Sıklıkla Birbirine Karıştırılan “Dalalet” ve “Delalet” Kelimeleri

“Delalet” sözcüğü “işaret, iş, kılavuzluk” anlamına sahipken, “dalalet” sözcüğü “sapkınlık, sapınç, doğru yoldan ayrılma” anlamına gelmektedir.

 

DAlalet Mi? DElalet Mi?

Dil, oldukça değerli bir olgu olmakla birlikte kültürün temel taşı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle korunması ve yozlaşmasının engellenmesi gerekmektedir. Bu hususlar, dünya üzerinde yer alan bütün diller için geçerlidir. Türkçe de bu dillerden bir tanesi olmakta ve zengin kaynağı ile dikkat çekmektedir. Türkçe, zengin bir kaynaktan beslenmiş ve gücünü oluşturmuş bir dildir. Türkçenin tarihi seyrine baktığımızda karşımıza oldukça fazla kaynak çıkacaktır. Bu durum, Türkçenin ne kadar zengin bir dil olduğunu göstermektedir.

Hem kelime haznesi hem de Türk dili ile oluşturulmuş kaynakların bu denli zengin olması, Türkçenin korunması gerektiğini insanlara göstermektedir. Biraz önce de bahsettiğimiz gibi dili korumak, bu dil temelinde oluşturulmuş bulunan kültürü korumak demektir. Dilde oluşacak yozlaşma, kültürün de bir süre sonra yozlaşmasına neden olacaktır. Bazı insanlar, bu gerçekten uzaklaştıkları için dilin şu anki durumuna önem vermemekte ve dilde yapılan yanlışları önemsememektedir. Fakat bu önemsememe durumu, dilin bir süre sonra yozlaşmasına neden olacaktır. Dikkat edilirse bu yozlaşmaya neden olacak kişiler de dilin asıl sahipleridir.

Bir dilin yanlış kullanılmasında dikkat çeken noktalardan bir tanesi kelime düzeyinde yapılan yanlışlardır. Türk Dil Kurumu, resmi internet sitesinde yazımı en çok karıştırılan kelimeler başlığı altında çeşitli kelime örnekleri vermektedir. Yazımı karıştırılan kelimelerden bir tanesi olan dalalet, çoğunlukla “delalet” şeklinde kullanılmaktadır. Delalet kelimesi “işaret” ya da “kılavuzluk” anlamlarına gelmektedir. Delalet ve dalalet kelimelerinin anlamları birbirinden farklıdır.

 

Dalalet Kelimesinin Anlamı Nedir?

Dalalet kelimesinin Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde “doğru yoldan ayrılma, sapkınlık, sapınç” olarak aktarılmaktadır. Bir kişinin doğru yoldan sapmasını ifade eden kelime, pek çok kimse tarafından yanlış yazılan kelimelerden bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır.  

Dalalet kelimesinin etimolojik kökenini incelediğimizde kelimenin, Arapça “dll” kökünden türetildiğini görmekteyiz. Arapça sözcük, dalla fiilinin mastarıdır ve dalalet şeklinde kullanılmaktadır.

Türkçe karşılığı “Doğru yoldan ayrılma, sapkınlık, sapınç” gibi anlamlara gelen kelime, genellikle “delalet” şeklinde kullanılmaktadır ve bu kullanım yanlıştır. Bu nedenle yazı dilinde dalalet kelimesini delalet şeklinde kullanmamalıyız.

 

dalalet kelimesinin anlamı

 

Delalet Kelimesinin Anlamı Nedir?

TDK, delalet sözcüğünü “kılavuzluk, iz, işaret” olarak tanımlamaktadır.

Dil Derneği de “delalet etmek” fiilini, “yol göstermek, göstermek, anlatmak, demeye gelmek, belirtmek” şeklinde tanımlamaktadır.

Delaletin kökeni Arapça “dalāla” (دلالة) sözcüğüne dayanmaktadır.

 

delalet kelimesinin anlamı

 

Dalalet Kelimesi Neden Yanlış Yazılır?

Kelimedeki ilk “l” harfinin ince okunması gerektiği için kelimenin yazımında çeşitli yanlışlıklar yapılmaktadır. Yani kelimeyi aslında “delalet” şeklinde telaffuz ettiğimiz için yazıda da bu kullanıma yer vermekteyiz. Fakat dediğimiz gibi bu kelime Arapçadır ve Türk Dil Kurumunun farklı bir açıklaması olmadığı sürece kelime, “dalalet” şeklinde kullanılmalıdır.

 

1 Yorum

  1. İnce okunan, Son paragrafta yazıldığı şekilde, “a” harfi değildir. İnce veya kalın hâli olan “L” harfidir. Aynen “K” harfindeki gibi…
    Maalesef bu durum latin alfabesinin uyarlanması esnasında yapılan en mühim iki hata ve eksikliktir. (Bilemiyorum, belki de bugün düştüğümüz duruma düşmemiz için kasıtlı yapılmıştır.) Bu iki harf için ikişer ayrı harf olmalıdır.
    Böylece, “hâlâ”-“hala”, “kâr”-“kar” yazarken hiç bir farkı olmayan a harfine şapka koymak gibi bir hatayı, -bilerek- yapmak zorunda kalmayız.
    Böylece bir diğer hatayı da düzeltme imkânımız olurdu. Uzun okunması gereken “a” harflerine şapka koyabilirdik.
    Meselâ¹, “müstâfi” yazdığımızda bunun uzun “a” olduğunu, “münhasır” yazdığımızda da bunun kısa “a” olduğunu gençlerimiz bilebilirdi.
    Kimse Âdile Nâşit’in adını “Adile Nâşit” olarak “Hâlit” Akçatepe’nin adını “Halit” olarak telâffuz² etmezdi.
    Daha önemlisi “zahir” (yardımcı³) ile “zâhir” (görünen, aşikar) gibi kelimeler birbirine karışmazdı. İnsanlar aradaki farkı anlayabilirdi.
    ¹ (Burada mes’ele yok, hem “l” ince hem “a” uzun)
    ² (Burada “a” kısa sadece “l” ince)
    ³ Aslında üç farklı “yardımcı”‘dan ortadaki, eşit seviyeden gelen yardımı ifade eder. Arkadaşına yardımcı olan arkadaş gibi. Muavin, alt dereceden üst dereceye yardım eden. Himmet, üst seviyeden aşağıya gelen yardım.

Yorumunuzu yazınız...