Emir Subayı ve Yaver Farkı

15 Temmuz 2016 gecesi gerçekleşen darbe girişimi sonrasında Türkiye’nin gündemine 2 unvan çakıldı kaldı: yaver ve emir subayı.

Ne yazık ki toplumun büyük kesimi, köşe yazarları, basın mensupları ve sözüm ona elit, aydın ya da kanaat önderleri iki unvan arasındaki farkın ayrımına varamadığı için yine bir bilgi kirliliği oluştu.

Önce kafaları netleştirelim:

Cumhurbaşkanı’nın yaveri, Genelkurmay Başkanı ve bazı kuvvet komutanlarının emir subayı olur. Yaverlik sistemi sadece Cumhurbaşkanlığında bulunur. Genelkurmay başkanının yaveri bulunmaz.

1920’den bu yana var olan yaverlik sistemi kapsamında Cumhurbaşkanlığı’nda bir başyaver, 4 de yaver bulunuyor. Cumhurbaşkanının her adımda yanında olan başyaver, makam aracına binen tek isim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı, Atatürk’ün ilk Meclis Başkanı seçildiği ve Başyaverlik kurumunun yeniden düzenlenmesi talimatını verdiği tarih olan 23 Nisan 1920, Başyaverliğin kuruluş tarihidir.

Yaverlik, Türklerde cumhuriyet öncesinde de devlet yönetiminde uygulanan köklü geleneklerdendir. Osmanlı Devleti’nde padişahın, veliahtların ve yüksek makamlarda görev yapan paşaların hizmetinde görev alan yaverler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ve ardından Cumhuriyet’in ilanıyla, yeni Türk devletinde resmi statüleri değişmiş, sadece cumhurbaşkanlığı nezdine atanarak cumhurbaşkanlığı örgütü içinde bir kurumsal yapı oluşturmuşlardır.

Yaverlerin başı olan kimse, cumhurbaşkanının yaverlik hizmetini yürütmekle görevli en kıdemli subaydır. Başyaverlik; Başyaver, Kara, Deniz, Hava, Jandarma Yaverleri ve bürosundan oluşur. Emirleri doğrudan cumhurbaşkanından alır, görevlendirilmesi durumunda cumhurbaşkanını temsil eden kurumdur. Yaverler, cumhurbaşkanına veya devlet başkanına en yakın kişi olmakla, bir devletin kaderinde etkili olan büyük olayları yakından takip eden veya bizzat yaşayan insanlardır.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 15 Temmuz Darbe Girişim sonrasında tutuklanan yaveri Albay Ali Yazıcı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 15 Temmuz Darbe Girişim sonrasında tutuklanan yaveri Albay Ali Yazıcı

 

Emir Subayı ve Yaver Ayrımının Farkında Olmayan Köşe Yazarları

Genelkurmay Başkanı’nın yaveri olduğu iddiasında bulunma hatasına düşen köşe yazarlarını ifşa edelim:

Murat Yetkin’in Hürriyet Gazetesi’nde 8 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanan “Türk-Rus krizini bitiren gizli diplomasinin öyküsü” başlıklı yazısından:

"Akar ise Çağlar'ın bakanlığı sırasında Genelkurmay Başkanı olan İsmail Hakkı Karadayı'nın başyaveriydi."

Yazgülü Aldoğan’ın Posta Gazetesi’nde 21 Temmuz 2016 günü yayınlanna “Darbe teşebbüsü bir gecede olmadı” başlıklı yazısından:

"Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaverinin itirafları o kadar bağlantılı ki bu geriye gidişle. FETÖ, özellikle Anadolu’nun okumak isteyen, zeki, parlak çocuklarına el atıyordu."

Ali Eyüboğlu’nun Milliyet Gazetesi’nde 3 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanan “Hainler nasıl yaver ve emir subayı oldu” başlıklı yazısından:

"Cumhurbaşkanı’nın yaverinin nasıl seçildiğini sordum Genelkurmay yetkililerine."

Emin Pazarcı’nın Akşam Gazetesi’nde 21 Temmuz 2016 günü yayınlanan “Tehlikeli, çok tehlikeli” başlıklı yazısından:

"İlginçtir, yine Genelkurmay Başkanı’nın sürekli olarak koruyup kolladığı yaveri Yarbay Levent Türkkan da darbeciler arasındaydı. O da başına silah dayadı."

Bekir Hazar’ın Takvim Gazetesi’nde 22 Temmuz 2016 günü yayınlanan “Çuval” başlıklı yazısından:

"İki hayati önem taşıyan kilit noktayı ele geçirirseniz, ORDUDA her yere sızarsınız. Cumhurbaşkanı veya Genelkurmay Başkanı'na yaver mi lazım? Personel Daire Başkanı üç isim önerir. İstihbarat Daire Başkanı da "Bu isimler temiz, vatansever aslanlar" derse, ihanet şebekesinin önerdiği isimlerden birini seçersin. .."

Necati Doğru’nun Sözcü Gazetesi’nde 22 Temmuz 2016 günü yayınlanan “OHAL 14 yıllık bağırsak kirliliği” başlıklı yazısından:

"Genelkurmay Başkanı'nın yaveri yarbay darbeye kalkışınca ordu içinde bir üst rütbede Albay'a değil, PTT'de kadrolu “bir FETÖ'cü abiye” bağlı çıktı. Cumhurbaşkanı Başyaveri yarbay da ordudaki FETÖ'cü üstüne değil “Diyanet İşleri'nde cuma hutbelerini yazan abiye” bağlı çıkacak(!)"

Türkiye Gazetesi’nden Hakkı Arslan’ın 21 Temmuz 2016 tarihli “40 Yıllık Darbe” başlıklı yazısından:

"Cumhurbaşkanı'nın yerini bilen yâveri. Marmaris baskınından kurtulunca bu sefer havadayken pilotu tam 15 defa arıyor, "uçağın koordinatlarını" istiyor ısrarla." "Boğazı sıkılan, işkenceye tabi tutulan Genelkurmay Başkanımızın yâveri de onu rehin alanlardan biri."

Habervaktim.com yazarlarından Mehmet Ocaktan’ın “Erdoğan’la hesaplaşma değil aptallık hikayesi” başlıklı 24 Temmuz 2016 tarihli yazısından:

"Bu nasıl bir tiyatro ki Hulusi Akar’ın yaveri Levent Türkkan ifadesinde darbe planlamasının Pensilvanya’nın talimatıyla yapıldığını açıkça itiraf ediyor"

Yurt Gazetesi’nden Mustafa Kul’un 4 Ağustos 2016 tarihli “Dereyi geçerken” başlıklı yazısından:

"Ülkemizde yaşanan darbe girişimi sonrasında, Cumhurbaşkanının başyaveri ve diğer üç yaveri, Genelkurmay Başkanının özel kalem müdürü, AKP Genel Başkan yardımcısının kardeşi Mehmet Dişli ve Genelkurmay başkanının yaveri Levent Türkkan, Genelkurmay ikinci başkanı Orgeneral Yaşar Gürel'in, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın ve Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın emir subayları, özel kalem müdürleri, korumaları ve yaverlerinin tamamının ''darbeci'' oldukları ve FETÖ çetesine mensup oldukları ortaya çıkmasına rağmen herkes koltuğunda oturmaktadır."

 

Bir de, Cumhurbaşkanı yaverini milletvekili ile karıştıranlar mevcut…

İsmail Saymaz, Hürriyet Gazetesi’nde 24 Temmuz 2016 tarihinde yayınlanan “Hizmet Harekâtı: Hocam Emrindeyiz” başlıklı yazısında skandal bir hataya imza atarak, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde rol alan Yarbay Levent Türkkan’ı MHP Kocaeli eski Milletvekili Lütfü Türkkan ile karıştırmıştı.

 

ismail saymaz darbeci lutfu turkkan yanlisi

 

Yazısında MHP’li Türkkan’ın fotoğraf ve ismini kullanarak darbeci bir subay olduğunu iddia etme yanlışına düşen İsmail Saymaz, sosyal medyadan ve bizzat Lütfü Türkkan’dan aldığı uyarının ardından köşe yazısı metnini düzeltti ve sosyal medya hesabından Lütfü Türkkan’a özür mesajı yayınladı.

Bu skandal hata karşısında ise Lütfü Türkkan sosyal medya hesabından, “Hürriyet Gazetesi’nde darbeci Yarbay Levent Türkkan’dan bahseden haberde, fotoğrafım ve ismim kullanılmak suretiyle çirkin, hedef gösteren bir gazetecilik örneği sergilenmiştir. Bu alçakça tezgahın müsebbipleri ve yayınlayan gazete aleyhine karşı tepki göstererek duyarlılıklarını ortaya koyan gazete okuru tüm vatandaşlarımıza hassasiyetlerinden ötürü teşekkür ediyorum.” şeklinde bir açıklama yapmış.

 

Kaynak: Cumhurbaşkanlığı ve Ajanshaber

 

Yorumunuzu yazınız...