“Bana Gururlu Şeyler Söyle / Mutlu Hikâyeler / Huzurlu Güzellikler / Umudu Anlat / İnancı” Dizelerinin Füruğ Ferruhzâd’a Ait Değil

Yanlış İddia

 

Bugünkü yazımızda, sosyal medyada sıklıkla ünlü şair Füruğ Ferruhzâd (1935-1967) imzasıyla paylaşıldığına şahit olduğumuz “Bana gururlu şeyler söyle / Mutlu hikayeler / Huzurlu güzellikler / Bilirsin işte öyle şeyler / Umudu anlat / İnancı” dizelerinin peşine düşeceğiz.

Günümüzün en sevilen şairlerinden biri olması dolayısıyla dergi kapaklarında yer verilen, şiirleri sosyal mecralarda çokça paylaşılan, lirizmin ve aşkın karanlık şairi olarak adlandırılan Füruğ Ferruhzâd da sosyal medyanın gazabına uğramış; kendisine ait olmayan dizeler ve sözlerle anılan şairler tekkesinde yerini almıştır.

Şiirin tamamı şu şekilde:

bana gururlu şeyler söyle

mutlu hikayeler

huzurlu güzellikler

bilirsin işte öyle şeyler

 

umudu anlat

inancı

ve sil aklımdan

her inanmış aldatılmıştır inancını..

 

bana aşkı söyle

tutkulu insanları

ihtiras tuzağını

sil beynimden

aşıkların aşağılanışlarını

 

hadi bana güzel şeyler söyle

ruhumu yıkasın

tüm inançlarıma inat

var diye haykırsın

 

uyumalıyım

bana masallar anlatmalısın

kim bilir

bir şekilde inanırım bir bakarsın.

 

Söz konusu şiiri yanlışlıkla Füruğ Ferruhzâd’a atfeden sosyal medya paylaşımları şöyle örneklenebilir:

 

Mert Fırat:

bilirsin iste oyle seyler

 

Bilal İşgören:

umudu anlat inanci

 

Şiir Sokakta:

mutlu hikayeler huzurlu guzellikler

 

Şiirin Füruğ Ferruhzâd’a ait olduğuna dair bir bulgu mevcut değil.

Zaman zaman “Masal” adıyla da paylaşıldığına şahit olduğumuz şiiri, Füruğ Ferruhzâd’ın tüm şiirlerini ihtiva eden Yapı Kredi Yayınlarınca basılan Rüzgâr Bizi Götürecek (çev.: Makbule Aras Eivazi) adlı kitabında taradık; fakat bu şiirin yer almadığını tespit ettik. Yaralarım Aşktandır, Yeryüzü Şiirleri, Sonsuz Gün Batımında’da da şiirin izine rastlayamadık.

Bahse konu dizelerin sosyal medyada 16 Mart 2011 tarihinden itibaren isimsiz olarak paylaşıldığı görülüyor. Füruğ’a izafe edilmesi ise 2012 yılıyla beraber gerçekleşmiş.

Yani, “Bana gururlu şeyler söyle / Mutlu hikayeler / Huzurlu güzellikler / Bilirsin işte öyle şeyler / Umudu anlat / İnancı” dizeleri sanılanın aksine ünlü şaire ait değil.

Dizelerin gerçek sahibini taradığımızda ise karşımıza Remzi Gülek çıkıyor.

Sosyal medyada mezkûr dizelerin kendisine ait olduğunu belirten Remzi Gülek, kendisiyle yaptığımız görüşmede şiirin şahsına ait olduğunu, 2002 yılında kaleme aldığı “Anlat” adlı şiiri içine sinmediği için ilk şiir kitabında yer vermediğini, önümüzdeki günlerde çıkacak olan Çatlak Kadeh adlı ikinci şiir kitabında mezkûr şiire yer vereceğini aktardı.

 

catlak kadeh remzi gulek

 

Gülek, şiirin asıl sahibinin bilinmesi adına sosyal medyada kendi dizelerini Füruğ Ferruhzâd’a atfeden sosyal medya paylaşımlarıyla etkileşime geçmişti.

 

remzi gulek anlat

 

Füruğ Ferruhzâd Kimdir?

Genç yaşta hayata veda eden Füruğ Ferruhzâd’ın edebiyatımızda bu denli sevilmesi elbette tesadüfî olmamıştır. Şairin yaşamına ve sanatçı kimliğine yakından baktığımızda mücadeleci, eleştirilere ve yıpratmalara göğüs geren, gittikçe daha iyi metinler kaleme alan bir ömürle karşılaşırız.

Albay bir babanın üçüncü çocuğu olarak 1935 yılında Tahran’da dünyaya gelen şair, kız sanat okulunda okuduğu dönemde, henüz 16 yaşındayken uzak akrabası karikatürist ve mizahi şiirler yazan Pervîz Şâpur ile evlenmiştir. Bu evlilikten Kâmyâr adını verdikleri oğlu dünyaya gelir. İki yıl sonra ayrılan çiftin çocuklarının velayeti İran’daki şer’i hukuk gereğince babasına verilir. Tahran’a dönen Füruğ ilk şiir kitabını 1952 yılında Esir adıyla yayımlar. İtalya günleri ve İtalyanca öğrenmesinin ardından yeniden Tahran’a dönen şair 1956’da Duvar, 1958’de ise İsyan adlı şiir kitaplarını çıkarır. Bu üç kitapla ilk dönem olarak adlandırılan şiirlerinde Farsça şiirin klasik uyak ve vezinlerine dayalı gazel, mesnevi ve dörtlükler biçiminde yazdığı görülür. İran’ın en ciddi öykücülerinden biri olarak değerlendirilen yazar ve yönetmen İbrahim Golestan (Gülistan) ile tanışması yaşamında yeniden doğuş olur ve şiirinde ikinci dönemin kapısını açar. Yeniden Doğuş (1964) ve İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına (1973) adlı şiir kitaplarında Füruğ, kendi sesi ve havasını bulur. Son şiir kitabı ölümünden sonra basılmıştır. Şiirin yanı sıra sinemayla da ilgilenen Füruğ, “Bir Ateş” belgeseliyle İtalya’da, “Ev Karadır” kısa filmiyle Batı Almanya’daki film festivalinde birincilik ödülü almıştır. Şair, henüz 32 yaşındayken 1967 yılında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeder.

Farklı sanat dallarında yer alsa da şiir onun varlık alanı olmuştur. Bunu bir söyleşisinde şöyle dile getirir (1):

“Benim için en önemli şey şiirdir. Ve şiir, kendime ve kişiliğime karşı duyduğum en büyük sorumluluktur. Hayatıma vermek zorunda olduğum yanıtların en önemlisidir aynı zamanda.”

Asuman Susam şairin “dünyaya büyülü bir dilsel miras bıraktığını(2) bunu “onu yaralamaya, hiçleştirmeye çalışan toplum, aile, eş ve sevgililere(3) rağmen yaptığını söyler. Elbette bu kadın olmanın yazgısıdır. Buna rağmen bir söyleşide şiirinin kadın duyarlılığının izleriyle dolu bulunmasının belirtilmesi üzerine, kadın ya da erkek olmakla bir derdinin olmadığını ifade ederek “şiirin kendisini buraya getirebilmişse asla o yaratıcısına ait değildir; dünya şiirine aittir ve bir değeri vardır” der (4) ve şiir yazdığında kadın olmanın getirdiği durumlara takılmadan, farkında olmadan ve istemeyerek yazdığını belirtir (Sonsuz Günbatımında, s.174).

Füruğ Ferruhzad’ın şiirine baktığımızda ise gecenin hakimiyetinde karanlık, kabuslarla örülü bir şiir olmasının yanı sıra şair, “kırılgan, incelikler içinde, bir yanıyla naif bir hassasiyetin içinden bakar hayata; ama bir yanıyla da o denli güçlüdür ki bu gücün göze ironik bir saldırganlıkla ve meydan okumayla dönüşmesi şaşırtır bizi.” diye ifade eder Susam (5).

Füruğ’un İran edebiyatında önemli bir yere sahip olmasını Yaralarım Aşktandır adlı seçme şiirlerin yer aldığı kitaptaki inceleme yazısında Rıza Berahani değerlendirir. İran tarihi ve edebiyatını Şehname’den itibaren eril bir edebiyat olarak niteleyen Berahani, İran kültürü “erkeklerin kültürüdür” der (6). İran şiirinde var olmuş kadınlar da bu eril yapı içerisinde kimliklerini göstermemeyi tercih etmiş klasik düzene uymuşlardır. Yani kadın şairler de bizdeki Divan edebiyatı gibi mazmunlarla oluşturulmuş mecazi güzelleri anlatmışlardır. Diğer kadın şairlerin şiirlerindeki sevgili imgesi -geleneğin etkisiyle-baştan sona kadınken Füruğ, baştan sona erkekleri anlatır. Onun şiirinin ayırt edici özelliği yaşadığı çağa ve coğrafyaya meydan okurcasına, tüm eleştirileri ve dışlanmaları göze alarak aşkı ve cinselliği merkeze oturtması biçiminde olmuştur.

Kadınların erkekler üzerinden konumlandırılması, cinsiyetleri üzerinden kıyaslanarak var olma çabaları ne coğrafya ne de çağ tanımıştır. Amerika’da Sylvia Plath, İngiltere’de Virginia Woolf, Yeni Zelanda’da Katherine Mansfield bizde ise Tezer Özlü, Didem Madak ya da Nilgün Marmara gibi birçok şair/yazar bedel ödeyerek kendi olmayı istemişlerdir. 1960’lı yılların İran’ında kendi olmanın bedelini tüm yaşamı boyunca hisseden isim ise Füruğ Ferruhzâd’dır.

 

furug ferruhzad
Füruğ Ferruhzâd

 

Yazımızı Füruğ Ferruhzâd’ın hayatını büyük oranda etkileyen İbrahim Gülistan’a ithaf ettiği şiir anlayışının ifadesi olan “Yeniden Doğuş”un dizeleriyle tamamlayalım:

 

Yeniden Doğuş

 

-İbrahim Golestan’a-

 

tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir

seni, kendinde tekrarlayarak

çiçeklenmenin ve yeşermenin sonsuz seherine götürecek.

ben bu ayette seni ah çektim, ah

ben bu ayette seni

ağaca ve suya ve ateşe aşıladım!

yaşam belki

uzun bir caddedir, her gün filesiyle bir kadının geçtiği,

yaşam belki

bir urgandır, bir adamın daldan kendini astığı,

yaşam belki okuldan dönen bir çocuktur,

yaşam belki, iki sevişme arası rehavetinde yakılan bir sigaradır,

ya da birinin şaşkınca yoldan geçişi,

şapkasını kaldırarak,

başka bir yoldan geçene anlamsız gülümsemeyle ‘günaydın’ diyen.

yaşam belki de o tıkalı andır,

benim bakışımın senin buğulu gözlerinde kendini paramparça yıktığı

ve bir duyumsama var bunda

benim ay ve karanlığın algısıyla birleştireceğim.

yalnızlık boyutlarındaki bir odada,

aşk boyutlarındaki yüreğim,

kendi mutluluğunun sade bahanelerini seyreder,

saksıda çiçeklerin güzelim yok oluşunu

ve senin bahçemize diktiğin fidanı

ve bir pencere boyutlarında öten

kanarya ötüşlerini.

ah..

budur benim payıma düşen,

budur benim payıma düşen,

benim payıma düşen,

bir perde asılmasının benden aldığı gökyüzüdür,

benim payıma düşen, terk edilmiş merdivenlerden inmektir

ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette,

benim payıma düşen anılar bahçesinde hüzünlü gezintidir.

ve ‘ellerini

seviyorum’ diyen

sesin hüznünde ölmektir..

ellerimi bahçeye dikiyorum,

yeşereceğim, biliyorum, biliyorum, biliyorum

ve kırlangıçlar mürekkepli parmaklarımın çukurunda

yumurtlayacaklardır..

küpeler takacağım kulaklarıma

ikiz iki kızıl kirazdan

ve tırnaklarımı papatya çiçekyaprağıyla süsleyeceğim.

bir sokak var orada,

aynı karışık saçları, ince boyunları ve sıska bacaklarıyla

küçük bir kızın masum gülüşlerini düşünüyorlar

bir gece

rüzgarın alıp götürdüğü.

bir sokak var benim yüreğimin

çocukluk mahallesinden çaldığı,

zaman çizgisinde bir oylumun yolculuğu

ve bir oylumla gebe bırakmak zamanın kuru çizgisini

bilinçli bir imgenin oylumu

aynanın konukluğundan dönen.

ve böylecedir,

birisi ölür

ve birisi yaşar.

hiçbir avcı,

çukura dökülen hor bir arkta inci avlamayacaktır.

ben hüzünlü küçük bir periyi biliyorum

okyanusta yaşayan

ve yüreğini tahta bir kavalda

usul usul çalan

küçük hüzünlü bir peri

geceleri bir öpücükle ölen

ve sabahları bir öpücükle yeniden doğacak olan..

 

Furuğ Ferruhzad (1935 – 1967)

 

Çeviri: Haşim Hüsrevşahi

 

Kaynaklar

[1] Furuğ Ferruhzad, Sonsuz Gün Batımında (Mektuplar, Söyleşiler, Yazılar), çev. Kenan Karabulut, Telos Yayınevi, İstanbul 2014, s. 192.

[2] Furuğ Ferruhzad, Yeryüzü Ayetleri, çev. Makbule Aras, Can Yayınları, İstanbul 2008, s. 12.

[3] a.g.e. s.12.

[4] Furuğ Ferruhzad, Sonsuz Gün Batımında (Mektuplar, Söyleşiler, Yazılar), çev. Kenan Karabulut, Telos Yayınevi, İstanbul 2014, s. 174.

[5] Furuğ Ferruhzad, Yeryüzü Ayetleri, çev. Makbule Aras, Can Yayınları, İstanbul 2008, s. 20

[6] Furuğ Ferruhzad, Yaralarım Aşktandır, çev. Haşim Hüsrevşahi, Kanguru Yayınları, Ankara 2009, s. 54.

 

Yorumunuzu yazınız...