Depremin Büyüklüğü ve Depremin Şiddeti Farklı Kavramlardır

Depremin “gücü” ya da “boyutu” iki farklı yolla ölçülmekte ve ifade edilmektedir. Bunlardan birisi depremin “şiddeti” diğeri ise “büyüklüklüğü”dür. Bu iki kavram sıklıkla karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır. Depremin şiddeti, herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsüdür. Depremin büyüklüğü ise deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsüdür. Deprem büyüklüğü ölçüme ve hesaba dayalı mutlak bir değerken, depremin şiddeti gözleme ve deneyime dayalı göreceli bir değerdir. Depremin şiddeti Mercalli ölçeği kullanılarak romen rakamlarıyla, depremin büyüklüğü ise Richter ölçeği kullanılarak latin rakamlarıyla ifade edilir.

Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de, meydana gelen her depremin ardından depremin büyüklüğü ve depremin şiddeti kavramlarının farklı hususlar olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. 26 Eylül 2019 tarihinde atlattığımız Silivri merkezli 5,8 büyüklüğündeki depremle ilgili basılı, dijital ve sosyal medyada bu hataya düşüldüğüne tekrar şahit olduk.

Halbuki, depremin büyüklüğü ve şiddeti 2 farklı kavramdır ve farklı ölçeklere göre ifade edilirler.

Acil ve Afet Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) depremin büyüklüğü ve depremin şiddeti tanımları şöyledir:

Depremin şiddeti; herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır.

Depremin büyüklüğü; deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsüdür.”

Silivri’de meydana gelen deprem üzerinden örnekleyecek olursak, “Silivri’de 5,8 şiddetinde bir deprem meydana geldi”  ifadesi yerine “Silivri’de 5,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.” ifadesini kullanmamız gerekir.

Depremin şiddeti ve büyüklüğüne dair ölçümler farklı ölçekler kullanılarak ifade edilir. Depremin şiddeti depremlerin gözlenen etkileri sonucunda uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan (“Mercalli Cetveli (MM)” ve “Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)”) “Şiddet Cetvelleri”ne göre romen rakamlarıyla ifade edilirken, depremin büyüklüğü Richter ölçeği (magnitüd) kullanılarak latin alfabesindeki rakamlarla ifade edilmektedir. Richter ölçeği aletsel büyüklüğü yansıtırken, depremin şiddeti bir alete dayalı hesapla değil gözlem ve deneyim yoluyla belirlenir.

Aşağıdaki tabloda da depremin şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümler görülebilir:

Depremin şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümler (Kaynak: AFAD)
Depremin şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümler (Kaynak: AFAD)

 

Yine, Kandilli Rasathanesi tarafından hazırlanan “magnitüd / şiddet karşılaştırması tablosu” da depremin büyüklüğü ve şiddeti arasındaki farkın anlaşılmasında fayda sağlamaktadır:

Magnitüd Şiddet Açıklama
  1.0 – 3.0 I Hemen hemen hiç hissedilmez .
  3.0 – 3.9 II Özellikle üst katlardaki bazı insanlar tarafından hissedilebilir.
III Binalarda bulunanlar, özellikle üst katlarda yaşayanlar açıkça hissederler. Birçok insan sarsıntının deprem olduğunu farkedemez. Duran araçlar hafifçe sallanır. Sarsıntı, büyükçe bir kamyonun geçişi sırasındaki sarsıntıyı andırır. Başlama ve bitişi insanlar tarafından hissedilebilir.
  4.0 – 4.9 IV Gündüz vakti binalarda bulunan hemen herkes tarafından hissedilir, dışarda bulunanların çok azı sarsıntıyı hisseder. Gece vakti bazılarını uykudan uyandırır. Tabaklar, pencereler ve kapılar sarsıntının etkisi ile titreşime geçer; duvarlardan çatlıyormuşçasına sesler gelir. Büyük bir tırın binaya çarpmasına benzer bir etki uyandırır. Duran araçlar görünür bir şekilde sallanır.
V Hemen hemen herkes tarafından hissedilir ve gece vakti çoğu insanı uykusundan uyandırır. Bazı pencereler ve tabaklar kırılır. Dengesiz nesneler devrilir. Sarkaçlı saatler durabilir
  5.0 – 5.9 VI Herkes tarafından hissedilir ve korku verir. Bazı ağır mobilyalar hareket eder; sıvalarda dökülmeler gözlenir. Genel olarak hafif hasarla sonuçlanır.
VII Dizaynı ve inşatı çok iyi olan yapılarda gözardı edilebilecek bir hasarara yol açarken; iyi inşa edilmiş sıradan binalarda hafif ya da orta ölçüde hasar gözlenir; kötü malzeme kullanılmış ya da kötü dizayn edilmiş binalarda önemli ölçüde hasara neden olur. Bazı bacalar yıkılır.
  6.0 – 6.9 VIII Özel olarak dizayn edilmiş binalarda hafif hasar; normal yapılarda orta hasar zayıf binalarda ise oldukça büyük hasara yol açar.  Bacalar devrilir, üst üste yerleştirilmiş malzemeler devrilir, duvar ve kolonlar yıkılır. Ağır mobilyalar devrilir.
IX Özel olarak dizyn edilmiş binalarda orta ölçekte hasar oluşurken; iyi dizayn edilmiş kafes yapılar ekseninden kayar. Normal binalarda büyük hasar oluşur ve yer yer yıkılmalar gözlenir. Binalar temellerinden kayarlar.
  7.0  veya daha büyük X İyi inşa edilmiş ahşap yapılardan bazıları yıkılırken; taş ve kafes yapıların büyük bir çoğunluğu temelleriyle birlikte yıkılır. Demiryolları eğilir.
XI Birkaç yapı (özellikle taş) dışında tüm binalar ve köprüler yıkılır. Demiryolları büyük oranda eğilir ve bükülür.
XII Bütün binalar yerle bir olur. Ufuk çizgisi oynak bir yüzeye dönüşür. Nesneler havada uçar.

 

Silivri’de meydana gelen depremin ardından Kandilli Rasathanesi tarafından yapılan duyuru da, yukarıda aktarılan kullanımın doğruluğunu teyit etmektedir:

“26 Eylül 2019 tarihinde Silivri Açıkları (İstanbul) Marmara Denizi’nde yerel saat ile 13:59’da aletsel büyüklüğü Ml=5.7 olan şiddetlice bir deprem meydana gelmiştir. 

“Deprem sonrası otomatik olarak hazırlanan tahmini şiddet haritası depremin merkezinde şiddet değeri Iₒ=VI olduğunu göstermektedir”

AFAD tarafından depremin şiddetinin ölçümünün Mercalli ve “Medvedev-Sponheur-Karnik şiddet cetveline göre nasıl gerçekleştirildiği şöyle aktarılmaktadır:

Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan “Şiddet Cetvelleri”ne göre değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle “Deprem Şiddet Cetvelleri” depremin etkisinde kalan canlı ve cansız her şeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Önceden hazırlanmış olan bu cetveller, her şiddet derecesindeki depremlerin insanlar, yapılar ve arazi üzerinde meydana getireceği etkileri belirlemektedir.

Bir deprem oluştuğunda, bu depremin herhangi bir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede meydana gelen etkiler gözlenir. Bu izlenimler, Şiddet Cetvelinde hangi şiddet derecesi tanımına uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir. Örneğin; depremin neden olduğu etkiler, şiddet cetvelinde VIII şiddet olarak tanımlanan bulguları içeriyorsa, o deprem VIII şiddetinde bir deprem olarak tariflenir. Deprem Şiddet Cetvellerinde, şiddetler Romen rakamıyla gösterilmektedir. Bugün kullanılan başlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiştir. Bunlar, “Mercalli Cetveli (MM)” ve “Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)” şiddet cetvelidir. Her iki cetvelde de XII şiddet derecesini kapsamaktadır. Bu cetvellere göre, şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre değerlendirilirler.

VI-XII arasındaki şiddetler ise, depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve arazide oluşturduğu kırılma, yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendirilmektedir.”

AFAD tarafından depremin büyüklüğünün Richter ölçeğine göre ölçümünün nasıl gerçekleştirildiği şöyle aktarılmaktadır:

“Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletlerinden Prof. C. Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan “Magnitüd” tanımlanmıştır. Prof. Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve %80 sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin “magnitüdü” olarak tanımlamıştır. Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde kaydedilen en büyük magnitüd değerinin 8.9 olduğu görülmektedir. (31 Ocak 1906 Colombiya-Ekvator ve 2 Mart 1933 Sanriku-Japonya depremleri).

Magnitüd, aletsel ve gözlemsel magnitüd değerleri olmak üzere iki gruba ayrılabilmektedir.

Aletsel magnitüd, yukarıda da belirtildiği üzere, standart bir sismografla kaydedilen deprem hareketinin maksimum genlik ve periyot değeri ve alet kalibrasyon fonksiyonlarının kullanılması ile yapılan hesaplamalar sonucunda elde edilmektedir. Aletsel magnitüd değeri, gerek hacim dalgaları ve gerekse yüzey dalgalarından hesaplanmaktadır.

Genel olarak, hacim dalgalarından hesaplanan magnitüdler (m), ile yüzey dalgalarından hesaplanan magnitüdler de (M) ile gösterilmektedir. Her iki magnitüd değerini birbirine dönüştürecek bazı bağıntılar mevcuttur.

Gözlemsel magnitüd değeri ise, gözlemsel inceleme sonucu elde edilen episantr şiddetinden hesaplanmaktadır. Ancak, bu tür hesaplamalarda, magnitüd-şiddet bağıntısının bölgeden bölgeye değiştiği de göz önünde tutulmalıdır.

Gözlemevleri tarafından bildirilen bu depremin magnitüdü depremin enerjisi hakkında fikir vermez. Çünkü deprem sığ veya derin odaklı olabilir. Magnitüdü aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır. Yine de Richter ölçeği (magnitüd) depremlerin özelliklerini saptamada çok önemli bir unsur olmaktadır.”

 

Deprem Aletsel Büyüklük

 

Depremin Büyüklüğü ve Şiddeti Ayrımına Varamayan Yazarlar

Silivri depreminin ardından kaleme aldığı yazılarda depremin büyüklüğü ve şiddetini karıştıran köşe yazarlarından tespit edebildiklerimiz şöyle:

Yeni Şafak Gazetesi’ndeki “Deprem’e hazırlıklı mıyız?” başlıklı, 27 Eylül 2019 tarihli yazısıyla Yusuf Kaplan:

“Olan oldu, yine Silivri merkez üssü olan 5.8 şiddetinde yaklaşık 10 saniye süren bir deprem meydana geldi dün 13.59’da İstanbul’da.”

Yeni Şafak Gazetesi’ndeki “Deprem Ertesi” başlıklı, 16 Ağustos 2017 tarihli yazısıyla Yaşar Süngü:

“17 Ağustos 1999: Saat 3.02 de 18 yıl önce Merkezi Kocaeli - Gölcük olan Richter 7.4 şiddetinde büyük bir deprem yaşadık. 15 bin insan öldü.”

T24’teki “Depremde neden telefonlarla değil, veri yoluyla haberleşebildik?” başlıklı, 27 Eylül 2019 tarihli yazısıyla Füsun Sarp Nebil:

"Dünkü korku yaratan, 5,8 şiddetindeki İstanbul depremin arkasından herkes telefonlara sarıldı ama haberleşemedi."

Karar Gazetesi’ndeki “‘Küçük Kıyamet’ provasının gösterdikleri” başlıklı, 27 Eylül 2019 tarihli yazısıyla Akif Beki:

“Yine de 5.8 şiddeti buysa, bacaklarımızı ve binalarımızı tir tir titretmeye yettiyse, 2 derece büyüğü neler yapmaz!”

Habertürk’teki “Olası Marmara Depremi ve teknolojik etkileri” başlıklı, 27 Eylül 2019 tarihli yazısıyla Gökhan Şen:

“Herkesin bildiği ‘sır’ Marmara depremi, İstanbul 5.8 şiddetinde sallanınca tekrar akıllara geldi.”

Olay Gazetesi’ndeki “Hazırlık yok ama korktuk” başlıklı, 27 Eylül 2019 tarihli yazısıyla İhsan Aydın:

“Dün İstanbul Silivri merkezli 5.8 şiddetindeki deprem bir kez daha gösterdi ki, ülkemiz maalesef yaşanmış onca acı tecrübeye rağmen bu konuda hazırlıklı değil.”

Kocaeli Barış Gazetesi’ndeki “Sallamayın, YİNE SALLANACAĞIZ!” başlıklı, 27 Eylül 2019 tarihli yazısıyla Yılmaz Karabıyık:

“Dün İstanbul Silivri’de meydana gelen 5.8 şiddetindeki depremi, oldukça yoğun şiddette yaşadık Kocaeli’de…”

Milliyet Gazetesi’ndeki “Korkarak, didişerek değil, kararlılıkla!” başlıklı, 27 Eylül 2019 tarihli yazısıyla Abbas Güçlü:

“Felaket tellalları önceden sadece 7, 7.5, 7.8 gibi olası depremin şiddetini bildiriyorlardı.”

 

Sehven bizim de yanlış kullanımda bulunduğumuz vakidir. İğneyi başkasına çuvaldızı kendimize:

 

* Katkısı için Cenk Yiğitli’ye teşekkürlerimizi sunarız.

 

Yorumunuzu yazınız...