Varlık Fonu’nun Halkbank ve Vakıfbank’taki Pay Oranının Azaldığı İddiası

Son günlerde sosyal medya platformlarında yapılan bir paylaşım, Türkiye Varlık Fonunun (TVF) Halkbank ve Vakıfbank’ın hisselerinin bir kısmının kaybolduğu / düştüğü / satıldığı algısına yol açtı.

Kamunun Halkbank ve Vakıfbank’taki payı sanıldığı gibi buharlaşmadı. Kamuoyuna haber verilmeksizin Halkbank’ın ve Vakıfbank’ın hisseleri satılmış değil. 2020 ve 2022 yıllarında gerçekleştirilen sermaye artışları ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TVF toplamını yansıtan kamu pay sahipliği dikkate alınmadığı için bu hatalı yorumda bulunulmuş. Hazine’den TVF’ye 2017 yılında yapılan Halkbank’ın %51,11’lik hisse devri, 2020 yılındaki sermaye enjeksiyonuyla %75,29’a, 2022 yılındaki sermaye enjeksiyonuyla %87,7’ye yükselmişti. Benzer şekilde, 2019’da Hazine’ye % 58,81’lik hissesi devredilen Vakıfbank’taki TVF’nin payı 2020 yılındaki sermaye enjeksiyonuyla % 35,99’a, 2022 yılındaki sermaye enjeksiyonuyla da % 64,84’e yükselmişti. Son sermaye artışıyla Vakıfbank’taki kamu payı 85,41 seviyesine ulaşmıştır.

 

Varlık Fonu’nun Halkbank ve Vakıfbank’taki Pay Oranının Azaldığı İddiası

 

Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.’nin Katar İle 15 Milyar Dolarlık Proje İmzaladığı İddiası

29 Ocak 2021 günü borsa spekülatörlerine ait Telegram gruplarında paylaşılan “Emlak Konut Gayrımenkul-Katar ile dev projeye imza attı” başlıklı haber görseli Bloomberg HT sitesi taklit edilerek oluşturulmuş.

 

ekgyo kanal istanbul katar montaj haber

 

“Kanal İstanbul Projesi’ne Katarlı dev şirketten 15 Milyar Dolarlık Yatırım Antlaşması İmzalandı” ifadesini içeren habere Bloomberg HT’nin sitesinde ya da başka bir kaynakta rastlanamıyor. Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. (EKGYO) tarafından KAP’a yapılmış bu yönde bir bildirim yok.

Bloomberg HT de bu tespitimizi teyit etmiş ve yazı karakterleri ve görselleri kopyalanarak uydurulan sahte haberle Emlak Konut hissesinde yatırımcılar yanlış yönlendirilmeye çalışıldığını belirtmişti.

“Kap’a henüz bilgilendirme yapılmamasına rağmen, dış işleri heyeti ile yapılan toĞlantı da kanal istanbul için yatırım sözleşmesi resmen imzalandı” gibi yazım hataları da dikkat çekici idi.

 

Halkbank’ın ABD’de Devam Eden Davasında Tazminat Teklifinde Bulunulduğu İddiası

15 Haziran 2021 günü, Halkbank’ın ABD’de süren davasına ilişkin Türkiye’nin tazminat ödeyip uzlaşmayı önerdiği ve söz konusu teklifin de ABD tarafından değerlendirildiği iddiası sosyal medyada dolaşıma girmişti. Halkbank KAP’a yaptığı açıklamayla bu iddiayı tekzip etti.

İddia şöyle dile getirilmişti:

“Amerika’daki Halkbank davasında jürili mahkeme öncesi, Türkiye’nin ilk defa tazminat ödeyip uzlaşmayı önerdiği, Amerika’nin teklifi değerlendirdiği İDDİALARI söz konusu…”

 

murat muratoğlu halkbank

 

Halkbank’ın KAP açıklaması şu şekildeydi:

“Bazı basın yayın kuruluşlarında ve sosyal medya hesaplarında; Bankamızın ABD’de devam eden dava süreciyle bağlantılı olarak jürili dava öncesinde Türkiye’nin tazminat ödeyip uzlaşmayı önerdiği ve söz konusu teklifin de ABD tarafından değerlendirildiği yönünde kamuoyunu ve yatırımcıları yanıltıcı ve hisse değerini etkileyici nitelikte haber ve söylentilerin yer aldığı anlaşılmaktadır.

 

Bankamızın ABD’de devam eden ceza davasıyla ilgili olarak Yabancı Devlet Yargı Bağışıklığı Yasası (FSIA-Foreign Sovereign Immunities Act) uyarınca New York İkinci İstinaf Mahkemesi nezdinde yapmış olduğumuz itiraza dair temyiz süreci devam etmekte olup temyiz süreci tamamlanana kadar Bölge Mahkemesi nezdindeki yargılama süreci durdurulmuştur.

 

ABD’de devam eden dava süreciyle ilgili gelişmeler hakkında düzenli olarak kamuoyunun ve yatırımcıların bilgilendirilmesi konusunda gerekli hassasiyet gösterilmekte olup bahse konu husus hakkında Bankamız dışında yapılan haber ve söylentilere itibar edilmemesi önem arz etmektedir”

 

15 Haziran günü Halkbank hisse senedi fiyatı % 6,14 yükselmişti. Aynı gün içerisinde en düşük ve yüksek seviyeler arasında % 13,31’lik fark oluşmuştu. Haberin asılsız çıkmasının ardından HALKB fiyatı 15 Haziran öncesi seviyesine gerilemişti.

 

halkbank 15 haziran 2021

 

Memiş Memişce THY’nin Satılmadığına ve Satılmayacağı Yanlışına Düşmüş

Memiş Memişce, Güneş Gazetesinde 11 Şubat 2017 günü yayınlanan “Satacaklarmış öyle mi?” başlıklı yazısında geçtiğimiz günlerde Varlık Fonu’na devredilen Türk Hava Yolları’nın (THY) satışına dair yanlış bilgilerini gözler önüne sermiş:

"Hükümet hele hele THY'yi satacak öylemi? Kardeşim THY bu milletin göz bebeği, dünya standartlarının çok üstünde olan bir kurum nasıl satılır? Ne zaman yurt dışına çıksam tek gurur duyduğum Türk hava yollarıdır. Neredeyse dünyamın her yerine uçuş yapan THY satılacak öyle mi? 

Artık Türkiye'yi kimse tutamaz 

Kardeşim büyüyen kar eden bir şirket satılır mı hiç? Geçen yıl Batman ve Superman filmiyle 800 milyon kişinin takip ettiği THY, şimdi son reklam filmiyle dünyada konuşuluyor. THY bu yıl yeni reklamını dünyaca Oscar ödüllü sanatçı Morgan Freeman'la yaptı. THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, “Morgan Freeman ile yaptığımız anlaşma, küresel marka bilinirliğimize büyük katkı sağlayacak” diyor. Zaten Morgan Freeman'la yapılan THY reklam filmi şimdiden konuşulur oldu. Neymiş efendim dünyanın imrendiği THY sosyal medyadaki iftiracılara göre satılacakmış. Hadi oradan sizi gidi fitneciler sizi. Aklınızca hükümeti yıpratmak için iftiralar atıp karalama kampanyası yapıyorsunuz öylemi? Başaramayacaksınız çünkü millet sizlerin kim olduğunu çok iyi biliyor."

Medyum Memiş THY’yi tamamen kamuya ait sanıyor görünen o ki. THY’nin halihazırda hisselerinin % 50,88’i satılmış halde zaten. Çoğunluk hissesi halka açık.

 

Hissedar Nominal Pay Tutarı (TL) Sermaye Oranı (%) Pay Adedi Oy Hakkı (%)
T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
(A Grubu Nama)
677.884.849 49,12 67.788.484.857 49,12
T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
(C Grubu Nama)
0,01 <0,01 1 <0,01
Halka Açık A Grubu 702.115.151 50,88 70.211.515.142 50,88
TOPLAM 1.380.000.000 100,00 138.000.000.000 100,00

 

Hisselerinin yüzde 50,88’i yatırımcılara geçen THY, hâlâ bir kamu şirketi gibi yönetiliyor gerçi “altın hisse” yapısı nedeniyle. Açıklayalım:

Tablodan görülebileceği üzere THY’nin hisseleri A ve C olmak üzere iki gruba ayrılıyor. C grubu hisseler, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından atanan bir üye tarafından temsil ediliyor. Bu hisseler, gerek görülürse şartlara uygun diğer bir kamu kuruluşuna devredilebiliyor. THY Yönetim Kurulu 7 üyeden oluşuyor. Bunlardan 6’sı A grubu hissedarların belirlediği adaylar arasından seçiliyor. 1’ini ise C grubu hissedar öneriyor. Kısaca C grubu hissedarın temsilcisi, bir bakıma “altın hisse”yi elinde bulunduruyor. Birçok konuda da bu üyenin oluru alınmadan karar alınamıyor. Halka açık hisseleri alan yatırımcılar ise  ana sözleşme gereği sadece 2 YK üyesini belirleyebiliyor.

Kaldı ki, THY yıllardır Özelleştirme İdaresi Başkanlığının özelleştirme portföyünde. Hatta THY’deki Özelleştirme İdaresi’nin sahip olduğu paylar özelleştirme kapsam ve programından çıkartılarak Türkiye Varlık Fonu’na devredildi.

Medyum Memiş, özelleştirmelerde sadece zarar eden kuruluşlar satılıyor sanıyor galiba… Büyüyen ve kâr eden şirketler de satılabilir. Gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde gerçekleştirilen binlerce özelleştirmede kâr eden şirketlerin satışı söz konusu olmuştur. Ülkemizden Türk Telekom’un ve Tüpraş’ın özelleştirilmesi sürecini hatırlatmak kâfi.

 

THY

 

Ergün Diler ve Fraport’un Sözüm Ona Sahibi Bilinmeyen Hissedarları

Ergün Diler, Takvim Gazetesi’nde yayımlanan 25 Ağustos 2015 tarihli “Kuklacı Kim” başlıklı yazısında üşengeçlik etmiş ve Fraport adlı şirketin hisselerinin % 35’inin kime ait olduğunun bilinmediğini iddia etmiş.

Peki FRAPORT kimindi? Ortaklardan biri Lufthansa… Sahibi bilinmeyen YÜZDE 35 bir hisse var!” şeklinde konuya yaklaşan Diler, Fraport’un kamuya açık bir şirket olduğunu ve hisselerinin % 35’inin Frankfurt Borsası’na (Frankfurt Stock Exchange) kote edildiğini göz ardı etmiş olmalı. Ergün Bey büyük ihtimalle Fraport’un internet sitesine girip, sermaye yapısına ilişkin açıklamada % 35’lik dilime ilişkin yer alan “unknown” ifadesinin gerçek manasını düşünmeden hızlı sonuçlara ulaşmaya çalışmış. % 35’lik hisse payı bir kişi ya da gruba ait değil ve haliyle kime ait olduğu bilinemiyor. Bilinen tek şey ise, bu hisse blokunun borsaya kote olmuş anonim şirketler gibi halka açık olduğu.

 

Fraport hisse yapısı

 

Yaşar Erdinç ve KOZA AŞ’nin Yabancı Yatırımcı Payı

Yaşar Erdinç, 3 Eylül 2015 tarihinde Bugün Gazetesi’nde yayımlanan “Baskılar, ekonomi ve piyasalar” başlıklı köşe yazısında Koza İpek’e yapılan operasyonu değerlendirmiş ve firmalarının sermaye yapısına değinmiş.

"Yabancılar şeffaf, hesap verebilir ve kurumsal yönetim ilkelerinin olmadığı şirketlere yatırım yapmazlar. 2 gün önceki takas verilerine göre KOZAA’nın yabancı payı yüzde 84, KOZAL’ın yabancı payı yüzde 59.6 ve IPEKE’nin payı ise yüzde 49.8 düzeyinde bulunuyor."

KOZAA’nın halihazırda halka açıklık oranı % 47,75’tir. Bu durumda, yabancıların KOZAA’nın sermayesi içinde % 84’lük bir paya sahip olması mümkün görünmüyor. Yaşar Bey’in yazısında atladığı husus, verdiği verilerin halka açık hisseler üzerinden payları temsil ediyor olması. Yani Yaşar Bey eğer bu payların halka açık kısım içindeki payı temsil ettiğini belirtseydi bir sorun olmayacaktır.

 

Dilek Güngör “Apple” İsimli Şirketleri Karıştırmış

Dilek Güngör, Sabah Gazetesi‘nde 22 Eylül 2017 günü yayınlanan “FETÖ Apple’ı Nasıl Kazıkladı” başlıklı yazısında isminde “Apple” ibaresi geçen bir firmayı şu ünlü elektronik yazılım ve donanım firması ile karıştırarak hataya düşmüş:

"Apple'ın bir eğitim şirketi de bu yolla kazıklanmış. Massachusetts eyaletindeki FETÖ okulu Hampden Charter School of Science devlet desteğiyle 2.75 milyon dolara aldığı okul binasını 2012'de 10.5 milyon dolara Apple'a satmış."

Dilek Güngör, Apple ismini okuyunca FETÖ’ye ait olduğu gerekçesiyle 2006 yılında kurulmuş ve sonradan kapatılmış olan eğitim şirketi Apple Educational Services‘i meşhur Apple sanmış. Güngör’ün kaynak gösterdiği bölümde geçen Apple Aducational Services, bilinen Apple ile alakasız bir şirket.

İsminde her “Apple” geçen firmayı şu meşhur elektronik ve yazılım üreticisi firma sanıyor galiba.

 

Can Ataklı ve Katarlı Şirketlerdeki Yabancı Yatırım Kısıtı

Can Ataklı, 5 Haziran 2016 tarihinde Sözcü Gazetesi’nde yayınlanan “Sorular Kolay Ama Cevap Yok” başlıklı yazısında Katar’da yapılabilecek doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin yanlış bir bilgi vermiş:

"Katar'da iş yapacaksa kurulacak ya da satın alınacak şirketin en fazla yüzde 49'una sahip olabiliyor."

Yanlış bilgi. Katar’daki bazı sektörlerde % 49’lık yabancı yatırımcı kısıtı söz konusu olsa da ekonominin tamamında her daim geçerli değil. Katar hükümetinin onayıyla yabancı yatırımcılar tarım, sanayi, sağlık, eğitim, turizm, kalkınma, enerji, maden ve doğal kaynaklar sektörlerinde % 100’e değin pay sahibi olabilecekleri doğrudan yatırımlar yapabilmekte.

Investment Law No. 13/2000 is the primary legislation governing foreign investment. Foreign investment is generally limited to 49 percent of the capital for most business activities, with a Qatari partner(s) holding at least 51 percent. However, the law allows, upon special government approval, up to 100 percent ownership by foreign investors in certain sectors, including: agriculture, industry, health, education, tourism, development and exploitation of natural resources, energy, or mining. Qatar amended the law in 2004 to allow foreign investment in the banking and insurance sectors upon approval of the Cabinet of Ministers. Moreover, foreign financial services firms are allowed 100 percent ownership at the Qatar Financial Center (QFC). On October 31, 2009, the Council of Ministers agreed on the amendments proposed by the Ministry of Economy and Commerce to allow foreign investors to hold 100 percent stakes in certain activities, including: business consultancy and technical services; information and communication services; cultural services; sports services; entertainment services; and distribution services.

Qatar’s objective is to become a leader in terms of its business environment and foreign investment. These two have seen improvements over the past several years thanks to the country’s political stability, the high quality of its infrastructure, one of the lowest corporate tax rates in the world (10%) and an investment law enacted in 2010 that allows foreigners to own the totality of a company in certain sectors (such as information technology, counselling, culture, sports and distribution).

 

Yorumunuzu yazınız...