Bekir Hazar, Takvim Gazetesi’nde 9 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanan “Dezenfekte” başlıklı yazısında yine bir tarihi içerik hatası yapmış:

"İttihatçı iki Paşa Yıldız'da göz hapsindeki Abdülhamid Han'a koşarak "Bir yerlerde bir hata yaptık. Ülke elden gidiyor. Sen siyasette dehasın. Ne yapmalıyız?" diyerek yardım istediler. Abdülhamid Han "İhanetiniz sonrası 3 ayda giden Balkanları artık 30 yılda geri alamayız" dedi. Hainlerin yuvarladığı kartopu çığ olmuş artık geri dönüş yoktu. İstanbul'dan çekilmeyi bile planlayan iki Paşa "Düşman Çanakkale'ye geliyor" diye yalvaran gözlerle baktı. Abdülhamid Han kendisini devirenlere "Merak etmeyin Çanakkale'ye öyle bir tahkim yaptırdım ki,kimse geçemez" dedi..."

II. Abdulhamid Yıldız Sarayı’nda ikamet etti; ancak, tahttan indirildikten sonra kısa bir süre Selanik’te, akabinde İstanbul’daki Beylerbeyi Sarayı’nda vefat ettiği 1918 yılına değin göz hapsinde tutuldu. Yıldız Sarayı’nda değil. Ezberden konuşmamak lâzım.

2 Paşanın II. Abdulhamid’i ziyareti esnasında gerçekleştiği iddia edilen görüşme de Bekir Hazar’ın salladığı/abarttığı şekilde gerçekleşmemiştir. Her ne kadar sağlam bir tarihi kaynakta yer almasa da, söz konusu görüşmenin aşağıdaki gibi gerçekleştiği rivayet olunur:

Sadrazam Talat Paşa ile Harbiye nâzırı ve Başkumandan vekili Enver Paşa onu ziyaretle, durumu ve kararı anlatarak kendilerinin nereyi tercih edeceğini sorarlar Sultan Hamid meseleyi anladıktan sonra şunları söyler: –“Bir kere, ne yapıp edip bu harbe girmemeniz gerekirdi; girdiniz. -Saniyen, mecbur kalındı ise, kara devleti olan Osmanlı’nın İkisi de kara devleti olan Almanya+ Avusturya ile değil., deniz devleti vasıfları çok daha ağır basan İngiltere+Fransa+İtalya ile ittifak etmesi icap ederdi; aksini yaptınız. Bunu da mı akıl edemediniz? -Sâlisen, ben Çanakkale’yi öyle tahkim ettim ki, eğer bu durumunu muhafaza edebilirseniz müttefik donanma ve orduları değil, bütün dünyâ gelip dayansa oradan geçip İstanbul’u işgal edemezler. -Dördüncüsü, dedem Fâtih İstanbul’u fethettiğinde Bizans imparatoru Konstantin, surların iç kesiminde muharebe kıyafeti ve elinde kılıcı ile ölü bulundu. Ben Osmanoğlu Abdülhamid Konstantin’den daha üstünüm. Çanakkale yarılırsa, düşman ancak benim cesedimi çiğneyerek İstanbul’u işgal edebilir. 
-Siz nereye giderseniz gidin, ben buradan bir yere gitmem” der. Talat Paşa, geri dönerken şu soruyu sorar Enver Paşa’ya: 
–“Sultan Hamid’i devirmekle yediğimiz haltı şimdi anlayabildin mi?”

 

Yorumunuzu yazınız...