“Kırmızı Bir Atkı Al Sade, Yalnızlığını Saklar / Edip Cansever Okuma Bu Mevsim Ruhunu Sakatlar” Dizelerinin Cemal Süreya’ya ya da Sinan Yeniceli’ye Ait Olduğu İddiası Doğru Değil

Mezkur Dizeler Mehmet İşten’e Ait

Yanlış İddia

 

Bugün İkinci Yeni şiirinin öncüleri arasında kabul edilen Edip Cansever’in (8 Ağustos 1928- 28 Mayıs 1986) ölümünün 35. yıl dönümü.

58 yıllık ömrüne 17 şiir kitabı sığdırmış, sadece şiir yazmış, şiir hakkında düşünmüş, yaşamını şiire vakfetmiş, çağının yenilik arayışındaki şairlerden biri olan Cansever, daha önce ele aldığımız yazılarımızda işaret ettiğimiz gibi kendisine izafe edilen, şiir anlayışından uzak sözlerin kurbanı da olmuştur (Malumatfurus.org’da daha önce “ben sana uyandım yine sen başkalarına uyurken“,  “bakmayın etrafımda çok insan dolandığına sırılsıklam yalnızım aslında“, “bazıları yokken bile vardır fazlasıyla“, “oysa ben Allah sevdiğine kavuştursun diyen hiçbir dilenciyi boş geçmemiştim” dize ve vecizeleri incelenmişti).

Bugün ise onun isminin geçtiği bir şiirin hikâyesini paylaşacağız sizinle. Mehmet İşten’in 1999 yılında Uç dergisinde yayımlanan ve daha sonra Küçük İskender tarafından hazırlanan Aşk Şiirleri Antolojisi’ne şairinin ismiyle alınan “Ayrılıkta” adlı şiiri; önce Turgut Uyar, sonrasında ise baskın bir biçimde Cemal Süreya imzasıyla paylaşılır (Hatta Edip Cansever’e mâl edenlerin de olduğunu tespit ettik).

Paylaşımlardan örneklere yer verecek olursak:

 

cemal süreya edip cansever okuma bu mevsim

 

kırmızı bir atkı al sade yalnızlığını

 

kırmızı bir atkı al sade yalnızlığını

 

sinan yeniceli ayrılıkta

 

 

Halbuki, “kırmızı bir atkı al sade, yalnızlığını saklar / edip cansever okuma bu mevsim (kış) ruhunu sakatlar” dizelerinin Cemal Süreya’ya ya da Sinan Yeniceli’ye ait olduğu iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Mezkur dizeler Mehmet İşten’e aittir.

Mehmet İşten şiiri “sinanyeniceli” adını verdiği (hâlihazırda erişim imkânı bulunmayan  http://sinanyeniceli.blogcu.com/esinlenme-intihal-ve-dilsizligimiz/4106670 bağlantısındaki) internet günlüğüne de taşır. Dizelerin Cemal Süreya’ya ait olmadığını tespit edenler ise blogun ismi dolayısıyla şiiri var olmayan bir kişiye izafe ederek Sinan Yeniceli adıyla düzeltip yanlış olarak paylaşmayı sürdürürler. Bu sırada Mehmet İşten’in adına -kendi paylaşımları dışında- hiçbir mecrada yer verilmez (Sosyal medya hesabı üzerinden ulaştığımız Mehmet İşten, şiirin şahsına ait olduğunu teyit etti).

Şiirin bütününe yer verecek olursak:

 

AYRILIKTA

 

günler geçer… birikir anı ve kendini hazırlar
aşk bitti işte, ikimize bak tüm bu alkışlar
kalbime bir buz soktun, şimdi öde borcunu geceye
aşk bitti işte, siyah saten kaldı geriye

 

deli poyraz atlarına gem tutan rüzgâr
kaplar alnındaki kederi upuzun
sus git açıklama, bu utanç ikimize de yeter
ayrılık çabuk başlar ama uzun sürer

 

arkadaşlar sana şiirler yazacak, ayrılacağız
kimi toplantılar ve kimi unutkanlıklar, ayrılacağız
bizim dışımızda gelişecek, bizim dışımızda direnecek hayat
herkes eski aşkını anlatırken masaya orada olmayacağız

 

hiçbir şey için özür dileme, aşk kendini aklar
kırmızı bir atkı al sade, yalnızlığını saklar
edip cansever okuma bu kış, ruhunu sakatlar
aşk gitti işte, ikimize tüm bu alkışlar.

 

Mehmet İşten

 

ayrılıkta mehmet işten
“Ayrılıkta” adlı şiirin Uç dergisi 1999 yılı 5. Sayısına ait görseli. (Görsel için Mehmet İşten’e teşekkürlerimizle)

 

Can Yücel’in peşi sıra söylemedikleri, yazmadıkları dizelerin altına imzaları en fazla atılan şairlerin Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever olmasının izahının, dâhil edildikleri İkinci Yeni şiir anlayışını yakından tanımaktan geçtiğine inanıyoruz.

Şiir kitaplarının baskılarına baktığımızda, kitapları en fazla satan bu kuşak şairleri olduğu görülür. Cemal Süreya’nın Sevda Sözleri YKY’de 76 baskı yaptıktan sonra Can Yayınları’na geçtiği Mayıs 2020 tarihinden bugüne 7. baskısına ulaşmıştır. Turgut Uyar’ın bütün şiirlerinin toplandığı Büyük Saat 38. baskıyı, Edip Cansever’in iki ciltten mütevellit tüm şiirlerinin bir araya getirildiği Sonrası Kalır ise 20. baskıyı görmüştür. Bugün, “günümüzde yazılan şiirin büyük ölçüde kendini İkinci Yeni’ye borçlu” olduğu görüşü bütün eleştirmenlerin ortak paydası gibidir. “Mevcut şiire göre ‘başka’ bir şiir yaptıkları için bir akım altında birleştirildiklerini” ifade eden Cemal Süreya’nın görüşüne katılarak, İkinci Yeni şairlerinin her birini kendi geleneği / bireysel şiir anlayışı içinde değerlendirebiliriz. Bununla beraber ortak özelliklerinden de söz edilebilir: “Şiirleri soyut, anlamsız ve kapalıdır. Özde ve biçimde deformasyona dayanır, bireyci ve biçimcidir. Bilinçdışının olanaklarından yararlanır. Duyusal anlam tercih edilir.” (Murat Devrim Dirlik yapan) “Biçimcilik, soyutluk, halktan kopukluk” gibi belli başlı kavramlarla ifade edilen İkinci Yeni nasıl oldu da okurun bu kadar teveccühünü kazandı?

Tomris Uyar’ın Edip Cansever, Turgut Uyar ve Cemal Süreya ile yaptığı; Varlık dergisinin 1983 yılı Mart sayısında yayımlanan “Yaş ve Şiir Üstüne Söyleşi”si bugünün sosyal medya mağduru üç şairin şiirini anlamak adına önemli ip uçları verir.

Tomris Uyar, bu üçlüye Can Yücel’i de dâhil edip onları “krizli şair” olarak nitelendirerek geniş bir okur kitlesine ulaşmış olmanın sebeplerini sorgular. Kitleleri bu denli etkilemiş olmalarının cevabı Cemal Süreya’dan gelir: “Şiiri temel alırsak, edebi yönden beğenisi en yüksek kuşak bizim kuşaktır. Bence; ilk kez bir ‘edebiyat düşüncesi’ne bu kuşak ulaşmıştır. Şiirde kendinden önceki kuşakları etkileyebilmiş tek kuşak bizimkidir” der. Kendisinden önceki edebi kuşağı bile etkilemiş bir şiir anlayışının yeni kuşaklara nüfuz etmemesi düşünülemez. Cemal Süreya, başarılarını biraz da “Türk edebiyat tarihinde şiirsel kayayı yerinden oynatmaları”na bağlar. Ece Ayhan ise İkinci Yeni’yi “şiir poetikaları birbirine uymasa da hep birlikte öyle yoğun bir şiir serüveni yaşadılar ki kısa sürede, yeni bir kuşağın hemen çıkması güç. İki-üç kuşaklık bir serüvendi bu çünkü” diye kendisinin de içinde bulunduğu geleneğin etkilerini yorumlamıştır. Günümüz şiirine baktığımızda Ayhan’ın çok da haksız olmadığını, hâlâ onların konuşulduğunu, okunduğunu, izlerinin takip edildiğini görüyoruz.

Yalçın Armağan’ın tespitiyle “Turgut Uyar ve Edip Cansever’in tahkiyeye yaslanan, nispeten kolay algılanan, dili çok zorlamayan şiirler yazmaları İkinci Yeni şiiri içinde en çok tercih edilen isimler olmalarını sağlamıştır. Buna karşın İlhan Berk ve Ece Ayhan dille yoğun biçimde uğraşırlar, sürekli dili bozar ve yeniden inşa ederler. Yeni birtakım göstergeler ortaya koymaya çalışırlar. Bu yüzden de anlaşılması çok zor, deneysel bir şiir ortaya koymuşlardır. Bu iki ucun tam ortasında ise Cemal Süreya ve Sezai Karakoç konumlanır.”50’lerde doğan, 60’ların sonunda kıyasıya eleştirilen, 80’lerde keşfedilen, 90’larda kanonik hale gelen bir şiir anlayışı olan İkinci Yeni; 2000’lerde ise anlık hezeyanlarına söz arayan tembel neslin tüketmeye azmettiği dizelerin bahtsız şairleri olmuşlardır. Bu tüketim edimi içerisinde o anki duygusuna göre internetten aratılan “Cemal Süreya- Ayrılık, Turgut Uyar-Aşk” gibi karşısına çıkan ilk cümleyi kaynağından okunmadan paylaşılması sosyal medyada yanlışlanmayı bekleyen onlarca şiirin dolaşmasına neden olmuştur.

“Yalan her tenha kasabanın akşam saatidir” der Edip Cansever.

İncelememizi Cemal Süreya’nın “Edip Cansever” adlı şiiriyle tamamlayalım.

 

Yeşil ipek gömleğinin yakası

Büyük zamana düşer

 

Her şeyin fazlası zararlıdır ya

Fazla şiirden öldü Edip Cansever

(Sevda Sözleri, YKY 2014. s. 204)

 

 

cemal süreya

 

Mehmet İşten Kimdir?

Mehmet İşten hakkında görev yaptığı Sahakya Nunyan Ermeni Anadolu Lisesi’nin internet sitesinde sunulan kısa özgeçmiş şu şekilde:

“Uludağ Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Fen Bilimleri,  Mef, Dilko Dershanelerinde ve Şişli Terakki Lisesinde çalıştı.2016 yılından itibaren Özel Sahakyan Nunyan Ermeni Anadolu Lisesinde görev yapmaktadır.”

 

Şiirin Cemal Süreya’ya Ait Olduğunu Sanan Köşe Yazarları

 

Yorumunuzu yazınız...