Yıllardır Farklı Kişilerden Defalarca Duymaktan Bıktıran Tipik Bir Şehir Efsanesi:

Amsterdam’da Mantar Yiyen Türk Ekibin Cücelerle İmtihanı 

 

Bugünkü konumuz, “kesin yaşanmıştır” dedirten ve doğruluğunu ya da asılsızlığını açık kaynaklar üzerinden teyit etmek mümkün olmasa da râvilerinin sayısı ile gerçekliği konusunda şüphe uyandıran bir hikâye.

ARKADAŞININ Amsterdam’a giden bir tanıdık arkadaş grubu”nun başından geçen içinde cüce ve mantar bulunan hikâyeyi hiç bir arkadaşınızdan duydunuz mu?

Bu soruya yanıtınız “evet” ise, kritik soru geliyor: Kaç farklı arkadaşınızdan duydunuz? (İşbu satırları kaleme alan yazar cevaplasın: 4 (yazı ile dört)).

4 kişilik bir ekibin Amsterdam’da yaşadığı absürt bir deneyimin “bir arkadaşının başına geldiği” iddiasıyla binlerce kişi tarafından anlatılıyor olması başlı başına garip bir durum.

 

amsterdam mantar cüce

 

Şehir efsanesi olması kuvvetle muhtemelen olan bu anlatıyı özetleyecek olursak;

  • Beyaz yakalı 4 kişilik bir kafile iş için Amsterdam’a gider.
  • Bir gece kulübünde (ya da otellerinde) kimyasal içerikli “mantar” olarak adlandırılan bir ürün kullanırlar.
  • İlk defa kullandıkları bu uyuşturucu, ekip üyelerinin birini kötü etkiler. Diğer 3’ü bir şey hissetmez.
  • Kafayı bulan ekip üyesini otelde bırakıp diğerleri dışarı çıkar.
  • Otelde kalan kişi diğerlerini telefonla arar ve “ben hayal görmeye başladım, her yerde cüce görüyorum, beni fena çarptı bu madde, otele geri gelin” der. Arkadaşları inanmaz.
  • Diğerleri otele geri döndüğünde gerçekten de otelde bir sürü cüce görürler.
  • Otelde o akşam bir “cüce konferansı” düzenlendiğini öğrenirler.
  • Odalarına çıktıklarında kapıda bir polis görürler. Uyuşturucu madde nedeniyle kötü etkilenen arkadaşlarının cücelerden birini kaçırarak kendilerini ikna için kanıt olarak saklamaya çalıştığını, kaçırılan cücenin de şikâyetçi olduğunu öğrenirler.

 

amsterdamda mantar yiyen

 

Mine G. Kırıkkanat, Cumhuriyet’teki “Cüce İnsanlık” başlıklı yazısında (31 Mart 2013) arkadaşı Ebru Köktürk Koralı’nın ağzından bu hikâyeyi detaylarıyla şöyle aktarmıştı:

Türkiye’den yola çıkan dört kişilik bir kanka heyeti, Amsterdam’da gönül eğliyormuş. Hollanda’nın başkentine gidilir de satışı serbest halüsinojen mantarın tadına bakılmaz mı? Bizimkiler de aldıkları mantarları otele götürüp, “bakalım ne olacak” merakıyla yemişler.
Dört kankadan biri, hemen çarpılıp kafayı bulmuş. Diğer üçü, hiçbir şey hissetmemiş. “Bize bir şey olmadı yav…” kırgınlığıyla, kenti gezmeye karar vermişler. “Trip”e giren arkadaşlarını “Sen dinlen” diye otelde bırakıp, çıkmışlar.
Amsterdam’ı henüz arşınlamaya koyulmuşlar ki, otelde kalan arkadaşları telefonla arayıp, “Abiler, ben fazlaca hayal görmeye başladım. Her yerde cüceler görüyorum. Bu mantar beni fena çarptı, otele dönün, iyi değilim…” demiş.
Üç kafadar, dışarda beş on dakika daha takılıp, arkadaş hatırına otele dönmüşler, elbet.
Kapıdan girince bir de ne görsünler? Otelin lobisi cüce kaynıyor, ortada yüzlerce cüce dolaşıyor!
Mantara çarpılmayan abiler manzaraya çarpılıp; epeyce argotik “N’oluyoruz la…” nidaları arasında şaşkınlık krizine girerken, durum anlaşılmış: Meğer Amsterdam’da düzenlenen uluslararası cüceler kongresi için, tüm dünyadan gelen yüzlerce cüce o gece, o otelde buluşuyormuş!
Sakinleşen kankalar, elbette kahkahalar arasında odaya çıktıklarında; kendilerini bekleyen ikinci sürprizi, kapının önünde ve Hollanda polisi kılığında bulmuşlar.
Polisin açıklamasına göre, otelde kalan arkadaşları cüceleri gördükçe hayal gördüğünü sanıp, lobideki bir cüceyi kucakladığı gibi kaçırmış. Odaya çıkarmış, “Seni arkadaşlarıma göstericem” deyip zorla giysi dolabına tıkmış. Bir üyelerinin kaçırılmasına tanık olan öteki cücelerin ihbarı sonucu, Amsterdam polisi duruma el koymuş. Kaçırılan cüce bulunmuş, dolaptan kurtarılmış. Ama kaçıran çocuktan şikâyetçi olunca, otel odası da “cürüm mahalli” ilan edilip kapısına bir polis dikilmiş.

 

Amsterdam’da bir “cüce festivali” ya da “cüce konferansı” düzenlendiğine dair teyit edici bir bilgiye açık kaynaklar üzerinden ulaşılamıyor. Amsterdam’da geçtiği iddia olunan anlatıya ilişkin otel ya da kişi detayı da hâliyle bulunmuyor. “Tipik bir şehir efsanesi” olduğunu söylemek mümkün. Bu noktada söylenebilecek bir diğer şey, arkadaşlarının Amsterdam’da mantar yiyip herkesi kısa boylu gördüğünü sandığını anlatan kişilerin çok büyük ihtimalle dürüst davranmadığı.

4 kişilik ekibin olası macerasının râvilerinin bu kadar fazla sayıda olması ya da bu şehir efsanesi niteliğindeki anlatıyı paylaşanların 4 kişilik ekibin ortak arkadaş kümesini taşıması olası değil.

Hikâyenin Türkçe paylaşımlarda 2010 yılında sosyal medyada ilk izlerine rastlandığı ve 2012 yılında yaygınlaştığı anlaşılıyor. Özellikle, tevellüdü bu anlatıya uygun olmayan kişilerce bu hikâyenin arkadaşlarına referansla aktarılması garip bir durum.

Anlatıyı biraz daha taradığımızda ise gerçeği yansıtmadığını ortaya koyan bir detayla karşılaşıyoruz: Farklı dillerde ve farklı versiyonlarda anlatılan hikâyenin izi sanal alemde 2004 yılına dayanıyor. İngilizce anlatının Türkçemize çevrilerek “bir arkadaşın başına gelmiş” sosuyla servis edildiği anlaşılıyor.

 

* Yazı boyunca kısa boylu bireyler için cüce atfı anlatıya referansla kullanılmıştır.

** de Lange Amsterdam Cüce Sendromu adlı bir rahatsızlık mevcutmuş.

 

Yorumunuzu yazınız...