ABD başkanları ve başkan seçim süreci tüm dünyanın ilgisini cezbeden kişi ve süreçler. Türkiye’den köşe yazarlarının da dikkati özellikle 4 yılda bir gerçekleştiren başkan seçim süreçlerinde ABD siyasetine odaklanabiliyor. Alışılagelmiş olduğu üzere yazarlar ABD başkanları ve seçim süreçlerine dair hatalı bilgi paylaşmaktan geri kalmıyorlar. Şu ana dek Malumatfurus.org’da yayımlanan ilgili incelemeleri bir yazıda derleyelim istedik…

 

Hillary Clinton’ın Özel E-posta Sunucusunu Araştıran FBI Ajanı Michael Brown’ın Öldürüldüğü İddiası

Hilal Kaplan, Sabah Gazetesi’nde 8 Kasım 2016 tarihinde yayınlanan “Bir daha ‘seviyesizlik’ten bahseden olursa…” başlıklı yazısında Hillary Clinton’ın özel e-posta sunucusunu araştıran FBI ajanı Michael Brown’ın ölümüne ilişkin asılsız haberi “gerçek” addederek yorum yapmıştı. Halbuki, güvenilir olmayan bir kaynaktan yayılan iddia gerçeği yansıtmıyordu.

 

Hilal Kaplan ve Clinton’ın E-Posta Skandalını Araştıran FBI Ajanının Ölüm Hikayesi

 

Sanem Altan ve “It’s The Economy, Stupid!” Mottosu

Sanem Altan, 1992 yılında gerçekleştirilen başkanlık seçiminde Bill Clinton’ın seçim mottosu olan “Önce ekonomi, aptal!” şeklinde Türkçemize çevrilebilen “It’s the economy, stupid” söylemi hakkında hatalı bilgi paylaşmıştı.

 

Sanem Altan ve “It’s The Economy, Stupid!” Mottosu

 

ABD Başkanlarının Kilisede ya da Havrada Yemin Etmek Zorunda Olduğu İddiası

Başkanlık seçimlerinin ardından yeni ABD Başkanı, ABD Anayasasının 2. maddesi 1. fıkrası uyarınca ofisine girmeden “ABD Başkanı olarak görevimi, sadakatle yerine getireceğime ve elimden geldiği ölçüde ABD anayasasını muhafaza edeceğime, koruyacağıma ve savunacağıma and içerim” sözlerini belirterek yemin etmek zorundadır. Bu yeminin gerçekleşeceği yere ilişkin herhangi bir hüküm ya da mevzuat maddesi bulunmamaktadır. Başkanın, ofisine adım atmadan önce herhangi bir yerde yemin metnini şahitler huzurunda okuması yeterlidir. Açılış Günü (Inauguration Day) olarak kabul edilen günde görevi devralacak olan ABD Başkanı yeminini kilisede ya da havranın yanı sıra uygun göreceği başka herhangi bir yerde yapabilmektedir.

 

ABD Başkanlarının Kilisede ya da Havrada Yemin Etmek Zorunda Olduğu İddiası

 

Engin Ardıç ABD Başkanlık Seçimlerini Obama Kazanırsa Anıracağını Söylemişti 

Engin Ardıç, Akşam Gazetesinde yayınlanan köşe yazısında Barack Obama’nın ABD Başkanı seçilmesi halinde Taksim Meydanında anıracağına dair verdiği sözü hâlâ yerine getirmedi.

 

Engin Ardıç ABD Başkanlık Seçimlerini Obama Kazanırsa Anıracağı Sözünü Hâlâ Yerine Getirmedi

 

Can Ataklı Baba Bush’un Görev Süresini Yanlış Hatırlamış

Can Ataklı, Sözcü Gazetesi’nde 9 Kasım 2016 günü yayınlanan “Clinton kazanırsa karanlık bir üç ay geçirecek” başlıklı yazısında George Herbert Walker Bush, nam-ı diğer Baba Bush’un görev süresini yanlış aktarmış:

"Hatırlayalım; Baba Bush 9 yıl başkanlıktan sonra görevi Demokrat Clinton'a devretmişti. 8 yıl sonra Cumhuriyetçiler oğul Bush'le seçimi kıl payı kazandı."

Baba Bush, 1981-1989 yılları arasında ABD Başkanı Reagan döneminde, 8 yıl boyunca başkan yardımcılığı, 1989-1993 yılları arasında ise -tek dönem halinde- ABD Başkanlığı görevini üstlenmişti. Beyaz Saray’da Can Ataklı’nın iddia ettiği gibi 4’er yıllık 2 dönem halinde toplam 8 yıl Başkan pozisyonunda kalmamıştı.

 

Ahmet Hakan ve Hillary Clinton’ın İstifası

Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi’nde 10 Kasım 2016 günü yayınlanan “Trump nasıl kazandı Amerikan ahalisi bidon kafa mı oldu” başlıklı yazısında Hillary Clinton’ın Libya’da yaşanan gelişmeler nedeniyle istifa ettiğini iddia etmiş ve yanılmış:

"Obama'ya karşı yarış kaybeden ve Libya skandalı yüzünden istifa etmek zorunda kalan Hillary'nin..."

Hillary Clinton, Barack Obama’nın 1. ABD başkanlık döneminde 2009-2013 yılları arasında Dışişleri Bakanı (Secretary of State) olarak görev yapmıştır. Obama’nın 2. başkanlık döneminde John Kerry’i Dışişleri Bakanı olarak aday göstermesi ve Kerry’nin ilgili seçim süreçlerini tamamladıktan sonra göreve başlayacak olması nedeniyle 1 Şubat 2013 tarihinde Başkan Obama’ya istifa mektubunu sunmuştur. Hillary Clinton’ın istifası, Libya skandalı nedeniyle değil, 2. Obama döneminde kabinede bakan olarak görev almayacak olması nedeniyledir.

 

Kayahan Uygur ve ABD Başkanı Barack Obama’nın Doğum Yeri

Kayahan Uygur, 1 Ocak 2017 günü Güneş Gazetesinde yayınlanan “Bir çocuğun dünyanın başına bela olması” başlıklı yazısında (isim vermeksizin) ABD Başkanı Barack Obama’nın doğum yerine ilişkin komplo teorilerine yer vermiş:

"İşte bu hippilerin en hızlılarından bir kız ABD etrafındaki adalardan birinden diğerine dolaşırken yolunu Afrika’ya ve Ortadoğu’ya kadar uzatmış, uyuşturucunun etkisiyle nerelere gittiğini hatırlayamadan belki Konya’ya ama muhakkak Kenya’ya kadar seyahat etmiştir. Bu genç kız günü birinde hamile kalır ve muhtemelen Jamaika’da ama kesinlikle Amerikan sınırlarının dışında bir oğlan çocuğu dünyaya getirir."

...

"Annesinin uçarı yaşamı ve karakteri, babasıyla hiç birlikte olamaması, doğum yerinin bile belirsiz kalması ve kendisine genetik miras kalan siyaset hırsı o çocuğun karakterini hayatı boyunca etkilemiştir. İnsanlara ve topluma karşı olumsuz tavrı, değerleri, kökleri, milletleri, sınırları, gururlu ve haysiyetli liderleri küçümseyen o kompleksli yaklaşımı peşini hiç bırakmamıştır."

...

"Bu problemli çocuk akıllı ve yetenekli bir genç olarak dünya finans lobisinin ve istihbarat birimlerinin dikkatini çekmiş ve onun siyaset basamaklarını hızla tırmanması sağlanmıştır. Bu arada Amerikan yasalarına aykırı bir durum olan yurt dışında doğmuş olma sorunu kendisine karşı sürekli bir şantaj malzemesi olarak kullanılmıştır."

Büyük resmi gören (!) Kayahan Uygur, kendini komplo teorilerinin serin sularına bırakmış.

Obama’nın doğum yeri, başkan adaylığından bu yana ilgi çeken komplo teorilerinden biri olmuştu. Ancak, gerek Başkanlık ofisince dağıtılan doğum sertifikası gerekse diğer doğrulama çabaları, bu komplo teorisinin gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştu (Koydu koymasına ama komplo teoricileri ne kadar teskin etmiştir, orası ayrı mevzu)

Başkan Obama Hawaii’de (Kapiolani Medical Center for Women and Children, Honolulu, HI) doğmuş. Yani, ABD’nin eyaletlerinden birinde. Jamaika’da ya da başka bir yerde değil. ABD’ye göre Hawaii de yurt dışı sayılmıyor haliyle.

Barack Obama’nın anne ve babası, babasının yabancı öğrenci olarak geldiği Hawaii’de tanışır ve evlenir. Annesi Kenya’ya gidip babasıyla orada tanışıp birlikte olmaz.

 

Serdar Turgut ve ABD Başkan Yardımcısının Görevleri Üzerine

Serdar Turgut, Habertürk Gazetesi’nde 10 Ekim 2016 günü yayınlanan “Türkiye ‘meselesi’ Joe Biden’a verildi (Devlet üzerine bir komplo teorisi)” başlıklı yazısında kendini komplonun serin sularına bırakırken hata yapmaktan kurtulamamış:

"Soru şu: Dünyanın ikinci en güçlü siyasi makamında oturduğu halde, başkan işini yapamaz hale geldiğinde onun yerine hemen başkan olacağı kesin olan, yetkisi, gücü çok olduğu halde Amerikan başkan yardımcılarının görünürde neden hiçbir resmi görevi yoktur? Adeta o makama boş oturmaları için getirilmiş gibidirler."

ABD başkan yardımcılarının görünürde hiçbir resmi görevi yoktur iddiası da yersiz. Görevlerinin beklentinin aksine az olduğu doğrudur. Ancak, ABD Anayasa’sına göre, ABD Başkan Yardımcısı, Birleşik Devletler Senatosunun başkanıdır. Ayrıca, Ulusal GÜvenlik Konseyi ve Smithsonian Enstitüsü Kurulu üyesidir.

Dahası Serdar Turgut, Lozan Antlaşmasındaki gizli madde hikayesinden esinlenip herhalde ABD Anayasasında gizli madde peşine düşmüş:

"Bu komplo, üzerinde sayfalarca yazılacak kadar detay içeriyor. Hatta Amerikan Anayasası’nın başkanlara verilen bu gizli görevi anlatan bir gizli maddesi olduğu dahi söyleniyor. 

Amerika’nın kurucu babaları tarafından kaleme alınan anayasa metninin orijinal halinde bu maddenin bulunduğu ve hatta başkan yardımcısının resmi konutunda bir kasada bulunan anayasanın orijinal metninde bunun görülebildiği de söyleniyor. Enteresan bir teori bu, doğru mu tabii ki bilemeyiz ama doğru olmaması için bir neden de göremiyorum ortada. 

Meseleye böyle baktığınızda ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın son dönemde artan Türkiye ilgisi daha anlamlı bir hal alıyor."

Saçmalamış.

Kurucu babalar tarafından yazılan orjinal ABD Anayasası metni Vaşington’daki Ulusal Arşivler ve Kayıtlar Kurumu’nda (National Archives and Records Administration) sergilenir. Yani, orjinal metin başkan yardımcısının kasasında bulunmaz. Bu konuda ABDlilerin bile komplo teorileri yokken ortalıkta Serdar Turgut sıkılamış.

 

Hasan Bülent Kahraman ve Orlando Saldırganı

Hasan Bülent Kahraman, Sabah Gazetesi’nde 17 Haziran 2016 tarihinde yayınlanan “Orlando Küreselleşmenin Sonu” başlıklı yazısında biraz iddialı çıkış yapıp küreselleşmenin sonunun geldiğini iddia ederken, haberleri doğru okuyamadığını ve ilgili literatürü takip ederken edindiği yanlış izlenimi gözler önüne sermiş:

"Orlando olayına elbette 11 Eylül'dür demeyeceğiz. Ama vahimdir. Hele Fransa'daki saldırılarla bütünleşince, hele Obama, katilin emirleri internet aracılığıyla aldığını açıklayınca ve DAEŞ işi üstlenince bu vahametin boyutları daha da artıyor."

Okuduğu metni anlayamıyor galiba. Obama “Orlando saldırganının emirleri internet üzerinden aldığını” açıklamadı; tam tersine, “internetten yayılan bilgilerden etkilenmiş olabileceğini” ancak “IŞİD’le bağlı olduğuna dair bir delil olmadığını” söyledi.

Bkz ilgili bir haberden bir kesit:

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, Orlando kentindeki bir eşcinsel kulüpte 49 kişiyi öldüren saldırganın Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüyle bağlantılı hareket ettiğine dair bir delil olmadığını söyledi. Obama, saldırganın "internet üzerinden yayılan, aşırılığa iten bilgilerden etkilenmiş olabileceğini" ancak geniş çaplı bir planın parçası olarak hareket ettiğine dair bir delil olmadığını söyledi.

Bir başka hata ise Fukuyama’nın “tarihin sonu” tezi ile ilgili:

"Her ne kadar 'mucit' Fukuyama sonradan yanıldığını kabul ettiyse de 'tarihin sonu' denerek hırsla, şiddetle, ödün vermeksizin savunulan liberal ekonomi, ideolojilerin öldüğünü ilan eden yaklaşımlar meseleyi küçük, nüve halindeki örgütlerin sistem içinde bir yol bulma çabasına doğru zorladı."

Fukuyama sonradan yanıldığını falan kabul etmedi “tarihin sonu” tezi konusunda. 2014 yılında ilgili tezine ilişkin kaleme aldığı yazıdan aşağıdaki kesitler, iddiasını devam ettirdiğini gösteriyor:

At the 'End of History' Still Stands Democracy 

Twenty-five years after Tiananmen Square and the Berlin Wall's fall, liberal democracy still has no real competitors

***

So has my end-of-history hypothesis been proven wrong, or if not wrong, in need of serious revision? I believe that the underlying idea remains essentially correct, but I also now understand many things about the nature of political development that I saw less clearly during the heady days of 1989.

***

Even as we raise questions about how soon everyone will get there, we should have no doubt as to what kind of society lies at the end of History.

 

Ercan Harmancı ve Meghan McCain’in Eşcinsel Evliliği

Ercan Harmancı, 28 Ağustos 2015 tarihinde Milat Gazetesi’nde yayımlanan “J. McCain’in Parmağı!” başlıklı köşe yazısında ABD eski Başkan Adayı Senatör McCain’in hayatını konu edinmiş ve kızının eşcinsel bir evlilik yaptığını iddia etmiş.

Erhan Harmancı köşesinde şu şekilde bir metin kaleme almış: “McCain Libya’dan, Mısır’a Mısır’dan, Ukrayna’ya ve ülkemizdeki gezi olaylarına kadar birçok olayı koordine etmiştir. Dalai Lama üzerinden uzak doğuda “Safran Devrim” olarak bilin olaylarda da parmağı vardır. Sadece siyasi olaylarda değil ülkemizde ve birçok ülkede eylem yapan LGBT etkinliklerinde de parmağı vardır. Kızı Meghan McCain LGBT eylemlerini en kilit ismidir. Kendisi de senatonun eşcinsellerin evliliğini onaylamasının ardında Pazar günü eşcinsel olarak kilisede evlenmiştir.”

İnternet kaynakları tarandığında, Meghan McCain’in LGBT destekçisi olduğu; ancak, eşcinsel bir evlilik yaşamadığı bilgisine rastlanmaktadır. Kendisi, 2015 Ocak ayında gerçekleştirilen bir söyleşide şöyle konuşmuş: “For someone who is single with a career, this apartment is huge. My mom doesn’t understand it”.

Yani, Senatör McCain’in kızı evli değil, ki hemcinsiyle bir evlilik yapmış olsun.

 

Başkanlık Seçimini Kazanmak İçin Gerekli ve Yeterli Delege Sayısı

ABD Başkanlık seçimini 538 delegeli Seçici Kurul’da 270 delegenin desteğini alan aday kazanıyor. Ancak, CNN Türk’teki ABD seçimlerini konu edinen programa katılan yorumcu ise “2 aday da 270’i geçiyor ama daha çok geçen Joe Biden olduğu için yine Biden alıyor” ifadesini kullanmıştı.

 

https://twitter.com/malumatfurusorg/status/1324398207984640004

 

 

Yorumunuzu yazınız...