Depremin Büyüklüğünün 7,0 Üzerinde İlân Edilmesi Durumunda Olağanüstü Hâlin (OHAL) İlân Edileceği, Deprem Alanının Afet Bölgesi Olarak Belirleneceği, Otomatik Olarak Vergilerin ve Borçların Silineceği İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Geçmişte meydana gelen ve büyüklüğü 7 ya da 7’den düşük açıklanan birçok deprem felaketinin akabinde dolaşıma giren bir iddiayı ele alacağız.

Bu yanlış iddiaya göre “depremin büyüklüğünün / şiddetinin 7,0 ya da 7,0’den büyük olması durumunda ilgili bölge “afet bölgesi” olarak ilân edilmeli, hükümet “olağanüstü hâl” (OHAL) ilân etmeli, afet bölgesindekilere vergi muafiyeti tanınmalı ve borçları silinmeli. Bu durumun getireceği yük nedeniyle de hükümet afet bölgesi ilan etmemek için 7,0 şiddetindeki depremlerin şiddetini düşürmekte“.

Halbuki, afet bölgesi ya da OHAL ilân koşulları arasında depremin büyüklüğünün 7,0 ya da 7,0’den büyük olması gibi bir koşul yer almıyor, deprem bölgesinin devlet tarafından afet bölgesi ilân edilmesi durumunda otomatik olarak borç silinmesi ya da vergi muafiyeti getiren bir düzenleme bulunmuyor. Afete maruz bölge ilânı depremin büyüklüğüne değil deprem bölgesinde yaşanan zarara/yıkıma göre değerlendirilmektedir. Deprem nedeniyle afete maruz bölge ilânı için 7,0 büyüklüğünün özel bir anlamı bulunmamaktadır. Depremlerin büyüklük derecesine göre vergiden muafiyet sağlayan bir madde vergi mevzuatımızda yer almamakta ve bu yönde bir uygulama bulunmamaktadır. Ancak, büyüklüğüne göre olmamakla birlikte depremin yol açtığı hasarın boyutuna göre vergi ödemesinin ertelenmesi ya da vergi yükümlülüğünden kısmen yahut tamamen terkin sağlanabilmektedir.  

İddiayı örnekleyip, neden gerçeği yansıtmadığını ilgili mevzuat hükümleriyle birlikte daha detaylı aktaralım…

 

Depremin Şiddetinin 7’den Büyük Olması İle Afet Bölgesi İlânını Hatalı Şekilde İlişkilendiren Örnekler

Bu iddiayı içeren bazı paylaşımlar şu şekildeydi:

“Van Elazığ İzmir depremleri 7 şiddetinde ilan edilseydi afet bölgesi ilan edilecek ve halkın tüm borçları yasal olarak silinecekti.”

 

deprem 7 şiddetinde ilan edilse borçlar silinecekti

 

“Deprem 6.6 değil 7.0 büyüklüğünde oldu. Çünkü 7 büyüklüğünde bir deprem olunca o bölgele affet bölgesi ilan edilir. Afet bölgesi olan bölgeye devlet büyük bir ekonomik yardım ilan eder.”

 

depremin 7 büyüklüğünde açıklanması

 

“ABD deprem şiddetini 7.0 olarak açıkladı bizimkiler 6.8 ve 6.8… Kaza ile 7.0 olsaydı afet bölgesi ilan etmeleri gerekecekti sanırım… enflasyon ve covid hasta sayısına benzedi bu… yanlışmıyım?”

 

deprem 7 şiddetinde afet ilanı

 

“Tüm Dünya medyasında deprem 7.0 olarak açıklandı. Bizde neden 6.6 ölçüldü bilen var mı? Amerika ve AB deprem enstitüleri de 7.0 diyor. Fark nereden kaynaklanıyor? Afet ilan etmek mi sorun acaba?”

 

deprem 7den büyük olduğunda afet ilanı
Cem Seymen depremin büyüklüğünün 7’den küçük açıklanması ile afet ilânını hatalı şekilde ilişkilendirmişti

 

“Hop güncelleme 6.5… Biliyorsunuz bir dereceden sonra o ilde vergi filan depremden dolayı muafiyet alıyor”

 

deprem 7den büyük olunca vergiden muafiyet
Berna Laçin depremin büyüklüğüne dair açıklama ile vergi muafiyetini hatalı şekilde ilişkilendirmişti

 

Bu iddianın gerçek olup olmadığının “depremin büyüklüğü 7 olursa ne olur“, “deprem 7 den büyük olursa ne olur“, “deprem 7 olursa devlet ne yapar” gibi sorularla Google’da arandığı da anlaşılıyor.

 

Olağanüstü Hâl İlân Şartları İçin Spesifik Bir Deprem Büyüklüğü Zikredilmiş Değil

OHAL ile ilgili yasal düzenlemelerde deprem büyüklüğüne dair bir kıstas yer almamaktadır.

OHAL ilânına ilişkin temel mevzuatı Anayasamızın 120. maddesi ile 2935 sayılı 25 Ekim 1983 tarihli “Olağanüstü Hal Kanunu” oluşturmaktadır.

Anayasamızın 120. maddesine göre doğal afet durumunda ülkenin tamamında ya da bir bölgesinde süresi 6 ayı geçmemek kaydıyla OHAL ilân edilebileceği belirtilmektedir:

İlgili madde şu şekildedir:

“Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.

 

anayasa ohal ilanı

 

Anayasamızdaki OHAL ilân koşulları arasında doğal afet sayılmış olsa da depremin büyüklüğüne yönelik bir kıstas zikredilmemiştir.

Olağanüstü Hâl Kanunu’nda da OHAL ilân şartları arasında doğal afet 3. maddede “Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinden birinin veya birden fazlasının görülmesi durumunda … olağanüstü hal ilan edebilir.” hükmüyle aktarılmıştır.

 

Depremin Büyüklüğünün 7,0’den Düşük Ya Da Yüksek Olması Afet İlânı Ya Da Yardım Mevzuatını Etkileyen Bir Husus Değil

Deprem olduğunda yapılması gereken yardım ve alınması gereken tedbirler ile ilgili mevzuatta da deprem şiddetine yönelik açık bir gereklilik zikredilmemiş.

Doğal afet nedeniyle OHAL ilân edilmesi durumunda alınacak tedbirler ve yükümlülükler mezkur Kanun’un 5-9. maddelerinde belirtilmiştir. “Tabii Afet ve Tehlikeli Salgın Hastalıklarda Yükümlülükler ve Alınacak Tedbirler” başlıklı bölümde aktarılan hususlar arasında deprem büyüklüğünü içeren özel bir koşul yer almamaktadır.

 

ohal kanunu tedbirler

 

“Afet Bölgesi” Şartları Arasında Depremin Büyüklüğünün / Şiddetinin 7,0’den Yüksek Olması Gibi Bir Koşul Bulunmuyor

Sanılanın aksine yasal mevzuatta “afet bölgesi” değil “afete maruz bölge” şeklinde bir tanım mevcut.

7269 sayılı 15 Mayıs 1959 tarihli “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun“da “afete maruz bölge” ilânı şöyle aktarılmıştır:

Madde 2 – (Değişik: 2/7/1968-1051/1 md.) (1) Su baskınına uğramış veya uğrayabilir bölgeler, İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Devlet Su İşlerinin bağlı bulunduğu Bakanlıkça; yer sarsıntısı, yer kayması, kaya düşmesi ve çığ gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir bölgeler ise, İmar ve İskan Bakanlığınca tespit ve bunlardan şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin sınırları imar planına, imar planı bulunmıyan kasaba ve köylerde de belli edildikçe harita veya krokilere işlenmek suretiyle, afete maruz bölge olarak Cumhurbaşkanınca kararlaştırılır ve bu suretle tespit olunan sınırlar, (…) (1) ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur.

Deprem gibi afetlerin meydana gelmesi durumunda alınacak tedbirlerde söz konusu kanunun uygulanacağının 1. maddede şöyle dile getirilmiştir:

Madde 1 – (Değişik: 2/7/1968-1051/1 md.) (Değişik birinci fıkra: 27/12/1993-3956/1 md.) Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ, tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır.

 

Afete uğrıyan meskün yerlerin büyüklüğü o yerin tamamında veya bir kesiminde yıkılan, oturulmaz hale gelen bina sayısı, zarar gören yapı ve tesislerin genel hayata etki derecesi, mahallin ekonomik ve sosyal özellikleri, zararın kamu oyundaki tepkisi, normal hayat düzenindeki aksamalar ve benzeri hususlar gözönünde tutulmak suretiyle afetlerin genel hayata etkililiğine ilişkin temel kurallar, İçişleri ve Maliye Bakanlıklarının mütalaaları da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir.

 

Yukarda yazılı afetlerin meydana gelmesinde veya muhtemel olması halinde zararın o yerin genel hayatına etkili olup olmadığına, yönetmelik esasları gereğince, İmar ve İskan Bakanlığı tarafından karar verilir.

Görülebileceği üzere, “afete maruz bölge” şartları arasında depremin büyüklüğünün / şiddetinin 7,0’den yüksek olması gibi bir koşul bulunmamaktadır.

4123 sayılı “Tabii Afet Nedeniyle Meydana Gelen Hasar ve Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesine Dair Kanun“, 5902 sayılı “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun” gibi sair yasalarda ve “Afet ve Acil Durum Harcamaları Yönetmeliği“nde benzer bir madde yer almıyor.

 

AFAD Da İddiayı Yalanlamıştı

AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, depremin büyüklüğü ile yapılacak yardım faaliyetlerinin ilgisinin bulunduğu iddiasına şöyle tepki göstermişti:

“Yılmaz bey, Allah rızası için insanların duyguları ile oynamayın. İnsanları yalanlarla, yanlışlarla tahrik etmeye çalışmayın. Bizim için depremin büyüklüğünün yapacağımız yardım faaliyetlerine hiçbir etkisi bulunmamaktadır. 7 büyüklüğünün hiçbir özel anlamı yok.”

 

deprem 7den büyük olduğunda devlet

 

Vergi Mevzuatında 7,0’den Büyük Deprem Nedeniyle Otomatik Vergi Muafiyeti Şeklinde Bir Madde Yok

Depremlerin büyüklük derecesine göre vergiden muafiyet sağlayan bir madde vergi mevzuatımızda yer almamakta ve bu yönde bir uygulama bulunmamaktadır. Ancak, büyüklüğüne göre olmamakla birlikte depremin yol açtığı hasarın boyutuna göre vergi ödemesinin ertelenmesi ya da vergi yükümlülüğünden kısmen yahut tamamen terkin sağlanabilmektedir.

Deprem felaketi nedeniyle ilgili illerde vergi kanunlarının uygulanması bakımından kısıtlı süre ile mücbir sebep hâli ilân edilebilmektedir.

 

deprem vergi mücbir sebep

 

Vergi Usul Kanunu‘nun “Mücbir Sebepler” başlıklı 13. maddesinde vergi ödevinin yerine getirilmesine engel olabilecek afetlerin mücbir sebep olarak değerlendirilebileceği aktarılmıştır.

Mücbir sebepler:
Madde 13 – Mücbir sebepler:
1. Vergi ödevlerinden her hangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk;
2. Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler;
3. Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler;
4. Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısiyle defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması;
gibi hallerdir

 

vergi usul kanunu mücbir sebepler

 

Vergi Usul Kanunu’nun 15. maddesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın mücbir sebep ilân etmeye yetkili olduğu şöyle aktarılmıştır:

“Maliye Bakanlığı, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilân etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir.”

 

vergi usul kanunu mücbir sebeplerle gecikme

 

Deprem gibi afetler nedeniyle vergi ödemeleri konusunda mücbir sebep uygulaması ise Kanun’un 111. maddesinde şöyle detaylandırılmıştır:

“Maliye Bakanlığı; mücbir sebep hali ilân edilen yerlerdeki mükelleflerin, bu Kanun kapsamında olup, ödeme süresi afet tarihinden sonraya rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizleri ile bu Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca verecekleri beyannamelere istinaden tahakkuk ettirilen vergilerin ödeme sürelerini, vadelerinin bitim tarihinden itibaren azamî bir yıl süreyle uzatmaya yetkilidir.”

 

vergi usul kanunu ödeme zamanı

 

Görülebileceği üzere, afet nedeniyle vergi ödemelerinde muafiyet değil, deprem sonrasına rastlayan ödemeler için erteleme istisnası tanınabilmektedir.

Deprem gibi afetler nedeniyle vergi muafiyeti tanınması gibi bir uygulama bulunmamakla birlikte, vergi ödemelerinde ertelemeye ilaveten “terkin” uygulaması da izlenebilmektedir.

VUK’un 115. maddesinde deprem gibi afetler nedeniyle vergi borçları ve vergi cezalarının kısmen ya da tamamen silinebileceği hususu şöyle aktarılmıştır:

Verginin terkini:
Madde 115 – Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzir hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzer afetler yüzünden:
1. Varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları;
2. Mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, afete maruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına tesadüf eden yıla ait olarak tahakkuk ettirilen Arazi Vergisi borçları ve vergi cezaları;
Maliye Bakanlığınca zararla mütenasip olmak üzere, kısmen veya tamamen terkin olunur. (Ek cümle: 28/12/2001-4731/4 md.) Maliye Bakanlığı terkin yetkisini mahalline devredebilir. Zarar derecesini ve ilgili bulunduğu gelir kaynağını mahalli idare heyetleri yaptıracağı tahkikat üzerine tesbit eder.

 

afet verginin terkini

 

Görülebileceği üzere, ilgili kanun maddesinde vergi terkinine ilişkin bir deprem büyüklüğü ölçüsü zikredilmemiştir. Mahalli idare heyetlerinin incelemesi neticesinde varlıklarının en az 1/3’ünü kaybedenlerin vergi borç ve cezalarının Bakanlıkça kısmen ya da tamamen kaldırılabileceği belirtilmiştir.

Vergi Usul Kanunu’ndaki bu genel maddeye ilaveten 17 Ağustos 1999 tarihinde Gölcük merkezli meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki deprem ile 12 Kasım 1999 tarihinde Düzce merkezli meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremler için çıkarılan özel bir kanunla depremden etkilenen mükelleflerin vergi borç ve cezaları ertelenmiş ya da kaldırılmıştı.

28 Aralık 2001 tarihli 4731 sayılı “17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları Ve Vergi Cezalarının Terkini İle Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu Ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun“un çeşitli vergilerin terkinine ilişkin ilk 2 maddesi şu şekilde idi:

Madde1 – 1) 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerden zarar gören illerde, bu tarihlerden önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak tahakkuk etmiş ve vadesi geldiği halde ödenmemiş veya bu tarihlerden önceki dönemlere ait olup deprem tarihi itibarıyla vadesi geçmemiş olan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilerle bunlara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı, fon payı ve vergi cezaları ile 16.8.1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanuna göre alınan eğitime katkı payı bu Maddede yer alan esaslara göre terkin olunur. (Ek ibare: 12/6/2002-4761/8 md.) 1999 vergilendirme dönemine ilişkin emlak vergisi, çevre temizlik vergisi ve motorlu taşıtlar vergisi hakkında da bu Madde hükmü uygulanır.
2) 17.8.1999 ile 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerde varlıklarının % 10 veya daha fazlasını kaybeden mükelleflerin (1) numaralı fıkra kapsamına giren borçlarının tamamı terkin olunur. Ancak, depremden doğan hasar nedeniyle vergi dairesi kayıtlarına kısmen veya tamamen ulaşılamayan il merkezi veya ilçelerdeki bütün mükellefler ile depremin merkez üssü olan Kocaeli’nin Gölcük İlçesindeki mükelleflerin bu yerlerdeki mükellefiyetleri bakımından varlıklarının % 10’unu kaybetmiş olma şartı aranmaz. Şu kadar ki, bütün mükelleflerin tahakkuk ve tahsilat kayıtlarına elektronik ortamda dahi olsa ulaşılabilen il merkezi veya ilçelerdeki mükellefler bakımından varlıklarının % 10’unu kaybetmiş olma şartı aranmaya devam edilir.

3) Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu ve Düzce illerinin merkez ve ilçelerinde deprem tarihi itibarıyla emlâk vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, veraset ve intikal vergisi, çevre temizlik vergisi ile harç mükellefiyeti bulunanların, bu mükellefiyetlerine ilişkin olarak söz konusu yerlerdeki vergi dairelerine olan ve (1) numaralı fıkra kapsamına giren borçlarının tamamı terkin olunur.
4) 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerden hasar gören bina ve taşıtlara ilişkin deprem tarihlerinden önceki dönemlere ait emlâk ve çevre temizlik vergisi ile motorlu taşıtlar vergisi terkin olunur.

 

marmara depremi vergi terkini

 

İlgili maddelerin incelenmesinde anlaşılabileceği üzere, 1999 Gölcük ve Düzce Depremlerine yönelik çıkarılan kanunda da deprem büyüklüğüne yönelik özel bir atıf yer almamaktadır.

 

Depremin Büyüklüğünün 7’den Yüksek Olmasının Afet Kapsamında Yardım Sunulması Zorunluluğu Doğuracağını Sanan Yazarlar

Bu iddiaya köşelerinde yer veren yazarlara da rastladık.

Yılmaz Özdil de Sözcü’deki “Aysbergin görünen yüzü” başlıklı 3 Kasım 2020 tarihli yazısında bu iddiayı şöyle öne sürmüştü:

“İstanbul’u salladı.

Bodrum’u salladı.

Tekirdağ’da Edirne’de bile hissedildi.

950 kilometrelik kütleyi silkeledi.

6.6 olması mantıklı mı?

6.6 diye yedirilirse, ne ala.

Yok eğer 7 büyüklüğünde olduğu ortaya çıkarsa, yani, sıradan büyüklükte bir deprem değil, olağanüstü boyutunda bir deprem olduğu netleşirse, sayın hükümetimizin “Allah rahmet eylesin” diye geçiştirmesi mümkün olmayacak, evleri/işyerleri oturulamaz hale gelen vatandaşlara “afet” kapsamında yardım etmesi gerekecek.

 

deprem 7 büyüklüğünde olduğunda

 

deprem yedinin altında ilan

 

1 Yorum

Yorumunuzu yazınız...