."

Evvela, Özkök’ün ilginç İngilizce yazım anlayışında “Marwell” e dönüşse de, bu çizgi roman yapımcısı şirketin adı aslında Marvel olarak yazılır.

Daha da önemlisi, Marvel Comics, Örümcek Adam, X-Men, Hulk gibi karakterleri çıkartan büyük bir şirket olmasına rağmen, Batman, Özkök’ün iddia ettiği gibi bir Marvel Comics karakteri değildir.  Batman, diğer büyük çizgi roman şirketi DC Comics’e aittir.

 

Ertuğrul Özkök ve Bonnie and Clyde

Ertuğrul Özkök, 28 Şubat 2017 günü Hürriyet Gazetesinde yayınlanan “O sahnede içinizde bir tek insan yok muydu?” başlıklı yazısında “Bonnie and Clyde” isimli filmi yanlışlıkla “Bonnie and Clay” olarak hecelemiş:

"Arkadaş unutma... Karşındaki adam 80 yaşında... Bütün ömrünü sinemaya vermiş... Yanındaki insan Faye Dunaway... İkisi birlikte, 50 yıl önce “Bonnie and Clay” gibi harika bir filmde oynamışlar..."

Hatasının farkına varmış olacak ki Özkök, Hürriyet Gazetesinin internet sitesindeki hatasını sonradan düzelttirmiş.

 

Oray Eğin Yazısındaki Görseldeki Hatayı Kabul Etmişti

Oray Eğin’in Habertürk Gazetesinde 21 Eylül 2017 günü “Devlet Değil Birey” başlığıyla yayınlanan yazısında  2. Dünya Savaşı’nın yaşandığı dönemde eski İngiliz Başbakan Winston Churchill’in hayatına dair bir biyografik savaş filmi olan The Darkest Hour (En Karanlık Saat) adlı filme değinirken filme ait olmayan bir görsele yer verilmişti:

Ancak, aktarılan görsel, 2017 yılı yapımı olan ve Churchill’in hayat hikayesini konu edinen filme değil, 2011 yılında çekilen aynı isimli bir başka yapıma aitti.

Bir düğün gecesi” başlığıyla 24 Eylül 2017 günü yayınlanan köşesinde Eğin, çuvaldızı kendine batırıp bu yanlışı okurlarıyla paylaşan Eğin, bu durumun köşe yazısı sayfasını yapan Habertürk çalışanlarının hatasından kaynaklandığını aktarmıştı.

#DüzeltmeServisi 

ÇUVALDIZ KENDİMİZE 

KAN beynime sıçradı görünce. Geçen hafta Oscar yarışındaki iddialı filmlerden bahsederken Churchill hakkındaki “Darkest Hour”a da değinmiştim. Sayfayı yapan arkadaşlar Google’dan pek de önemsemeden birkaç sene öncesinden kalma “The Darkest Hour” diye uyduruk bir filmin afişini koymuşlar. 
Olacak şey mi... Afişinden bile konunun Churchill’le uzaktan yakından ilgisi olmadığı anlaşılıyor.

Oysa Habertürk yazı işleri genç, dinamik bir ekip. Diğer gazetelerden daha iyi olmak zorundayız, çünkü daha iyiyiz. Böyle küçük gibi görünen hataları da halının altına süpürmeyip yüzleşmeliyiz... En ufak bir ayrıntı bile önemlidir.

Haklı nitekim. Önemli olan hatalarla yüzleşebilmek. Hatayı kabullenip okurlarıyla paylaşma erdemini gösterdiği için kendisini takdir ediyoruz.

 

Ahmet Hakan’ın CSI Karmaşası

Ahmet Hakan, 2 Nisan 2017 günü Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan “4 maddede Ülker’in gofret reklamı olayı” başlıklı köşe yazısında yabancı dizilerdeki polisiye karakterleri karıştırmış:

CSI’DA YOK BÖYLE POLİS

DÜN Diyarbakır’dan geldi bu polis fotoğrafı...

-Başındaki artistik beresiyle...

-Uzun bohem sakalıyla...

-Önüne astığı janjanlı güneş gözlüğüyle...

-Siyah süper kıyafetiyle...

Pek havalı bu polisimizi gören bütün CSI’cılar, kıskançlıktan krize girerler alimallah!

Yazının bu bölümünde bir doğru var: CSI’da böyle polis yok. Ahmet Hakan haklı. Ancak, metnin geri kalanı tamamen yanlış.

 

 

İzleyenler bilir, açık ismiyle Crime Scene Investigation, yani Olay Yeri İnceleme olarak bilinen ABD dizi filminde polisler Ahmet Hakan’ın bahsettiği gibi uzun sakallı, bereli, güneş gözlüklü, siyah süper kıyafetli değildir. Tabiri caizse sivil kıyafetli, genellikle smart casual ya da takım elbise giyinirler. Üzerlerinde çelik yelek, ellerinde Kalaşnikof tüfek ile ise hiç görünmezler.

Haliyle, yazısında kullandığı polis fotoğrafını CSI’cıların kıskanması saçma olur. Ahmet Hakan CSI’ın ne olduğunu bilmiyor belli ki. SWAT dese neyse…

 

Ahmet Hakan ve Geronimonun Anlamı

Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesinde 5 Mayıs 2011 tarihinde “İrtica elden gidince” başlığıyla yayınlanan yazısında Geronimonun anlamını yanlış aktarmış:

"Yeni başlayanlar için Geronimo 

...

- Adının anlamı, “Esneyen Adam”dır."

Geronimo isminin anlamı Esneyen Adam değildir. Esneyen Adam, Geronimo’nun gerçek adı olan, Goyathlay kelimesinin manasıdır. Geronimo adını ise ona Meksikalılar, çöllerde yalnız dolaşmasıyla tanınan Aziz Jerome’dan ilham alarak takmışlardır.

 

Ahmet Hakan Ateş Böceği’nde Necla Nazır Yerine Gülşen Bubikoğlu’nun Rol Aldığını Sanmış

Ahmet Hakan, Hürriyet’teki “Sen ne güzel bir CHP’lisin ey Ali Kılıç Başkan” başlıklı 5 Mayıs 2020 tarihli yazısında Yeşilçam sinemasının aktrislerinden kendi seçkisini aktarırken hatalı bir bilgi paylaşmış:

"EN BEĞENDİĞİM: Gülşen Bubikoğlu... Bilhassa da “Kovaladıkça kaçan ateş böceğim misin” şarkısından yola çıkılarak çekilen ‘Ateş Böceği’ filmindeki hali..."

 

necla nazır
Ahmet Hakan’ın Hürriyet’teki “Sen ne güzel bir CHP’lisin ey Ali Kılıç Başkan” başlıklı 5 Mayıs 2020 tarihli yazısı

 

Ahmet Hakan’ın sandığının aksine 1975 yapımı Ateş Böceği‘nde Gülşen Bubikoğlu değil Necla Nazır başroldeydi.

Tarık Akan’ın işportacı, Necla Nazır’ın da yankesici rolüne girdiği filmin konusu şöyle özetlenmektedir:

Film, işportacı Tarık ile yankesici Necla’nın hikâyesini anlatır. İşportacılık yapan Tarık fazla para kazanamamaktadır. Bir gün bir yankesicinin çaldığı cüzdanı sahibine geri getirerek yüklü bir bahşiş alır. Bunun üzerine yankesici Necla ile anlaşır. Necla’ya numaradan hırsızlık yaptırıp ödül alarak kısa yoldan zengin olmaya çalışır. Birlikte çalışmaya başlayan Tarık’la Necla arasında tartışmalar başlar. Ancak bu tartışmalar aralarında farklı duyguların gelişmesini sağlayacaktır.

 

Tarık Akan ve Necla Nazır’ın başrollerini paylaştığı iki kişilik çetenin konu edildiği filmin afişi de şöyleydi:

 

ateş böceği filmi
Ateş Böceği fiminin afişi

 

Güzin ile Baha’nın “Gençlik Başımda Duman” adlı, “Ateş Böceğim Misin?” olarak da bilinen 1975 yapımı hit parçaları “Ateş Böceği”ne adını vermiş ve film müziği olarak da kullanılmıştı.

 

 

Mehmet Barlas ve Sait Hopsait

Mehmet Barlas, Sabah Gazetesi’nde 28 Eylül 2015 tarihli “Nasrettin Hoca’dan Sait Hopsait’e uzanan siyaset modeli” başlıklı yazısında Aziz Nesin’in Sait Hopsait karakteri hakkında büyük bir yanlışa düşmüş:

Sait Hopsait modeli 
Artık bizim demokratik siyaset modelimizi öğrenmiş olmamız gerekiyor... Bu modelin rol modeli Aziz Nesin'in "Sait Hopsait"idir... Diyelim ki sizin istemediğiniz bir parti iktidar ve sizin çevrenizden çok farklı bir çevreden gelen bir siyasetçi de başbakan oldu... Ona yüklenmeye başlarsınız.
Ağzından çıkan her cümleyi yerden yere vurur, icraatını ya görmezden gelir ya da karalarsınız.

Tam adıyla “Gol Kralı Sait Hopsait” Aziz Nesin’in, Sait Hopsait’in sevdiği kızın beğenisini kazanmak için futbolcu olma serüvenini içeren kitabıdır. Bahse konu kitap, Kemal Sunal’ın Sait Hopsait canlandırmasıyla beyaz perdeye aktarılmıştır. Hatırlayanlar bilecektir ki, ne kitapta ne de filmde siyasetle ilgili Mehmet Barlas’ın bahsettiği içerik yoktur.

Barlas büyük ihtimalle yine Aziz Nesin’in “Zübük” adlı kitabının Zübükzâde İbraam karakteriyle Sait Hopsait’i birbirine karıştırmış ve Hopsait soyadının “ofsayt” teriminden geldiğini dahi fark edememiş.

Halbuki Mehmet Barlas, Sait Hopsait karakterini konu edindiği 2008 yılında Sabah Gazetesi’nde yayınlanan “Sait Hopsait kuralları siyasette de geçerli…” başlıklı yazısında ve Yenişafak Gazetesi’nde 21 Şubat 2001 tarihinde yayınlanan “Sen onlardan yana mısın” başlıklı yazısında mevzuyu doğru aktarmış.

 

Sait Hopsait Aziz Nesin

 

Mehmet Barlas Meghan Markle’ın Doğum Yılını ve Adını Yanlış Aktarmış

Mehmet Barlas, Sabah Gazetesinde yayınlanan “Cumhurbaşkanı Erdoğan Kraliçe Elizabeth’in hafızasını övmüş” başlıklı 18 Mayıs 2018 tarihli yazısında İngiliz Kraliyet ailesinin yeni gelini Meghan Markle hakkında birkaç hata yapmış:

"1968 doğumlu gelin Megan Markle hem Prens Harry'den iki yaş büyüktür hem de gelinin annesi Doria Ragland siyah derilidir."

Prens Harry’nin eşi, Sussex Düşesi, Amerikalı oyuncu ve modelin doğru adı Rachel Meghan Markle’dır.

Bayan Markle, 1981 doğumludur. 1968 değil.

1984 doğumlu Prens Harry’den de 3 yaş büyüktür. 2 değil.

 

Emin Çölaşan ve Cennetin Çocukları Adlı Film

Emin Çölaşan, Sözcü Gazetesinde 11 Mart 2012 günü yayınlanan “Büyükerşen’in Eskişehir’i” başlıklı yazısında Cennetin Çocukları adlı filme dair bir hataya düşmüş:

"Ankara- Eskişehir arasındaki hızlı tren çok önemli. Size trendeki bir rezaleti aktarayım, üç gün arayla hem giderken, hem de gelirken trende aynı film gösteri İtiyordu. "Cennetin Çocukları" isimli bu saçma sapan film küçük kız çocuklarıyla başlıyor. Çocukların tümü örtülü. Öğretmenleri ise kara çarşaflı. Bir İran filmiymiş. Bula bula bunu bulmuşlar, yolculara gösteriyorlar. Devletin treninde propaganda yapılıyor. Giderken şikayet dilekçesi yazdım. Dönüşte yine aynı film vardı."

Evet, Majid Majidi’nin yönetmenliğini üstlendiği 1997 yapımı Cennetin Çocukları (Children of Heaven / Bacheha-Ye aseman) adlı film İran yapımı.

Ancak, Emin Çölaşan -klasik önyargılarını ön plana çıkararak- İranlıların Arapça konuşmadığını, kendilerine ait bir dil (Farsça) ve (Arapça’ya benzese de farklı bir yapıda) alfabelerinin olduğunu gözden kaçırmış. Filmde Emin Çölaşan’ın gördüğü harfler Arap alfebesinden harfler değil. Farsçadandır.

* Emin Çölaşan’ın bahse konu yazısı Sözcü Gazetesi arşivinden kaldırıldığı için e-bağlantı sunulamamaktadır.

 

Muhammed Berdibek ve William Wallace Efsanesi

Yenişafak Gazetesi’nin internet yazarlarından Muhammed Berdibek, 15 Mayıs 2016 tarihinde yayınlanan “Hayaller İskoçya, hayatlar büyük Britanya” başlıklı yazısında Cesur Yürek adlı film üzerinden tarihi İskoç kahraman William Wallace’ın hikayesini aktarmayı denemiş ama bir hayli yanlışa imza atmış:

"Geleneksel İngiliz âdetine göre herhangi bir İskoç erkeğinin evleneceği kadın öncelikle İngiltere Kralıyla bir gece birlikte olmalıydı."

1. Prima Nocte (primae noctis), yani ilk gece hakkı, evliliğin ilk gecesini İngiltere Kralı ile geçirilme zorunluluğunu getirmiyordu. Feodal Derebeyleri bu hakkın sahibiydi.

"William Wallace bu durumu kabul etmeyip sevdiği kızı götürmeye gelen birkaç İngiliz'i öldürdü. Sonuçlar ise korkunçtu. Wallace'nin sevdiği kızın boğazı kesilmiş; hemen sonrasında küçük çaplı bir isyan dalgası başlamıştı."

2. Filmde William Wallace, ilk gece kuralı nedeniyle sevdiği kadını götürmeye gelenlere karşı çıkmıyordu. Sevdiği kadın Murron ile prima nocte nedeniyle gizlice evlenmiştir. Ancak, Murron’un kendisine tecavüze yeltenen askerlere karşı koyması nedeniyle öldürülmesinin ardından William Wallace isyan bayrağını açmıştı.

Filmi yanlış anlamış ya da izlememiş Berdibek; ancak, Vikipedia’dan filmin konusunun özetini bile okuması, yazısının içeriğini teyit etmesi için yeterli olacaktı.

kralın koyduğu primae noctis emri yüzünden gizlice evlenirler. Fakat bir gün, kasabadaki İngiliz askerleri Murron’a tecavüz etmeye çalışır. Askerlere saldıran Wallace, Murron’ı kurtarır ve bir ata bindirerek kaçmasını sağlar. Ancak Murron yolda yakalanır. Kasabanın şerifi, bütün kasaba halkının önünde Murron’ın boğazını keser. Gözü dönen Wallace, kasabadaki diğer İskoçların da yardımıyla İngiliz garnizonunu yener ve o da şerifin boğazını keser.
"Çarıklı bir köylü, İskoç isyancılarının başına geçerek onlara hükmetmeye çalışmıştı."

3. William Wallace köylü değil bir soyludur aslında.

"İngiliz Kralı Edward tarafından ihanetten yargılanıp suçlu bulunan William Wallace ise asılarak öldürülmüştü."

4. Asılarak değil, uzun bir işkencenin ardından başı gövdesinden ayrılarak öldürülmüştü.

"Tabii ki hayır; zira filmdeki hikâyenin gerçek olgularla çeliştiği pek çok nokta da vardı. Mesela William Wallace adlı kişinin yaşayıp yaşamadığı şüpheliydi. Ya da onun birkaç kişinin birleşimi bir karakter olduğu düşünülüyordu."

5. Wallace’ın yaşamadığını iddia eden kaynağa rastlamadık. Tam aksine, gerçekliği üzerinde ittifak var kaynaklarda ve yaptığı savaşlar, yönettiği isyan, ünvanları, idamı gibi tüm detaylar tarihi kaynaklarda yer alıyor. Yaşamadığı ya da birkaç karakterin bileşimi olduğu iddia edilen ünlü kişi Shakespeare’dir.

Belki de, izlediği filmin içeriğini bile doğru şekilde okurlarına aktaramayan Berdibek, Wallace’ın hikayesini onunkiyle karıştırdı…

 

 

Engin Ardıç ve Stalingrad

Sabah Gazetesi’nde 30 Eylül 2015 tarihinde yayımlanan “Şaklabanlığın doruklarına çıktınız” başlıklı köşe yazısında Engin Ardıç:

"Ben de "Stalingrad" filmini hatırladım şimdi. Keklik gibi Alman askeri avlayan keskin nişancı Zaitsev'e madalya verilecektir... Yepyeni, çakı gibi bir üniforma giydirirler, partinin cephe sorumlusu Hruşçov'la birlikte (bildiğiniz Kruşçev), duvarda asılı büyük bir Stalin portresinin önüne çıkarırlar... Resimlerini çekecekler..."

demiş ancak çok bariz bir hata yapmış.

Engin Ardıç bahsettiği filmin ismini yanlış hatırlamış. Söz konusu filmin adı “Stalingrad” değil “Enemy at the gates“, yani “Kapıdaki Düşman”.

 

Söz konusu filmde Nikita Khrushchev’in ilgili sahnesi

 

Enemy at the gates kruschev

 

Ergün Diler ve Uzay Savaşları

Ergün Diler, 22 Aralık 2015 günü Takvim Gazetesi’nde “Topa Tuttular” başlığıyla yayınlanan yazısında “Yıldız Savaşları” adlı filmin adını yanlış aktarmış:

"Daha önce hiç izlemedim. Hakkında çok şey okudum ama gidip izlemedim. Pazar günü ailece STAR WARS'a gittik. Baktım ki filmden sonra çok kişi izlediğini anlamamış. Beyaz Perde'de bize verilen UZAY SAVAŞLARI değildi... Snoke ile Rey'in savaşı değildi! Han Solo'nun niyeti de değildi!"

Bahsettiği Star Wars adlı filmin Türkçe adı Yıldız Savaşlarıdır, Uzay Savaşları değil.

İlaveten, Brezilya’nın Volkswagen’ı ülkesine sokmamak için çırpındığını iddia etmiş:

"İşin daha da ilginci Brezilya VOLKSWAGEN'i ülkesine sokmamak için çırpınıyordu. Şimdi işin içine bir de OTOMOBİL karıştı!"

Malesef yanlış bir iddia/bilgi. Volkswagen 1953’ten bu yana Brezilya’da faaliyet göstermektedir. Brezilya’daki VW fabrikası 1970 yılında 1 milyon üretime, 2015 yılı itibarıyla ise 22 milyon araç üretimine ulaşıyor. 1972’ye kadar Beetle modeli ülkede 1 milyon adet satılıyor. Yani, VW çoktan Brezilya’da. Hem üretim hem de satış yapıyor. Dolayısıyla, sokmamak için çırpındığını iddia etmek abesle iştigaldir.

 

Ali Eyüboğlu Gösterilen Film Sayısı İstatistiğini Yanlış Yorumlamış

Milliyet Gazetesinde 6 Temmuz 2016 tarihinde yayımlanan “Türk Sinemasını Kim Böyle Uçurdu?” başlıklı yazısında Ali Eyüboğlu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan sinema istatistiklerinin kapsamını yanlış anlamış ve veriyi hatalı yorumlamış:

"Son beş yılda yerli film sayısının yüzde 65 artarak 13.027'den 21.494'e yükseldiği, Türk Sineması'nın 100'üncü yılında çekilen film sayısının 100'ü zor aşmışken TÜİK tarafından yayınlanan haber bülteninde yer alan bir yılda 21.494 yerli film sayısındaki bu tuhaflığı, TÜİK yetkilileri kamuoyuna açıklamalı."

TÜİK tarafından açıklanan sinema istatistiklerinin kapsamını, yıl içinde faaliyet gösteren tüm sinema salonları oluşturmaktadır. Açıklanan “gösterilen film sayısı” verisi, çekilen film veya vizyona giren film sayısını değil, yurt sathında yer alan istatistik kapsamındaki tüm sinema salonlarında gösterilen toplam yerli ve yabancı film sayısını ifade etmektedir.

TÜİK verisine göre 2015 yılında 2.356 sinema salonunda toplam 49.151 farklı film gösterilmiştir. Ali Eyüpoğlu’nun aktardığı 21.494 yerli film sayısı ise 49.151 gösterim arasından yerli filmlerin payı olup, 21.494 film arasında yeni vizyona girmiş filmler olduğu gibi daha önceki yıllarda vizyona girmiş filmler de bulunmaktadır.

 

 

Köşe yazarlarının film ve diziler hakkında paylaştığı hatalı bilgilere yer verdiğimiz diğer incelemelerimize göz atabilirsiniz:

“Fatma Gül’ün Suçu Ne” Dizisinin Roman Uyarlaması Olduğu İddiası

Süper Kahramanların Yahudi Kökenlerini Yansıtmadığı İddiası

25. Kare Deneyi İle Subliminal Mesaj Verildiği İddiası

Hz. Muhammed’in Hayatını Konu Edinen Filmlerin Sayısının Sadece Bir Olduğu İddiası

Venom Adlı Filmde Corona Virüsünün Önceden Tahmin Edildiği İddiası

Keanu Reeves’ın Matrix’ten Kazandığı Parayı Film Ekibine Dağıttığı İddiası

Kanal 7’nin Zübük Filminin Tüm Haklarını Satın Aldığı ve TV’de Yayınlanmasına İzin Vermediği İddiası

Ertem Eğilmez’in Tarık Akan’a Ferit İsmini Vermesinin Sebebinin Vefat Eden Oğlundan Kaynaklandığı İddiası

Hulusi Kentmen’in Dolmuş Beklemekle İlgili Söylediği İddia Edilen İfadeler

Minionların Nazi Zulmüne Uğrayan Yahudi Çocukları Temsil Ettiği İddiası

 

2 Yorumlar

  1. Emekli olmama az kaldığı için yeni hobiler edinmek adına biraz araştırma yaparken sitenize rastladım. Oldukça detaylı çalışmalarınız var. Bundan sonra sitenizi takip edeceğim. Elinize sağlık…

    • malumatfurusorg Reply

      Teşekkürler. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir emeklilik dönemi dileğiyle…

Yorumunuzu yazınız...