İstanbul Boğazının Derinliklerinde 23 Trilyon Dolar Değerinde ‘Contorium’ Elementi Madeninin Bulunduğu İddiası Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü Öğrencisi Can G. Kuseyri’nin Eğlence İçin Giriştiği Bir Deneysel Trollemenin Ürünüdür

Başta özet geçelim: Contorium’a ilişkin metinlerde ve videolarda yer alan bilgilerden hiçbiri doğru değildir. 

 

Yıl 2011.

Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi Can G. Kuseyri, eğlence için “sadece Türkiye’de bulunan çok değerli” bir element uydurur.

2006 yılında Aktüel dergisi tarafından uydurulan, Saadet Partisi’ni seçim kampanyasına kadar giren “Feomidyum” şakasından esinlenen Kuseyri, uydurduğu Contorium elementi hakkında konulu hazırladığı videosunu YouTube’a yükler.

Türkiye’nin maden zenginliği hakkında türetilmiş komplo teorileriyle dalga geçen videoya göre, dünyada yalnızca İstanbul Boğazı’nın derinliklerinde bulunan “Contorium” 23 trilyon dolar değerindeydi ve Amerikan emperyalizmi Contorium’un çıkarılmasına izin vermiyordu.

 

 

Videonun içeriği aşağıdaki gibidir:

Contorium atom numarası 90 kütle numarası 367,4 olan sadece İstanbul boğazının diplerinde bulunan faydalı radyosyon yayan son yıllarda enerji üretiminde nükleer silahlarda özellikle roket yakıtlarında hat safhada faydalanan ABD, AB, bilimum asya ülkeri,antartika,Avustralya ve yeni Zelanda’nın peşinde olan sadece honduras basınında hakkında yüzlerce haber yapılan ve Türkçesi dönergeçli energeç olan araştırması yasaklanmış bir mineraldir.

Bilgisayarınızda con isminde klasör bile açamazsınız. Her şey bu kadar açıkken araştırılması dış mihraklarca engellenmektedir.

Contorium Nasıl Çalışır ?

Contoriu 367,4 kütle numarasına sahiptir. Küsuratlı kütle numarası olmasının sebebi çekirdeğinin çatlak olmasıdır.Ve bu sebeple çekirdeği ayrıştıracak hiçbir işleme, nükleer santrale gerek olmadan etrafa radyoaktif enerji yayar. Süper Nato Topografik Araştırma Kurumunun yaptığı incelemelerde Contorium’un anti radyasyon olarak kullanabileceği görülmüştür. Elektrik devrelerine sürüldüğünde bilgisayarın fişe takılmadan yıllarca çalışabilmesini sağlar. Bunun dışında nükleer santrallerin duvarlarını boyamak için kullanılan boylara katıldığında nükleer sızıntı olmasını engeller. Çünkü 1/x ışını saçar. Ve zararlı radyoaktif x ışınları ile çarpışıp etrafı nötrler.
1/x çarpı X = 1(nötr)
Bu maddenin saatte,cep telefonunda veya herhangi bir elektrik devresinde kullanılırsa her türlü zararlı radyasyona kalkan görevi sağlar. Tüm faydalarına rağmen yenmesi durumunda mutasyonlara sebep olur.

İstanbul boğazlarının diplerinde bulunan Contorium’dan yiyen balıklar şu anda Kurtuluş Atom Müzesinde sergilenmektedir.
Her maden bulunduğu toprağın görüntüsünü şekillendirir. Örneğin dibinde bakır bulunan toprağın üzerinde bakıra özel bir bitki örtüsü gelişir. Eski çağlarda insanlar madenlerin yerini bu şekilde tespit etmekteydi.
Sadece İstanbul boğazında bulunan mineral nedir ?  Contorium
Peki sadece İstanbul boğazında çıkan ağaç nedir ?  Erguvan
İkisinin de  aynı renkte olması sizce tesadüf müdür ? Contorium’un bulunduğu noktalarda çıkan erguvan ağaçların sebepli dış güçlerin Contorium’un yerini bulması için hiçbir şey yapmasına gerek yoktur.

En zengin Contorium yatakları Rumeli hisarı bölgesinde ve Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü’nün diplerinde bulunmaktadır.  Çıkarılmayan Contorium’u simgelemek amacıyla üstü boş şekilde güney kampüse dikilen meçhul Contorium anıtı öğrencileri ibretle titretmektedir.

İlk olarak Dimitri Mendeleyev tarafından bulunan Contorium Rusya’nın sıcak denizlere inme politikasının temelini oluşturur. Babası Sibirya Türklerinden olan Dimitri Mendeleyev periyodik cetvelde 90 numaralı yeri boş bırakması için baskı görmüştür. Ancak o günümüzde sebebi anlaşılabilen bir cinlikle oraya thorium yerleştirip onunda atom numarası 90 ileride bu elementle ilgili araştırma yapabilmesi için geleceğe ışık tutmuştur.

Peki nasıl ? Thorium atom numarası 90 atom ağırlığı 232 olan radyoaktif bir elementtir. Türkiye’de Manisa Göndes’de çıkartılır. Şimdi Türkiye haritasını periyodik cetvel gibi düşünün. Manisa Gördes’ten kuzeye 367 km, yani Contorium’un kütle numarası kadar gidince nereye gidiyoruz ? Cevap bellidir İstanbul Boğazı !!!

Periyodik cetvelde de aynı gurup içerisinde kuzey yönüne gidilince kimyasal özellikler değişmez. Peki daha sonraları Contorium’a sahip olma yarışında Rusya’ya saldıran kimdir ?

Tüm bu olaylardan sonra Türkiye’yi işaretlemek için Türkiye’ye uluslar arası telefon kodu olarak 90 numara, yani Contorium’un atom numarası verilmiştir. Tam o tarihlerde Milli Eğitimimizi düzenlemek isteyen Amerikalılar müfredatımıza aynı atom numarasına sahip iki ayrı element olamayacağı söyleyerek Contorium’un önünü kesmişlerdir.

Türkiye’de Contorium’un adı ilk olarak 1993 yılında geçmiştir. Konu ile ilgili açıklama yapmak isteyen bilim dünyasından insanlar susturulmuş  ve o sene boğaz yalılarına yabancı bankalarla arap şeyhleri normalin üstünde bir ilgi göstermiştir. Bir sene sonra çıkan Windows 95 işletim sisteminde con ismi klasör olarak açılamadığı gibi Contorium’un izotopları olan COM1 ve COM2 de isim olarak açılamamaktadır.

Yaklaşık 6 yıl sonra Türkiye’ye yaklaşmak adına Irak’a saldıracağı söylenen Amerika,nın planlarını gören Bill Gates vicdan azabına dayanamamış con isminde klasör açılması için kurmaylarına emir vermiştir. Peki bu emirden birkaç gün sonra ne olmuştur ? Con isminde klasör açılabilmesi için yapılan çalışmalar sırasındaMicrosoft merkezi alınmıştır.

Sadece İstanbul Boğazı ve Haliç’te bulunan bu minerali ele geçirmek için Haliç’i temizleme bahanesi sunan yabancılar şimdilerde boğazdan yalı satın almaktadırlar. Satın alınan yalılara hiçbir Türk’ün girememesi ve bu yalılarda tuhaf araştırmaların yapılması sizce tesadüf müdür? Marmarayprojesinin Türk’lere verilmemesi de mi bir tesadüftür? Boğazın yüzlerce metre altında ne araştırması yapılmaktadır ? Bilindiği gibi İstanbul’a 3.köprü yapılacak, bu köprünün İstanbul’un kuzeyinden geçmesi planlanıyor. İstanbul’un kuzeyinde zengin Contorium yatakları var. Brüksel uluslar arası köprü yapım kanunun B bendinin 23.maddesine göre köprü yapım sırasında temelden çıkan toprak ve madenler köprü yapan şirketin olacaktır. Bu şirket çıkanları çöpe de atabilir başka yerlerde de kullanabilir. Ne yazık ki köprüyü Japonlar’ın yapacağı söyleniyor.

Madenlerimize kanunen sahip olmalarını engellemek için tek şey köprü yapım anlaşmasını iptal edip bu iznin Türk bir şirkete verilmesidir.

 

Video ilk başta baya ilgi çeker. Herkes elementin peşine düşünce şaka kontrolden çıkar.

Contorium videosu “internet ortamına düştükten sonra” katlanarak çoğalır ve komplo teorisini imal eden adamın kontrolünden çıkarak bir “toplumsal kanaat” haline gelir.

Contorium safsatasının hikayesi, kendi ifadeleriyle aynen şöyledir:

“Contorium, en basit tabirle olmayan bir madenin viral reklamı. Tamamen benim uydurduğum bir kelime. Ben Contorium’u, internetteki bilgi kirliliğini ortaya çıkarmak, komplo teorilerinin bir kısmıyla dalga geçmek ve kendisine sunulanı sırf işine geldiği için araştırmadan inanan zihniyeti eleştirmek için yazdım. Ben bunu ilk olarak 2007’de yazdım Ekşi’de. Sonra bu benden bağımsız bir şekilde forward maillerle veya başka şeylerle yayılmaya başlayınca, dedim ben bununla ilgili bir de video hazırlayayım. Asıl patlama da 2011’de videoyu hazırladıktan sonra oldu. 2011’de Twitter vardı Facebook çok yaygındı ve Ekşi’nin haricinde bi sürü sözlük vardı. Uludağ, İTÜ, İnci vs. Ve contorium doğal olarak 2007’deki etkisinden çok daha popüler bir hale geldi. Contorium birbirinden bütünüyle bağımsız, tutarsız ve okuma yazma bilen herkesin bir kaç dakika içerisinde çürütebileceği bilgilerden ibaret olan bir parodi. Tek başına bir komplo teorisine sahip alt yapısı yoktu. Buna rağmen contorium sayesinde internette korkunç bir bilgi kirliliğinin olduğu ortaya çıktı. Contorium’a inanan mühendislerin doktorların öğretmenlerin olması bize verilen eğitimin niteliğini sorgulamamızı sağladı. İnanmak istediğimiz şeyler bilimsel açıklamalarla çürütülse bile onlara inanmaya devam ediyoruz. Çalışmak, okumak, araştırmak yerine, çalışmadan zengin edecek derinlerde gömülü definelerin peşine düşüyoruz. Bu açıdan ben Contorium’un faydalı trollük olduğunu düşünüyorum.

 

Yıl olur 2016.

‘Contorium’ madeni, halen konuşmalarda kendisine yer bulabiliyor.

 

“Kontoryum”un mucidinin Ekşisözlük’teki ortamvirüsü mahlasıyla yayınladığı “contorium mitleri” açıklaması, ilginç şekilde bazılarınca ciddiye alınan bu iddianın hiçbir yönüyle doğru olmadığını gözler önüne sermektedir:

mit 1:
“contorium atom numarası 90, simgesi con, kütle numarası 367,4 olan…”

gerçek:
periyodik cetvelde en ağır elementin kütle numarası 250’lerdedir. 
kütle numarası, proton ve nötron sayısının toplanmasıyla bulunur. atom numarası proton sayısına eşittir. 
periyodik cetvelde hiçbir elementte nötron sayısı/proton sayısı=3 değildir.
contorium’a bu iddiayı koyma sebebim contorium’un olağanüstü radyoaktif olduğunu iddia etmekti.

 

mit 2:
“…sadece istanbul boğazı’nın diplerinde bulunan…”

gerçek:
bir element sadece akıntının güçlü olduğu bir kanalda bulunamaz. yıllar içinde akıntının şiddetiyle başka yerlere de (marmara denizi’ne) sürüklenir.
yalıları yabancıların satın alması, boğaz’ın stratejik önemi ve marmaray projesi’ni contorium’da kullanmak için sadece istanbul boğazı’nda bulunduğunu iddia ettim. bilecik’in diplerinde bulunduğunu iddia etseydim bu kadar çarpıcı bir iddia olmayacaktı.

 

mit 3:
“…faydalı radyasyon yayan…”

gerçek: 
radyasyonun faydalısı olmaz. insana zarar veremeyecek düzeyde radyasyona zaten sürekli maruz kalıyoruz (cep telefonları, monitörler vs). düşük şiddette radyasyonun bile kansere yol açabildiği kanıtlanmış bir şey. 
radyasyon iki ucu keskin kılıç ama faydalı radyasyon diye bir şey yok.

 

mit 4:
“abd, ab, bilumum asya ülkeleri, avustralya, antartika ve yeni zelanda’nın, afrika’nın peşinde olduğu…”

gerçek:
antartika’da bilimsel araştırma yapma amacıyla orada bulunan bilim adamları dışında insan yok. bu ülkeleri seçerken alakasız bölgelerden ülkeler seçmeye özen gösterdim.

 

mit 5:
“sadece honduras basınında hakkında yüzden fazla haber yapılan…”

gerçek:
contorium’u google’da aratınca türkçe olmayan sitelerde yer almadığını görürsünüz. bunun sebebi türkiye’de üretilmiş ulusal bir efsane olmasıdır, “araştırılması yasak” olduğu için değil.

 

mit 6
“…türkçesi dönergeçli energeç olan “

gerçek:
otobüsü “oturgaçlı götürgeç” diye türkçeye çevirmeye çalışanlara göndermede bulunmak istemiştim ama bu iddiamı erke dönergeci ile bağdaştırdılar. 

 

mit 7:
“bilgisayarınızda con isminde klasör bile açamazsınız…”

gerçek:
iddialardan en ilgi çekici olanı buydu.
windows 3.1 dos üzerinde çalışıyordu. artık dos üzerinde çalışmasalar da şimdiki windows’lar eskilerini destekleyecek şekilde yapıldı.
‘con’, ‘console’ kelimesinin kısaltmasıdır. 
‘con’, ‘prn’, ‘aux’, ‘nul’, ‘com1’, ‘com2’, ‘com3’, ‘com4’, ‘com5’, ‘com6’, ‘com7’, ‘com8’, ‘com9’, ‘lpt1’, ‘lpt2’, ‘lpt3’, ‘lpt4’, ‘lpt5’, ‘lpt6’, ‘lpt7’, ‘lpt8’ ve ‘lpt9’ isimlerinde klasör açamazsınız.
çeşitli hilelerle bunları açarsanız bilgisayarın çalışmasında bazı sorunlar ortaya çıkabilir. port isimleriyle klasörlerin isimlerinin çakışması sorun yaratabilir.

con isminde klasör açılmasını yasakladılarsa neden contorium isminde dosya açılabiliyor?
asıl contorium’u yasaklamaları gerekmez miydi?
peki siz contorium hakkında araştırma yapacaksanız illa tüm çalışmalarınızı ‘con’ isimli bir klasörde mi saklamak zorundasınız? böyle bir yasaklama olur mu?

 

mit 8:
“contorium 367,4 kütle numarasına sahiptir. küsuratlı kütle numarasına sahip olmasının sebebi çekirdeğinin çatlak olmasıdır.”

gerçek:
bir element küsuratlı kütle numarasına sahip olabilir, ama bunun sebebi 0,4 nötrona sahip olması değildir.
bir elementin izotoplarının (aynı proton sayısına sahip olan ama nötron sayıları farklı olan) doğada bulunma yüzdelerinin ortalaması alınırsa kütle numarası çok büyük ihtimalle küsuratlı çıkar.
periyodik cetvele bakacak olursanız elementlerin büyük kısmının kütle numarasının tam sayı olmadığını görürsünüz. 
çekirdeği çatlak olan bir element zaten parçalanır gider. 

ne yazık ki üniversite öğrencilerinin takıldığı forumlarda “küsuratlı kütle numarası mı olurmuş?” diyen bir sürü mühendislik ve temel bilim öğrencisiyle karşılaştım. bu konuda contorium’a inananları aşağılamak için uzun yazılar yazan bu arkadaşlar google’dan birkaç saniye içinde periyodik cetvel bulup küsuratlı kütle numarasına sahip element var mı yok mu diye kontrol edebilirlerdi. 

 

mit 9:
“süper nato topografik araştırma enstitüsü’nün yaptığı incelemelerde…” 

gerçek:
süper nato topografik araştırma enstitüsü diye bir kurum yoktur. 
topografya, coğrafyayla ilgilenir. kimya ile değil.

 

mit 10:
“elektrik devrelerine sürüldüğünde bilgisayarın fişe takılmadan yıllarca çalışabilmesini sağlar.”

gerçek:
bilgisayarlar, radyasyonu elektriğe çevirebilecek donanıma sahip değildir. 
türkiye’de yaraların üzerine yoğurt vb. besinler süren insanlara gönderme yapma amacıyla bu iddiayı ortaya atmıştım.
salça gibi elektronik devrelere sürülebilecek bir madde fikri hoşuma gitmişti.
not: contorium prize sürülürse de elektrik üretmez. zaten contorium diye bir şey yoktur.

 

mit 11:
“bunun dışında nükleer santrallerin duvarlarını boyamak için kullanılan boyalara katıldığında nükleer sızıntı olmasını engeller çünkü 1/x ışını yayar ve zararlı radyoaktif x ışınlarıyla çarpışıp ortamı nötrler.

1/x . x = 1(nötr)

bu maddenin saatte, cep telefonunda ya da herhangi bir elektrik devresinde kullanılması her türlü zararlı radyasyona bir kalkan vazifesi sağlar. “

gerçek:
x işını: görünür ışık ya da radyo dalgalarına benzeyen elektomagnetik ışınım biçimi. x ışınları gözle görülemez. x ışınlarını 1895’te alman bilim adamı wilhelm röntgen keşfetmiştir. bu sebeple bu ışınlara röntgen ışınları da denir. bu keşfiyle 1901’de ilk nobel fizik ödülü’nü kazanan röntgen bu yeni ve gizemli ışınlara x ışını adını vermiştir. 
bilinmeyenlerle dolu olduğunu vurgulamak için x isminin verildiği ışınları 1/x ile çarpıp nötrlemek, sakat eğitim müfredatımızda bile mümkün değildir. 
kimya ile matematiğin birleştiği bu iddiamda çarpışma sonucu ortaya çıkan 1’lerin(1/x.x=1 ) nereye gittiklerini ya da neden nötr olduklarını ben de bilmiyorum.
radyoaktif (ama faydalı radyasyon yayan) bir maddeyi cebimizde taşıyıp radyasyondan korunma fikri çok çekici gelmişti.

 

mit 12:
“tüm faydalarına rağmen yenmesi durumunda mutasyonlara sebep olur. istanbul boğazı’nın diplerinde bulunan contorium’dan yiyen balıklar şu anda kurtuluş atom müzesi’nde sergilenmektedir.”

gerçek:
kurtuluş atom müzesi diye bir yer yoktur. 
videoda kullandığım “mutasyona uğramış” balıklardan biri hariç hepsi derin su balığıdır. tsunami sonrası karaya vurmuş bu balıklar birkaç bin metre derinde yaşadıklarından bildiğimiz balıklara pek benzemezler. videodaki derin su balığı olmayan balık ise balık bile değildir. bir makettir ve fotoğrafı uzun yıllar internette “korkunç balık karaya vurdu” başlığıyla dolanmıştır.

 

mit 13:
“her maden bulunduğu toprağın bitki örtüsünü şekillendirir. örneğin dibinde bakır bulunan bir toprağın üzerinde bakıra özel bir bitki örtüsü yetişir. eski çağlarda insanlar madenlerin yerini bu şekilde bulmaktaydı.”

gerçek:
buğday yetişen toprakların dibinde altın yoktur.

 

mit 14:
“peki sadece istanbul boğazı’nda çıkan ağaç nedir? 
erguvan.
ikisinin aynı renkte olması sizce tesadüf müdür?”

gerçek: 
erguvan dünyanın birçok bölgesinde bulunan bir ağaçtır. google’a sadece erguvan bile yazacak olursanız karşınıza istanbul’da çekilmemiş binlerce fotoğraf çıkar.

 

mit 15:
“contorium’un bulunduğu noktalardan çıkan erguvan ağaçları sebepli dış güçlerin contorium’un yerini bulması için hiçbir şey yapmasına gerek yoktur.”

gerçek:
erguvan ağacının kökü yerin yüzlerce metre dibine uzanmaz. madenler bitki örtüsünü şekillendirmezler.

 

mit 16:
“en zengin contorium yatakları rumeli hisarı bölgesinde ve boğaziçi üniversitesi güney kampusu’nun diplerinde bulunmaktadır.
çıkarılmayan contorium’u simgelemek amacıyla üstü boş şekilde güney kampusa dikilen ‘meçhul contorium anıtı’ öğrencileri ibretle titretmektedir.” 

gerçek:
boğaziçi üniversitesi güney kampüs’te üstü boş bir beyaz sütun vardır. modern sanat eseri olduğu söylenen bu sütunun ismi “meçhul contorium anıtı” değildir. ama artık bazı öğrenciler kendisinden “contorium direği” diye bahsediyorlar.

 

mit 17:
“ilk olarak dimitri mendeleyev tarafından bulunan contorium, rusya’nın sıcak denizlere inme politikasının temellerini oluşturur.”

gerçek:
rusya’nın sıcak denizlere inme isteği çok daha eskilere dayanır.

 

mit 18:
“babası sibirya türklerinden olan dimitri mendeleyev periyodik cetvelde doksan numaralı yeri boş bırakması için baskı görmüştür.”

gerçek:
mendeleyev’in babası türk değildir. babasının türk olduğunu öğrendikten sonra türkiye’yi korumak için canını ortaya atacak bir çılgın bilim adamı hikayeye heyecan katar diye düşündüm.

 

mit 19
” …ancak o günümüzde sebebi anlaşılabilen bir cinlikle oraya toryumu yerleştirip (onun da atom numarası 90) ileride bu mineralle ilgili araştırma yapılabilmesi için geleceğe ışık tutmuştur.
peki nasıl?
toryum, atom numarası 90, atom ağırlığı yaklaşık 232 olan,1700 °c de eriyen, kurşun renginde, havada bozulmaz, atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir elementtir. türkiye’de manisa-gördes’te çıkarılır.
şimdi türkiye haritasını periyodik cetvel gibi düşünüp kuzeye 367 km. (yani contorium’un kütle numarası kadar) gidince nereye gidiyoruz?
cevap bellidir:
istanbul boğazı. 
periyodik cetvelde de aynı grup içerisinde kuzey yönüne gidilince kimyasal özellikler değişmez.”

gerçek:
periyodik cetvelde kuzey yönüne gidilince kimyasal özellikler değişmez ama dünya periyodik cetvel değildir. 
aynı atom numarasına sahip iki ayrı element olamaz. kimyanın en temel kanunlarından birini hiçe sayarak ortaya attığım bu iddiayı 12 yaşında bir çocuk bile çürütebilir çünkü proton sayılarının elementlerin kimlik numarası olduğu ve asla aynı atom numarasına sahip iki farklı element olamayacağı ilköğretimde fen bilgisi dersinde işlenmektedir. 
ne yazık ki benimle görüşmek isteyen bazı kimya bölümü öğrencileri “demek ki bize şu güne kadar kimya yanlış öğretildi” dediler. 

 

mit 20:
“peki daha sonraları contorium’a sahip olma savaşında rusya’ya saldıran kişi kimdir?

“bu büyük ulusta her erkeği, kadını ve çocuğu tehdit eden bir şeytan yaşıyor. iç güvenliğimizi sağlamak ve topraklarımızı korumak için doğru adımlar atmalıyız.” 
adolf hitler”

gerçek:
contorium olsaydı ve adolf hitler contorium’a sahip olmak isteseydi doğrudan türkiye’ye saldırırdı. 

 

mit 21:
“tüm bu olaylardan sonra türkiye’yi işaretlemek için türkiye’ye uluslararası telefon kodu olarak +90 numara yani contorium atom numarası verilmiştir. tam o tarihlerde milli eğitimimizi düzenlemek isteyen amerikalılar müfredata aynı atom numarasına sahip iki ayrı element olamayacağı gibi bir saçmalığı eklemişler ve contorium’un önünü kesmişlerdir.”

gerçek:
contorium’un peşini asla bırakmayacak ‘dış mihraplar’ varken türkiye’nin uluslararası telefon kodunu değiştirip izini kaybettirmesi mantıken pek mümkün değildir. 
“açın türkiye’nin önünü!” sloganıyla siyasete atılan cem uzan’a göndermede bulunmak için contorium’un önünü kestiklerini iddia ettim. 
milli eğitimimizi amerikalıların düzenlediğini de ilk olarak bir taksi şoföründen duymuştum.

 

mit 22:
“türkiye’de contorium’un adı ilk olarak 1993 yılında geçmiştir. 
konu ile ilgili açıklama yapmak isteyen bilim dünyasından insanlar susturulmuş ve o sene boğaz yalılarına yabancı bankalarla arap şeyhleri normalin üstünde bir ilgi göstermiştir. 
bir sene sonra çıkan windows 95 işletim sisteminde ‘con’ ismi klasör olarak açılamadığı gibi contorium’un izotopları olan ‘com1’ ve ‘com2’ de isim olarak açılamamaktadır.”

gerçek:
con isminin klasör olarak açılamaması windows 95’ten öncesine dayanır. 
türkiye’de contorium’un adı ilk olarak 2007 yılında ekşisözlük’te ve facebook’ta geçmiştir. 
konuyla ilgili açıklama yapmak isteyen bilim dünyasından insanların hepsi de “contorium saçmalıktan ibaret” demişlerdir. 
bir elementin izotopu farklı isimde olmaz, hele numarası hiç olmaz. ilköğretim fen bilgisi dersinde bu konu işlenmektedir.

 

mit 23:
“planlarını gören bill gates vicdan azabına dayanamamış ve ‘con’ isminde klasör açılabilmesi için kurmaylarına emir vermiştir. peki bu emirden sadece birkaç gün sonra ne olmuştur?
con isminde klasör açılabilmesi için yapılan çalışmalar sırasında microsoft merkezi hedef alınarak nasıl şeytani bir bizans eylemi yapılmıştır? 
(11 eylül saldırıları)”

gerçek:
sadece ‘con’ isminde klasör açılamasını engellemek için dünya tarihinin en büyük terörist saldırısının gerçekleştirildiğine inanan kimse olmaz diye düşünmüştüm.

 

mit 24:
“sadece haliç’te ve istanbul boğazı’nda bulunan bir minerali ele geçirmek için bedavaya haliç’i temizleme önerisinde bulunan yabancılar şimdiyse durmadan boğaz’dan yalı satın almaktadır.”

gerçek:
haliç’in dibinde altın olduğu ve japonların haliç’i bedavaya temizleme önerisinde bulunduğu ama bunun reddedildiği çok eski bir şehir efsanesidir. daha sonraları bu efsaneye haliç’in dibindeki çamurun çok değerli bir ‘seramik çamuru’ olduğu iddiası da eklenmiştir. istanbul boğazı çok güzeldir. birkaç yüz yalı da çok pahalıdır. dünyanın en zengin insanları da istanbul boğazı’ndan yalı satın alabilirler, çok doğal.

 

mit 25:
“sebep sizce de petrolün pabucunu dama atacak olan ve böylece arap şeyhlerinin zenginliğini bitirecek olan contorium’a ulaşmak değil midir? satın alınan yalılara hiçbir türk’ün girememesi ve bu yalılarda tuhaf araştırmalar yapılması sizce tesadüf müdür?”

gerçek:
yalılara hiçbir türk’ün girememesi saçmalıktan ibarettir. 

 

mit 26:
“marmaray projesi ihalesinin türklere verilmemesi de mi tesadüftür? boğaz’ın yüzlerce metre altında ne araştırması yapılmaktadır?”

gerçek:
marmaray projesini üstlenen şirketler arasında türk şirketler de vardır. 
marmaray’da demiryolları istanbul boğazı’nın altından batırma tüp tüneller ile birleştirilecektir. dibe gönderilen tünellerin dipte birleştirilmesiyle oluşturulan bir proje söz konusudur, dipte bir araştırma değil.
boğaz’ın en derin yeri yaklaşık 120 metredir. ortalama derinlik 60 metredir. “boğaz’ın yüzlerce metre altı” diye bir şey söz konusu değildir.

 

mit 27:
“bilindiği gibi istanbul’a üçüncü köprü yapılacak. bu köprünün istanbul’un kuzeyinden geçmesi planlanıyor. istanbul boğazı’nın kuzeyinde zengin contorium yatakları var. brüksel uluslararası köprü yapım anlaşması’nın b bendinin 23. maddesine göre köprü yapım sırasında temelden çıkan madenler ve toprak köprüyü yapan şirketin oluyor.
bu şirket çıkanları çöpe de atabilir başka yerlerde de kullanabilir.
ne yazık ki köprüyü japonların yapacağı söyleniyor.
madenlerimize kanunen sahip olmalarını engellemek için yapılacak tek şey köprü yapım anlaşmasının iptal edilip bu iznin türk bir şirkete verilmesi.”

gerçek:
brüksel uluslararası köprü yapım kanunu isminde bir kanun yoktur. 

 

mit 28:
“contorium temas ettiği maddeyle etkileşime girip o maddeyi yapısal olarak taklit eder. maddesel mutasyona girip şekil değiştirebilmesi sayesinde kök-element olarak nano teknolojide boşlukları doldurmak ve üretilmesi zor parçaları çoğaltmak için kullanılabilir.
süper nato topografik araştırma üssü temel bilimler makalesi sayfa 218.”

gerçek:
‘süper nato topografik araştırma üssü temel bilimler makalesi’ isminde bir makale yoktur.
temas ettiği maddeyi taklit edebilen metal terminator 2’de kullanılmıştı.
maddesel mutasyon diye bir şey yoktur.
kök-element’i, kök hücreden esinlenerek uydurdum.

 

mit 29:
“bu videoyu hazırlayan ve contorium gerçeğini fark ettikten sonra olayı yerinde öğrenmek için boğaziçi kimya bölümüne giren…”

gerçek:
boğaziçi kimya bölümüne girmem boğaziçi matematik bölümüne girememem sebeplidir. olayı yerinde öğrenmek için girmedim. zaten contorium metnini boğaziçi’ne girmeden bir yıl önce yazmıştım. contorium’un boğaziçi üniversitesi ile hiçbir alakası yoktur.

 

İLAVE: Yıl 2023. Kontoryum kurgusu hâlâ gerçek sanılıyor.

 


 

Contorium Elementini Gerçek Sanan Köşe Yazarları

Araştırmadan, beylik laflarla, genellemelerle, yalan yanlış bilgilerle okuyucularını tabir-i caizse “aptal” yerine koyan köşe yazarlarımız da “contorium”  cazibesine kapılmaktan kendini alamaz.

Anayurt Gazetesi’nden Oğuz Güler, “Sadece Toryumumuz 25 trilyon dolar ediyor…” başlıklı 21 Nisan 2016 tarihli yazısında contorium palavrasına balıklama atlamış.

 

Oguz Guler Kose Yazisi

 

Zaten, “Değerli okuyucuların bu yazıyı lütfen arşivleyin ve facenizde paylaşın.” diye yazısına başlayan birinden başka ne beklenebilir ki?

Korkmayın! Büyük resmi gören tek müstesna şahsiyet Oğur Güler değil. Bu ülkede daha nice büyük beyinler (!) var…

Körfezde Olay Gazetesi yazarlarından Uğur Tarıman da onlardan biri.

Şaka bi yana, Uğur Tarıman, Körfezde Olay Gazetesi’nde 20 Mayıs 2015 tarihinde yayınlanan “Contorium” başlıklı yazısında bu safsataya inanıp, gerekli araştırmayı yapmadan okurlarına aktarmış:

"Bu elementi iki ay önce, muhalefet vekillerine hitaben yazmıştım.. Dünya da sadece İstanbul Boğazının dibinde blunduğunu Rezervin 127 bin ton olduğunu,Parasal değerinin ise 23 trilyon dolar civarında bulunduğunu yazmıştım.. Vekil beyler bunu Meclise taşıyın dedim…Kikm taşıyacak onlar sadece kendilerini tekrar meclise nasıl taşırım sevdasındalar, kim düşünür s…..boktan elementi….Değil mi ya? Boğaziçinde yapılan köprü, su altı tünelleri inşaatlarını yapan firmalar, hafriyatları ne yapıyorlar diye de eklemiştim…….. Yeni Meclis kurulduğunda bu konuyu iyiden iyiye açacağım…Belki duyarlı bir vekil seçebiliriz…"

 

Uğur Tarıman köşe yazısı

 

Allah, milli meclisimizden böylesi trolleri  uzak tutsun! (Amin)

BENİM EN BÜYÜK DÜŞMANIM CEHALETTER.. M.KEMAL ATATÜRK” vecizesini paylaşmış bir de Uğur Tarıman. Atatürk’e ait değildir ne yazık ki bu söz. Ne de sözün doğrusu aktardığı şekilde değildir.

Uğur Tarıman’ın uydurduğu ve Atatürk’e atfettiği vecizenin Said Nursi’ye ait orijinalini aktaralım:

“Bizim düşmanımız; cehalet, zarûret, ihtilâftır”

Mustafa Kemal Atatürk’ün cehaletle ilgili bir sözü ile de bitirelim:

Cehalet; yenilmesi gereken en büyük düşmandır!

 

Yararlanılan Kaynak: Taraf Gazetesi’nin “Türkiye’nin en vatansever elementi Contorium…” başlıklı haberi

 

3 Yorumlar

  1. Ömür N. AYKANAT Reply

    CONTORIUM YILLAR ÖNCE CEVİZ KABUĞU PROĞRAMINDA 3 BİLİM ADAMIMIZ TARAFINDAN AÇIKLANMIŞ. 3üde TÜRLÜ ŞEKİLLERDE ÖLMÜŞ. Hulki CEVİZOĞLU’na ULUSAL KANAL YASAĞI GETİRİLMİŞTİR. BU GÜN CONTORIUM GERÇEĞİNİ SAKLAMAYA ÇALIŞANLAR VE ONLARIN EMİRERLERİ ÜSTÜNÜ TEKRAR ÖRTMEK İÇİN BÜYÜK CABA SARFETMEKTEDİRLER. AMA, TÜRK MİLLETİ ARTIK ESKİ SAF MİLLET DEĞİLDİR. BUNUN TAKİPÇİSİ OLACAKTIR.

  2. Bu element kütahyada olduğunu düşünüyorum çünkü dayımın oğlu 3arkadaş böyle bir maden buldu ama3de o madeni elledikten sonra kafayı bozdu anlattıkları açık kırmızı şeffaf maden

  3. Pingback: Kitlesel Kandırmaca; Komplo Teorilerine İnanç -2 | Yusuf Fidan

Yorumunuzu yazınız...