Mareşal Fevzi Çakmak Ailesinin İsteğiyle Vefatının Ardından Nakşibendi Şeyhi Küçük Hüseyin Efendi’nin Eyüp Sultan’daki Kabrinin Yanına Defnedilmedi, Yaşadığı Dönemde Eyüp’teki Aile Kabristanına Gömülmeyi Kendi Vasiyet Etmişti

 

Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak (12 Ocak 1876 – 10 Nisan 1950) vefat ettikten sonra eşinin Caddebostan’daki malikânelerini Yahudilere verdiği, sonrasında bahse konu malikânenin sinagog yapıldığı, Caddebostan’daki Bet-El Sinagogu’nun Fevzi Çakmak’ın köşkü olduğu iddiasının doğru olmadığına değinmiştik. İşbu yazıda da Fevzi Çakmak’ın mezarı hakkındaki bir iddiayı ele alacağız.

 

fevzi cakmak
Fevzi Çakmak

 

Milli mücadelenin sembol ismi, ilk Millî Savunma Bakanı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Cumhuriyet dönemindeki ilk Genelkurmay Başkanı Mareşal unvanlı Fevzi Çakmak’ın ailesinin isteğiyle vefatının ardından Nakşibendi şeyhi Küçük Hüseyin Efendi’nin Eyüp Sultan’daki kabrinin yanına defnedildiği sanılmaktadır.

Soner Yalçın’ın Hürriyet’teki “Demokrat Parti’nin ’balans ayarı’ 6 Haziran 1950 darbesi” başlıklı 4 Mart 2007 tarihli yazısında bu iddia şöyle aktarılmıştı:

“Sadece Mareşal Fevzi Çakmak’ın mezarı, ailesinin isteği üzerine Eyüp Sultan’da Nakşibendi şeyhi Küçük Hüseyin Efendi’nin mezarının yanında kaldı.”

 

Fıtnat Hanım ile evli ve iki çocuk babası olan Mareşal Fevzi Çakmak, 10 Nisan 1950 Pazartesi günü vefatının ardından kendi vasiyeti gereği Eyüp Mezarlığı’na defnedilmişti.

Fevzi Çakmak’ın medfun olduğu mezar, iddia edildiği gibi Nakşibendi şeyhi Küçük Hüseyin Efendi’nin kabristanında değil, kendi aile kabristanındadır. 

 

fevzi cakmak vefat etti
Ulus Gazetesi – 11 Nisan 1950
Görsel: Cengiz Özakıncı

 

Çakmak ailesinin Eyüp Sultan’daki aile kabristanı, Silahdarağa Caddesi’nden Piyerloti’ye çıkan yolun oldukça ilerisinde, sol taraftaki tepe üzerinde bulunmaktadır. Söz konusu kabristanda Fevzi Çakmak’ın yanı sıra dedesi Varnalı Müftü Hacı Bekir Efendi’nin ve kendi kızı Muazzez Hanım’ın kabirleri yer almaktadır.

 

fevzi cakmak kabri

 

Mutasavvıf bir aileden gelen ve mütedeyyin bir yapıya sahip olduğu bilinen Mareşal Fevzi Çakmak’ın Nakşibendi Şeyhi Küçük Hüseyin Efendi‘ye intisaplı olduğu ileri sürülmüştü.

Mareşal Fevzi Çakmak’ın aile kabristanının hemen yanında Küçük Hüseyin Efendi’nin hocası Mehmed Nuri Edirnevi Efendi’nin mezarı yer almaktadır.

 

mehmed-nuri-efendi-eyup-mezarligi

 

Küçük Hüseyin Efendi’nin kabriyle Fevzi Çakmak’ın mezarı arasında 2 aile kabristanı bulunmaktadır.

 

kucuk-huseyin-efendi-kabri

 

Musevi iş insanı Üzeyir Garih’in babası çocukları olmayınca mahallelerindeki Nakşi Şeyhi Hüseyin Efendi’ye gelerek dua etmesini istediği, Hüseyin Efendi’nin de ona bir oğlunun olacağını söylediği ve adını Üzeyir koymasını istediği rivayet edilmektedir. Vefatının ardından babasının Cumartesi günleri gerçekleştirdiği geleneğini sürdüren Üzeyir Garih, Küçük Hüseyin Efendi’nin kabrini ziyaret ederken 25 Ağustos 2001 günü öldürülmüştü.

 

 

Torunlarından A. Fevzi Çakmak, dedesi hakkında Nakşi müridi olduğu ve mezarının seçimi ile ilgili iddia hakkında şu açıklamayı yapmıştı:

“İlk Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmiş, TBMM’ce Mareşallik rütbesi verilmiş, Cumhuriyet’in kurulmasından vefatına kadar sürekli Atatürk’ün yanında yer almış ve Türk Ordusu’nun 22 yıl Genelkurmay Başkanlığı’nı yapmış bir kişinin tarikat üyesi olması mümkün müdür?

 

Mareşal Fevzi Çakmak çok iyi bir asker, büyük bir vatansever olduğu kadar dini bütün bir müslümandı. İlk din eğitimini eski Tophane müftülerinden olan Dedesi Hacı Bekir Efendi’den almıştı.

 

Vefatından sonra Eyüp Mezarlığı’na gömülmeyi vasiyet ettiği doğrudur, ancak bunun nedeni, basında yer aldığı gibi Şeyh Küçük Hüseyin Efendi’nin yanına gömülmek istemesi değil, 1939 yılında vefat eden çok sevdiği kızı Ayşe Muazzez ve Dedesi Hacı Bekir Efendi’nin yattığı aile kabrine defnedilmek istemesidir. Bu husus Hürriyet Gazetesi’nin 11.4.1950 tarih ve 703 sayılı nüshasında da belirtilmiştir. Eyüp’teki mezarlığa kadar gidilirse Mareşal Fevzi Çakmak ile Şeyh Küçük Hüseyin Efendi’nin mezarlarının belirtildiği gibi yan yana olmadığı görülecektir.

 

Mareşal Fevzi Çakmak’ın cenazesindeki olaylara gelince, Mareşal 1946 seçimlerinde Demokrat Parti listesinden bağımsız aday olmuş ve İstanbul’dan en yüksek oy alarak milletvekili olmuştur.

 

Tüm ülke çapında çok iyi tanınan ve halk tarafından çok sevilen bir kişiydi. 10 Nisan 1950 tarihinde vefatı üzerine dünya radyoları matem yayınına geçtiği halde Türkiye radyolarının oyun havası çalması halkı galeyana getirmiş ve cenaze töreni kontrol edilemez hale gelmiştir. Bunun, daha sonraları yazıldığı gibi Türk siyasi tarihinde çok önemli bir gelişme olarak nitelenmesi, Atatürk’ün vefatından sonra ve özellikle son 20-30 yıldır belirli çevrelerce yeniden yazılmak istenen Türk tarihinin bir yorumudur.

 

Devlet mezarlığına nakline aile tarafından izin verilmediği hususu doğrudur. Ancak bu da yazıldığı gibi ‘‘Mareşal’in kemiklerinin nakline yanaşılmadığından şeyhinin yanından alınmasına izin vermediler’’ ifadesi tamamen gerçek dışı olup, aile 40 yıl önce ölmüş bu büyük insanın kemiklerinin aile mezarlığından alınıp Ankara’da Devlet Mezarlığı’na naklini uygun görmediği için buna izin vermemiştir.”

 

Nilüfer Hatemi, Mareşal Fevzi Çakmak ve Günlükleri adlı çalışmasında dedesi Hacı Bekir Efendi’nin ve babası Ali Sırrı Bey’in Kadiriye Tarikatı ile bağının mevcudiyetini vurgularken, Fevzi Çakmak’ın tarikatla bağının bulunduğuna dair bir emare olmadığını şöyle aktarmıştı (2002. 1. Cilt. YKY. İstanbul. 1. Baskı. Sf: 50):

“Bilgi almak için danıştığım Tophane’deki Kadiriye Dergahı’nın başkanı M. Misbah Erkmenkul hem Bekir Efendi’nin, hem de Ali Sırrı Bey’in tarikatın saygı duyulan iki üyesi olarak sık sık anıldığını ama Fevzi Çakmak için böyle herhangi bir bilgi bulunmadığını belirtmişlerdir.”

 

Mareşal Çakmak’ın Eyüp Sultan’daki mezarının baş ucundaki mermer levhada şu metin yer almaktadır:

“74 yıllık ömrünün 54 yılını vatan ve millet hizmetinde geçirdi. Çanakkale, Kafkas ve Filistin cephelerinde kolordu ve ordu kumandanlıkları, İstiklâl mücadelesinin ilk icra vekilleri heyeti başkanlığı ve Millî Müdafaa vekilliği, Cumhuriyet ordusunun 22 yıl müddetle aralıksız Genelkurmay başkanlığı, Türk mareşalinin şanla, şerefle ve tam bir vekar ve faziletle dolu geçen hayatının kısa bir ifadesidir. İstanbul milletvekili ve Millet Partisi fahrî başkanı iken 10 Nisan 1950 günü vefat ederek Hakk’ın rahmetine kavuştu.”

 

fevzi cakmak mezari

 

İlber Ortaylı ise Mareşal Çakmak hakkında şu yorumda bulunmuştu:

“Birtakım çevreler oldukça saldırgan bir ifadeyle mürteci yakıştırması yaptı. Alakası yok. Çünkü onun döneminde tarikatlarla epey mücadele edildi. Ordudaki terfilerde son derece objektif hareket etti. Diğer bir özelliği ise dindar olarak bilinmesi. Namaz kılan, oruç tutan, Kuran okuyan bir zat olarak bilinir. Geceleri geçtiği yerlerde fenerlerle karşılanırdı. Erken öldü, seçimden önce. Ölümünde yeterince matem yapılmadı diye uzunca bir süre cenazesi gömülmedi. Cenazesi Beyazıt’tan Eyüp’e kadar elden ele getirildi. Mahşeri bir kalabalık vardı. Yahudi, Ermeni, Rum diye ayırmazdı. Başına geçtiği orduda her tipten adam var. Herkesle çalışmıştır.”

 

* Cengiz Özakıncı‘nın tespitinden istifade edilmiştir.

Yorumunuzu yazınız...