Abdurrahman Dilipak, Yeni Akit Gazetesi’nde 28 Aralık 2016 günü yayınlanan “Bu gidiş nereye?” başlıklı yazısında 1916 yılında Britanya ve Fransa arasında yapılan Sykes-Picot Anlaşmasına dair hataya düşmüş:

"Tabi bu süreçte Sykes-Picot deklarasyonu çerçevesinde bölgenin garantörü konumundaki İngiltere ve Fransa’nın izleyeceği politikayı da görmek gerek. Daha doğrusu AB’nin bu konuda netleşmesini beklemek gerek.."

Öncelikle, Sykes-Picot Anlaşması metnini şuraya koyalım. Belki, ilgilenen bir köşe yazarı açar okur.

Hataları aktaralım:

1. Müzakereci Britanyalı Mark Sykes ile Fransız François Georges-Picot’ın soyisimlerinden ismini alan Sykes-Picot uzlaşısı bir anlaşmadır, deklerasyon değildir.

2. Sykes-Picot Antlaşmasında Fransızlar ve İngilizler, bölgede kurulacak bir Arap devletinin ya da konfederasyonunun koruyucusu olmaya kararlı olduklarını tek taraflı beyan etmişlerdir. Ancak anlaşma sonrasında ilgili bölgede, öngörüldüğü şekilde bir Arap Devleti ya da Arap Devletler Konfederasyonu kurulmamıştır. Kurulmuş olsa dahi, iddia edilen garantörlük hususu ilgili devlet ve muhatap ülkeler tarafından kabul edilmediği müddetçe geçersizdir.

3. Suriye’nin geldiği mevcut hal göz önünde bulundurulduğunda, sahada ya da uluslararası toplantılarda ne İngiltere’nin ne de Fransa’nın adı geçmekte ya da etkileri hissedilmektedir.  Bu 2 ülkenin “garantörlük” iddiasında bulunmadığı ortamda Abdurrahman Dilipak’ın kendilerini garantör olarak tanımlaması da bir hayli absürttür.

Sykes-Picot Antlaşmasında Belirlenen Fransız ve İngiliz Hakimiyet Alanları

sykes-picot-anlasmasina-gore-paylasilan-bolgeler

Sykes-Picot Anlaşması’ndaki İngiltere ve Fransa’nın Bölgede Kurulacak Bir Arap Devleti ya da Konfederasyonunu Koruma Taahhüdünü İçeren Maddeler

1. That France and Great Britain are prepared to recognize and protect an independent Arab State or a Confederation of Arab States in the areas (A) and (B) marked on the annexed map, under the suzerainty of an Arab chief.

10. The British and French Governments, as the protectors of the Arab State, shall agree that they will not themselves acquire and will not consent to a third Power acquiring territorial possessions in the Arabian peninsula, nor consent to a third Power installing a naval base either on the east coast, or on the islands, of the Red Sea. This, however, shall not prevent such adjustment of the Aden frontier as may be necessary in consequence of recent Turkish aggression.

Yorumunuzu yazınız...