ABD Eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Ortadoğu’da Sınırları Değişecek 22 Ülke Arasında Türkiye’yi de Saydığı İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Amerika Birleşik Devletleri’nin 26 Ocak 2005 – 20 Ocak 2009 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenen Condoleezza Rice’ın 2003 yılında Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğu günlede yazdığı bir makalede “Ortadoğu’da Türkiye de dahil 22 ülkenin sınırları değişecek” şeklinde bir ifade kullandığı iddiası, “Büyük Ortadoğu Projesi”ne (BOP) yönelik söylemlerin giderek daha fazla seslendirildiği günlerde ülkemiz kamuoyunda büyük tepki çekmişti.

 

Condoleezza Rice 22 ülke
Milli Gazete’nin “Condoleezza Rice ın dayatması 22 ülkeye savaş ilanı niteliğindedir” başlıklı yazısı

 

Halbuki, “Ortadoğu’da Türkiye de dahil 22 ülkenin sınırları değişecek” “ABD Türkiye dahil 22 ülkeyi bölecek” ifadeleriyle başlayan analizlerin kaynağı olan makalede Türkiye ile ilgili doğrudan bir atıf yer almamaktaydı.

Condoleezza Rica tarafından kaleme alınan “Transforming the Middle East” başlıklı bahse konu makale 7 Ağustos 2003 tarihinde Washington Post gazetesinde yayımlanmıştı.

ortadoğuda sınırları değişecek ülkeler

“Ortadoğu’nun dönüşümü” konulu makalede Rice’ın 22 ülkeye değindiği tek paragraf şu şekilde idi:

“Today America and our friends and allies must commit ourselves to a long-term transformation in another part of the world: the Middle East. A region of 22 countries with a combined population of 300 million, the Middle East has a combined GDP less than that of Spain, population 40 million. It is held back by what leading Arab intellectuals call a political and economic “freedom deficit.” In many quarters a sense of hopelessness provides a fertile ground for ideologies of hatred that persuade people to forsake university educations, careers and families and aspire instead to blow themselves up — taking as many innocent lives with them as possible.”

Rice’ın makalesindeki ilgili bölümün Türkçemize tercümesi ise şu şekilde:

“Bugün, Amerika ve müttefikleri kendilerini dünyanın bir başka yerindeki uzun soluklu değişimlerden bir tanesine hazırlamalıdır: Orta Doğu. 22 ülkeden oluşan ve toplamda 300 milyonluk bir nüfusa sahip olan Orta Doğu, 40 milyon nüfuslu İspanya’dan daha düşük bir toplam gayri safi yurt içi hasılaya sahiptir. Bu bölge, Arap aydınların politik ve ekonomik bir “özgürlük açığı (eksiklikliği)” diye adlandırdığı şeyler dolayısıyla geri kalmaktadır. Onlarca yıldır devam eden umutsuzluk duygusu, insanlara üniversitelerini, kariyerlerini ve ailelerini dahi bir kenara bıraktıracak nefret ideolojileri için verimli bir temel oluşturmakta ve bunların yerine kendilerini patlatmayı tercih ettirmektedir – beraberlerinde olabildiğince çok fazla masum canı da götürerek.”

Görülebileceği üzere bahsi geçen paragrafta Türkiye’nin adı geçmiyor. Yazıda yer almayan diğer husus da sınır ya da rejim değişikliği atfı.

Rice, Orta Doğu’da yer alan toplam 300 milyon nüfuslu ülkeleri konu edindiği görülebilmektedir. 300 milyon nüfusa sahip 22 ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının 40 milyonluk İspanya’nınkinden daha düşük olduğuna yapılan vurgu da Türkiye’nin bu ülkeler arasında yer almadığının bir işareti. Ayrıca, anılan makalede “dizayn”, “yeniden” kelimelerinin hiç geçmediğini de belirtmekte fayda var. “Türkiye, Ortadoğu coğrafyası içinde sayılmıştır” savunmasına karşı ise “Arap ayınlar” deyiminin kastedilen coğrafyayı işaret ettiğini vurgulamak gerek.

Condoleezza Rice’ın atıf yaptığı ülke sayısı da Arap Birliği‘ne (Arab League) üye ülkeleri çağrıştırıyor. Arap ülkeleri arasındaki işbirliği ve dayanışmayı güçlendirmek ve Arap dünyasını ilgilendiren konularda ortak tutum geliştirmek amacıyla faaliyette bulunan Arap Birliği, 1945 yılında kurulan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Cezayir, Cibuti, Fas, Filistin, Irak, Katar, Komorlar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Mısır, Moritanya, Oman, Somali, Sudan, Suudi Arabistan, Tunus, Ürdün, Yemen ve (üyeliği askıya alınan) Suriye’den müteşekkil 22 ülkelik bir oluşumdur. Rice’ın atıf yaptığı 22 ülkenin 2003 yılındaki toplam gayri safi yurt içi hasıla ve nüfus büyüklükleri Arap Ligi üyesi ülkelerinkiyle örtüşmektedir. Rice’ın dönüşümden kastı da ABD dış politikasının demokratikleşme çağrısı temalıydı. Elbette bu çağrı Washington Uzlaşısı’nı yansıtan ekonomi alanındaki adımları da içermekteydi.

Condoleezza Rice’ın kafasındaki “yeniden şekillendirme” planı içinde Türkiye var mıdır yok mudur bilemeyiz. Bildiğimiz şey, makalede Türkiye’nin “yeniden dizayn edilecek ülkeler” arasında açıkça zikredilmediği. Küresel sistemin merkezindeki bir ülkenin dışişleri bakanının 22 ülkenin sınır ve rejimlerini değiştireceklerini kamuoyuna duyurduğuna inanmak da tam bir “saf”lık örneği…

 

Condoleezza Rice’ın “Ortadoğu’yu Dönüştürmek” Başlıklı Makalesi

Condoleezza Rice’ın Washington Post’ta 7 Ağustos 2003 tarihinde yayımlanan “Ortadoğu’yu Dönüştürmek” (“Transforming the Middle East“) başlıklı anılan makalesinin tam metninin Türkçemize çevirisi şu şekilde idi:

Ortadoğu’yu Dönüştürmek

İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından, Amerika kendini Avrupa’nın uzun soluklu değişimine adadı. Siyasetçilerimiz, savaşın getirdiği ölümler ve yıkımları (yüzbinlerce Amerikan kaybı da dahil olmak üzere) inceleyip araştırarak başka savaşın düşüncesinin bile yer alamayacağı yeni bir Avrupa için işe koyuldular. Biz ve Avrupa halkı kendini demokrasi ve refaha adadı, sonuç olarak birlikte başardık.

Bugün, Amerika ve müttefikleri kendilerini dünyanın bir başka yerindeki uzun soluklu değişimlerden bir tanesine hazırlamalıdır: Orta Doğu. 22 ülkeden oluşan ve toplamda 300 milyonluk bir nüfusa sahip olan Orta Doğu, 40 milyon nüfuslu İspanya’dan daha düşük bir toplam gayri safi yurt içi hasılaya sahiptir. Bu bölge, Arap aydınların politik ve ekonomik bir “özgürlük açığı (eksiklikliği)” diye adlandırdığı şeyler dolayısıyla geri kalmaktadır. Onlarca yıldır devam eden umutsuzluk duygusu, insanlara üniversitelerini, kariyerlerini ve ailelerini dahi bir kenara bıraktıracak nefret ideolojileri için verimli bir temel oluşturmakta ve bunların yerine kendilerini patlatmayı tercih ettirmektedir – beraberlerinde olabildiğince çok fazla masum canı da götürerek.

Tüm bu faktörler, bölgenin istikrarsızlığı için ana sebepler olmakla birlikte, Amerika’nın güvenliğine de sürekli bir tehdit oluşturmaktadır.

Bizim işimiz, Orta Doğu’da daha ileri demokrasi, hoşgörü, refah ve özgürlük arayanlarladır.

Başkan Bush’un Şubat ayında da belirttiği gibi, “Dünya, demokratik değerlerin yayılması konusunda oldukça ilgilidir, çünkü, istikrarlı ve özgür uluslar, katillik (canilik) ideolojileri doğurmazlar. Daha iyi bir hayat için barış yollarıyla aramalarını gerçekleştirirler.”

Açık olalım; Amerika ve o zamanki koalisyon Irak ve oradaki rejimle bir savaşa girdi, çünkü Saddam Hüseyin hem Amerika hem de dünya güvenliğine bir tehdit oluşturuyordu. Bu rejim, kitlesel katliamlar yapacak silahlar kullanmış ve kullanıyordu, terörle içli dışlı idi, iki kere olmak üzere diğer ulusların ülkelerini işgal etmişti ayrıca da Uluslarası Örgüt ve 17. Birleşmiş Milletler yasasına baş kaldırıyordu – bunun yanında, rejimin verdiği imaj hiçbir zaman silahsızlanmayacağı ve dünyanın geri kalanının isteklerine hiçbir zaman uymayacağı yönündeydi.

Bugün, o tehdit söz konusu değil. Ve Irak’ın özgürlüğüne kavuşmasıyla birlikte, Orta Doğu’da hem bölge hem de dünyanın geneli için daha olumlu bir gündem belirlemek adına daha özel imkanlara sahibiz. Daha şimdiden İsrail ve Filistin halkları arasında barış içinde hızla ilerlemek adına imzalanmış anlaşmalar görmekteyiz.

Haziran’da yapılan Kızıl Deniz Zirvesi’nde, İsrailliler, Filistinliler ve komşu Arap ülke vatandaşları, başkanın öne sürdüğü görüşte hemfikir oldular – iki ülkenin, İsrail ve Filistin, iç içe barış içinde yaşayan iki komşu ülkenin istikrarının devamı görüşünde. – İsrailli liderler, Filistinlilerin kendi kendilerini yaşanabilir, barış dolu, demokratik ve terörle mücadeleye adanmış bir devlette yönetmeleri fikrinin kendileri (İsraillilerin kendileri) adına daha iyi bir fikir olduğuna daha çok inanmaya başladılar. Aynı zamanda Filistinli liderler de, terörün; Filistin devleti için bir araç olamayacağını, tam tersi, bu devleti imkansız hale getireceğini daha çok kavramaya başladılar.

Saddam Hüseyin rejiminin son bulması, bölgede zaten devam etmekte olan bir başka süreci de güçlendirmektedir aynı zamanda. Arap aydınları, Arap hükumetlerine “özgürlük eksikliğini” belirtmeleri konusunda çağrıda bulunmuşlardır. Bölgesel liderlerin ağızlarında, içsel yenilikte öncül, daha fazla siyasi katılımın hakim kılındığı ve ekonomik ve ticari özgürlüğün yer aldığı yeni bir Arap bildirgesi dolanır olmuştur. Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar, uluslar siyasi ve ekonomik şeffaflık adına çok büyük adımlar atmaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri bu adımları olabildiğince desteklemektedir. Bilinmelidir ki, bölgelerdeki dost ve müttefik ülkelerle birlikte çalışarak daha fazlasını yapacağız.

Saddam Hüseyin’in suç rejiminin yer aldığı bölgedeki yönetim; daha insancıl ve demokratik ilkelere bağlı Irak devletiyle yönetilmeye başlandığında o bölgeye bile daha gelişmiş, daha pozitif imkanlar gelecektir. Demokratik Almanya nasıl; şu an özgür ve tamamen barış içinde olan yeni Avrupa’nın temel taşı olduysa, Irak da aynı şekilde, nefret ideolojilerinin olmayacağı yeni Orta Doğu’nun kilit elemanı olabilir. Ve, oradaki ana çarpışmamızdan (saldırı, savaş) yaklaşık 100 gün sonra, Irak halkı ülkelerini rejenere etmiş ve daha umut dolu bir gelecek için demir dövmeye başlamıştır. Özgürlüğe doğru devam etmekte olan bu dönüşüm süreci devam ettikçe; Amerika, Iraklıların daha güvenli ve daha fırsat dolu bir ülke kurmaları için diğer ülkelerle de birlikte çalışacaktır.

Orda Doğu’nun dönüşümü hiç kolay olmayacak, hem de çok fazla zaman alacak. Amerika, Avrupa ve diğer tüm özgür devletlerin; bölgede, bizim insanlık özgürlüğüne verdiğimiz değerde ortak düşünceye sahip diğer ülkelerle geniş iş birlikleri gerekmektedir. Bu, öncelikli olarak bir askeri adanmışlık değildir, bunun yerine, tüm ulusal gücümüzü – ekonomik, siyasi ve kültürel – kullanmamız gereken bir iştir. Örneğin Başkan Bush, daha somut projeler vasıtasıyla daha iyi bir gelecek kurabilmemiz için ortak bir çatı altında toplanmak adına, Orta Doğu Ortaklık Başlangıcı projesini başlatmıştır. Bunun ötesinde bölgede bir Birleşmiş Milletler kurulmasını önermiştir – bölge halkını gittikçe genişleyecek bir fırsatlar halkasında buluşturmak üzere yaklaşık on yılda kurulacak olan Orta Doğu Özgür Ticaret Alanı.

Tüm problemlerinden dolayı, Orta Doğu harikulade potansiyele sahip bir bölgedir. Dünyanın en büyük üç dininin doğuş merkezi, aynı zamanda da kutsal bölgesidir ve tarihi bir öğrenme, hoşgörü ve ilerleme merkezidir. Daha siyasi ve ekonomik özgürlüklerine ve daha modern ve iyi eğitim şartlarına kavuştuklarında bizim zamanlarımızın ilerlemelerine tam olarak katılabilecek yetenekli ve iş bilen insanlarla dolup taşmaktadır.

Amerika, Orta Doğu’daki insanların potansiyellerinin tamamını ortaya koymaları konusunda onlara yardımcı olmaya kararlıdır. Bölge halkının daha özgür ve daha fırsat dolu şartlarda; aynı zamanda da Amerika ve dünya halkının daha güvenli ortamlarda yaşamaları için çalışacağız.

 

Condoleezza Rice’ın Ortadoğu’da Sınırları Değişecek 22 Ülke Arasında Türkiye’nin De Yer Aldığını Sanan Yazarlar

ABD eski Dışişleri Bakanı Condolezza Rice’ın kamuoyunda tartışılan makalesinde 22 ülke arasında Türkiye’nin geçip geçmediğini kolayca ulaşılabilecek orijinal metninden teyit etmek yerine ezberden konuşup hataya düşen malumatfuruşlar olmasa olmazdı tabii ki…

İsmail Kapan, Türkiye Gazetesi’nde 8 Ekim 2016 tarihinde yayınlanan “Bu hesap da tutmayacak” başlıklı yazısında ezberden konuşanlardan olmuş:

"W. Bush’un önce Güvenlik Danışmanı, daha sonra Dışişleri Bakanı olan Condeleezza Rice’ın Washington Post gazetesine yazdığı makale orada duruyor. Ne diyordu? 23 tane Arap devletini yeniden dizayn edeceğiz. Evet, noktası virgülüyle aynen böyle diyordu…"

Ayrıca, İsmail Kapan’ın aktardığının aksine yazıda, 23 değil 22 ülkeye referans veriliyor. Konu edilen 23 devletin hepsinin Arap olduğu iddia edilmiyor. Condoleezza Rice tarafından kaleme alınan makalede tam olarak İsmail Kapan’ın belirttiği ifade geçmiyor. “Ortadoğu’nun Dönüşümü” konulu makalede “dizayn”, “yeniden” kelimeleri yazıda hiç geçmemiş bile.

23 Şubat 2011 günü Vatan Gazetesi’nde yayınlanan “Rice, sekiz yıl önce ‘22 ülkenin sınırı ve rejimi değişecek’ demişti!” başlıklı yazısıyla Mustafa Mutlu:

"Başbakan iki yıl önce, "ölmeden doğan proje" dedi ve herkes de BOP'un gerçekten tezgâhtan kaldırıldığını düşündü ama... ABD bu konuda oldukça kararlıydı... Kararlılığı da dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın 7 Ağustos 2003 tarihinde Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısı gözler önüne seriyor: 

Rice bu yazısında bölgede bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye'nin de bunların içinde olduğunu anlatıyordu!"

Mirathaber.com’daki “Yemişim Sizin Yapacağınız Siyaseti” başlıklı 6 Mart 2020 tarihli yazısıyla Şaban Doğan:

"2002 yılında Condoleezza Rice 22 ülkenin sınırları değişecek, buna Türkiye de dahil demişken…."

Gunboyugazetesi.com.tr’deki “BOP’un hedefinde bu sefer İran var!” başlıklı 8 Ocak 2020 tarihli yazısıyla Levent Bulut:

"Zira adamlar açık açık BOP projesi ile Türkiye'nin de dahil olduğu 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'in 07 Ağustos 2003'te Washington Post gazetesindeki makalesinde; "Büyük Ortadoğu Projesi ile Türkiye dahil 22 ülkenin sınırlarını değiştireceğiz" ifadesiyle açıkça söylemişti."

Yeni Akit’teki 25 Aralık 2018 tarihli “Suriye’nin geleceğine kim karar verecek?” başlıklı yazısıyla Osman Atalay:

 "ABD eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice tarafından 2003 yılında kaleme alınan yazıda, “Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırları değişecek, buna Türkiye de dahil” ifadesi o zamanlar çok dikkate alınmamıştı."

Yeni Şafak’taki “Nükleer savaş çılgınlığı ve Türkiye’nin önceliği” başlıklı 13 Ağustos 2017 tarihli yazısında Hasan Öztürk (aynı hatayı 16 Mayıs 2017 tarihinde yayımlanan “Bugünden sonra Amerika ile eskisi gibi olmayacak” başlıklı yazısında da yapmış):

"Hatırlayın Bush döneminin şahin kabine üyesi Condoleezza Rice ne demişti, “Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırları değişecek. Buna Türkiye de dahil.”"

Vatan Gazetesindeki “Çekişmeyi bırakın, sınırlara bakın!” başlıklı 30 Ağustos 2017 tarihli yazısıyla Güngör Mengi:

"Örneğin; 2003 yılında ABD Dışişleri Bakanı olan Condoleezza Rice “Büyük Ortadoğu Projesi ile Türkiye dahil 22 ülkenin sınırları değişecek” demişse…"

Makalenin orjinalini bizzat kaynağından incelemeyerek ezberine güvenip bu hataya düşen diğer yazarlar şöyle sıralanıyor…

Murat Köylü, “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Türkiye ve Suriye” başlıklı 2018 Nisan’da yayımlanan makalesinde bu hatalı bilgiyi paylaşmıştı.

İlgilenenler için: ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve El Kaide Lideri Üsame Bin Ladin’in birlikte yer aldığı iddia edilen montaj fotoğrafa ilişkin incelememize göz atabilirsiniz.

ortadoğuda sınırları değişecek 22 ülke

2 Yorumlar

  1. ortadoğuya demokrasi getiren abd nin ırak’ta suriyede neler getirdiğini çok iyi gördük boşuna yormayın kendinizi aklayacağız derken.

Yorumunuzu yazınız...