Baltacı Mehmet Paşa’nın Rus Çariçe Katerina Yüzünden Rus Ordusunu İmhadan Vazgeçtiği, İkili Arasında İlişki Yaşandığı İddiası Asılsız

Yanlış İddia

 

Türk tarihinin en meşhur dedikodularından biridir, Osmanlı Sadrazamı Baltacı Mehmet Paşa’nın Prut bataklıklarında sıkıştırdığı Rus ordusunu imha etmekten vazgeçiren hadisenin Rus Çariçesi Katerina’nın çadırına yaptığı bir ziyaretin sebep olduğu iddiası. Tabii ki, Baltacı Mehmet Paşa ile Çariçe Katerina arasındaki çadır kaçamağı iddiası asılsız bir söylentiden ibaret. Bu ikili arasında sanıldığı gibi bir ilişki yoktu ve Katerina Baltacı’nın çadırını hiç ziyaret ederek kendisini sunduğuna dair bir delil yoktu. Baltacı ile Katerina arasında Prut’ta 1711 yılında hiçbir şey yaşanmadı.

Halbuki, savaş meydanında kazanıp yatakta, pardon kâğıt üzerinde kaybettiğimiz bu hayal ürünü iddianın aksine gerçekte tarihi süreç şöyle işlemişti:

  • Osmanlı İmparatorluğu, Demirbaş Şarl ve Kırım Hanı Devlet Giray’ın etkisiyle kızışan ilişkiler sonucunda 9 Nisan 1711’de Çarlık Rusyasına savaş ilân eder.
  • Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı Birlikleri, Kırım Hanı Devlet Giray’ın birliklerinin desteğiyle Rus Çarı Petro’yu 60 bin kişilik ordusuyla Prut bataklıkları ile nehir arasında sıkıştırır.
  • Türk ordusu tam imha harekatına girişmeden önce Rus tarafı barış talep eder.
  • Rus ordugâhında toplanan 7 araba dolusu hediye Osmanlı ordugâhına gönderilir. Bu hediyeler Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa, Sadaret Kethüdası Osman Ağa ile Sadaret Mektupçusu Ömer Efendi tarafından paylaşılır.
  • Barış talebi kabul edilerek anlaşma imzalanır ve Rus ordusunun etrafındaki kuşatma kaldırılır.
  • Prut’tan döndükten sonra 3. Ahmet, Rus ordusu yok edilmeyerek yapılan barış anlaşmasını yetersiz bularak Baltacı’yı azleder ve sürgüne gönderir (Baltacı Prut’tan dönerken rüşvet aldığı ve Katerina ile ilişki yaşadığı söylentileri İstanbul’da yayılır). Osman Ağa ve Ömer Efendi idam edilir.

Gerçekler bu şekilde iken, Katerina’nın Türk ordugâhına gelip Paşa’nın çadırına girdiği söylentisi çıkar ve Baltacı-Katerina ilişkisi efsanesi doğar. Bu çapkınlık hikayesinin gerçeği neden yansıtmadığını sebepleriyle aktaralım:

  • Katerina, Baltacı Mehmet Paşa’nın çadırına hiç gelmemiştir. Baltacı Mehmet, Katerina’nın yüzünü bile görmemiştir.
  • Prut Savaşı’nı detaylı şekilde aktaran savaş günlüklerinde (ruznâme) Katerina’nın ziyaretinin izine rastlanmaz. Dönemin vakanüvisi Raşid Efendi’nin Tarih-i Raşid adlı eseri, Osmanlı ya da Rus arşiv kaynakları ya da tanıklıklar bu yönde bir vakaya değinmemekte.
  • Mücevherlerin hediye bâbında gönderildiği ve bunların da kayda geçirilerek devlet hesabına alındığına dair bilgiler mevcuttur.
  • Katerina, Prut Savaşı esnasında Rus Çarı Petro’nun metresiydi, karısı değildi. Katerina ile Petro, savaştan bir yıl sonra evlendi. Yani, zina yapan ve çadırına ziyarette bulunulan şahıs Baltacı Mehmet Paşa değil Rus Çarıydı. Haliyle, Rus Çarının karısını Osmanlı Ordusunun başındaki kumandana gönderdiği fantezisi gerçeği yansıtmamaktadır.
  • 1662 doğumlu Baltacı, Prut Savaşı esnasında 60 yaşındaydı. Haliyle, sanıldığı gibi pek uçkuru peşinde koşacak biri değildi.
  • Baltacı, barış kararını istişarede bulunduğu savaş heyetiyle birlikte verir. Savaş ve barış kararları tek başına alınamazdı.
  • Rus Devlet Başkanı Putin ise verdiği bir demeçte “Baltacı ile Katerina hadisesi bizde başka türlü bilinir” diyerek Prut’taki durumun “rüşvet” yoluyla çözüldüğünü aktarmıştı.
  • Rus kaynakları, Rus ordusunun imhadan kurtulmasını sağlayanın Rus Sefiri Baron Peter Şafirov’un olduğu belirtilir. Barış görüşmeleri Baltacı ile Katerina arasında yatakta değil, Şafirov ile Osman Ağa arasında yapılır.
  • Voltaire’in XII. Şarl’ın Tarihi adlı kitabında, gençliğinde Londra’dayken Prut Savaşı’na katılan Rus generallerden aktardığına göre, Rus ordusu Prut’ta sıkıştığında Rus geleneklerine göre ordu içinde kadın bulunması ve çarın çadırına girmedi dahi yasakken, generalleri ikna edip Çar’ın odasına girip onu yatıştırıp, kendi mücevherleri ve kürkleriyle birlikte toplanan yüklüce miktarı barış görüşmecileriyle Baltacı’ya gönderir (Cahillikler Kitabı’ndan alıntılanmıştır).

Hürriyet Tarih Dergisi’nin 25 Aralık 2002 tarihli sayısında Erhan Afyoncu’nun “Baltacı efsanesi meğer masalmış” başlıklı yazısında bu çapkınlık efsanesinin asılsız olduğu detaylarıyla ortaya koyulmuştu. Konuya ilişkin detaylar hakkında Afyoncu’nun “Baltacı ve Katerina” adlı kitabı incelenebilir (Yeditepe Yay., İstanbul, 2015).

Necdet Sakaoğlu, Prut bataklıklarında yaşananları şöyle özetlemişti (NTV Tarih, Nisan 2009):

“Türklerin Ruslarla ilk büyük savaşının nedeni, İsveç Kralı 12. Karl’ın, 1709’da Poltava’da Çar Petro’ya yenilip Osmanlı topraklarına sığınması ve onu kovalayan Rus birliklerinin sınırı geçmeleriydi. Sorunu diplomatik yoldan çözmek yerine, Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa orduyla Boğdan’a gitti. 18 Temmuz 1711 günü Prut ırmağı vadisindeki Kartal sahrasında ordugah kuruldu. Karşı yakada da Rus ordusu vardı. 19 Temmuz’da, General Petroviç Şeremetof, Türk birliklerinin köprülerden geçişini önleyemediği gibi, yenilip çekildi. Ertesi gün Baltacı Paşa bütün birliklerle karşıya geçerken, Kırım Hanı Devlet Giray da Rus ordugahını arkadan çevirdi. Petro saçını başını yolacağı bir tuzağa düşürülmüştü. Karşısında Türk Ordusu, arkasında Kırım süvarileri, bir yanı ırmak, öbür yanı bataklık! Önden ve arkadan yoğun ateş altında çılgına dönen Petro’nun imdadına, ordugahta bulunmaması gereken ama her nasılsa yasağı delmiş olan Marthe Rabe (Katerina) yetişti. Önce generalleri ikna etti. Kendi mücevherleri de dahil epeyce bir dünyalık toplayıp “Petro’nun çadırına” gitti ve sara nöbetleri geçiren çarı yatıştırdı. 21 Temmuz günü Baron Pyotr Şafirof’u, barış görüşmesi için 200 bin rublelik bir kurtuluş akçesi, kürkler ve mücevherlerle Mehmet Paşa’ya gönderdi. Baltacı’yı barışa razı edemeyen Şafirof, Sadaret Kethüdası Osman Ağa’yla anlaştı.

 

Tarih dedikodularına meraklı “usta” yazarlara göreyse, Osmanlı ordugahına giden bizzat Katerina idi. Baltacı’nın çadırına girmiş, anlı şanlı paşayı bir çadır kaçamağı karşılığında kandırmıştı! Halbuki ne dönemin vakanüvisi Raşid Efendi’nin Tarih-i Raşid’inde ne Osmanlı arşivlerinin belgeleri arasında, herhalde ne de Rus kaynaklarında, Baltacı-Katerina halvetini uzaktan yakından doğrulayan bir bilgi yoktur. “Baltacı ve Katerina” roman ve öykülerini yazanlarımız, hatta maalesef kimi araştırmacı köşe yazarlarımız Katerina’yı çarın çadırı yerine Osmanlı sadrazamının otağına sokarak yüzyıldır bizi bu masalla uyutmayı başarmışlardır.”

 

İlber Ortaylı’dan dinleyecek olursak:

“Genellikle bizim tarih çevrelerinde demeyelim, tarih bilgisinin pek yaygın olsa da oturmadığı çevrelerde Rusya’nın Katerinaları karıştırılır. Şüphesiz ki Osmanlı tarihinin halkın en çok ilgisini çeken fasıllarından birisi Katerina ve Baltacı Mehmet Paşa ilişkileridir. Bu oldukça düzeysiz ilginin dışında bir de Büyük Katerina denilen I. Katerina’yla Büyük Petro’nun karısı I. Katerina’yı karıştırmak gibi bir olay söz konusudur. Aslında her iki Katerina da çariçe olmuştur. Petro’nunki I. Katerina, ondan sonraki da II. Katerina’dır. Onun da kocası Petro’dur ama III. Petro’dur. Daha da ilginci, bu iki Katerina da Rus değildir. Fakat benzerlik bu kadardır. Bir kere I. Katerina’nın adı Moskovalı Marta’dır. Protestan olarak doğmuştur. Sonradan Ortodoks olarak vaftiz edilmiştir ve Marta adı Yekaterina’ya Rusça telaffuzuyla çevrilmiştir.

I. Katerina bizim tarihimizde Prut Cengi sırasında Baltacı Mehmet Paşa’nın çadırını ziyaret ederek cömert hediyeler sunmakla kalmayıp kendini de sunmuş. Bu yüzden Prut Barışı’nın şartları çok yüzeyselmiş ve Çar kolay kurtulmuş diyorlar.

Aslında Çar I. Petro hepimizin bildiği gibi mukaddes liga dediğimiz 2. Viyana dediğimiz muhasarası sonrası çatışmalarda müttefik Avrupa kuvvetlerinin yanında yer almış ve 1699 Karlofça Antlaşması sırasında çok önemli kârlar edinmişti. Kırım’ın Azov kalesini ve sahillerini ele geçiriyordu. Bugünkü Romanya Moldovya kesiminde bazı kârları vardı. 1700 Antlaşması ile Moskova Çarları İstanbul’da daimi büyükelçilik kurma hakkını elde etmişlerdi. İlk gelen elçi de Pyotr Tolstoy’dur. Yani ünlü yazar Lev Tolstoy’un büyük büyük dedesidir.

Hiç şüphe yok Büyük Petro 1711 Prut Cengi’nde yani Osmanlı topraklarına daha evvel gelmiş olan Demirbaş Şarl’ı İsveç Kralı 12. Şarl’ı takip etme bahanesiyle taciz ettiği için ve Kral da bize sığındığından öte yandan Polonya işlerine karıştığı için … tarafından sıkıştırılmıştır. Daha doğrusu Osmanlı Devleti kendisine bir müttefik bulmuştur ve Prut Cengi bizim ordunun ilk andaki başarısıyla devam etmiştir. Çar’ın kuvvetleri Prut bataklıklarında çevrilmiştir kuşatılmıştır. Peki neden imha edilmemiştir? 1. kuşatılan ordu diğer Avrupa ordularının aksine dayanıklıdır. Rus askerinin tarih boyunca özelliği, kolay teslim olunmuyor. 2.si bizim ordunun kuşatmayı cesaretle götürecek bir yapısı yok. Yeniçeri ocağı artık bozulmaya başlamıştı. Kuşatmanın uzun devam etmesinden sıkılmaya disiplini bozmaya başlamıştı. Belki kuvvetli bir serdar olsa ve askerine psikolojik bakımdan hakim olsa Baltacı Mehmet Paşa bu kuşatmayı uzatabilirdi. Ama neticede bir barışa karar vermişlerdir. Doğrudur. Gelen heyetin içerisinde bazı hediyeler ve Çariçe adayının kendisi de vardır. Şapiros vardır. Ama burada Paşa’nın rüşvet aldığına dair dedikodudan başka bir delil yoktur.

 

Her hâlükarda I. Petro kuşatmadan bir müddet sonra çıkardığı bir emirnamede Katerina’dan kurtarıcı olarak söz ediyor ve onunla nikâh kıyıyor. Çar’ın 2. karısıdır. Ve gelecekte tahta oturacak imparatoriçe Yelizaveta’nın ve Anna’nın anneleridir. 2 yıl sonra ölmüştür.”

 

 

Baltacı Mehmet Paşa İle Rus Çariçesi Katerina Arasında İlişki Olduğunu Sanan Yazarlar

Baltacı ile Katerina efsanesine kanarak köşesinde yer veren yazarları paylaşalım:

Levent Tüzemen’in Sabah Gazetesi’ndeki “Akıl tutulmaları” başlıklı (3 Mayıs 2014) yazısından:

"Ruslar'ın bir hamlelik canı kalmıştı. Bir anda sahneye ünlü Çarice 1'inci Katerina çıktı. Katerina alımlı ve güzel bir kadındı. Bu zerafet karşısında başı dönen Baltacı, Katerina'nın isteklerine boyun eğip Ruslar'ı imha etmedi ve 21 Temmuz 1711'de barış imzaladı. Katerina'nın cazibesine yenilen Baltacı'nın Ruslar'la yaptığı Prut Anlaşması yüzünden Osmanlı İmparatorluğu dünyanın hakimi olma fırsatını kaçırdı."

İbrahim Altınsay’ın Radikal Gazetesi’ndeki “Ah Katerina vah Baltacı” başlıklı (28 Şubat 2007) yazısından:

"Prut Savaşı'nda Katerina Baltacı Mehmet Paşa'nın çadırına gelip onu baştan çıkarmasa Osmanlı, Rusya'yı yerle bir edecek, imparatorluğu 150 yıl kadar sonra yıkıma götürecek bir gücü ortadan kaldıracak!"

Nermin Bezmen’in Vatan Gazetesi’ndeki “Rus geldi aşka.. Aşka getirene baksana” başlıklı (6 Aralık 2015) yazısından:

"O tarihte daha henüz kraliçe olmayan ama işlek zekâsı ve insan ilişkilerindeki gücü sebebiyle Petro tarafından danışmanı olarak seçilmiş Katerina, Baltacı’nın çadırına bir ziyarette bulunur. Bu ziyaretin içeriği hakkında çeşitli rivayetler var. Hâtta gerçekliği bile su götürür. Ama şu kesin ki; rüşvet konusu rivayet bile olsa, bu meşhur çadır ziyareti ardından Baltacı’nın Katerina’ya sözde verdiği söz üzerine Moskova’nın ele geçirilmesi bir yana, Rus ordusunun güvenle geri çekilmesine izin verilir."

Mehmet Akarca’nın Takvim Gazetesi’Ndeki “300’üncü Yıl Kazığı” başlıklı (13 Mart 2010) yazısından:

"300'üncü Yıl Kazığı... Prut Savaşını bilirsiniz. Hani, Baltacı Mehmet Paşa... Rus Kraliçesi Katerina... Prut nehrinin kıyısında... Osmanlı tam da yenmişken Rusları, Ani bir kararla geri çekilmişti ya!.. ."

Ömer Söztutan’ın Türkiye Gazetesi’ndeki “Ayaküstü” başlıklı 3 Mart 2016 tarihli yazısından:

"Baltacı Mehmet Paşa ile Katerina arasında tutulduğu iddia edilen güreşin neresindeysen ona göre siyasi muamele görürmüşsün."

Murat Sertoğlu gibi hayal gücü geniş yazarlar, Baltacı Mehmet Paşa ve Katerina arasındaki hayal ürünü ilişkiyi 2 ciltlik kitap halinde kaleme almayı becerebilmiş (Aşağıdaki görsel Sertoğlu’nun kitap kapağına ait).

 

 

Yorumunuzu yazınız...