Dış ticaret konusunda yaygın şekilde yanlış aktarılan hususların başında ülkemizin gerçekleştirdiği ihracatın % 70’inin ithalata bağımlı olduğu iddiası geliyor…

 

İhracatımızın İthalatımıza Bağımlılık Oranının %70 Olduğu İddiası

 

Hatice Karahan ve Küresel Ticaretteki Daralma

Hatice Karahan, 28 Ağustos 2015 tarihinde Yeni Şafak Gazetesi’nde yayımlanan “Ticaret Batıyor mu” başlıklı köşe yazısında, küresel ticaret büyümesindeki düşüşe odaklanmış. Küresel ticaretteki büyüme, 2008-09 küresel mali krizinden bu yana en yüksek seviyelerde; ancak, Hatice Hanım küresel ticaret büyümesine vururken yanlışlıkla öldürmüş.

“Dünya Ticaret Örgütü WTO, Haziran verilerini açıkladı ve böylece yılın ilk yarısındaki o nahoş görüntü tescil edilmiş oldu. Buna göre; Ocak-Haziran döneminde küresel ihracat yıllık %10,7, ithalat ise %12,9 daraldı. Bırakın çift haneyi, global ticarette uzun süredir bir düşüş bile görmeyi unutmuştuk” demiş Hatice Hanım. Ancak, ya verileri derlediği kaynak yanlış ya da verileri yanlış okumuş. Çünkü, 2009 yılında küresel krizin % 9 daraldığını düşündüğümüzde, Hatice Hanım’ın bahsettiği şekilde küresel ticarette toplam yaklaşık % 10’luk (10,7+12,9) bir düşüş olsa, küresel krizin feriştahını çoktan gözlemlemiş olurduk.

Öncelikle, Haziran verilerini son dönemde DTÖ değil, Dünya Ticaret Monitörü’nü (World Trade Monitor) hazırlayan Hollanda İktisadi Politika Analizi Bürosu (the Netherlands Bureau for Economic Policy Analysis) tarafından açıklandı.

Dünya Ticaret Monitörü verilerine göre küresel ticaret 2015 yılı ikinci çeyrekte (2015Ç2) bir önceki çeyreğe (2015Ç1) göre % 0,5, 2014 yılı ikinci çeyreğe (2014Ç2) göre ise % 1,1 daraldı. 2015Ç1 ise 2014 yılı son çeyreğine (2014Ç4) göre, % 1,5 daraldı. Bu rakamlardan hareketle, yılın ilk yarısında Hatice Hanım’ın bahsettiği gibi bir düşüşün gözlemlenmesi mümkün değil. Yoğun şekilde araştırmamıza rağmen, Hatice Hanım’ın elde ettiği verilere ulaşamadık.

Küresel ticaret yılın 6 ayında 2009’dan bu yana en sert düşüşünü kaydetti. Ancak, rakamları doğru okumak gerek.

–  Hollanda İktisadi Politika Analizi Bürosu’nun duyurusu: http://www.cpb.nl/sites/default/files/cijfer/CPB%20World%20Trade%20Monitor%20June%202015/cpb-world-trade-monitor-june-2015.pdf

– Konuyla ilgili bir haber: http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1821394-kuresel-ticaret-krizden-bu-yana-en-kotu-seviyelerde

– Konuyla ilgili FT haberi: http://www.ft.com/intl/cms/s/2/fe1df514-4b43-11e5-b558-8a9722977189.html#axzz3k5WSysrB

– 2009 küresel ticaret büyümesine ilişkin DTÖ basın duyurusu: https://www.wto.org/english/news_e/pres09_e/pr554_e.htm

 

Soner Yalçın ve Tarım ve Gıda Ürünleri Dış Ticareti

Soner Yalçın, Sözcü Gazetesi’nde 14 Eylül 2016 tarihinde yayınlanan “Günaydın” başlıklı yazısında tarım ve gıda ürünleri dış ticaret figürleriyle ilgili yanılgıya düşmüş:

"Türkiye; Rusya, Almanya, Fransa, Ukrayna'dan buğday, İngiltere ve Hırvatistan'dan arpa, Gürcistan'dan saman, ABD, Yunanistan, Türkmenistan ve Hindistan'dan pamuk, Arjantin'den soya, ABD, Arjantin ve Brezilya'dan mısır, ABD Vietnam, İtalya ve Tayland'dan çeltik ve pirinç, Etiyopya, Bangladeş, Mısır ve Çin'den kuru fasulye, Kanada'dan nohut ve yeşil mercimek, ABD, Ukrayna ve Kanada'dan bezelye, Bulgaristan'dan kurbanlık koyun, Şili, Uruguay ve Fransa'dan büyükbaş hayvan, Bosna Hersek'ten lop et ithal eden bir ülke haline getirildi! Yani… Türkiye, ortalama 1 milyar dolarlık ihracat, 8 milyar dolarlık ithalat yapmaktadır!"

Tarım sektörüne ilişkin dış ticaret rakamları yanlış sunulmuş. Türkiye, dünyanın en büyük 7. tarım üreticisidir. 1 milyar dolarlık ihracat iddiası komediden başka bir şey değildir. Türkiye 2015 yılında 190 ülkeye 1781 tür tarım ürünü ihraç ederek 16,8 milyar ABD doları ihracat geliri elde etmiştir. 2015 yılı tarım ve gıda ürünleri ithalatı ise 11,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Yani, tarım ve gıda ürünlerinde dış ticaret fazlası verilmiştir. 2014 yılı tarımsal ürün ihracatı 18.7 milyar dolar olurken, tarımsal ürün ithalatı ise 18.5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir.

Kaynaklar:

 

Ali Öncü, Türkiye ve ABD Arasındaki Ekonomik İlişkilerden Bihaber

Ali Öncü ve Türkiye-ABD Arasındaki Ekonomik İlişkiler

Ali Öncü, Ortadoğu Gazetesi’nde 10 Kasım 2016 tarihinde yayınlanan “Trump Darbe Kadar Etkili” başlıklı köşe yazısında, ülkemizin ABD ile iktisadi ilişkilerine dair bir hayli yanlış bilgi aktarmış:

"ABD bizden bilmem kaç "BİN" km ötede.

Ticaretimiz çok az.

Para alışverişimiz çok az.

Ülkemizde ABD yatırımcısı,

Foncusu, tahvil alıcı yok gibi.

Turizm bağlantımız çok az.

TRUMP ticarette,

ABD'yi koruyan bir politika izleyecekmiş!

İzlesin.

Bunu biz değil,

AB düşünsün.

Çin düşünsün,

ABD ile yüklü ticareti olan ülkeler düşünsün.

Bizim öyle yüksek düzeyde bir ticaretimiz yok ki!"

Malesef durum, Ali Öncü’nin küçümsediği kadar değil.

ABD 2015 yılında ülkemizin en önemli 5. ihraç pazarı konumundadır. ABD’nin ihracatımızın toplam ihracatımız içerisindeki payı %4,4’tür (ikili ticaret bilgileri için bkz: Ekonomi Bakanlığı’nın ilgili sayfası). 2015 yılındaki ticaret hacmimiz 17,5 milyar dolar civarındadır. İhracatımız 2015 yılı itibariyle 6,3 milyar dolara ulaşmıştır.5. ihraç pazarı ile ticaret hacmimizin önemsiz olduğunu iddia etmek anlamsızdır.

TURSAB verilerine göre 2015 yılında 798.787 ABD vatandaşı ülkemizi ziyaret etmiş olup, bu rakam ülkemizi ziyaret eden toplam turist sayısının % 2,2’sidir. Azımsanamayacak bir rakam.

Ayrıca, ABD’de Ocak 2016 itibariyle 202.500 kayıtlı vatandaşımız bulunmaktadır. Fakat gayri resmi olarak, ABD’de 300.000’den fazla vatandaşımızın yaşadığı tahmin edilmektedir.

Kasım 2015 itibariyle ülkemizde ABD sermayesine sahip 1.613 şirket faaliyet göstermektedir.

“Ülkemizin ABD’da finansal yatırımları yok”  iddiası da temelsiz. Tek bir örnek verecek olursak: 2016 yılı Mart ayı itibarıyla Merkez Bankamızın kasasında 53 milyar ABD doları tutarında ABD Hazinesi tahvili bulunmaktadır.

 

 

Kerem Alkin ve 64. Hükümetin 2016 Eylem Planı

Yeni Şafak Gazetesi köşe yazarlarından Kerem Alkin, 19 Aralık 2015 günü yayınlanan “İtme bitti artık çekme zamanı” başlıklı yazısında Fed’in faiz artışının etkileri ile 64. Hükümetin 2016 Eylem Planına değinmiş:

"64. Hükümet'in 10 Aralık'taki Eylem Planı'nda 'ihracat' başlığının olmaması beni düşündürdü."

Aslında var. 64. Hükümetin 2016 Eylem Planının 3 ay, 6 ay ve 1 yıl içinde gerçekleştirilecek reformlar ana başlıkları altında yer alan “Ekonomi, Finans ve Ticaret” başlığındaki “ticaret” bölümü ihracat vurgusunu sağlıyor ve Kerem Bey’in endişesini gideriyor.

 

Engin Ardıç Kömür İthalinin Devam Ettiğinin Farkında Değil

Engin Ardıç, 9 Kasım 2016 günü Sabah Gazetesi’nde yayınlanan “Fiyakası olmayan yazı” başlıklı yazısında, kömür ithalinin sona erdiğini iddia ederek fiyakasını (!) bozmuş:

"Kömür ithalatı bitti, kendi kömürümüzü yakıyoruz."

Montel’de yayınlanan ve IHS’nin raporuna göre 2016 yılının ilk 8 ayında kömür ithalatımız, 22,7 milyon ton civarındadır.

Enerji Bakanlığı verilerine göre ise 2016 yılı Haziran ayı sonu itibariyle ülkemizin ithal kömüre dayalı santral kurulu gücü 6.780 MW (toplam kurulu gücün %8,9’i) şeklindedir.

Yani, ithal kömür kullanmaya devam ediyoruz. İthal kömürün ek mali yükümlülüğü ton başına 15 dolardan 70 dolara yükseltildi. Ancak, kömür ithali bitmedi.

Bitmesi dileğiyle…

 

 

Ünal Çeviköz Çin’i Trans Pasifik Anlaşmasına Dahil Etmiş

Ünal Çeviköz, Hürriyet Gazetesi’nde 24 Kasım 2016 tarihinde yayınlanan “At binenin kılıç kuşananın” başlıklı yazısında, Çin’in Trans Pasifik Anlaşması’na taraf olduğunu iddia etmiş:

"Önce Trans-Pasifik Anlaşması'nı çöpe atacağını ilan etti. Çin ve Japonya başta olmak üzere bu anlaşmaya imza atan Avustralya, Yeni Zelanda, Şili, Meksika, Malezya gibi birçok ülke şimdi kara kara düşünmeye başladılar."

Trans Pasifik Anlaşmasına taraf olan ülkeler şunlardır: ABD, Japonya, Malezya, Vietnam, Singapur, Brunei, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Meksika, Şili ve Peru.

Yani Çin yok.

Ve Çin, Ünal Çeviköz’ün aktardığının aksine TPP’nin hayata geçmemesinden kaygı yerine sevinç duyuyordur muhtemelen.

 

 

Yorumunuzu yazınız...