El Serhendi Efendi’nin (İmam Rabbani’nin) 1500’lü Yıllarda Yazdığı Kitabında 27 Mart 2022 Tarihinde İstanbul’da Deprem Olacağını Yazdığı İddiası Asılsız

Yanlış İddia

 

Bugünkü konumuz, El Serhendi Efendi’nin 1500’lü yıllarda kaleme aldığı kitabında yer verdiği sanılan kehanetlerle ilgili.

İddia o ki, El Serhendi Efendi adlı bir şahıs yaşadığı 1500’lü yıllarda yazdığı eserde İstanbul’un nüfusunun 2022 yılında 17 milyonu geçeceğini, 27 Mart 2022 tarihinde yaşanacak depremden sonra 2.6 milyon kadar insanın hayatını kaybedeceğini, yaklaşık 4 yıl sonra asıl sayının 3.2 milyon olduğunun bulunacağını aktarmış…

Bu iddiayı aktaran paylaşımlardan örnekler sunalım…

 

27 Mart 2022’ye bir yıl kala bunu buraya koyalım. #IstanbulCehennemi Demek oluyor” Ayasofya’da kapılardan birisi Cehennemin kapısı” diyorlar. Bir sene daha rahatız ya, rehavete devam. Bu MİT-OLOJI,Ķ-EHANET T-EOLOJİ ve” Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” MKA İlim-Metafizik demektir.

 

el serhendi deprem kehaneti

 

1500 Yılında yazilan istanbul projesi ve sonrasinda olusturulacak deprem ile istanbul nüfus kiyimi Gemiler deprem hazirliklari neden yapiliyor? Bakin mektuplarda tam tarih 2022 mart istanbulun bitişi

 

el serhendi deprem kehanetleri

 

Bahse konu paylaşımlarda alıntılanan “El Serhendi Efendi’nin 1500’lerde yazdığı kitabından “İstanbul cehennemi” kehaneti” notlu 1 Mart 2014 tarihli tweet görseli ise şu şekildeydi:

 

el serhendi efendinin 1500lerde yazdığı kitabı

 

İlkay Alpgiray, Youtube kanalındaki “İstanbul Depremi 27 Mart 2022 | Zamanda Yolculuk Yapan İmam” başlıklı kayıtta bu iddiayı şöyle paylaşmıştı:

Ahmed El Serhendi yani diğer adıyla İmam-ı Rabbani zamanda yolculuk etmeyi başardı mı? 2000 ile 2700 yılları arasında seyahatlar ve zaman yolculuğu yaptığını belirten Rabbani bu yolculuklarını 3 önemli kitapta topladı. Bu kitaplardan iki tanesi kayıpken bir tanesi ise önemli bir sahaf ve koleksiyonerin elinde bulunuyordu. Ahmet nedimin bu kitaba ulaşması ile 2000 – 2200 yılları arasında yaşanacak bir çok şey deşifre oldu. İstanbul depremi, kanal istanbul, nükleer saldırı ve nüfusun büyük bir bölümünü yok edecek virüs salgını. Rabbani bu önemli kitapta deprem tahmini yaparak büyük istanbul depreminin net tarihini tahmin ediyor. Bu tahmin doğru çıkacak mı bilinmez. Yaşadıkları ve anlattıkları ise büyük sır.

 

https://www.youtube.com/watch?v=9bKpcMAxB4A

 

Kült TV adlı Youtube kanalında ise bu iddia şöyle aktarılmıştı:

“Gelmiş geçmiş en büyük islam müceddidlerinden olan İmam-ı Rabbani Tayy-ı mekan ile gelecekte bulunmuş ve gördüklerini 3 ciltlik bir kitap haline getirmiştir. Önümüzde ki günlere dair öyle şeyler haber vermiştir ki izleyince çok şaşıracaksınız. Ahmed El Serhendi yani diğer adıyla İmam-ı Rabbani K.S. zamanda yolculuk etmeyi başardı mı? 2000 ile 2700 yılları arasında seyahatlar ve zaman yolculuğu yaptığını belirten Rabbani bu yolculuklarını 3 önemli kitapta topladı. Elbette bahsi geçen zaman yolculuğu fiziksel değildi. Tasavvufta Tayy-ı Mekan diye bilinen ruhani bir yolculuktan bahsedilmekteydi. Bu kitaplardan iki tanesi kayıpken bir tanesi ise önemli bir sahaf ve koleksiyonerin elinde bulunuyordu. Ahmet nedimin bu kitaba ulaşması ile 2000 – 2200 yılları arasında yaşanacak bir çok şey deşifre oldu. İstabul depremi, kanal istanbul, nükleer saldırı ve nüfusun büyük bir bölümünü yok edecek virüs salgını. Rabbani bu önemli kitapta deprem tahmini yaparak büyük istanbul depreminin net tarihini tahmin ediyor. Bu tahmin doğru çıkacak mı bilinmez. Yaşadıkları ve anlattıkları ise büyük sır. Kült TV’ye abone olarak araştıran insanlar topluluğunda ki yerinizi aldıysanız İmam-ı Rabbani’nin Türkiye hakkında ki kehanetlerini sizlerle paylaşıyorum.”

 

 

Ufuk Kaan Karaca ise bu asparagası Yaygara TV’de “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra İmam Rabbani Sultan’ın kulağına gelecekten bir bilgi söyledi. İstanbul 2022’de darmaduman olacak… Peki İmam Rabbani bunu nasıl biliyor? Daha önce söylediği şeyler çıktı mı? Hepsi bu videoda!” notuyla izleyicilere anlatmıştı:

 

 

16. yüzyılda kaleme alındığı öne sürülen metnin modern isimlendirmelere, günümüz terminolojisine hakimiyeti şüphe uyandıran ilk unsur.

Ebü’l-Berekât Ahmed b. Abdilehad b. Zeynilâbidîn el-Fârûkī es-Sirhindî, yani İmam Rabbani’nin (1564-1624) El Serhendi olarak adlandırıldığı biliniyor. Ancak, İmam Rabbani’nin aktarılan kehanetleri içeren bir eseri bulunmuyor. Çünkü, 1500’lü yıllarda yazıldığı sanılan bu ifadeler 2014 yılında bir dergide yayımlanan metinden alıntı.

El Serhendi Efendi karakteri Turgut Yüksel’in kurguladığı muhayyel bir karakter. 1500’lü yıllardan 2000’li yıllara yönelik kehanetler de yine Turgut Yüksel’in klavyesinden süzülen kurgu ifadeler. 

Turgut Yüksel, 24 Aralık 2020 tarihinde K24’te yayımlanan “Kent efsaneleri: Nasıl doğar, yayılır, benimsenirler?” başlıklı yazısında bu duruma şöyle değinmişti:

Uzunca bir müddet Ot dergisinde “Kent Rehberi” isimli bir köşe yazmıştım. Bazı yazılarım kentin karanlık tarafı, geçmişi ve geleceğiyle ilgili metalepsis yapısına sahip, gerçekle kurgunun bilinçli olarak ihlal edildiği metinlerden oluşuyordu. Hulasa, tarih yazısı gibi görünse de aslında edebiyat yazılarıydı (kabaca mockumentary’nin yazılı biçimi olarak da tanımlanabilir). Ki bu tür yazıların içine ilgilenen veya şüpheye düşen okurun küçük bir araştırmayla bulabileceği (yazının kurgu olduğuna dair) ipuçları da yerleştiriyordum.

 

2014 yılının Ocak ayında yayınlanan yazımda yaratmış olduğum kurgu bir karakter olan El Serhendi Efendi’nin zamanda yolculuk yaparak gelecekten bize verdiği vakalardan bahsediyordum ve 2022’den 2250’ye kadarki gelecek zaman içinde İstanbul üzerinden dünyanın başına gelecek olanları aktardım kısaca.

 

Bu yazının altyapısını da yanılmıyorsam 2005 yılında Trendsetter dergisinde çizgi roman olarak, sonra Radikal gazetesindeki köşemde (Mantığın Bir Anlık Çöküşü) yine çizgili olarak yapmıştım. Ot’ta ise bunu yazı diline getirip, zamanda seyahat eden bir kişinin kaybolan kitabının replikasındaki bilgiler olarak sunup asıl mevzuyu kaleme aldım.

“Bu girizgâhta ismini zikrettiğim kişilerin yapısı şöyleydi:
Rıza Nedim Akçakoca – Kurgu karakter
Ahmet Hamdi Tanpınar – Gerçek karakter
Aleattin Süreyya – Kurgu karakter
Celal Salik – Ödünç alınan kurgu karakter (Orhan Pamuk’un Kara Kitap romanında öldürülen gazeteci)
M. Özsoy – Gerçek karakter”

El Serhendi Efendi’nin kitabında yer alan gelecekteki olaylar ise aslında herkesin bildiği ama görmezden gelmeyi tercih ettiği vakalardan oluşuyordu

Yukarıda bahsettiğim İstanbul depremi, küresel ısınma, denizlerin yükselmesi, iklim göçleri, ırkçılığın artması, su savaşları, virüs salgını ve hatta nükleer savaş… beklenen ve olma ihtimali yüksek afetler. Yazıda sadece beklenen bu afetlerin çarpıcılığını artırmak için onlara birer tarih vererek dile getirmiştim. Aslında ortada bilinmedik hiçbir şey yok!

 

Yazıyı zaman içinde tamamen unutmuştum, diğer yazdıklarım gibi. Bir sosyal medya asosyali olduğum için orada olup bitenlerden de pek haberim yoktur. Ta ki geçtiğimiz bir akşam yazıda da ismini andığım M. Özsoy bir mesaj gönderene kadar… “Senin yazın YouTube’da yüz binlerce kez izlenmiş” diyordu; sonra da ilgili adresin linkini gönderdi. Merakla ben de izledim:

 

Bir kişi derginin, köşenin ve benim ismimi zikretmeden, yazımı neredeyse noktasına virgülüne kadar okuyordu ve izlenme sayısı baktığım sırada 450.000’di. Sonra sağ tarafta çıkan bağlantılı videolara baktım. Başka bir kanalda iki kişi benim yazım üzerine yorum yapıyorlardı, yine ismim söylenmeden. İzlenme sayısı 62.000 idi. Bir başka video yine yazımdan bahsedip, ilk kanalda yazımı okuyan kişiyi konuk ederek onun yorumlarına yer veriyordu. İzlenme sayısı 320.000 kişi. Başka bir kanal yine metni olduğu gibi okumuş ve 190.000 kişi dinlemiş. Sonra yazı hakkında ekşi sözlükte 8 sayfa yorum yapıldığını, web sitelerinde yer aldığını, facebook’da defalarca paylaşıldığını ve twitterde ise amiyane tabirle mevzunun alıp yürüdüğünü kıs kıs gülerek farkettim.

“Farkına varmadan bir kent efsanesinin doğuşuna vesile olmuşum. Kent efsanelerini severim; kötücül değildirler, kıssadan hisse barındırıp doğru olana üstü kapalı veya açık olarak işaret ederler. Lakin karşılaştığım bu durum bana biraz tuhaf geldi.”

 

turgut yüksel el serhendi

 

Gaipten haber verdiği sanılan El Serhendi Efendi’nin farazî kitabı hakkında Turgut Yüksel’in ilgili yazısında şu detaylar kurgulanmıştı:

“… El Serhendi Efendi’nin kaleme aldığı üç ciltlik kitabın sadece ilk cildi kalmıştır beşeriyete yadigâr olarak. (Kitabın aslı değil, replikasıdır kalan da…) 1560-1637 yılları arasında yaşamış olmasına rağmen kitabın dibacesine yazılma tarihi olarak 2782 yılını düşmüştür. Muamma burada başlar; yaşadığı tarihten 1150 sene ileriye gidip, bir tarihçi gibi o dönemdeki dokümanları ele alıp geleceğin, geçmiş tarihini yazmaya başlar kitabında. Bunu nasıl yaptığı bilinmez, o sebepten ötürü uzun yıllar boyunca El Serhendi Efendi’ye veli diyenler de çıktı, deli diyenler de…

 

Kitabın bir başka tuhaf kısmı da, hayatı boyunca hiç gidip görmediği İstanbul üzerinden anlatmasıydı gelecek olan tarihi…

 

1937 yılında edebiyat fakültesinde okuyan, aynı zamanda tarihle ilgilenen ve yaygınlaşmaya başlayan fantastik edebiyatı da bir tür olarak inceleyen Rıza Nedim Akkoca, 1939 yılında İstanbul Üniversitesi’nde, Yeni Türk Edebiyatı profesörlüğüne atanan hocası Ahmet Hamdi Tanpınar’la bu konu üzerine konuşurken, Tanpınar fantastik bir kitap olarak anılan bu eserden bahseder. Bu konuşmanın neticesinde kitap Rıza Nedim’in çok ilgisini çeker ve peşine düşmeye karar verir.

 

Üç senelik bir arayıştan sonra, dönemin demir tüccarlarından Aleattin Süreyya’da olduğunu öğrenir kitabın. Süreyya aynı zamanda da dönemin mühim kitap koleksiyoneriydi. Kapısını çalar ve kitap üzerinde çalışmak istediğini söyler. Kitaplarına çok değer veren Süreyya sekiz hafta boyunca saat 10 ila 14 arasında, yardımcısının gözetimi altında çalışmasına izin verir. Bu süre içinde kitabın derinliğini idrak edemeyeceğini fark eden Rıza Nedim, daha sonra rahatça üzerinde çalışmak için kitabı kendisine verilen sürede olduğu gibi defterine geçirmeyi planlar. Ve insanüstü bir hızla, parmaklarına kramplar girerek bunu gerçekleştirir.

 

Bundan sonraki altı yıl boyunca kitabı tercüme etmeye çalışır ve sonunda fevkalade bir çeviri ortaya çıkar. Burada tercüme demekle vurgulamak istediğim, El Serhendi Efendi’nin yazdığı vakaların tercümesiydi. Rıza Nedim bu çalışmasını yayınlatamadan, 1951 yılında, 41 yaşındayken sirozdan öldü. Çalışması bir müddet durdu, sonra kayboldu. 1980 yılında, cinayete kurban giden gazeteci Celal Salik’in evinde çıktı. Üç sene sonra Salik’in evindeki kitapları toplu olarak satın alan sahaf M. Özsoy bu çalışmayı nadide eserler dolabına yerleştirdi.”

 

el serhendi kehanetleri

 

Turgut Yüksel’in El Serhendi’nin ağzından kurguladığı ve “aslında herkesin bildiği ama görmezden gelmeyi tercih ettiği vakalar” şu şekildeydi:

27 Mart 2022: ‘İstanbul Cehennemi’ denilen deprem oldu. Kayda geçen ölü sayısı 2,6 milyon, ama gerçek rakamın kayıplarla birlikte 3,2 milyon olduğu 4 sene sonra ortaya çıktı.

Deprem, Boğaz’a paralel yapılmakta olan ikinci kanal inşaatı üzerinden Küçük ve Büyükçekmece havzalarını açarak daha sonra durdurulamayacak olan coğrafi bir değişikliğin başlangıcını oluşturdu. Şehrin nüfusu ölüm, kayıp ve göçler sonucu 17 milyondan 6 milyona düştü. Avrupa yakasındaki sahil yerleşkeleri zemin kayması yüzünden yerleşime kapatıldı.

 

13 Temmuz 2037: Yeniden büyük deprem oldu. Ölü sayısı bu sefer, alınan tedbirler ve göç yüzünden azalan nüfus sebebiyle 70 binde kaldı. Bu sarsıntı Darıca’nın batısından kuzeye doğru coğrafi bir yırtık meydana getirdi, orada büyük bir haliç oluştu.

 

7 Ocak 2047: 1990’larda başlayan ve önlemi alınmayan küresel ısınma sebebiyle şehrin sahil sınırlarında 20/1’lik bir küçülme olduğu açıklandı.

Aynı yıl içinde ırkçılar küresel ısınma sonucunda meydana gelen iklimsel göçlerden dolayı şehre gelmeye başlayan kuzeyli göçmenlere karşı organize şiddet göstermeye başladı. Koalisyon hükümeti göçmenlerden aldığı yerleşim parasının yanı sıra yüzde 30 olan tüketim vergisini yüzde 60’e çıkardı. Kriz yüzünden çatışma çıktı. Bir gecede suç oranı bir önceki on yıla göre yüzde 400 arttı. Sıkıyönetim ilan edildi.

 

23 Temmuz 2048: Sıkıyönetime rağmen iki gün içinde 17.800 göçmen linç edildi. Evleri yağmalandı. Dönemin hükümeti yaralama ve tecavüz vakalarını kayıtlardan sildirdi.

 

2 Şubat 2072: Bu yıl başlayan ve 32 gün süren I. Dünya Su Savaşları sırasında şehrin nüfusu 300 bine indi. Savaşı kaybeden Türkiye 22 yıl boyunca Çin-ABD (El Serhendi Efendi buna ‘dünyanın iki yanındaki memleket’ der, Rıza Nedim bunu Çin-ABD olarak tercüme eder) ortaklığı tarafından yönetildi.

 

21 Eylül 2087: Avrupa Konfederasyon Şirketi, 2037 yılında Darıca’nın batısında oluşan halici kuzeydeki Ağva havzasıyla birleştirerek İstanbul Boğazı’nın 42 km doğusunda ikinci bir boğaz açtı.

Yine aynı yılın 19 Aralığı’nda iki boğaz arasında oluşan adayı Çin-ABD ortaklığı yüzyıllığına Avrupa Konfederasyonu’na kiraladı ve ada ‘Ticari Özerk Bölge’ ilan edildi. Vergi sıfıra indirildi ve dünyadaki kara para adaya akmaya başladı.

 

8 Ağustos 2094: Ülke yönetimi Türkiye’ye devredildi, ama şehir ABD-Çin-Avrupa adası olarak tutuldu. Nüfus 21 milyona ulaşmıştı geçen süre içinde.

 

1 Mart 2103: Dünyayı saran VN7 virüsü bütün önlemlere rağmen şehre girdi. Üç ay içinde İstanbul adası ve civarında kayıtlara göre 16 milyon kişi öldü.

Ölüleri gömecek yer olmadığı için Avrupa yakasında 4, ada içinde de 3 tane olmak üzere dev krematoryumlar yapıldı. Şirket fırınlardan üreteceği elektrik enerjisi karşılığında bu yapıları ücretsiz olarak inşa etti. Filtrelere rağmen denizin üzeri tamamen külle kaplanmıştı. Sağ kalanlar gaz maskesiyle dolaşıyordu. Yağma olayları iki yıl devam etti. 48.300 yağmacı yakalandığı yerde infaz edildi.

 

7 Şubat 2107: Kimyasal atıklar ve çevre kirliliği yüzünden İstanbul’un güneyi yerleşim alanının dışına çıkarıldı. Bölgeyi terk etmek istemeyen yerleşimciler tarafından bu alanlar özerk bölge ilan edildi.

 

11 Mayıs 2115: ‘II. Dünya Su Savaşları’ çıktı. İstanbul’un üzerine alev/atom/nükleer (kelimeler sırasıyla, El Serhendi, Rıza Nedim ve bendenizin seçimidir) bomba atıldı. Sadece sığınaklarda bulunan 30.000 kişi kurtuldu. Savaşta kazanan olmadı ve ülkeler uzlaştı. 18 gün süren savaşta 2 milyar kişi öldü. Mevcut su havzaları ve nehirler kullanılamaz hale geldi. Kuraklık, kıtlık ve salgın hastalıklar yüzünden iki yıl içinde dünya nüfusu 800 milyon kişiye indi.

 

2115-2203: Yılları arasında ısı/ışıma/radyasyon (üst maddedeki sıralama geçerlidir) yüzünden İstanbul’da tek bir canlı bile kalmadı.

 

21 Eylül 2187: Avrupa Konfederasyonu’yla yapılmış olan kira kontratı bitti. Yönetim Türkiye’ye geçti ama vergilendirme için muhatap bulamadı.

 

2250 yılına kadar kimse adaya ayak basmadı.”

 

El Serhendi’nin Deprem Tahminini Gerçek Sanan Yazarlar

 

İLAVE: Türker Akıncı’nın sunduğu Beyaz TV’deki Ne Var Ne Yok adlı programa katılan Hakan Demir, İmam Rabbani’nin OLMAYAN kanal kehaneti ile ilgili afaki ve absürt yorumlarda bulunmuş.

 

 

İLAVE:

Bugün 28 Mart 2022.

Kurgu bir metnin gerçek sanılması nedeniyle kayda değer sayıda vatandaşımız 27 Mart 2022 günü İstanbul’da deprem olacağı endişesine sevk edilmişti.

Deprem, her daim muhtemel, tedbir ve temkin şart; ancak, uydurma metinlerin kehanet addedilmesine lüzum yok.

 

19 Yorumlar

  1. iyi de adam ciddi ciddi yazmış tabiki herkes gerçek sanar bu durumu, dergiye yazdığı yazıda herhangi bir uydurma haber gibi durmuyor, bence yazar burada kendi kafasından bir şeyler uydurmuş okurlarını kandırmış şimdide popüler olunca kıvırmaya başlamış yok kurguydu bilmem ne, bir de şehir efsanesinin doğmasına vesile olmuşmuş, arkadaşım sen imam rabbani gibi bir insanın çok fazla günahını aldın farkındamısın bilmiyorum ama işin çok zor hakkını ödeyemezsin, söylenmemiş şeyleri söylenmiş gibi yazmışsın yazık çok yazık.

  2. Abdullah A. Reply

    Eğer yazar olduğunu söyleyen Turgut YÜKSEL, imam Rabbani gibi tarihe derin harflerle yazılmış, önemli bir değerin ağzından , yazdı, söyledi gibi yalanlarını, yazar olmaya sığınarak kurgu yaptığını söylüyorsa, İmam Rabbani’nin, ölmüş bir insanon şiddetli günahını alarak kul hakkı yemiştir, imamın şiddetli gazabı onun üzerine olsun. Bu yazıyı kurgu olduğunu söylemeden yayınlayan dergi bir faydalı yayın değil, yalannhaber yayan şarlatan, yalancı, güvenilmez, suç merkezi konumuna düşmüştür. Bunlara izin veren yöneticileri Allah nazarında affedilemeyecek kul hakkı yemişlerdir. Bedelini, karşılığını, yeiklerini Allah dünyada ailesinden, çocuklarından, neslinden bin türlü bela ile ödetecektir.
    İmam Rabbani’nin ve onun şahsında Allah’ın gazabı, nefreti, belası, bu yalanları kaleme alıp yazan, yayınlayan, üzerinden para kazanıp yiyenlerin üzerine olsun, hakkımız helal olmasın, yalancıların (kurgu olduğunu söylemeden yazan ve yayınlaynların) üzerine olsun. Dünyada yaşarken cezaları başlasın, hakkı geçenleein haklarını helal edene kadar, şahsı ve nesli üzerinde belalar devamlı olsun. Bir müceddid hakkında bu öyle yazılar yazmanın bedelini en ağız şekilde ödesinler. Abdullah A.

  3. mustafa binveli kiziroglu Reply

    Ben esas hasarın silivri,çekmece,bakırköy civarında bekliyorum,yılın o döneminde ayakta zor duran sazlıdere barajı %70-80 dolu olur,tehlikeli.26 martı 27 marta bağlayan gece uyumayacağım,çünkü gece 3,5 &4,5arası bir zamanda olucak,ertesi gün görüşürüz,olmadı diye.yalnız bu depremden 2-3 ay önce 6,7-7 şiddetinde birkaç öncüsü olur,çünkü ana deprem 8 şiddetinde..inanmayanlar hazırlık yapmasınlar zaten,ha birde hükümetimize güvensinler..

  4. İddiası yanlış ne ya? ”Boğaz’a paralel yapılmakta olan ikinci kanal inşaatı üzerinden Küçük ve Büyükçekmece havzalarını açarak daha sonra durdurulamayacak olan coğrafi bir değişikliğin başlangıcını oluşturdu.” bak metni gördünüz mü? Kanal İstanbul projesi 26 Haziran 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kanal üzerinde yapılacak 6 köprüden ilkinin temeli atıldı. haberi çıktı. Ya doğruysa ben bilmiyorum. Allah bilir. Bende bu kehanete inanmıyorum zaten. İnşallah olmaz

  5. Allah bilir gayb dilerse bildirir… islam dünyasını uyarı için bildirilmiş olabilir. ogün resmiolarak tatil olup olabildinizce şehir dışına çıkabilirler . Allah korusun.

  6. Adının başında ımam geciyor diye birinin söylediğıne inanmak, onun gibi derin biri diyerekte elalemii yüceltmek günümüz teknoloji dünyasında Sığırlığın eli bayraklısına delalet eder. Sığırın bile faydası var şu dünyada da imamın kimseye yok aq

  7. Kadir Kılıç Reply

    BİLİM OLARAK ŞUAN GUNLER ONCEDEN DEPREMİ TAHMİN EDEN SİSTEM GELİSTİRİLEMEDİ O HALDE . BİLMEDİGİMİZ ORTADA. GAYBI DA SADECE ALLAH C.C BİLİR. BU YAZI ZATEN UYDURMA. HİCBİR KAYNAKTA İMAMI RABBANİ NİN BOYLE BİR KEHANETİ YOK
    Olsaydı emin olun son bikac senede bu söylenti çıkmaz zaten onda Hoca çoktan bunları söylerdi. Safsatalar ile inancınızı zayiflatmayin. GAYBI SADECE ALLAH C.C BİLİR. GAYB OLMAYANİ ZATEN BİLİM VASİTASİ İLE BİLMEMİZ SAGLANİYOR.

  8. Öyle diyenler şunu diyorum 20 sene önce hastalığı söyledik de ne oldu ciddiye bile alınmadı.ukranya savaşını da söyledik.hazirlik bile yapılmadı.su üzücü belkide çok büyük paralar istense idi belki ozaman ciddiye alınır.

  9. 27 Mart’ın son saatlerinden bildiriyorum. Şimdilik olmadı. Ya bir iki gün sapmayla olursa 🙁 off safsatalara inanmam tabi ama konu deprem olunca fena oluyorum. ve istanbulda yaşamak zorundayım. offffff

  10. yazsa tüketim vergisinden mi bahseder Allah aşkına kitaplar malesef ya kayıp ya tahrif edilmiş aslına ulaşanın elinde hazine vardır ama kitap diye dolaşanların ekseriyeti değiştirilmiş zaten öyle birşeyi geçmişte bir bulan asıllarını toplatıp değiştirip kopyalarını yaymıştır okkası 3 kuruşa 10 paraya kitap kalmadı kitap mahvettiler toplatıldı yakıldı ya kaçırıldı ya satıldı Fatihin Şahi topu bile yurtdışında müzede Alimleri katledip Sarayı yağmalamışlar Kur’an okumaya korkuyorlardı bir zaman ALLAH demek yasak idi nereye kitap kalıyor kafir okuyup kendi fikriymiş gibi çıkarıyor şimdi Osmanlının varisi bizken mirasyedi batıdır. Bizden öğrendiklerini bize satıyor şu vatikanı en azından işgal edip kitapları çıkarsakta Hazreti Mehdi’ye kalacak sizin de doğruluk payı veya teyitten farkınız yok doğruyla ilgilenmiyorsunuz kendi doğrularınız var ideolojinize görüşünüze göre araştırmanız hakkında yüz sual çıkartırım birini cevaplayamazsınız küçücük bir yeri araştırmış sanıyorsunuz kendinizi böye nice doğruya yanlış, yanlışa doğru demektesiniz sigaya çeken yok tabi

    • malumatfurusorg Reply

      “İstanbul’da X tarihinde deprem olacak” vari asılsız söylemin yanlışlığını aktaran bir yazı için afaki yorumlarınızla kendinizi yormuşsunuz…

Yorumunuzu yazınız...