Adnan Menderes’in Celladı ile Onun İçin Çocuğunu Kurban Etmek İsteyenin Aynı Kişi Olduğu İddiası Doğru Değil

Adnan Menderes için çocuğunu kurban etmek isteyen kişi ile Menderes’in idamını gerçekleştiren kişinin aynı şahıs olduğu iddiası, bir anda türetilen hurafelerden biri. 1961 yılında idam edilen Adnan Menderes’in celladının, 1959 yılında Londra’daki uçak kazasının ardından, Menderes için “Oğlum sana feda” diyerek çocuğunu kurban etmek isteyen Gece Bekçisi Kara Kemal olduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor. Bahse konu kişiler, farklı şahıslar aslında. Adnan Menderes’in idamını gerçekleştiren celladın ismi Kemal Aysan iken, Menderes için çocuğunu kurban etmek istediğini söyleyen kişinin ismi Ali Bayatoğlu’dur.

 

Gün geçmiyor ki yakın siyasî tarihimize ilişkin bir hurafe daha türemiş olmasın.

Adnan Menderes için çocuğunu kurban etmek isteyen kişi ile Menderes’in idamını gerçekleştiren kişinin aynı şahıs olduğu iddiası, bu hurafelerin son örneklerinden biri.

Uğur Mumcu imzasıyla kurgu metinle bu asılsız iddiayı aktaran paylaşım örneği şöyle sunulabilir:

Hülya Ünsal: “MENDERES İÇİN OĞLUNU KESECEKTİ Tarih 17 Şubat 1959… Adnan Menderes’in içinde bulunduğu THY uçağı, Londra’da inişe geçtiği sırada düşer. Uçaktaki 21 kişiden 14’ü hayatını kaybetmiştir. Kurtulan 7 kişiden biri de Adnan Menderes’tir. Türkiye’ye dönüşünde Sirkeci Garında büyük bir devlet töreni ile karşılanır. Menderesi karşılayanlar arasında CHP Genel Başkanı İsmet İnönü bile vardır ama… En ilginç olay bundan sonra… Adnan Menderes perona ayak bastığında, insanlar yüksek boyutlu bir dalga gibi gidip gelirler. O sırada kalabalığı elinde bıçakla yaran bir adam ensesinden tuttuğu beş-altı yaşındaki bir erkek çocuğunu Başbakan’ın ayaklarının dibine yatırır. Herkesin şaşkınlıktan kanı donmuşdur. Bu adam, Menderes’in şaşkın bakan gözlerinin içine diktiği gözlerini devirerek: “Seni bize Allah bağışladı. İzin ver oğlumu senin için Allah’a kurban edeyim.” Diye bağırır. Adamla Adnan Menderes’in bakışları esnasında adam bir an şaşkınlığa düşünce, onun bu şaşkınlığını fırsat bilen emniyet görevlileri yetişir ve çocuğu adamın elinden kurtarırlar. O olaydan tam 18 ay sonra… Takvimler 17 Eylül 1961’i gösterdiğinde… Adnan Menderes idam sehpasının merdivenlerini çıkar, titrek adımlarla… Ölümle yaşamı birbirine bağlayan sandalyenin konduğu masanın ayakları, olması gerekenden daha yüksek… Cellât gelip, Menderes’in ayaklarının altındaki sandalyeyi çeker, tam sekiz dakika sürer… Adnan Menderes’in ayaklarının altındaki sandalyeyi çeken kimdi biliyor musunuz? Sirkeci Garında çocuğunu Menderes için kurban etmek isteyen adamdı. Üsküdarlı gece bekçisi Kara Kemal gibi Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar…! —Uğur Mumcu”

 

1961 yılında idam edilen Adnan Menderes’in celladının, 1959 yılında Londra’daki uçak kazasının ardından, Menderes için “Oğlum sana feda” diyerek çocuğunu kurban etmek isteyen Gece Bekçisi Kara Kemal olduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor. Bahse konu kişiler, farklı şahıslar aslında.

 

adnan menderes idam

 

Adnan Menderes’in idamını gerçekleştiren celladın ismi Kemal Aysan iken, Menderes için çocuğunu kurban etmek istediğini söyleyen kişinin ismi Ali Bayatoğlu’dur.

 

 

Dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in Tarsus Mitingi sırasında Ali Bayatoğlu, Menderes’in Londra’daki uçak kazasından kurtulması dolayısıyla oğlunu kurban etmek ister.  İddiaya göre, Menderes bu duruma engel olur. Oğlunu kurban etme girişimi sonrasında Milliyet Gazetesi’nden Mustafa Özkan, Ali Bayatoğlu ve oğluyla aşağıda görülen röportajı yapar.

 

 

Adnan Menderes’in Celladı ile Onun İçin Çocuğunu Kurban Etmek İsteyeni Aynı Kişi Sanan Köşemenler

Diğer şehir efsanelerinde olduğu gibi bunun da ilk kaynağın tespiti güç. Sadece, açık kaynak taraması yaptığımızda internette bu iddianın ilk kez Milliyet Blog‘da PupaYelken mahlasıyla yazılar kaleme alan bir şahsın 16 Eylül 2008 tarihinde “Sayın Başvekil Adnan Menderes sizi unutmadık” başlıklı yazısında yer aldığını görüyoruz:

"idama iliskin ilginc olan bir hadise de sudur ki; Menderesin mersin ziyaretinde oz oglunu yere yatirip kurban etmek isteyen " cingene kemal " lakabli kisi kaderin bir cilvesi olarak 17 eylulde Menderesin cellati olup ipi cekmistir, bir diger rivayet ise ipin koptugu ve "ikinci" kez asildigidir."

Türkçe karakterlerden, uygun imla ve noktalamadan, bilimsellikten ve bilinirlikten fersah fersah uzak böylesi bir metin, bu iddianın yerleşmesi ve yayılması gerekli özelliklere sahip değil. İddia büyük ihtimalle başka biri tarafından uydurulmuş ve yayılmış.

İddia’nın sanal alemde yaygın şekilde görülmesine vesile olan ilk metin ise Adnan Berk Okan’ın Gazeteciler.com‘da 30 Eylül 2009 tarihinde yayınlanan “Menderes’in cellâdını tanıyor musunuz?” başlıklı yazısına ait. Adnan Berk Okan, iddiayı biraz daha dallandırıp budaklandırmış:

Tarih 17 Şubat 1959...

Adnan Menderes'in de içinde bulunduğu THY uçağı, Londra'da inişe geçtiği sırada düştü...

Uçaktaki 21 kişiden 14’ü hayatını kaybetti...

Kurtulan 7 kişiden biri de Rahmetli Menderes'ti..

Türkiye'ye dönüşünde Sirkeci Garında büyük bir devlet töreni ile karşılandı. Karşılayanlar arasında CHP Genel başkanı İsmet İnönü bile vardı ama...

En ilginci bundan sonra...

Adnan Bey perona ayak bastığında insanlar yüksek boyutlu bir dalga gibi gidip geldiler...

O sırada kalabalığı eline bıçakla yaran bir adam ensesinden tuttuğu beş-altı yaşındaki bir erkek çocuğunu Başbakan'ın ayaklarının dibine attı...

Herkesin kanı donmuştu…

Adam, Menderes'in şaşkın bakan gözlerinin içine diktiği gözlerini devirerek: "Seni bize Allah bağışladı. İzin ver oğlumu senin için Allah'a kurban edeyim" diyordu...

Adnan Bey’in etkileyici bakışları her ne kadar uysal gibi görünüyorsa da, o bakışların muhatabı olan bir kişinin eziklik hissetmemesi mümkün değildi…

Gözlerini gözlerinden kaçıramayan bir kişi sanki bütün sırlarının onun tarafından öğrenildiğini hissederdi...

Ruhunun okunduğuna hükmeder, elinde olmadan rol kesmeye başlayarak kendisini aşırı iyi niyetli biri olarak göstermeye çabalardı...

Çocuğunu kesmeye çalışan adam da aynı şeyleri yaşıyordu o anda…

Onun bu şaşkınlığını fırsat bilen emniyet görevlileri yetiştiler ve çocuğu adamın elinden kurtardılar.

O olaydan tam 18 ay sonra...

Takvimler 17 Eylül 1961'i gösteriyordu...

Başbakan Adnan Menderes idam sehpasının merdivenlerini çıktı, titrek adımlarla…

Ölümle yaşamı birbirine bağlayan sandalyenin konduğu masanın ayakları, olması gerekenden daha yüksekti...

Cellât geldi…

Başbakan’ın ayaklarının altındaki sandalyeyi çekti…

Başbakan’ın cankuşu kafesini terk ettiği için çırpınan ayakları masaya değiyordu...

Bir başka deyişle yaşamı, ayakuçlarındaydı…

Oysa ayakları tam boşluğa düşseydi, ölümü de o kadar kolay olacaktı…

Ölüme giden son yolculukta bile işkence çektirmişlerdi ülkelerini 10 yıl yöneten Başbakanlarına...

Ayakuçlarında hayata tutunmaya çalışması tam sekiz dakika sürdü...

Şimdi gong!...

Adnan Bey'in ayaklarının altındaki iskemleyi çeken adam kimdi biliyor musunuz?..

Bilmeyenler için söyleyeyim:

Sirkeci Garında çocuğunu Menderes için kurban etmek isteyen adamdı: Üsküdarlı gece bekçisi Kara Kemal (Ayson)...

İnsanoğlu ne yazık ki budur...

Adnan Berk Okan, hiçbir kaynak göstermeden, tamamen söylentileri masal tadında dramatize bir biçimde aktarıp, ilaveler yaparak  bu iddianın palazlanmasına vesile olmuş görünüyor. Teyit.org‘un yanlışlığını ortaya koyduğu Biliyomuydun.com adlı sitenin yaptığı paylaşım ise bu iddiaya sosyal medyada geniş şekilde bilinirlik sağladı (Erol Mütercimler’in de bu hikayeyi bir TV programında aktardığı iddia edilse de bu iddiayı doğrulayacak bir kayda ulaşamadık)

Bir başka Gazeteciler.com yazarları Yakup Murat da bu hikayeye kanar ve 26 Eylül 2017 tarihinde yayınlanan “Kulakları çınlasın” başlıklı yazısında “Siyaset ve siyasette çıkarlar öyle bir şeydir ki… Oğlunu sizin için kurban etmeye hazır olanlar… Şartlar aleyhinize gelişirse… Celladınız olabilir…” notuyla didaktik bir metin şeklinde yer verir (Yakup Murat, 30 Eylül 2017 günü yayınlanan “Kabul, hepimiz yanlış yapabiliriz ama ya yalan?” başlığıyla yayınlanan yazısında hatasını kabullenir).

Araştırmadan ve teyit etmeden okuyucularına bu yanlışı aktaran diğer köşe yazarlarından tespit ettiklerimiz ise şu şekilde: