Bir Vecize Ya da Şiirin Sahibinin İddia Edilen Kişi Olup Olmadığı Nasıl Tespit Edilebilir?

 

Günümüze değin Malumatfurus.org‘da kamuoyunca bilinen şahıslara yanlışlıkla atfedilen vecize ve şiirlere ilişkin birçok inceleme yayımladık. Bu incelemelerde izlemeye gayret gösterdiğimiz çeşitli yöntemler mevcut. Bir sözün ya da şiirin iddia edilen kişiye ait olup olmadığını anlamak için atılabilecek adımları işbu yazıda derleyelim ve yayımlanan incelemelerle örnekleyelim istedik.

 

Dijital ya da Fizikî Tarama İle Yola Koyulmalı

Şüphesiz, yapacağımız inceleme için arama motorları en büyük dostumuz. Google başta olmak üzere Yandex, Bing, Duckduckgo gibi farklı arama motorlarında taramanın yanı sıra Twitter başta olmak üzere çeşitli sosyal medya platformlarında ipucu arama yapmak da büyük fayda sağlar. Crowdtangle gibi bir eklenti işe yarayabilir.

Dünyanın en kapsamlı tam metin kitap dizini olan Google Kitaplara ilaveten dijital tarama için bir diğer yardımcı kaynak ise bir e-kitap arşivi. Kendinize bir e-kitap arşivi oluşturamadıysanız başvurulabilecek en temel kaynak şüphesiz bir kütüphane olacak.

Bunun yanı sıra internet sitelerinin geçmişini taramak adına Archive.org, gazete arşivleri (Cumhuriyet, Milliyet, İstanbul Üniversitesi Gazeteden Tarihe Bakış Projesi, Gaste Arşivi), Türkçe ya da diğer dillerde yayın yapan doğrulama platformları, Google Fact Check Explorer, İngilizce vecizeler üzerine uzmanlaşmış Quote Investigator gibi girişimler üzerinde yapılacak tarama da önemli bulgulara hızlıca ulaşmanızı sağlayacaktır.

 

Daha Önce İlgili İddiaya İlişkin Bulgular İncelenmeli

Sizden önce odaklanılan iddiayı incelemiş ve sonuçlandırmış araştırmacılar mutlaka bulunacaktır. Amerika kıtasını ya da tekerleği yeniden keşfe gerek yok. Bu nedenle öncelikle sizden önce ilgili vecize ya da şiir hakkında ortaya konulan bulguları tespit etmeliyiz.

Mesafe katedilemeyen durumlarda, her konunun uzmanı olamayacağımız ve tüm tespitleri kendi başımıza yapamayacağımız için sosyal medya vasıtasıyla çevreden yardım istemekten de çekinmemek gerek.

 

İlgili Sözün Ya Da Mısranın Geçtiği (İlk) Kaynağa Erişerek Sahiplik İddiası Doğrulanmalı

Bir vecizenin ya da şiirin sahiplik iddiasını teyit etmenin en temel yolu, kaynak olarak öne sürülen kitap ya da belge üzerinde yapılacak incelemedir. İleri sürülen iddiaya ilişkin bizzat ilgili kaynaktan doğrulama yapılmalıdır. Bu hususta, müddei ya da diğer şahıslar tarafından yapılan kaynak atıflarına ilişkin temkinli bir tavır takınılmalı. Bazı şahısların iddialarını güvenilir kılmak ve diğer kişileri yanıltmak için asılsız kaynakları öne sürdüğü gerçeğine dikkat etmek büyük önem arz ediyor. Kaynak olarak öne sürülen eser temin edilemiyorsa ve iddiayı çürütecek ya da teyit edecek başka bir yan delil bulunmuyorsa iddiaya ilişkin kesin bir tutum takınmamalı.

 

Sultan Vahdettin’in “Türkler dini, soyu, sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür” dediği iddiası doğru değil. Sözü aktaran kaynak olarak belirtilen Murat Bardakçı, bu iddiayı bizzat yalanlamıştır. Bu sözün Padişah Vahdettin’e ait olduğuna ilişkin herhangi bir belge bulunamamıştır.

Vahdettin’in “Türkler Dini, Soyu, Sopu, Yurdu Belirsiz Karmakarışık Bir Cahiller Sürüsüdür” Dediği İddiası

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün ABD’li gazeteci Isaac F. Marcosson’a verdiği röportajda Ortadoğu’da kurulan sunî devletlerin halklarının geleceğine ilişkin söylediği iddia edilen sözler sonradan uydurulmuştur. Isaac F. Marcosson’un kaleminden çıkan Anadolu gezisindeki izlenimlerine ilişkin “Kemal Pasha: Conflict in Turkey” başlıklı yazı metninde böyle bir sözün varlığına rastlanılmamaktadır. İlk kez Prof. Dr. Ergun Özbudun tarafından çevrilerek Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi’nin 1 Kasım 1984 tarihli birinci sayısında yayımlanan “Türkiye’nin Kuruluş Yıllarında Bir Yabancı Gazetecinin Ankara Yolculuğu ve Atatürk’le Görüşmesi” başlıklı metinde de bu sözler yer almamaktadır. Arama motorlarında yapılan araştırma, Sözcü Gazetesi’nin haberi öncesinde bu sözün internette var olmadığını göstermektedir.

Atatürk’ün Ortadoğu’da Kurulan Suni Devletlerin Halklarının İsyan Edeceğini Söylediği İddiası

 

İsmet İnönü’nün Harf Devrimi’ni eleştirdiğine yönelik ifadelerinin Hatıralar adlı kitabında geçtiği iddia edilse de, bu hatıratın tamamı incelendiğinde İnönü’nün bu ya da benzer anlama gelebilecek bir ifade kullandığına yönelik herhangi bir atıf görülememektedir.

İsmet İnönü’nün Harf İnkılâbını Eleştiren İfadeler Kullandığı İddiası

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün VIII. Edward’ı karşıladığında denizin dalgalı olduğu, Kral Edward’ın iddia edildiği gibi bir eliyle kıyıya tutunduğu, elinin yere değdiği ve (vatan toprağı ile) kirlendiği, elini silmek için cebinden bir mendil çıkardığı ve bu sırada Atatürk’ün kendisine “vatanımın toprağı temizdir, o, elinizi kirletmez!” dediği iddiasının doğruluk payı bulunmadığı, ilgili ana ilişkin video kayıtlar izlendiğinde anlaşılabilmektedir.

Atatürk’ün İngiltere Kralı 8. Edward’a “Vatanımın Toprağı Temizdir. O, Elinizi Kirletmez” Dediği İddiası

 

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un bir kitabında “imam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu” cümlesine yer verdiği iddiası dile getirilmiş olsa da Orhan Pamuk’un herhangi bir kitabında bu satırların varlığına rastlanamıyor.  

Orhan Pamuk’un Bir Kitabında İmamın İkindi Namazı Saatinde Cami Balkonundan Ezan Okuduğunu Aktardığı İddiası

 

Yavuz Sultan Selim‘in İran seferi dönüşünde “Kürd’e Fırsat Verme Ya Rab Dehre Sultan Olmasın / Ayağını Çarık Sıksın Gönlü Huzur Bulmasın…” şiirini yaptırdığı çeşmeye astırdığı iddiasın kaynak olarak belirtilen Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinde bu yönde bir manzume bulunmamaktadır.

Yavuz Sultan Selim‘in İran Seferi Dönüşünde Yaptırdığı Çeşme ve Kürtler Hakkındaki Şiiri

 

Sahiplik İddiasını Ortaya Atan Kişiden İddiasını Delillendirmesi, Kaynak Göstermesi Talep Edilmeli

“Müddei iddiasını ispatla mükelleftir” en temel düstur olmalı. İddia edilen vecizenin ya da dizelerin bir kişiye aitliğini ispat etmek, ait olmadığını ispatlamaktan daha kolay yoldur. İddiayı ortaya atan kişinin ispat külfetini karşı tarafa yıkmasına mahal vermeden, kaynağıyla iddiasını ispatlaması talep edilmelidir.

 

çıkar göster
32. Gün adlı programda yaşanan tartışmada Ertuğrul Kürkçü’nün Doğu Perinçek’in isnatlarına karşı “çıkar göster” söylemiyle kaynak talebi hafızalarda yer edinmiş hâlde

 

Bir iddiaya ilişkin ispat mükellefiyeti hususu her daim akılda tutulmalı. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Bir şahsa atfedilen ifadeler bizzat ilgili kişi tarafından tekzip edilmişse ispat külfeti iddiayı atan kişinin beyanı ile yerine getirilemez.  Öne sürülen ifadelerin ilgili kişi tarafından dile getirildiğinin iddia sahibi tarafından ortaya deliliyle birlikte koyulması gerekmektedir. Bu delil, bir kayıt ya da güvenilirlik konusunda sicilinde sorun olmayan kişilerin tanıklığı olabilir. İlgili şahsın reddinin ardından “dedin”, “söyledin” gibi söylemler ispat için yeterli değildir.

 

Bir İspat Yöntemi Olarak “Dedin!” ve “Söyledin!” Söylemi

 

Ayrıca, unutulmamalı ki Youtube videoları, Facebook sayfaları ya da Google’ın kendisi bir “kaynak” değildir.

 

kaynak facebook kaynak google kaynak youtube

 

İddianın Tekzip Edilip Edilmediği İncelenmeli

İlgili söz ya da şiirin kendisine izafe edilen şahıs hayatta ise kendisi ile irtibata geçerek ya da bahse konu ifadeler hakkında teyidi ya da tekzibi talep edilebilir. Yahut, anılan kişi tarafından kamuoyuna yapılmış açıklamalar taranarak bir tekzip ya da teyidin bulunmadığı incelenebilir. Siz incelemeye başlamadan çok daha önce ilgili iddia tekzip edilmiş olabilir. Ayrıca, büyük bir kitlenin bir bilgiyi ya da olayı yanlış aktarmasından kaynaklanan toplu bir yanılsamayı tanımlayan “Mandela etkisi”nin varlığı sorgulanmalı.

 

Suriye’de iç savaşın patlak verdiği dönemde “Şam’da Emevi Camii’nde Namaz Kılacağız” ifadelerini kullandığı iddiası bizzat Ahmet Davutoğlu tarafından yalanlanmıştı. Bahse konu söz Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 5 Eylül 2012 tarihinde yaptığı bir konuşmada dile getirildiği bilinmektedir.

“Emevi Camii’nde Namaz Kılacağız” Sözünün Ahmet Davutoğlu’na Ait Olduğu İddiası

 

“Dünyanın en güçlü derin devleti, Türkiye’de… Ancak bu derin yapı sarsıldı” sözünün tarafınca dile getirildiği iddiası ABD’li Profesör Ryan Gingeras tarafından tekzip edilmişti. Bu sözün Ryan Gingeras’a atfedilebileceği güvenilir kaynağın bulunmadığı, iddianın ilk defa Takvim Gazetesi yazarı Ergün Diler tarafından dile getirildiği anlaşılıyor. 

Ryan Gingeras’ın “Dünyanın En Güçlü Derin Devleti Türkiye’de” Dediği İddiası

 

“Bir gün bu ülkenin başucuna bir not yanağına da bir öpücük kondurup gideceğim. Çok tatlı uyuyordun uyandırmaya kıyamadım diyeceğim.” aforizması Aziz Nesin’e ait sanılsa da, ifadenin asıl sahibi Arda Erdik’tir.

“Bir Gün Bu Ülkenin Başucuna Bir Not Yanağına Da Bir Öpücük Kondurup Gideceğim Çok Tatlı Uyuyordun Uyandırmaya Kıyamadım Diyeceğim” Sözünün Sahibi

 

Can Dündar’ın köşe yazılarının şiir sanılarak ya da şiir formatına sokularak paylaşıldığı bilinmektedir. Halbuki Can Dündar, hayatında hiç şiir yazmadığını, atfedilen şiirlerin aslında kendisine ait olmadığını belirterek bu yanlış bilgiyi düzeltmek ve kendisine isnat edilen şiirleri sildirmek için çabaladığını belirtmişti. Can Dündar’ın hiç şiir yazmadığı ve şair olmadığı beyanı ışığında -şiir sanılan köşe yazısı metinleri haricinde- sanal alemde paylaşılan dizelerin kendisine ait olmadığının kabulü gerekecektir.

Sahipliği Can Dündar’a Atfedilen Şiirler

 

İddiayı Ortaya Atan Kişinin ya da Rîvayet Edenin Güvenilirliği Göz Önünde Bulundurulmalı, Güdüsüne Dikkat Edilmeli, Çıkar Çatışması Olup Olmadığı Değerlendirilmeli

Her insanın hata yapabileceğini, ancak önemli olanın hatasını kabullenmek ve doğrusunu paylaşma erdemini göstermek olduğunu her daim vurguluyoruz. Kişilerin sehven yaptığı yanlışların yanı sıra kasıtlı şekilde çarpıtma yaptığı ya da yalan söylediği vaki. Bu durumda bir iddiaya ilişkin inceleme yaparken müddeinin geçmişte yanlış iddia ve ithamlarda bulunup bulunmadığı değerlendirilmeli, kişinin motivasyonuna dikkat edilmeli, iddia ile çıkar çatışması ya da menfaat ilişkisi olup olmadığı sorgulanmalı.

Yakın tarihimiz incelendiğinde de birçok ünlü şahsın gerçeği yansıtmayan sözleri sarf ettiği ya da iddiaları ileri sürdüğüne şahit olmuştuk. Bu nedenle, ek delil yokluğunda ya da tek kanıt olarak kendi gözlemini öne sürdüğü durumda iddia sahibinin motivasyonu, “ilgi taciri” olup olmadığı, güvenilirliği, itibar sorunu yaşayıp yaşamadığı gibi hususların ele alınarak kanıya varılması gerekmektedir.

Örneğin, koronavirüs salgınının küresel tehdit halini aldığı bir anda koronavirüsün laboratuvar yapımı olduğunu söyleyen kişinin popüler olma sevdasında olup olmadığını, sahte bilimle iştigal edip etmediğini, çıkaracağı kitabın reklâmını yapıp yapmadığını değerlendirmemiz gerek. Ayrıca, bahse konu sözün gerçekten ilgili kişi tarafından dile getirilip getirilmediğinden de her daim şüphe edilmelidir. X şahsı hakkında sürekli eleştiride bulunan Y şahsının getireceği delil ya da A şahsının müridi/destekçisinin A şahsı hakkında sunduğu kaynağın tarafsız olamayacağı her daim

Bu süreçte, teyitçi önyargısı ve güdülenmiş düşünceden arınmış şekilde hareket edildiğinden de emin olunmalı.

 

Nobel ödüllü Japon bilim insanı Tasuku Honjo, Wuhan Viroloji Enstitüsü’nde çalışmadı, koronavirüsün “icat edildiğini” ya da “insan yapımı” olduğunu söylemedi. Bu asılsız iddianın kökeni Prof. Honjo’yu taklit eden bir Twitter profiline dayanıyor. Nobel Ödülü sahibi Tasuku Honjo, kendi adı kullanılarak uydurulan “virüs insan yapımı” iddialarıyla hiçbir ilgisi olmadığını açıkladı.

Nobel Ödüllü Japon Profesör Tasuku Honjo’nun Koronavirüsün İnsan Yapımı Olduğunu Söylediği İddiası

 

Balık Ayhan’a ilk darbukasını Mahir Çayan’ın verdiğine dair aktardığı hikâyenin gerçek olmadığı bizzat kendisi tarafından aktarılmıştı. Zaten, 1972 yılında öldürülen Mahir Çayan, 1980 yılı darbesinden önce Balık Ayhan’a darbuka vermiş olamazdı. 

Balık Ayhan’ın İlk Darbukasını Mahir Çayan’ın Aldığı İddiası

 

Araştırılan ifadeleri rivayet eden ya da çeviren kişi için de aynı analiz yapılmalıdır. Aktardığı ya da çevirdiği kelimeler seçilirken inisiyatif kullanılıp kullanılmadığı, mezkur şahsın söylediği iddia edilen sözlerin kendi yorumunun eseri olup olmadığı değerlendirilmelidir. Râvinin rivayetinin kabul edilebilmesi için gerekli dürüstlük, illiyet, idrak, dil bilgisi gibi sıfatları haiz olup olmadığı ele alınmalı.

 

“Ahlaksız bir Arap’ın dini görüşlerinden oluşan İslam artık ölmüştür. Belki çöldeki göçebe kabilelerine uygun olmuş olabilir, ama gelişmekte olan modern bir ülke için değil” sözünün Atatürk’e ait olduğuna dair bilginin tek kaynağı Harold Courtenay Armstrong’un Türkçemize “Bozkurt” olarak çevrilen, “Grey Wolf, Mustafa Kemal, An Intimate Study of a Dictator” adlı kitabıdır. H.C. Armstrong, kitabında aktardığı bilgilerin kaynağının Mustafa Kemal’in kendi ifadesi, belgesel ya da sözel kaynaklar olduğunu, kullandığı çeviri kelimeleri seçerken inisiyatif kullandığını belirtmiştir. Halbuki, bu sözün Atatürk tarafından dile getirilmiş olduğuna dair kendi kitabı haricinde herhangi bir bilgi yahut belge bulunmamaktadır. Türkiye’de askeri ateşe olarak görevli bulunan H. C. Armstrong’un Atatürk ile görüşme yaptığı öne sürülse de, bu sözü bizzat kendisinden duymuş olabileceğine dair de bir kanıt bulunmamaktadır. Bu haliyle, yazarın Atatürk’ün söylediğini iddia ettiği sözlerin kendi kurgusal yorumunun eseri olduğu değerlendirilmektedir.

Atatürk’ün “Ahlaksız Bir Arap’ın Dini Görüşlerinden Oluşan İslam Artık Ölmüştür” Dediği İddiası

 

Sözün Ya Da Mısranın Kişinin İdeolojisiyle, Hayat Görüşüyle, Daha Önce Aktardığı Söylemleriyle Uyumlu Olup Olmadığı İncelenmeli

İsnat edilen ifade ya da mısranın, kaynak kişinin diğer söylemleri ya da eserleri ile tutarlılık testine tabi tutulması da fayda sağlayacaktır. Bir kişinin hayatı boyunca dinle arasına mesafe koymasına rağmen İslamî bir söylemde bulunduğu, ömrü boyunca desteklediği tezin karşıtı bir ifade kullandığı iddiası şüphe çekmelidir.

 

Atatürk’ün çok yakınında bulunarak önemli olaylara tanıklık eden ve Atatürk’ün bu döneme ilişkin anılarını kitaplaştıran gazeteci, yazar ve siyasetçi Falih Rıfkı Atay‘ın “gerçekte Kurtuluş Savaşı diye bir şey olmadı” demiş olması başlı başına bir tezattır. Elbette kendisine isnat edilen sözler Kurtuluş Savaşı anılarını Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri, Kurtuluş, Çankaya gibi eserlerinde aktaran Falih Rıfkı Atay’a ait değil. Bu uydurma iddiayı destekleyecek herhangi bir bulgu olmadığını söylemenin lüzumu dahi yok.

Falih Rıfkı Atay’ın “Gerçekte Kurtuluş Savaşı Olmadı” Dediği İddiası

 

“Allah parmaklarımızın arasında boşluk bıraktı. Bizim için yaratılan kişi gelip o boşluğu doldursun diye” sözü Aziz Nesin’e ait değildir. Aziz Nesin’in dine bakış açısıyla bu söz uyuşmamaktadır. 

Aziz Nesin’in “Allah Parmaklarımızın Arasında Boşluk Bıraktı. Bizim İçin Yaratılan Kişi Gelip O Boşluğu Doldursun Diye” Dediği İddiası

 

Karl Marx, Hz. Muhammed için “Tüm kalbimle inanıyorum ki, Hz. Muhammed tarihin gördüğü en büyük devrimcidir. putları yıkıp daha eşit ve daha özgür bir düzen kurmuştur. Ayrıca Allah’ın kulu ve elçisidir” ifadelerini kullanmış olsaydı ihtida etmiş olurdu.  

Karl Marx’ın “Hz. Muhammed Tarihin Gördüğü En Büyük Devrimcidir” Dediği İddiası

 

Sahibi Olduğu Belirtilen Mısraların ya da Sözün Kişinin Üslubuyla Uyumlu Olup Olmadığı Değerlendirilmeli

İzafe edilen sözün ya da şiirin, kişinin diğer beyanlarında ya da eserlerinde kullandığı ifadelerle, genel üslubuyla, ilgili dönemde kullanılan kelime ve kalıplarla uyumluluk arz edip etmediği incelenmeli. Muhalif tarzıyla ön plana çıkan bir yazarın eser ve söylemlerinin de bu özelliğini yansıtması, post-modernist bir üslup kullanan yazarın gelenekçi bir tutum sergilememesi beklenir. Güvenilir bir kaynakla desteklenemeyen ve bu tarz bir tutarlılık testinden geçemeyen ifadelerin gerçeği yansıtmadığı öne sürülebilir.

 

Can Yücel’in protest üslubunu yansıtmayan birçok şiirin sahipliği kendisine atfedilmişti.

“Her Şey Sende Gizli” Şiirinin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

 

Son yıllarda sosyal medyada ve gazete köşelerinde “mey biter saki kalır, her renk solar haki kalır, diploma insanın cehlini alsa da hamurunda varsa eşeklik, baki kalır” sözünün Fuzûlî’ye ait olduğuna dair Fuzuli divanında bir iz bulunamakla birlikte, Fuzûlî’nin yaşadığı dönemde (XVI. yüzyıl) cehaletle ilgili olarak “diploma” kelimesinin kullanılmış olma ihtimali düşüktür. 

“Mey Biter Saki Kalır, Her Renk Solar Haki Kalır, Diploma İnsanın Cehlini Alsa Da Hamurunda Varsa Eşeklik, Baki Kalır” Sözünün Fuzuli’ye Ait Olduğu İddiası

 

Tabii ki bu noktada, ilgili vecize ya da şiirin üslubuyla uyumlu olsa da isnat edilen şahsa ait olmayabileceğinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

 

“Azrailine Aşık Olmuşsa Bir Millet” ya da “Celladına Aşık Olmuşsa Bir Millet” şeklinde paylaşılan söz iddia edilenin aksine Ömer Hayyam’a ait değildir. Bahse konu dörtlük Yusuf Şahin Ceritli’nindir.

“Azrailine Aşık Olmuşsa Bir Millet” Dörtlüğünün Ömer Hayyam’a Ait Olduğu İddiası

 

Neyzen Tevfik’e ait sanılan “Be Hey Dürzü” başlıklı şiir, her ne kadar üslup olarak Neyzen’in şiirlerine çok benzese de, Mutlu Çelik’e aittir.

“Be Hey Dürzü” Şiirinin Neyzen Tevfik’e Ait Olduğu İddiası

 

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye atfedilen ve çok sık alıntılanan “Yine Gel” rubâîsi -her ne kadar mesajlarıyla uyumlu olsa da- Mevlânâ’ya ait değildir. Mevlânâ’ya ait hiçbir eserde bu rubâî yer almamaktadır.

“Yine Gel Yine Gel Kim Olursan Ol Yine Gel” Rubaisinin Mevlânâ’ya Ait Olduğu İddiası

 

İfadeler İle İlgili Kişinin Yaşadığı Dönem Arasında Bir Anakronizm Ya Da Mantık Hatası Olup Olmadığı Analiz Edilmeli

Tarihî şahsiyetlere atfedilen vecizelerin ve şiirlerin, dile getirildiği içinde bulunduğu zaman dilimi ile kronolojik açıdan uyumsuz olmaması, eserin oluştuğu döneme ait olmayan özellikleri taşımaması gerekir. Dile getirildiği zaman ve mekân açısından uyumluluk arz etmeyen, içerisinde bir mantık hatası barındıran ifadelerin sahih olmayacağı kolaylıkla anlaşılabilir.

 

Hacı Bayram-ı Velî’nin (1352-1430) İstanbul Fatihi Sultan II. Mehmet’in (1432-1481) babası Sultan II. Murat’a (1404-1451) “İstanbul’un fethi bizim köse ile şu beşikteki bebeğe nasip olacak” ya da başka bir rivayete göre “İstanbul’un fethini şu çocukla (II. Mehmet) bizim köse (Akşemsettin) görür” dediği rivayetinin, Hacı Bayram-ı Velî Fatih Sultan Mehmet doğmadan 2 yıl önce vefat ettiği göz önünde bulundurulduğunda gerçeği yansıtmadığı anlaşılabilmektedir. 

Hacı Bayram Veli’nin “İstanbul’un Fethini Şu Çocukla Bizim Köse Görürler” Dediği İddiası

 

II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden 25 yıl önce ölen Osmanlı devlet adamı Mithat Paşa’nın, 2. Abdulhamit’in devrilmesinden sonra “Biz sadece Abdulhamid’i yıkmaya odaklandık onu hiç düşünmemiştik” şeklinde bir söz söylemiş olma ihtimali bulunmuyor. 

Mithat Paşa’nın 2. Abdulhamit’in Devrilmesinden Sonra “Biz Sadece Abdulhamid’i Yıkmaya Odaklandık Onu Hiç Düşünmemiştik” Dediği İddiası

 

Zaman yerine mekân farklılığı ile çürütülebilen bir diğer iddia da General Allenby’ın Selahaddin Eyyubî’nin mezarını ziyaret edip, saygısızlık yapıp “Kalk Selahaddin! Biz Yine Geldik” dediği yönündeki anlatı. Halbuki General Allenby’ın İngiliz ordularının Kudüs’e girdiğinde Selahaddin Eyyubî’nin mezarı yanında bu sözü söylemiş olması mümkün değil. Çünkü, Selahaddin Eyyubî’nin mezarı Kudüs’te değil Şam’dadır.  

İngiliz General Allenby’nin Kudüs’te Selahaddin Eyyubi’nin Mezarını Tekmelediği ve “Kalk Selahaddin Biz Yine Geldik” Dediği İddiası

 

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eşine “Özledim” yerine utandığı için “Çok göresim geldi” dediği iddiası doğru olamaz, çünkü Ahmet Hamdi Tanpınar hayatı boyunca hiç evlenmedi.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Eşine ‘Özledim’ Yerine Utandığı İçin ‘Çok Göresim Geldi’ Dediği İddiası

 

“Semaverin üstündeki demlik burnunu ne kadar havaya kaldırırsa kaldırsın, küçük bir bardak karşısında eğilmeye mahkumdur” ifadelerinin Yunus Emre’ye ait olması mümkün değil. Yunus Emre içinde “semaver” kelimesi geçen bir şiir ya da söz dile getirmiş olduğuna yönelik iddia doğru olamaz. 14. yüzyılın başlarında vefat eden Yunus Emre’nin 18. yüzyılda Rusya’da kullanılmaya başlanan (Rusça kendi kaynatan “sam-o-var”dan türetilen) semavere atıf yapması beklenemez. 

Yunus Emre’nin İçinde “Semaver” Kelimesi Geçen Şiirinin Olduğu İddiası

 

Neil Armstrong’un “Ay’da olduğum sırada derinlerden anlayamadığım bir ses duydum. Önce kulaklarımın uğuldadığını sandım ancak sonra bu sesi fark edip titremiştim. Duyduğum ses tam bu ses, ezan sesiydi.”  demiş olması da fiziken mümkün değildi.

Neil Armstrong’un Ayda Ezan Sesini Duyduğu ve Müslüman Olduğu Şehir Efsanesi

 

“Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz ne kadar verelim?” sorusuna Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Öğretmen maaşlarını geçmesin” şeklinde yanıt verildiği iddiası dayanaktan yoksundur. Atatürk’ün bu sözü söylediğine dair bir kaynak, belge ya da tanıklık da yoktur. 1923 yılında ve sonrasında milletvekillerinin maaşlarına ilişkin kabul edilen düzenlemelerin hiçbirinde öğretmen maaşlarının sınır olarak kabul edildiğine dair bir atıf yer almamaktadır. Bahse konu yasal düzenlemelerde tespit edilen maaş miktarları, ilgili dönemdeki öğretmen maaşlarının kat be kat üstündedir. Milletvekili maaşlarının öğretmen maaşları ile sınırlı tutulması gibi bir durum uygulamada ve yasal mevzuatta yoktu.

Atatürk’ün “Milletvekili Maaşları Öğretmen Maaşlarını Geçmesin” Dediği İddiası

 

Aforizma Ya Da Şiirin Atfedildiği Kişiye Ulaşılamıyorsa, Yakın Çevresinin ya da Hayatını İnceleyen Bir Uzmanın Görüşü İncelenmeli Yahut Talep Edilmeli

İsnat edilen ifadelerin ya da dizelerin kendisine ait olup olmadığını teyit etmek adına ilgili kişiye ulaşılamıyorsa ya da bahse konu şahıs hayatta değilse, yakın çevresinden bir teyit ya da tekzip talep edilebilir, yahut söz konusu kişi hakkında detaylı bilgi sahibi olan güvenilir bir kaynaktan değerlendirme istenebilir.

 

Can Yücel’e atfedilen “Her Şey Sende Gizli” başlıklı şiirin aslında kendisine ait olmadığı eşi Güler Yücel ve kızı Su Yücel tarafından teyit edilmişti.

“Her Şey Sende Gizli” Şiirinin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

 

Hulusi Kentmen’in zengin, fabrikatör rollerini canlandırdıktan sonra evine, soğukta durakta beklediği dolmuş vasıtasıyla gittiğini söylediği iddiasının doğruluk payının bulunmadığı, torunu Melek Kentmen tarafından aktarılmıştı.

Hulusi Kentmen’in Dolmuş Beklemekle İlgili Söylediği İddia Edilen İfadeler

 

Einstein’ın “Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir” dediğine dair güvenilir bir kaynak bulunmuyor. Einstein uzmanı olarak kabul edilen Alice Calaprice’in “Ultimate Quotable Einstein” adlı kitabında bu söz hakkında “Muhtemelen Einstein’a Ait Değil” (“Probably Not By Einstein”) şeklinde yorumda bulunulduğu görülmektedir.

Einstein’ın “Güzel Bir Kızı Öperken Düzgün Araba Kullanan Birisi, Öpücüğe Hak Ettiği Dikkati Vermiyor Demektir” Dediği İddiası

 

Sahiplik İddiasında Bulunan Kişilerin Varlığı Araştırılmalı

Eğer araştırılan söz ya da dize anonim değilse, şanslı iseniz, kaynak kişi kendi delili ile zuhur etmiş olabilir. Bu nedenle, ilgili vecize ya da şiirin kendisine ait olduğunu iddia eden bir kişinin olup olmadığı, varsa bu kişinin iddiaları ve delilleri ele alınmalıdır.

 

Cüneyt Ülsever, “Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir” sözünü Batı dünyasının ülkemize yönelik bakış açısını aktarmak için kullandığını söylemiş ve bu sözün sahibi konusundaki karışıklığa bir son vermişti.

“Türkiye Türklere Bırakılmayacak Kadar Değerlidir” Sözünün Sahibi

 

Erdi Demir, Cahit Zarifoğlu’na atfedilen “Bilmem ki kuşlar, Bu hengamenin neresine uçar” dizelerinin kendisine ait olduğunu, bahse konu dizeleri içeren şiirin tamamının “bilmem ki kuşlar” adıyla “Ay Geceden İnmeli” adlı kitabında yayımladığını ortaya koymuştu.

“Bilmem Ki Kuşlar, Bu Hengamenin Neresine Uçar” Dizelerinin Cahit Zarifoğlu’na Ait Olduğu İddiası

 

Civan Canova, William Shakespeare’in  Othello adlı eserinde geçtiği iddiasıyla paylaşılan “beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu aşk sanıyorsunuz” sözünün kaynağının kendisi olduğunu, anılan ifadelerin 2005 yılında kaleme alınan “Ful Yaprakları” adlı oyununda geçtiğini aktararak bahse konu sözlerin kendisine ait olduğunu ortaya koymuştu.

“Beğendiğiniz Bedenlere Hayalinizdeki Ruhları Koyup Adına Aşk Diyorsunuz” Sözünün Shakespeare’e Ait Olduğu İddiası

 

Sahiplik İsnat Edilen Kişinin Yayımlanmış Eserlerinde Tarama Yapılmalı

Uzun yıllar önce yaşamını yitiren bir müellifin, -ilave tanıklık ya da belge yokluğunda- eserlerinde yer almayan ya da şahsına dair incelemelerde geçmeyen söz ya da şiirin sahibi olması ihtimali bulunmamaktadır. Bu nedenle, özellikle müteveffalara isnat edilen ifadelere ilişkin yaşadığı dönemde ya da vefatının ardından yayımlanan eserlerinde tarama yapılmasında fayda bulunmaktadır.

Örneğin, yüzyıllar önce vefat eden Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin eserlerinde yer almayan bir sözün -yeni bir eser keşfi yokluğunda- aniden ortaya çıkmış olması muhtemel değildir.

 

“Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.” satırıyla başlayan özlü aforizmalı metin Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye değil, Can Dündar’a aittir. Mevlana’ya ait herhangi bir eserde bu söz yer almamaktadır. Mesnevî-i Şerif’te bu sözler geçmemektedir. Bahsi geçen satırlar, Can Dündar’in Milliyet Gazetesinde 16 Haziran 2008 tarihinde yayınlanan “Hayattan ne öğrendim” başlıklı köşe yazısındandır. 

“Sonsuz Bir Karanlığın İçinden Doğdum, Işığı Gördüm, Korktum, Ağladım” Sözünün Mevlana’ya Ait Olduğu İddiası

 

“Bir kadını ortadan ikiye böl / Yarısı annedir, yarısı çocuk / Yarısı sevgili, yarısı aşk / Duyanlar bunu bilmez / Görenler anlamaz bunu! / Yarısı rivayettir / Yarısı gece.” mısralarından oluşan şiirin ünlü şair Cemal Süreya’ya ait olduğu iddiası doğru değildir. Cemal Süreya’nın yayınlanmış bütün şiirlerinin bir araya getirildiği Sevda Sözleri adlı derlemede bu şiirin izine rastlanamamaktadır.  

“Bir Kadını Ortadan İkiye Böl Yarısı Annedir Yarısı Çocuk” Şiirinin Cemal Süreya’ya Ait Olduğu İddiası

 

Aslında Ömer Berber adlı şaire ait olan ancak Mehmet Âkif Ersoy’a ait sanılan tepkisel “yılbaşı şiiri” Mehmet Âkif’in yayımlanmış eserleri arasında yer almamaktadır. 

Mehmet Akif Ersoy’a Ait Sanılan Tepkisel “Yılbaşı Şiiri”

 

Machiavelli -ana felsefesi olduğu hâlde- Prens adlı kitabında “amaca giden her yol mübahtır” sözüne yer vermemiştir. Lafzen dile getirmiş olma ihtimali bulunsa da, Machiavelli’nin bu vecizeyi söylediğine dair bir kaynak da bulunmamaktadır.

Machiavelli’nin Prens’te “Amaca Giden Her Yol Mübahtır” Cümlesini Kullandığı İddiası

 

Vecize Ya Da Şiir İsnadının Ne Zaman Dolaşıma Girdiğine Dikkat Etmeli

Yukarıda değinildiği üzere, tarihî şahsiyetlere ya da yakın dönemde yaşayıp uzun süre önce vefat eden kişilere isnat edilen söz ya da dizelerin vefatlarının çok sonrasında bir anda ortaya çıkmış olması şüphe uyandırmalıdır. Bu gibi müelliflere atfedilen ifadelerin kendilerine ait olduğunun ispatı belge ya da güvenilir tanıklar vasıtasıyla yapılabilir. Müellifi olduğu iddia edilen kişinin vefatının yıllar sonrasında bir anda dayanaksız şekilde zuhur eden vecize ya da şiir isnatları genellikle doğruyu yansıtmadığı için, bu yönde yapılacak bir tarama mevzuya netlik kazandıracaktır.

 

“10 Yılda Bir Af Çıkarın, Benim Milletim Cahillik Yapabilir” sözünün Atatürk’e ait olduğu iddiası dayanaktan yoksundur. Atatürk’ün bu sözü söylediğine dair bir kaynak, belge ya da tanıklık bulunmamaktadır. Ancak Atatürk’ün kayıtlara geçen böyle bir sözü yok. Dijital kaynaklarda ilk izine 2012 yılında rastlanan sahipliği Atatürk’e izafe edilen vecizenin 2014 yılından itibaren ise sosyal medyada paylaşılmaya başlandığı anlaşılıyor. Daha öncesinde güvenilir herhangi bir kaynakta aktarılmayan bu vecize iddiası, vefatının 74 yıl sonrasında Atatürk’e mâl edilir hâle gelmiş görünmektedir.

Atatürk’ün “10 Yılda Bir Af Çıkarın Benim Milletim Cahillik Yapabilir” Dediği İddiası

 

“Benim kahramanlarım hayallerini hiçbir şeye satmayan kişilerdir” özdeyişinin Atatürk’ün vefatının 73 yıl sonrasında kendisine atfedildiği anlaşılmaktadır. Atatürk’ün söylev ve demeçleri ile tamim ve telgraflarını içeren kitaplar incelendiğinde böyle bir sözün izine rastlanamamaktadır.

“Benim Kahramanlarım Hayallerini Hiçbir Şeye Satmayan Kişilerdir” Sözünün Atatürk’e Ait Olduğu İddiası

 

“Rahmet İle Zahmet Arasında Bir Nokta Farkı Vardır, Allah Dilerse O Noktayı Kaldırıverir” sözünün günümüzde paylaşılan formatının izine 2010 yılı öncesinde rastlanamamakta olup, 2014 yılından sonra Mevlânâ’ya izafe edildiği anlaşılmaktadır. Bu sözü ilk kimin söylediği net değildir. Anonim bir vecize olarak değerlendirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

“Rahmet İle Zahmet Arasında Bir Nokta Farkı Vardır, Allah Dilerse O Noktayı Kaldırıverir” Sözünün Mevlana’ya Ait Olduğu İddiası

 

“Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm” vecizesi sanılanın aksine Voltaire’e ait değildir. Voltaire’in yazılı hiçbir eserinde ya da ondan aktarılmış hiçbir kayıtta böyle bir söz geçmemekte olup, 1700’lerde yaşamış Voltaire’e bu sözü yakıştıran kişi 1906’da onun biyografisini yazan Evelyn Beatrice Hall’dur.

“Fikirlerinize Katılmıyorum Ama Fikirlerinizi İfade Edebilmeniz İçin Canımı Bile Veririm” Sözünün Voltaire’e Ait Olduğu İddiası

 

“Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir” sözünün Einstein’a ait olduğuna dair herhangi bir bulgu yoktur. Bahse konu söz, Einstein’ın vefatından çok sonra kendisine atfedilmiştir. Anılan vecizenin ilk izlerine 1981 yılında yayınlanan bir “anonim” yayında rastlanmaktadır.

“Delilik, Aynı Şeyi Tekrar Tekrar Yapıp Farklı Sonuçlar Beklemektir” Sözünün Albert Einstein’a Ait Olduğu İddiası

 

İngilizce Başta Olmak Üzere Farklı Dillerde İlgili Vecize Ya Da Mısranın Taraması Yapılmalı

Anlaşılamayan bir şekilde yabancı şahısların dile getirdiği ifadelerin Türkçemize çevrilerek ülkemizden ünlü kişilere atfedildiği örneklere rastlayabiliyoruz. Bu nedenle, karşılaştığımız söz ya da şiirin İngilizce başta olmak üzere çeşitli yabancı dillerde karşılığının anahtar kelimeler üzerinden taranması bize bir fikir sunabilir.

Örneğin, “Bir Kadına Ne Verirseniz Verin, Onu Daha Da Büyük Hale Getirir” sözünün aslında İngilizce orijinalinden Türkçemize çevrilerek Aziz Nesin’e ait olduğu iddiasıyla paylaşılmaya başlandığını bu yolla ortaya koymuştuk (her ne kadar yazısı henüz yayımlanmamış olsa da).

Ana dili Türkçe olmayan kişilere yönelik isnatlarda İngilizce başta olmak üzere diğer dillerde tarama yapmaktan başka çaremiz kalmıyor haliyle…

 

Albert Einstein, Benazir Bhutto, Paulo Coelho, Mark Twain, John A. Shedd, Jack Canfield ve Grace Murray Hopper gibi isimlere sahipliği mâl edilen ve anonim olduğu da iddia edilen “gemi, limanda güvendedir; ama gemiler bunun için yapılmamıştır” (İngilizce orijinaliyle “a ship in harbor is safe, but that is not what ships are built for“) vecizesi aslında John A. Shedd’e aittir.

“Gemi Limanda Güvendedir Ama Gemiler Limanda Beklemeleri İçin Yapılmaz” Vecizesinin Sahibinin Paulo Coelho Olduğu İddiası

 

Bill Gates’in hayatta başarılı olmak için verdiği 11 öğüt iddiasıyla paylaşılan metin Bill Gates’e değil, Charles J. Sykes adlı eğitimciye aittir.

Bill Gates’e Ait Sanılan “Yaşamın 11 Kuralı” Başlığıyla Paylaşılan Metin

 

Yanlış Anlaşılma Olup Olmadığı Değerlendirilmeli

Kişilerin alıntı yaptığı ifadelerin kendilerine atfedildiği, sarkastik bir üslupla aktardığı hiciv içeren sözlerinin bağlamı dışında değerlendirildiği vakalara daha önce şahit olmuştuk. Bu nedenle, isnat edilen ifadenin hangi bağlamda kullanıldığının incelenmesi önem arz etmektedir.

 

Mehmet Âkif Ersoy’un II. Abdulhamid için “zalim”, “ödlek” ve “kızıl kâfir” gibi söylemlerde bulunduğu iddiası, yanlış bir yorumun ürünüdür. Mehmet Âkif Ersoy her ne kadar II. Abdulhamid’in izlediği siyasete karşı olsa da, şiirin genelinden de anlaşılabileceği üzere, şiir içindeki bu kelimeleri II. Abdulhamid için kullanmaz. Tam aksine, 2. Abdulhamid’in etrafını saran dalkavukların ağzından aktarır bu ifadeleri ve padişahı bu dalkavuklara karşın uyarır.

Mehmet Akif’in 2. Abdulhamit İçin Yazdığı Şiirde “Zalim”, “Ödlek” ve “Kızıl Kafir” Dediği İddiası

 

Keçecizade Fuad Paşa’nın Osmanlı Devleti için yabancı bir devlet temsilcisine “siz dıştan biz içten yıkmaya çalışıyoruz yine yıkılmıyor” dediği rivayet olunur. Fuad Paşa’nın bu sözü söylediği İbnülemin Mehmet Kemal İnal’in Son Sadrazamlar adlı 4 citlik eserinde Fuat Paşa’ya dair aktardığı nükteler arasında geçmektedir. Bu söz Fuad Paşa’nın hazırcevap ve nüktedan şahsiyetini yansıtmaktadır. Fuad Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun “en güçlü devlet” olduğunu aktarmak için “en kuvvetli devlet, bizim devletdir. Zira siz dışarıdan, biz içeriden yıkmağa çalışıyoruz, yine yıkılmıyor” demiştir. Fuad Paşa vatan haini değil, yanlış bir yorum kurbanıdır. Fuat Paşa bu sözüyle Osmanlı Devleti’nin Tanzimat sonrası içine düştüğü ahvali ve şeraiti aktarırken hem Avrupa’nın gerçek niyetinin bilincinde olduğunu belirtmekte hem de Osmanlı bürokrasisi adına özeleştiri ve tenkit yapmaktadır. Fuad Paşa’nın İngiltere Büyükelçiliği Tercümanının “bu millet ve devlet batıyor” sözüne “Bu millet ve devlet asla batmaz” şeklinde karşılık verdiği bilinmektedir.

Keçecizade Fuad Paşa’nın Osmanlı Devleti İçin “Siz Dıştan Biz İçten Yıkmaya Çalışıyoruz Yine Yıkılmıyor” Dediği İddiası

 

Fransa Kralı XVI. Louis’in Fransız Devrimi patlak verdiğinde günlüğüne “bugün kayda değer bir şey yok” yazmamıştır. XVI. Louis, Bastille Baskınının gerçekleştiği 14 Temmuz 1789 günü günlüğüne Fransızca “rien” yani “hiçbir şey” yazmıştı. XVI. Louis’in aldığı bu not katıldığı avda hiç hayvan yakalayamadığını yansıtmaktadır, Fransız Devrimi’nden bihaber olduğunu değil.

Fransa Kralı 16. Louis’in Fransız Devriminde Günlüğüne “Bugün Kayda Değer Bir Şey Yok” Yazdığı İddiası

 

Fransız Devrimi’ne doğru süreçte halkın yaşadığı gıda sıkıntısı karşısında Fransa Kraliçesi Marie Antoniette’nin “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” dediği iddiası doğrulanamamaktadır. Marie Antoniette’nin bu sözü söylediğine dair belge ya da tanık yoktur. Bahse konu söz Fransız Devrimi’nden 22 yıl önce Jean Jacques Rousseau tarafından kaleme alınan İtiraflar (Confessions) adlı kitapta geçmiştir. Fransız Devrimi’ne giden süreçte halkın tepkisini çeken harcamaları ve yaşantısı nedeniyle kendisini kötülemek niyetiyle Marie Antoinette’e mâl edildiği anlaşılmaktadır.

Marie Antoniette’in “Ekmek Bulamıyorlarsa Pasta Yesinler” Dediği İddiası

 

Osmanlı Devleti’nin kuruluş ülküsünün menkıbevî bir dille resmedildiği Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihat metni, bazılarınca gerçekten tarihi karakterlerin ağzından çıkmış gibi kabul görse de aslında Tarık Buğra’nın 1983’te yayınlanan “Osmancık” adlı romanından bir alıntıdır.

Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye Nasihat Rivayeti ve Köşe Yazarları

 

Çarpıtma Olasılığı Göz Önünde Bulundurulmalı

Montaj belge ve kayıt üretme konusunda ihtisas sahibi hâline gelen art niyetli kişilerin tüm hünerlerini sergilemiş olabileceği her daim göz önünde bulundurulmalı. Özellikle -çeviri- röportajlarda kişilerin söylemediği ifadelerin kendilerine atfedilmiş yahut sarf ettiği sözlerin yorumla genişletilerek aktarılmış olabileceğine de dikkat edilmeli.

 

Necmettin Erbakan’ın “Ey kasketli adam beni iyi dinle CHP’ye aldanıp da kuyruğuna yapışma” dediği iddiası doğru değildir. Erbakan’ı bu sözleri dile getirdiğini gösteren video montaj ürünüdür. Anılan video kaydının aslında Necmettin Erbakan, “Ey kasketli adam. Beni iyi dinle! CHP’ye aldanıp da AKP’nin kuyruğuna yapışma” ifadelerini kullanmıştır.

Necmettin Erbakan’ın “CHP’ye Aldanıp Kuyruğuna Yapışma” Dediği İddiası

 

Haluk Bilginer’in 2014 yılı Haziran ayında Hürriyet Gazetesinden Cansu Çamlıbel’le yaptığı bir söyleşide “90 yıldır Atatürk’e tapınmakla meşgulüz” dediği iddiası doğru. Ancak, paylaşılan diğer ifadeler kendisine ait değil. Sosyal medyada kendi görüşlerini paylaşan bir kullanıcının ifadelerinin Haluk Bilginer’in “90 yıldır Atatürk’e tapınmakla meşgulüz” sözüyle birlikte servis edildiği anlaşılıyor.

Haluk Bilginer’e Atfedilen Atatürk, Kemalizm, Milli Mücadele ve Osmanlı İle İlgili Sözler

 

Zbigniew Brzezinski’nin bir yazısında 15 Temmuz 2016 darbe girişimine CIA’nın destek verdiği ve bu davranışın ciddi bir hata olduğunu kabul ettiği iddiası doğru değil. Brzezinski’nin yayımladığı yazılarda böyle bir atfa rastlanmazken, iddianın kökeninin dijital montajla manipüle edilen fotoğrafa dayandığı anlaşılmaktadır.

Zbigniew Brzezinski’den Darbe İtirafı İddiası

 

Yeni Şafak Gazetesinde Burcu Bulut imzasıyla yayımlanan “Arap Baharı gerçek ruhunu şimdi buldu” başlıklı Noam Chomsky söyleşisinde Chomsky’nin aslında söylemediği sözler ve Chomsky’nin söylediği sözlerin değiştirilmiş versiyonlar aktarılmıştı.

Yeni Şafak’ın Noam Chomsky Röportajı Rezaleti

 

Parodi / Satirik Profillere Dikkate Edilmeli

Okuyucuları aldatmak gibi kasıtlarının olmadığı ve haber parodilerinin gerçeği yansıtmadığı gibi uyarılarla gerçek dışı haber metinleri hazırlayan kişi ve girişimlerin dahi gerçek sanılıp ciddiye alındığı ve paylaşıldığı bir ülkede, haber üretimi ve yayımı konusunda ekstra dikkat göstermek gerektiği hususu aşikâr. Bu nedenle, ilgili kaynağın mizah içerikli uydurma / parodi / asparagas haberler yayınlayan bir profil olup olmadığına dikkat edilmeli.

 

Karbonhidrat yoğun beslenme yöntemine yönelik sert ve ilgi çekici uyarılarıyla gündeme sıklıkla gelen Canan Karatay’ın “Ne B.k Yerseniz Yiyin” dediği iddiası bir parodi haber sitesinde yayınlanan uydurma metne ve görsele dayanmaktadır.

Canan Karatay’ın “Ne B.k Yerseniz Yiyin” Dediği İddiası

 

İngiliz iç istihbarat servisi MI5’te çalışıp emekli olan 80 yaşındaki John Hopkins’in Prenses Diana’yı öldürdüğünü itiraf ettiğine öne sürdüğüne yönelik iddia gerçek dışıdır. Bahsi geçen asılsız iddia, popüler bir yalan haber yayıncısı olarak tanınan YourNewsWire adlı internet sitesinin uydurma haberine dayanıyor.

İngiliz Ajan John Hopkins’in Prenses Diana’yı Öldürdüğünü İtiraf Ettiği İddiası

 

İsim Benzerliklerine Dikkat Edilmeli

Ad ya da soyad benzerliği nedeniyle atıf hatasının gerçekleştirilmiş olabileceği göz önünde bulundurulmalı.

 

Can Yücel’in ve Can Dündar’ın kaleme aldığı metinler, dizeler, satırlar başkalarına mal edilir sanal ortamda sıklıkla. Bazen de, isimleri aynı soyadları farklı bu iki yazar birbiriyle karıştırılır. Özellikle bayram günleri paylaşılan “Her Gün Bayram” başlıklı yazı Can Yücel’e ait sanılsa da anılan metin Can Dündar’a aittir.

Can Dündar’a Ait Olduğu Hâlde Can Yücel’e Mâl Edilen “Her Gün Bayram” Yazısı

 

Kesin Delile Ulaşmanın Mümkün Olmadığı Durumlarda En Az 2 Bulgu Üzerinden Değerlendirme Yapılmalı ve Ulaşılan Sonucun Kesinlik Arz Etmediği Belirtilmeli

Şüpheci ve sabırlı olmak, önyargılardan arınarak hareket etmek, hiçbir şeyi “veri” kabul etmemek bu sürecin olmazsa olmazı. Ancak bazen sarf edilen tüm çabalara rağmen iddiayı çürütücü ya da teyit edici bulgulara ulaşamayabiliyoruz. Bu durumda bir değerlendirme yapılması gerekmesi hâlinde ulaşılan sonuç en az 2 destekleyici bulgunun yardımıyla kat’î surette kesin olmadığı aktarılarak paylaşılabilir.

 

En önemlisi: Kontrol güvene mani değildir. İnternette gördüğünüz her söz gerçeği yansıtmayabilir. Şüpheyi elden bırakmayın.

 

internette gördüğünüz her şeye inanmayın internette gördüğün her şeye inanma internette gördüğünüz her şeye inanmayın internette gördüğünüz her şeye inanmayın

 

Kapak Görseli: Shutterstock

Yorumunuzu yazınız...