Mustafa Kemal Atatürk’ün Fransızca Bilmediği İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün Fransızca bilmediği ya da Fransızcasının zayıf olduğu iddiası bazı kesimlerce fasılalar hâlinde dile getirilmekte.

Örneğin Murat Belge, verdiği bir röportajda Atatürk’ün fazla Fransızca bilmediğini şöyle ileri sürmüştü (Levent Cinemre & Ruşen Çakır (Röportaj) (1991). Sol Kemalizme Bakıyor. “Murat Belge: Tüm Toplum Atatürk Adına Ordudan Dayak Yedi”. Metis Yayınları. Sf: 121):

Şöyle bir şey mi var? Atatürk akıl yürütüyor, toplumun iyiliğinin nerede olduğunu saptıyor ve parti ve devlet aygıtı aracılığıyla insanları aynı yargılara davet ediyor, gelmeyenleri zorla getirmeye çalışıyor, hâlâ gelmeyenleri de sürüyor… Atatürk’ün yaptıklarında Rousseau okumalarının da etkisi olmuş olabilir mi?

 

Çok fazla okuduğunu tahmin etmiyorum. Fazlaca Fransızca da bilmiyordu herhalde. Ama birtakım el kitabı filan okuyabilecek kadar bir Fransızcası vardı ve Fransızlardan bir türlü etkilenmişti. Ama Rousseau’da Kemalizm’e gitmeyecek başka şeyler de vardır, örneğin pedagojiden bahsederken “en verimli biçimde zaman kaybetme sanatıdır,” der. Bu hiç Kemalizm’e benzemez, çünkü Kemalizm’de zaman kaybedilmemelidir, bunun için koşturmak, toplumu zorlamak gerekir. Onun sonuçları da yaşanıyor. Bunca yıl sonra bile bir zamanlar zorlanıp koşturulmuş bir toplumun sancıları var hâlâ.

 

murat belge atatürk fransızca

 

Ancak iddia edilenin aksine Atatürk’ün Fransızcayı iyi bildiği, yabancı dilde okuma alışkanlığı olduğu, Fransızca not tuttuğu ve akıcı Fransızca konuştuğu bilinmektedir. Fransızca öğrenmeye askerî lisede başlayan, eğitim hayatının devamında Fransızca derslerine devam eden, Fransızcasını yetersiz gördüğü noktada özel ders alan Atatürk, kariyerinin ilerleyen dönemlerinde birçok aşamada Fransızcasını kullanmıştır.

Bulguları sıralayalım…

Atatürk’ün okuduğu kitapların bir bölümünün Fransızca olduğu, bu kitapları Atatürk’ün altını çizerek notlar alarak okuduğu biliniyor. Bu hususta Fransızca aslından okunarak altı çizilen, yanına notlar alınan eserlerle birlikte Türkçe çevirilerini barındıran Anıtkabir Yayınları Derneği’nin çıkardığı 24 ciltlik Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar adlı derlemeye göz atılabilir. Atatürk’ün okuduğu ve üzerine el yazısıyla not aldığı kitaplar Anıtkabir’de sergilenmektedir.

Atatürk’ün Fransızca konuştuğu bir kayıt mevcut.

Atatürk, 11 Kasım 1930 tarihinde ABD Büyükelçisi Joseph Grew’i Atatürk Orman Çiftliği’nde ağırlarken Fransızca konuştuğu an şöyle kaydedilmişti:

 

 

Atatürk’ün Atatürk Orman Çiftliği Müdürü Tahsin Coşkan’ı takdim ederken akıcı bir şekilde “Excellence, est-ce que vous êtes content de ce que vous voyez ici ? Il n’y a que 5 années que nous avons commencé à travailler ici. Avant il était un terrain tout à fait marécageux. C’est Tahsin qui travaille ici. Voulez-vous que je vous le présente?” (“Ekselans, burada gördüklerinizden memnun musunuz? Burada çalışmaya başladığımızdan bu yana sadece 5 yıl geçti. Daha önce tamamen bataklık bir arazi vardı. Burada çalışan Tahsin. Kendisini size tanıtmamı ister misiniz?“) ifadelerini kullandığı duyuluyor.

 

Kayıtta ABD Büyükelçisi Joseph Grew’in Afet İnan’a İngilizce yönelttiği sorunun ardından Atatürk’ün Fransızca “Kızım bu soruyu Türkçe cevaplayabilir mi?” şeklinde soru yönelttiği görülüyor.

 

 

İlber Ortaylı’nın sosyal medya hesabından paylaşılan video hakkında şu yoruma yer verilmişti:

“Atatürk yabancı dile ayrı önem vermiştir. Çok iyi Fransızca ve yeterli derecede Almanca biliyordu. Tabii bütün Balkan gençleri gibi Rumca (Yunanca) ve Bulgarcaya aşina idi. Fransızca konuşuyor, mektuplar yazıyor, çeviriler yapabiliyordu.”

 

 

Erdal Ceyhan “Atatürk ve Yabancı Dil Eğitimi” başlıklı makalesinde ((1988). Eğitim ve Bilim. 12(67)) Atatürk’ün Fransızca eğitimini ve Fransızca’yı kullandığı anları derlemişti.

Bahse konu makalede yer verilen hususlar şu şekildeydi:

Atatürk daha sonra Selanik Askeri Rüştiyesine kaydoldu, 1896 yılında 15 yaşında bitirdiği bu okulda kendisine özel ilgi gösteren öğretmenlerinden biri de Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Beydir. Atatürk, 22 Eylül 1924 günü Samsun’da öğretmenlerin verdi­ği bir çayda Nakiyüddin Beyle karşılaşmış ve toplantıda şunları söylemiştir.

 

«Selanik Askeri Rüştiyesinde 1908’de Meşrutiyetin ilanına kadar 20 yıl Fransızca öğretmenliği yapan Nakiyüddin Bey, bir yandan geleceğe ilişkin düşünceler verirken diğer yandan da «Sen bu Fransızca’nın peşini bırakma» öğüdünde bulunmuştur»

 

Yahya Akyüz. «Atatürk’ü Yetiştiren Öğretmenlerden Birkaçı,» Atatürk Devrimleri ve Eğitim Sempozyumu, Ankara: A.Ü. Eğri tim Fak. Yay. 92, 1981, s. 116

 

“Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisinde iken Fransızca’dan «geri» olduğunu, Fransızca öğretmeninin kendisi ile «çok meşgul olduğunu», kendisine «acı ihtarlarda bulunduğunu, bunların da gücüne gittiğini» söylemektedir. Bu duruma bir çare aramış ve tatilde Selanik’e dönünce, 1888’de kurulmuş olan Colleges des Freres de la Salle okulunun özel derslerine iki üç ay kadar devamla Fransızcasını takviye etmiştir.

 

Bu özel derslerde Mustafa Kemal’in öğretmenlerinden biri Frere Rodriguez’dir (1849-1941). Bu kişinin dediğine göre Mustafa Kemal çok ciddi, zeki ve çalışkan, elinde daima kitap bulunan bir gençti ve subay olduktan sonra da zaman zaman kendisinden ders almaya geliyordu.

 

Mustafa Kemal gerçekten Fransızca öğrenmeye gençlik yıllarında önem vermiştir. O, «Bir kurmay subay mutlaka yabancı dil bilmelidir, bunun aksini düşünmek büyük hatadır,» diyordu.

 

Ali Fethi adlı bir arkadaşının yardımı ile Manastır İdadisinde iken Voltaire’i, Rousseau’yu, Montexquiex’yu ve ansiklopedistleri okumuş, Fransız devriminin tarihini öğrenmiş, Fransızcasını ilerletmiş, Mirabeau’yu, Robespier’i tanımıştır»

Akyüz, Ayni, s. 116.

 

“Mustafa Kemal’in Harp Okulu’ndaki Fransızca Öğretmeni Necip Asım Bey’dir (Sonraları İstanbul Üniversitesi Profesörü, Türk Tarih Kurumu üyesi ve Milletvekili olan Necip Asım Yazıksız (1861-1935).

 

Ali Fuat Cebesoy’la Harp Okulu’nda tanışan Mustafa Kemal, onun Moda’daki Fransız Sen Josef Lisesi’nden geldiğini öğrenince çok sevinmişti. Çünkü ötedenberi bir yabancı aile sahip olmayı büyük bir özlemle istiyordu. Okumak istediği kitapları sözlükle izlemek kendisini yoruyordu. O, batıdan getirtilen kitaplardan kendi yurdunda olmayan düşünce hayatını izlemek istiyordu.

 

Manastır Askeri İdadisinde iken bir sınıf iiersinde oian Ali Fethi’den. Harp Okuiu’nda iken Ali Fuat Cebesoy’aan yaradandı. Bundan sonradır ki Mustafa Kemal, Selanik’de edindiği batı gazetelerini okuma zevkine varıyor, dünycdaki deviet şekillerini, milletlerin dünü, bugünü, yarınına ilişkin kafasında birşeyler toplayarak bunları arkadaşlarıyla tartışmaya başlıyordu. Edindiği Fransızca ile de Harp Okulu’ndaki bir sınıf devresi içinde 70 kişilik sınıfta Fransızcadan ödül olarak çavuş işaretinin üstüne bir de sarı şerit eklemişti.

 

111. sınıf sonunda yapılan sınavlar sonucunda Mustafa Kemal 10 Şubat 1902’de 55. devre piyade subayları içinde 8. olarak Harp Akademisine geçiyordu. Tam not 45 olduğuna göre, Fransızca’dan 43, Almanca’dan 36 almıştı.

 

Kemal Zeki Gençosman. Atatürk Ansiklopedisi. May Yayanları, Cilt 1, 1971, s. 96

 

“Mustafa Kemal Akademide derslere başlamadan önce Selanik’e gitmiş, burada yine boş durmamış, Kolej’deki Fransızca derslerine devam etmiştir. Bu arada Fransızca öğretmeninden İstanbul’da kendisine ders verebilecek bir madamın adresini de alarak İstanbul’a dönmüştü.

 

O zaman hafta tatilleri Cuma günü idi. Harp Akademisi’ne Perşembe günü öğleden sonra okullar tatil olur. Cuma akşamları ezandan bir saat önce okulda toplanılırdı Her Cuma akşamı sınıfın kapısı kapatılır, Mustafa Kemal kürsüye çıkar, Figaro gazetesinden veya İttihatçıların Paris’teki yayınlarından öğrendiklerini bir konferans gibi arkadaşlarına anlatırdı.

 

Mustafa Kemal’in Harp Akademisindeki sınavları 11 Ocak 1905’- de son bulmuş, Fransızca’dan 38, Almanca’dan 42 almıştı”

 

Gençosman. Aynı, s. 96

 

 Atatürk’ün Yolculukları

 

1. Almanya Yolculuğu

Atatürk Almanca da biliyordu. Veliaht Vahdettin ile birlikte 15 Aralık 1S17’de Almanya’ya gittiğinde, Kaiser Wilhelm’in sofrasına oturmuş ve Ludendorf ile gerçi Fransızca konuşmuş ama, imparator Ludenorf’a Almanca, kendini kastederek : «Sağdaki adamla konuş» deyince, Ludendorf : «Konuşuyorum» cevabını vermiş. Atatürk bu olayı anlatırken şöyle diyor :

 

«Bittabi, bu konuşmaları anlayacak kadar Almanca bildiğim için, imparatorun ihtarına ve Ludendorf’un cevabına intikal etmiştir.

 

İlhan Başgöz; H.E. Wilson. Türkiye Cumhuriyetinde Eğitim ve Atatürk, s. 185.

 

2. Avusturya Yolculuğu

Atatürk Viyana’ya bir rahatsızlığı dolayısıyla gitmiştir. Karsbad kaplıcalarında Fransızca olarak tuttuğu bir hatıra defterinden söz edilmektedir. Büyük bir olasılıkla bu defterin onu Karsbad’da özel olarak Fransızca dersi aldığını gösterdiğini Falih Rıfkı Atay söylü­yor.

A. Afetinan. «Atatürk’ün Viyana Karsbat Hatıraları,» Atatürk Konferansları III, 1969, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1970, s. 19

 

Afet İnan’a göre bu hatıralar Mustafa Kemal tarafından 30 Haziran 1918 Pazar gününden, 27 Temmuz 1918 Cumartesi gününe kadar 5 deftere yazılmıştır.

 

Bu anıların 13 Temmuz 1918 Cumartesi’den, 14 Temmuz 1918 Pazar’a kadar olan kısmı (s. 94-134) tamamen Fransızca yazılmıştır. Di­ğer sayfalarda da kısmen Fransızca vardır.

 

Kendisi Karsbat’ta genellikle Fransızca konuşmayı tercih etmektedir ve bir İsviçreli’den ders almaya başladıktan sonra anılarını o dilde yazmıştır. Bu yazılar üzerinde düzeltmeler vardır.

 

A. Afet İnan. Aynı, s. 192.

 

3. Sofya’dan Mektupları

 

Mustafa Kemal Sofya’da ataşemiliter iken Balkan Harbinde, Vize
savaşında şehit düşen dostu Ömer Lütfi Bey’in aslı İtalyan, ama ailece Türkiye’de yerleşmiş ve Türk uyrukluğuna girmiş olan karısı Corinne’e yazdığı mektuplardan, onun Fransızcayı iyi bildiği anlaşılmaktadır. Gerçi ilk mektuplarında hafif bir Fransızca acemiliği, imla yanlışları vardır ama, sonraları bu kusurlar, çabucak düzeltilmiş, hem de öylesine ki, Madame Corinne, onun mektuplarını bir başkasına yazdırdığından bile kuşkulandığını gizlememiştir.

 

Melahat Özgü. «Atatürk İlim ve İrfan Yolunda,» Atatürk’e Sevgi. Türk Dil Kurumu Yayınları: 339, 1972, s. 15

 

D. Fransızca’yı Kullandığı Yerler

 

Cumhurbaşkanı olduktan sonra da yabancılarla yalnız özel görüşmelerinde değil, gerektiği zaman diplomatik anlaşmalarda da onun bu dili iyi konuştuğunu yakınları hep onamıştır. Cumhuriyet Bayramında, resmi bir akşam ziyafetinde, elçiler arasında bir görüşmede çevirmenin aracılığını beğenmeyerek kendisi atılmış ve,

 

«Sîzler hep Fransızca konuşuyorsunuz, ben de Fransızca biliyorum, şu halde bu dilde konuşalım» demiş ve siyasal bir konu üzerinde çok güzel konuşmuştur.

Özgü. Aynı, e. 15.

 

İkinci Balkan Konferansının Ankara’da Büyük Millet Meclisi’ndeki son oturumundaki konuşması da Fransızca yapılmıştır.

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 268.

 

Pierre Loti’ye Fransızca bir mektup yazmış, bu mektubun Türkçe metni 1922 yılı «Hakimiyet-i Milliye» koleksiyonlarında çıkmıştır.

Sadi Borak. «Atatürk’ün Özel Mektupları,» Hakimiyet-i Milliye Kolleksiyonu (1922), Varlık Yayınları, 18

 

Atatürk, Almancaya da önem vermiştir. Çankaya’daki kitaplığında bir çok Almanca kitap vardı. «Takımın Muharebe Talimisni 1909’- da, «Bölüğün Muharebe Talimi» adlı kitabını da 1910’da General Litzman’dan çevirdiği bilinmektedir.

A. inan. Atatürk’ün Askerliğe Dair Eserleri. Ankara: T. Iş Bankası, Atatürk ve Devrim Serisi, Cilt B

 

Atatürk’ün bazı şiir çevirileri olduğu da bilinmektedir. Fakat bunların hepsi yayınlanmamıştır. Sadi Borak’ın sözünü ettiği bir şiir çevirisi vardır:

 

«La vie est bröve

Un peu de röve

Un peu d’amour

Et puis bon jour.

 

La vie est vaine

La vie est vaine

Un peu de haine

Un peu d’espair

Et puis bon soir.

 

Çeviri:

 

Hayat kısadır

Biraz hayal

Biraz aşk

Ve sonra allahaısmarladık.

Hayat boştur

Biraz kin

Biraz ümit

Ve sonra allahaısmarladık.

Sadi Borak. Atatürk ve Edebiyat. İstanbul: Varlık Yaymevi. No: 28,
1972, s. 12

 

E. Atatürk’ün Yabancı Dilde Okuma Alışkanlığı

 

Atatürk’ün özellikle Fransızcayı iyi bilmesi ona Fransız filozoflarından bazılarını incelemek, anlamak olanağını yaratmıştır. Eski ku­ şakta kendi kendini yetiştirme alışkanlığının en güzel örneklerinden birisi de Atatürk’tür. Boş zamanlarını en etkili bir biçimde değerlendirdiğini çevresindekilerin anlatımlarından ve anılarından bilmekteyiz.

Mahmut Tezcan. «Sosyoloji Açısından Atatürk», Atatürk Devrimleri ve Eğitim Sempozyumu. Ankara : A.Ü. Eğt. Fak. Yay. 92, 1981, s. 27.

 

Atatürk, okumanın, yeni şeyler öğrenmenin, ve batı kaynaklarını yakından izlemenin her zaman en güzel örneklerini vermiştir. Meclisteki bir konuşmasında :

 

«…Efendiler, meşruti kuramı bulan en eski filozofların kuramları ileri sürmek için çalıştıkları esasları inceledim, bunlara nüfuz ettim. Jean Jacques Rousseau’yu baştan sonuna kadar okuyunuz… Ben okudum» demektedir.

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I, s. 216.

 

Atatürk, ömrünün son yıllarında. Alman ve Macar Türkoloji çalışmaları ile ilgili Türk bilim adamlarını, dilcileri sofrasına çağırmış, dilin eski kaynaklarını araştırmış, gerekenlerin çevirilerini yaptırmış­tı. Önemli saydığı dil yapıtlarını, bir gecede uçaklarla Avrupa’dan getirtiyor, inceliyor, inceletiyor, bir kaç gün içinde bir sonuca vararak uygulamaya geçiyordu.

 

Daha ortaöğrenim yıllarında Fransızcayı çok iyi öğrenen Atatürk’ün Çankaya Köşkü’ndeki kitaplığında askerlik, hukuk ve tarih kitaplarının yanı sıra çok sayıda edebiyatla ilgili yapıtlar da vardı. Ölüm döşeğinde geçen son günlerinde bile öyküler ve gezi yapıtları okutup dinlediği bilinmektedir.

Afet inan. «Atatürk’ün Karakteri Hususiyetlerinden Birkaç Örnek ve Onun Son Günleri.» DTCF Fakültesi Dergisi, VIII/3, sö 342.

 

Mustafa Zülküf Altan “Atatürk; Dil, Türk Dili ve Yabancı Dil” başlıklı makalesinde (2009) Atatürk’ün Fransızca eğitim geçmişi şöyle aktarılmıştı:

“Atatürk’ün yabancı dil ile ilk temaslarının sonuçlarını onun 1895 yılında Selanik Askeri Rüşdiyesi’nden mezuniyet karnesinde buluruz. Yabancı dil olarak Fransızca öğrenen Mustafa Kemal’in geçme notu o yıllardaki bazı derslerin değerlendirme sistemine göre en yüksek not olan 45’tir (Coşar, 1973).

 

Ancak Atatürk’ün 1896 yılında Manastır Askeri İdadisi’nde Fransızca dersinde bazı problemler yaşadığını öğreniyoruz. Mustafa Kemal’in bu konu hakkında “Fransızca’da geri idim. Muallim benle çok meşgul olmuyor, acı ihtarlarda bulunuyordu” dediğini öğreniyoruz (Cebesoy, 1997; Coşar, 1973; İnan, 1969; Kinross, 1964).

 

1897 yılında Manastır Askeri İdadisi’nin 2. sınıfı’na geçen Mustafa Kemal, bu yılın ilk günlerinde Selanik’e döner. Bu aradan yararlanarak Fransızca’sını geliştirmeyi düşünür ve Tophane semtindeki Frerler okulunun (papaz okulu) özel sınıfına kaydını yaptırarak derslere düzenli olarak girer (Cebesoy, 1997; Kinross, 1964). Fransızca öğretmeninin acı ihtarlarına muhatap olmak istemez. Böylelikle zayıf olan Fransızca’sını geliştirir ve 1898 yılında Manastır Askeri İdadisi’nden yine en yüksek not olan 45 ile mezun olur (Coşar, 1973). Manastır İdadisi’nde kendisinden bir sınıf yukarı olmasına rağmen, iyi anlaşabildiği Ali Fethi’den Fransızca’sını ilerletmede faydalandığını öğreniyoruz (Kinross, 1964). Bütün bunların sayesinde Selanik’te edindiği batı gazetelerini okuma zevkine varıyor, dünyadaki devlet şekillerini, milletlerin sosyal hayatı hakkında kafasında oluşan bilgileri arkadaşlarıyla tartışıyordu (Gençosman ve Banoğlu, 1971).

 

Mustafa Kemal Harbiye’deki derslerine başlamadan önce, Selanik Koleji’nin kurslarına devam etmiş ve Fransızca öğretmeninden İstanbul’da kendisine ders verebilecek bir madamın adresini de almıştır (Gençosman ve Banoğlu, 1971).

 

1899 yılında Harbiye’de Ali Fuat (Cebesoy) ile tanışan Mustafa Kemal, öteden beri bir yabancı dile sahip olmayı büyük bir hasretle beklediğinden, onun Moda’daki Fransız St. Joseph Lisesi’nden geldiğini öğrenince çok sevinmişti. Okumak istediği eserleri sözlükle takip etmek kendisini yoruyordu. Manastır İdadi’sinde Ali Fethi’den yararlandığı gibi, burada da Fransızca’sını geliştirme konusunda Ali Fuat (Cebesoy)’dan yararlanır. Cebesoy (1997:18) hatıralarında Mustafa Kemal’in Harbiye yıllarında kendisine daima “bir erkanıharp zabitinin muhakkak lisan bilmesi gerektiğini ve bunun aksini düşünmenin büyük bir hata olacağını” ifade ettiğini aktarır. Edindiği Fransızca sayesinde de Harbiye’de bir sınıf dönemi içinde 750 kişilik sınıfta Fransızca’dan mükafat alarak çavuş işaretinin üstüne bir de sarı şerit eklendiğini öğreniyoruz. Bu çabalarının bir sonucu olarak Fransızca gazeteleri daha rahat okur hale gelir, dahası Fethi’nin kendisine ta Manastır’da alıştırdığı Fransız yazarların eserlerini daha iyi anlayarak gizlice de olsa okur (Kinross, 1964). Harbiye’de yabancı dil olarak Almanca, Fransızca ve Rusça derslerini alan Mustafa Kemal’in mezun olurken Fransızca’dan 38, Almanca ve Rusça’dan 42 notlarını alarak mezun olduğunu öğreniyoruz (Gençosman ve Banoğlu, 1971)”

 

Yorumunuzu yazınız...