Einstein’ın “Tanrı Zar Atmaz” Dediği Doğru Olsa Da Bazılarınca Yanlış Yorumlanmaktadır

Aslında panteist olan Albert Einstein “Tanrı zar atmaz” vecizesini, Tanrı’ya inandığını belirtmek için değil, kuantum teorisine karşı çıkmak ve bir atomun içindeki parçacıkların düzensiz bir şekilde hareket edemeyeceği düşüncesini aktarmak için söylemişti. 

 

Malumatfuruş’ta daha önce Einstein’a ait sanılan birçok vecizenin aslında kendisine ait olmadığını aktarmıştık. Bu defa, bizzat Einstein tarafından dile getirilen ve en ünlü sözlerinden biri olan “Tanrı Zar Atmaz” deyişini ele alacağız.

1887 yılında Heinrich Hertz tarafından ilk kez gözlemlenen fotoelektrik etkisine dair Max Planck’in teorilerini genişlettiği yorumuyla 1921 Nobel Fizik Ödülünü alan dünyanın en ünlü bilim insanlarından biri olan Albert Einstein’ın (1879-1955) “Tanrı Zar Atmaz” sözünü birçok formda farklı mecralarda dile getirdiği doğrudur. Ancak, Einstein’ın bu sözü bazı kesimlerce içinde “Tanrı” atfının  yer alması nedeniyle farklı yorumlanmaktadır. Ateist / panteist olduğu sanılan Einstein’ın bu sözünde “Tanrı”ya atıf yapması ve Tanrı’nın belirsizlikle hükmetmeyeceğini söylediği sanılarak dinî inancı hakkında yorumlarda bulunulmaktadır.

Einstein’ın Alman Fizikçi Max Born’un mektubuna yanıt verirken Quantum mekaniğine yönelik Kopenhag yorumundaki olasılığın varlığından duyduğu rahatsızlığı dile getirmek için kullandığı sözün Türkçe ve İngilizce tercümesi ile Almanca orijinali şöyledir:

  • “Kuantum fiziği kesinlikle etkileyici ama içimde bir ses asıl gerçeğin bu olmadığını söylüyor. Teori çok şey diyor ama bizi Tanrı’nın sırlarına yaklaştırmıyor. Ben şahsen O’nun zar atmadığından eminim.
  • “Die Quantenmechanik ist sehr achtung-gebietend. Aber eine innere Stimme sagt mir, daß das doch nicht der wahre Jakob ist. Die Theorie liefert viel, aber dem Geheimnis des Alten bringt sie uns kaum näher. Jedenfalls bin ich überzeugt, daß der nicht würfelt.”
  • “Quantum mechanics is certainly imposing. But an inner voice tells me that it is not yet the real thing. The theory says a lot, but does not really bring us any closer to the secret of the “old one.” I, at any rate, am convinced that [He] does not throw dice.”

Einstein bu “zar atma” konusunu hayatının çeşitli dönemlerinde defalarca açmış ve bu sözün farklı biçimlerini farklı zamanlarda dile getirmiştir. Örneğin, 1943 yılında William Hermann’ın “Einstein ve Şair” kitabı üzerinde verdiği demeçte Einstein, “Daha önce birçok kez söylediğim gibi, Tanrı dünyayla zar / kumar oynamaz)” (“As I have said so many times, God doesn’t play dice with the world“) demiştir. Einstein’ın kullandığı “Tanrı zar atmaz” sözünün, “Tanrı dünyayla zar oyunu oynamaz“, “Tanrı evrenle kumar oynamaz” şekillerinde de dile getirildiği görülmüştür.

Hindistan Bilim Enstitüsü Fizik Departmanı’ndan Vasant Natarajan tarafından Resonance adlı dergide 2008 yılı Temmuz ayında yayınlanan “Einstein ‘Tanrı Zar Atmaz’ Derken Neyi Kastetti?” (“What Einstein meant when he said “God does not play dice …”“) başlıklı makalede Einstein’ın bu sözünde “Tanrı” atfına yer vermesi ve “zar atmak” eyleminin yansıttığı raslantısallığa değinmesinin sebebi şöyledir (Makalenin tercümesi için Evrim Ağacı‘na teşekkürler):

“Tabii ki Einstein doğanın matematiksel yasalarına inanıyordu, dolayısıyla onun Tanrı fikri en iyimser görüşle doğa kanunlarını hazırlayıp evreni bu kanunlara göre evrimleşmesi için kendi haline bırakan biriydi. O, fizik kanunlarının kusursuz doğasında, bu kanunların basitliğinde ve matematiksel güzelliği ve zerafetinde Tanrı’nın elini gördü. Ona göre insanların keşfedebileceği doğa kanunlarının olması bir Tanrı’nın varlığının kanıtıydı; ama bu doğa kanunlarının yerini alan bir Tanrı değil, bu kanunları yaratan bir Tanrı. Bu yüzden, Einstein’ın Tanrı kelimesini kullanması, hangi formda olursa olsun muhteşem matematiksel güzelliğe sahip doğa kanunlarının varlığı olarak yorumlanmalıdır.”

“Einstein doğa kanunlarının, özünde rastgelelik ve olasılıklar olan zar atmaya benzeyemeyeceğini hissetmişti.”

“Dolayısıyla, Einstein’ın sözüyle alakalı ikinci yanlış anlaşılma, onun kuantum mekaniğine karşı çıkmasının yeni fiziği anlamayan, zirve yıllarından uzak bir adamın saçmalaması gibi yorumlanmasıdır.”

Albert Einstein aslında bu ünlü sözünde “Tanrı” (“God”) sözcüğünü kullanmamış olsa da “O” atfıyla Einstein’ın “Tanrı”yı kastettiği ise herkesin malumudur. Einstein’ın “Tanrı” kelimesini kullanması, onun Tanrı’nın varlığına inanan, inançlı bir insan olduğu anlamına gelmiyor. Einstein “Tanrı zar atmaz” vecizesini, Tanrı’ya inandığını belirtmek için değil, kuantum teorisinin rastlantısallığına karşı çıkmak ve bir atomun içindeki parçacıkların düzensiz bir şekilde hareket edemeyeceği düşüncesini aktarmak için söylemişti.

 

Einstein'ın Üniversite Sınavlarını Kazanamadığı Doğru Değildir
Albert Einstein

 

Einstein birçok kişi tarafından ateist sanılsa da aslında farklı bir ‘tanrı inancı vardı ve tipik bir panteistti. Kendi ifadeleriyle Einstein “insanlığın kaderi ve yapılarıyla ilgilendiren bir Tanrı’ya değil, Kendisini dünyanın yasal uyumu içinde ortaya koyan Spinoza’nın Tanrı’sınainanıyordu. Tanrı’ya inanıp inanmadığı sorulduğunda, var olan her şeyin yasal uyumu içinde ortaya koyan Baruch Spinoza’nın Tanrısına inandığını, kendisini insanlığın kaderi ve işleriyle ilgilenen bir Tanrı’ya inandığını belirten ve Almanya’da asimile olmuş Yahudi bir ailenin çocuğu olan Einstein, Tanrı’yı doğa ile özdeş olarak gördüğü için Yahudi cemaatinden dışlanmıştı.

İzafiyet teorisinin babası Einstein başlangıçta kuantum mekaniği teorilerini inceleyen bilim insanlarının bulgularına karşı çıkıyordu. Niels Bohr’un temel parçacıkların öngörülemez hareketlerinin rastlantısal olduğu görüşü karşısında Einstein, determinist olmayan fizik kurallarıyla örülü bir dünyaya inanmıyordu. Einstein “kendisi etki edebilirken, kendisine etki edilemeyen bir şeyi düşünmek, bilimdeki düşünme şekline terstir” sözüyle bu teoriye karşı çıkıyordu. İşte bu noktada Einstein “Tanrı zar atmaz” cümlesini, Heisenberg’in belirlenemezlik ilkesine ve bir atom altı parçacıkların tesadüfi şekilde hareket ettiğine dair bilimsel tezlere karşı çıkmak için dile getirmiştir.

Klasik fizikçilerin aksine kuantum fiziği teorisini destekleyen bilim insanları atomun içindeki parçacıkların hızının, yörüngesinin ve nerede bulunduğunun belirlenmesinin mümkün olmadığını, bu hususta açıklanamayan bir durum olduğunu aktarırken Einstein, bilimin tespit ettiği fakat adını koyamadığı bu elektronları etkileyen “şey”i kabullenememişti. Einstein, evrende her şeyin var olmasını zorunlu kılan neden ve koşulların olduğuna inanıyordu. Fizikte %100 determinizm taraftarı olan Einstein uzun süre kuantum teorisi bulgularına dirense de, yaşamının son evrelerinde daha realist bir bakış açısına bürünerek bu teorinin içerdiği belirsizlik kavramını kabullenmiştir.

 

Einstein’ın “Tanrı Zar Atmaz” Sözü Hakkında Yanılan Yazarlar

Ege Cansen, Hürriyet Gazetesi’ndeki “Tanrı zar atmaz” başlıklı 20 Mart 2004 tarihli yazısında Einstein’ın sözünde “O” atfı için İngilizce “It” kelimesini kullandığı iddia etse de, Einstein bu sözün aslını İngilizce değil Almanca kaleme almıştır (Almanca orijinal cümlede “O” anlamına gelen “der” ifadesine yer vermiştir):

"Aslında Einstein ‘‘tanrı’’ (God) kelimesini kullanmamış, sadece ‘‘O’’ (It), demiştir. Ama herkes anlamıştır ki; o ile kastettiği tanrıdır."

İsmet Özel, Yeni Şafak Gazetesi‘ndeki “Daha az hayırlı olanı sevmek” başlıklı 3 Aralık 1999 tarihli yazısında Einstein’ın tabiat kanunlarının keşfini Tanrı’nın iradesinin keşfi olarak yorumladığını iddia etse de Einstein’ın bu yönde bir beyanı bulunmamaktadır:

"Albert Einstein "Tanrı zar atmaz" dedi. Bununla tabiat kanunlarının şaşmazlığını işaret etmek istiyordu. Ona göre tabiat kanunlarının keşfiyle Tanrı iradesini açık etmek aynı anlama gelirdi."

Ömer Özkaya’nın Güneş Gazetesi‘ndeki “Kehanetlerin büyüsü ve sırrı” başlıklı 20 Mayıs 2018 tarihli yazısından (ne dediğini anlayıp Einstein’ın sözüne dair yanlış yorumunu aktaracak mecalimiz kalmadı):

"Kehanetlerin temeli “bilgi”ye dayanır. Bilgi sahiplerinin ayrıcalıklı yeri “bilgelik”tir. Dolayısı ile ABD, İsrail ya da başka bir coğrafyada karşımıza çıkan Tevrat, İncil, Kuran vb. kutsal kitaplara dayalı kehanetlerin “temeli” hayli sağlamdır. Yani bir önceki yazıda ifade ettiğimiz gibi “kehanetlerin şakası yoktur”. Einstein’ın da dediği gibi “Tanrı zar atmaz”. Tanrı’nın zarfladığı, ya da bilgelerinin, elçilerinin, peygamberlerinin ve ilim verdiklerinin bilgileri de “bunlar kehanetler, bunlar eski masallar” diyerek geçiştirilemez."

 

Yorumunuzu yazınız...