Ben Babamın Yuvarladığı Çığın Altında Kaldım” Sözünün Nilgün Marmara’ya Ait Olduğu İddiası Doğru Değil

Sosyal medyada Nilgün Marmara (1958-1987) imzasıyla paylaşıldığına şahit olduğumuz “ben babamın yuvarladığı çığın altında kaldım” sözü, şairin “Kan Atlası” adlı şiirinde ayrı olarak ve tırnak içinde yer almış olup, aslında Avusturyalı yazar Ingeborg Bachmann’a aittir ve yazarın Malina adlı romanında geçer.

Yanlış İddia

 

Geçtiğimiz günlerde müntehir şair Nilgün Marmara’nın 34. ölüm yıl dönümüydü. Özellikle şairlerin doğum ya da ölüm yıl dönümlerinde şiirlerinden alıntıların gündemde üst sıralara sıçrayacak kadar çok paylaşıldığına şahit oluyoruz. Bu alıntıların bir kısmı ise günün öznesi olan şairin hiçbir kitabında yer almayan, dergilerde izine rastlanmayan uydurma dize ve sözlerden ibaret oluyor. Nilgün Marmara’ya ait sanılarak paylaşılanben babamın yuvarladığı çığın altında kaldımsözü de bunlardan biri.

 

“babasının yuvarladığı çığın altında kalan” kadınlardan. bence ruhu hâlâ yaşıyor başka bedenlerde.

Ekşi Sözlük / ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza (#95597020)

“13 ekim 1987’de hayata veda eden naif şair. işin ilginç yanı, nilgün marmara, boğaziçi üniversitesi batı dilleri ve edebiyatları bölümünde okurken, tıpkı tezinde araştırma konusu olarak seçtiği amerikalı şair sylvia plath gibi kendi elleriyle hayatına son vermiştir. buradan yola çıkarak, marmara’nın, plath’ın hayatından etkilendiği söylenebilir. fakat şüphesiz bu intiharda en büyük etkenlerden biri de, küçüklüğünde ailesiyle özellikle babasıyla olan iletişimsel sıkıntılarıdır. nitekim marmara, 1986’da, intiharından bir yıl önce yayımladığı, kan atlası adlı şiirinde, “ben babamın yuvarladığı çığın altında kaldım” ifadesini kullanmıştır.”

Ekşi Sözlük / ucaktamusaitbiryerdeinelimdiyenadam (#96493711)

“hayat için, başka bir dünyanın bekleme salonu benzetmesini yapmış, şiirlerinde babasına “ben babamın yuvarladığı çığın altında kaldım” diyerek seslenmiştir. kuvvetli bir kalem, derin düşünce ve sorgulama gücüne sahip genç bir kadındı. hayata karşı tahammülü azdı, manik depresif halleri şairliği ile mükemmel bir ikili olmuşlardı. yalnız, ikisi arasında bir tutunamayan olarak nilgün marmara’nın şiirleri alışılmışın dışındadır ve kendini hep yalnız hissetmiştir. evliliğe karşı olmasına rağmen baskılar sebebiyle de bir evlilik yapmış ama mutsuzluğu katlanmıştır.”

Ekşi Sözlük / senirsirt (#128873913)

Nilgün’ün doktora tezi Sylvia Plath’ın “Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi”ydi. O da aynı Sylvia gibi manik depresifti. Yazgısının tıpkı onun gibi aynısı olduğunu düşündü. “Ben babamın yuvarladığı çığın altında kaldım…”

Junglist Soldier

 

 

ben babamin yuvarladigi tasin altinda kaldim

 

ben babamin yuvarladigi tasin altinda kaldim

 

ben babamin yuvarladigi tasin altinda kaldim

 

Kısacık yaşamına edebiyat dünyasının önemli isimleriyle olan dostluklarını sığdıran Marmara, evini adeta bir edebiyat mahfiline çevirmiştir. Ece Ayhan, Cemal Süreya, Tomris Uyar, Küçük İskender, İlhan Berk gibi şair ve yazarlarla yakın dostluklar kurmuş olan Marmara, yakınındaki birçok isimden bile şairliğini gizlemiş ve şiirlerini çoğu zaman paylaşmamayı tercih etmiştir. Şiirleri vasiyetinde verdiği izin üzerine ölümünün ardından Daktiloya Çekilmiş Şiirler adıyla okurla buluşur. Defterleri ve notlarından seçilmiş bölümleri içeren yazıları ise şairin yakın arkadaşı Gülseli İnal’ın baskılarıyla ilk olarak Kırmızı Kahverengi Defter adıyla yayımlanır. Daha sonra ise Marmara’nın eşi Kağan Önal tarafından eksiksiz olarak 2016 yılında Everest Yayınlarınca yayımlanır.

Ingeborg Bachmann’ın Malina romanının Ahmet Cemal tarafından 1985 yılında dilimize çevrilmesinin akabinde Marmara’nın romanı 1986 yılında okuduğunu ve etkilendiği cümleleri defterine 12 sayfa boyunca not aldığını görürüz. Defterine not ettiği cümle olan “ben babamın yuvarladığı çığın altında kaldım” sözü de bu notlardaki yerini alır.

 

babamin yuvarladigi tasin altinda kaldim

 

ben babamin yuvarladigi tasin altinda kaldim

 

ben babamin yuvarladigi tasin altinda kaldim
Nilgün Marmara (2016), Defterler, İstanbul Everest Yayınları s. 426-427.

 

Daha sonra Nilgün Marmara bu sözü 1986 yılının Aralık ayında kaleme aldığı “Kan Atlası” şiirinde epigraf şeklinde kullanmıştır.

 

“Emel’e
“Ben babamın yuvarladığı
çığın altında kaldım.”

 

Çolak mırıltılarla dövmelenen çocuk
her gün her gece eğer adasında,
Gözü ağzı elinden alınmış, yosunlar
sarmış bedenini çığlıklarken bunu
su içinde…

 

Karada, hançer suratlı abinin rüzgarında
uçar adımları.
Geçmiş ilmeğinde saklıdır arzusu
İçinden karanlık, tekrar ve ilenç
sızdıran hayret taşında.

Soruyor hatırasında, “sırtımda ve
Sırtında gezinen bu ürperti kim,
Bir damla süt yerine bu ağu kim?”
Ay gözüyle bakmayan kavruk akıllara
– boy atmış da salgıları,
cücelmiş sezgileri-
Bir yanılgı rehavetinde debelenenlere…

 

Ey, yüzleri
bir babakuş gölgesine
çakılmış olanlar,
Üzgün adım, ileri marş!

 

(Aralık, 1986)

 

 

kan atlasi
Nilgün Marmara (2008), Daktiloya Çekilmiş Şiirler, İstanbul Everest Yayınları, s. 161-162.

 

Ben babamın yuvarladığı çığın altında kaldım” sözü Ingeborg Bachmann’in Malina romanında şöyle geçmişti:

 

ingeborg bachmann malina
Ingeborg Bachmann (2020), Malina, İstanbul Yapı Kredi Yayınları, s. 183.

 

Bahse konu söz Malina romanındaki kahramanın babasını tanımlayan bir ifadeyken sosyal medyada epigraftan yola çıkarak Nilgün Marmara’nın babasına dair çıkarımlar yapıldığını görmek mümkün. Romana baktığımızda ise gerçek bir çığ sahnesiyle beraber metaforik olarak yaşamındaki çığı yuvarlayarak büyüten, olumsuz bir baba örneğiyle karşılaşırız. Nilgün Marmara’nın Bachmann’in tesirinde kalarak romanda uzunca bir bölüm ayrılan babaya hitaben şiiri yazdığını da belirtebiliriz. Elbette postmodernistlerin ifadesiyle söyleyecek olursak “edebiyatta tek bir anlamdan bahsetmek mümkün değildir, anlamlar vardır” Fakat alıntıladığı bir cümleden yola çıkarak şairin intiharını babasına bağlamak hakikatin saptırılmasına sebep olacaktır. Hatta bazı kullanıcıların Nilgün Marmara’nın bitirme tezinin konusu olan ve yaşamını büyük oranda etkileyen Sylvia Plath’le Marmara arasında mezkûr sözden hareketle “baba” üzerinden intihar nedeni tespiti yaptıklarını söylemek de mümkün. Edebiyat gibi sonsuz yorum denizinde yüzsek de yazarın / şairin bize sunduğu bilgilerle gitmemiz gereken bir istikamet vardır. Bu istikameti sonsuz bir özgürlükle canımızın istediği şekilde tayin etme şansını her zaman bulamayız. Bir roman kahramanının romana damgasını vuracak denli belirgin olumsuz baba figürü üzerinden bir şairin babasını yaftalamak ve intiharının nedenini ona dayandırmak Umberto Eco’nun ifadesiyle aşırı (hatta aşırı aşırı) yorum olacaktır. Bize verilen bilgilerden yola çıkarak yapacağımız yorum etkilenilen bir romanın akabinde yazılan bir şiir olduğu ve babayla ikonikleşen anılan sözün bir romandan alıntı olduğudur. Postmodern edebiyatta metinlerarasılık bağlamında sahibi el değiştiren sözlere daha önce değinmiştik.

Bilinç akışı tekniğiyle ismi verilmeyen kadın kahramanın yaşamının odakta olduğu Malina’da babaya ayrılan uzunca bir bölüm vardır. Bachmann’in şair kimliğinin de etkisiyle şiirsel bir dil, sağlam cümlelere yaslanan romandaki anlatıların yorumla farklı anlamlara büründüğünü söyleyebiliriz. Gösterilen ve gizlenen, açık olan ve üstü örtünenlerle okuruna oldukça farklı bir dünya kurar.

Size kötü bir haberimiz daha var. Nilgün Marmara’yla özdeşleşen, şairin defterlerinde tırnak içinde verdiği “öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna” dizesi de ona ait değil maalesef. Bir sonraki yazımızda da onu konu edineceğiz. Şimdilik sizi Malumatfuruşluğa davet edelim ve söz konusu dizenin peşine düşmenizi isteyelim.

 

Yorumunuzu yazınız...